PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İnsanları tarikatlere çelme yolları (!)


Miralay
31. December 2010, 02:57 PM
Seni camiden çıkmayan;namazlı,abdestli;şöyle bir de yumuşak yüzlü gören sakallı,takkeli nurani yüzlü zatın birisi yanına sokuluverir.

-Selamünaleyküm
-Aleykümselam
-Muhterem bir yere intisaplı mısınız?
-Hayır değilim.
-Olmadıııııı! seni hemen şeyhimiz hazretlerinin yada vekilinin yanına götürüp tövbe aldırmak ve intisap ettirmek gerek. Yoksa bu ahir zamanda neuzubillah imansız gidersin de, cehennemlere odun olursun!
-Nası yani?
-Muhterem bak seni çok sevdim; nur yüzlüsün; kesin cennetliksin bak sana anlatayım. Sırf cehennemden kurtulman için uğraşıyorum.
Neyse bak şimdi. Sen ölürken "SEKARATUL MEVT" haline düşersin. Yani "ÖLÜM SARHOŞLUĞU" O anda aklın başında değildir. Şeytan o an daha önce ölmüş olan çok sevdiğin bir yakınının kılığında yanına gelir. Elinde bir kadeh,içinde de tuvalete tükürdüğün tükrükler var ya ondan var.
Sana,"Allah yok de,sana bu suyu içireyim." veya benzeri şeyler söyler. Tabii sen sekerat halinde olduğundan dolayı aşırı susuzluk çekiyorsun. Neredeyse şeytanın istediğini yapmak üzereyken, şeyh hazretlerinin ruhaniyeti şimşek gibi yanında biter. Tabii şeyh hazretleri nur,şeytan zulmet ya; zulmet nurun yanında barınamaz ve kaçar gider.
-Anlamadım?!
Şeyh hazretleri benim ölmek üzere olduğumu nereden bilecek ki?
-Olur muuuuu! O mübarek zat Allah dostu. Cenabı Allah dostlarına tasarruf yetkisi vermiştir. Mübarek tırnağına baktığında müridinin gece yatakta sağa mı dönüyor,sola mı dönüyor,dombalak mı dönüyor hemen görür. Seni 7 gün,24 saat, 365 gün boyunca takip eder;koruma altına alır.
-Yaaaa! o zaman ben ne yapmalıyım?
-Hemen şeyhimizin önünde diz çöküp tövbe etmelisin. Bir ayette tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir;hatta eski günahları da sevaba dönüşür der.
-Ama ben her cuma akşamı camide imamın eşliğinde topluca tövbe ediyor ve hatta nikah bilene tazeliyorum.
-Olmaaaaaaz! Senin ferdi ettiğin tövbe kabul olmaaaaz!
İllaaaa şeyhin huzurunda tövbeni etmelisin.
-Neden?
-Çünkü o Allah dostu,evliya. O mübareğin Allah'ın yanında nazı var. Allah onun her istediğini yapar;ayrıca huzurunda tövbe edersen öbür dünyada bile şeyh hazretleri sana şefaat edecek. Kabirde münker ve nekir meleklerine senin yerine cevap verecek;taaa ki seni cennete sokana kadar seni yalnız bırakmayacak. Ne zaman seni cennete sokacak, o zaman görevi sona erecek. Ne demiş cenabı Allah? "Salihlerle beraber olun" der.
Bir Allah dostu da,"Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır" der.
-Aman Allahım! Bu ne ulvilik,yücelik ve de fadakarlık böyle!
-Tabiii! Şeyh hazretlerinin sırf senin için gece uykuları kaçar;sabahlara kadar ağlar; başına bir felaket gelmesin diye seni koruma altına alır.
-E hadi o zaman ne duruyoruz? Hemen tövbe edelim.
-Hadi! hiç vakit kaybetmeyelim. Yoksa şu anda ölürsen maazallah imansız gidersin. (Burada şunu diyeyim ki, bu imansız gitme tehlikesi olan kişi,başta da belirttiğim gibi;namazlı,abdestli,camiden çıkmayan birisi)


(Devam edecek inşaAllah)

Miralay
31. December 2010, 03:14 PM
Neyse bu arkadaş şeyhin yanına gitti;elinden tutup,tövbe etti.
Hemen yanına birisi gelir ve eline bir kağıt tutuşturur.
-Bu ne?
-Şimdi tövbe ettin ya. Daha tam intisap etmedin. Şeyhimizin emanına girmek için, bu kağıtta yazılı 8 şartı da uygulamalısın.
-Hımmm bakim. Abdest,gusül,istihare namazı, burda yazılı olan mübarek zatların ruhlarına/ruhaniyetlerine fatiha hediye etme falan filan. Kolaymış ya. Ben bunu yaparım.

Adamımız gece 8 şartı da yapmıştır. Lakin oda ne?!
Kendisini bu yola çek (l) en o nurani yüzlü arkadaşı yanında bitivermiş.
Selam kelam falan derken.
-Kardeşim 8 şartı yaptın mı?
-Evet yaptım.
-Tamam o zaman. Artık bugünden sonra hergün şeyhini rabıta yapacaksın,günde bir defa hatmei hacegan yapacaksın,Allah dostlarının isimlerini ezberleyip, evradı ezkar alacaksın şeyh efendi hazretlerinden.
-Haydaaaa! bunlar da nerden çıktı yahu!?
-Sus! tarikatimizde itiraz olmaz. Yoksa tarikatten çıkarsın. Tarikatten düşen de, dinden çıkar neuzubillah.
Şeyhinin yanında ölü yıkayıcısın önündeki meyyit gibi olacaksın. Bundan sonra o ne derse odur.

Adamımız artık sofi olmuştur. Bırak şeyh hazretlerini, bir sofiyi bile görse el pençe divan duruyor. Yanında ezilip büzülüyor. Onlar ne derse, onu yapıyor. İtiraz yasak ya; artık aklını çalıştırması yasak. Haaa! arada bir aklını çalıştırmasına izin veriliyor.
Mesela; bir cami yada şeyh efendiye ev falan yapılacaksa, ve de bu arkadaş mimar ya da mühendisse. İşte o zaman ayrıntılar soruluyor. Gerisi yasak.

Aradan bir hafta falan geçiyor.
-Kardeş en son şeyhimizi ne zaman ziyaret ettin?
-Geçen hafta
-Olmaaaaz! Sende muhabbet eksikliği var. Durmadan şeyhimizi ziyaret etmelisin. Yoksa imansız gidersin.
-Bedava götüren olsa her gün gidecem de...
-Olur mu! Müridin varlıklısı efdaldir. Allah (haşa şeyh) yolunda para harcayacaksın ki, imanlı ölesin. Haaa bir de geçen şeyhimizin yanına gittiğinde, ordaki dükkanlardan alışveriş yapmamışsın. Olmaaaaz! Zinhar! Gittiğinde alışveriş yapacaksın ki seyyitlerimiz; şey yani vakıf para kazansın ki, hizmet devam etsin. Bak şeyhimiz normalde gelenlerden para pul istemiyor gördüğün gibi.
-Ama burada 1 TL olan şey,orda 5 TL. Sanki kazıklanıyormuşum gibi geldi bana.
-Olur muuuuu! Orda harcadığın her kuruş sana sevap olarak geri dönecektir.

Miralay
31. December 2010, 03:42 PM
Arkadaşımız şeyhinin köyüne gitmiştir.
Bakar ki herkes çorba kuyruğunda. O da kuyruğa girer. Çorbasını içen, içtiği kaşığı bir sepete atıyor; sıradaki adam aynı kaşığı alıp çorba içmeye devam ediyor. Ne de olsa müslümanın artığı şifadır. bişeycikler olmaz.

Adamımıza sıra geliyor. Ortada bir sürü teş (tepsinin hafif yüksek olanı) var. Millet teşlerin etrafında toplanmış, az önce sepetten aldıkları tahta kaşıklarla,salyalarını,sümüklerini bulgur ve salçadan oluşan tatsız çorbaya döke döke çorbalarını afiyetle içiyorlar. Ellerinde de küçük kara ekmekler var.
O ekmekler onlar için hazineden öte birşey. Çünkü o ekmeklerin mayası Hz.Fatıma anamızdan bugüne dek gelmiş. Çorba da şifadır. Zira şeyh hazretleri o çorba pişerken
okumuş üflemiş ya. Kanser dahil her derde deva bu çorba.

Çorbayı içip te kaşığı sonrakiler içsin diye sepete attıktan sonra, ezanın okunmasına az kaldı, camiye gidip bir namaz kılmak üzere yeltendiğinde; sakallı bir ihtiyar kolundan tutuyor.
-Sofi hizmet var çabuk gel. Şeyhimizin ahırdaki ineklerinin pohları temizlenip, tezek yapılmak için kurutulacak.
-Ama ben camiye gidip namaz kılacam. Namaz vakti yaklaşıyor.
-Olur mu sofiii! Namazın kazası olur, hizmetin kazası olmaz. Ne demiş şeyh hazretleri,"Hizmet nimettiiir. Sofi hizmetten kazandığını hiç bir ibadetten kazanamaaaaz"
-Ama?!
-Aması maması yok! Derhal hizmete geleksin sofiiii. Allah razı olsun senden (Gülümser bir edayla;ama biraz kızgınca,biraz da tehditkar)

Adamımız hizmete gider. Namaz vakti gelir geçer. "Neyse kazasını yaparım" der. Üstü başı tezek olmuştur ama olsun. Allah böyle de kabul eder. Ne de olsa hizmet etmiştir.

ebu Maruf
31. December 2010, 03:45 PM
Şimdi bu şekilde tasavvufa davet eden zavallının hatası şeyhlerinmi oldu?
Tabiki birebir böyle olduysa buda neticede bir nakil nasılki hadis nakillerine inanmayanlar alim ve işin ciddiyetine varıpda hareket edenleri küllü uydurmacı ise ben bu hikayeyede küllü uydurma olarak bakarım.

Miralay
31. December 2010, 03:52 PM
Haklısın ebu Maruf kardeşim. Nasıl ki,bir insan olarak,yazdıklarıma güvenilmezse; insan elinden,ağzından çıkanlar da o kadar güvenilmezdir ve delil teşkil etmez. Tek delil Allah'ın kelamıdır. O da yüce kitabı olan Kur'anda mevcuttur.

Yukarıdaki örnekteki adam bizzat acizane şahsımdır. 25 yıllık seyru süluk hayatımdan örnekler verdim. Delil teşkil etmezler.

Normalde tabii ki hata şeyhin değildir. Lakin, bu şeyhlerin yazdıkları eserlerde de aynen bunlar yazılıdır. Bir tasavvuf inceleyicisi olarak tahmin ettiğim, sizin değerli şahsınıza arz ederim.

Sanırım siz bu konularda daha çok malumata sahipsinizdir efendim.

Saygılarımla. Allah'a emanet olunuz.

ebu Maruf
31. December 2010, 04:08 PM
Haklısın ebu Maruf kardeşim. Nasıl ki,bir insan olarak,yazdıklarıma güvenilmezse; insan elinden,ağzından çıkanlar da o kadar güvenilmezdir ve delil teşkil etmez. Tek delil Allah'ın kelamıdır. O da yüce kitabı olan Kur'anda mevcuttur.

Yukarıdaki örnekteki adam bizzat acizane benimdir. 25 yıllık seyru süluk hayatımdan örnekler verdim. Delil teşkil etmezler.
Bu durumda bunları anlatmanın manası nedir?İnsanları zan altında bırakmak değilmi.Bu müslümanlar arasında fitneye sebebiyet vermezmi?
Normalde tabii ki hata şeyhin değildir. Lakin, bu şeyhlerin yazdıkları eserlerde de aynen bunlar yazılıdır. Bir tasavvuf inceleyicisi olarak tahmin ettiğim, sizin değerli şahsınıza arz ederim.
Bunların şeyhlerin kitaplarında yazdığını bildiriyorsunuz.
Acaba yazabilirmisiniz sizin naklettiğiniz hizmete devam et namazı kaza edebilirsin sözünü hangi şeyh kitabında yazmış.Lütfen cahil sofilerin yaptığı yanlışları tüm cemaatlere atf etmeyelim.Eğer öyle olsaydı benimde burdaki insanlarla müslüman olarak değil kafir olarak muhattab olmam gerek.
Sanırım siz bu konularda daha çok malumata sahipsinizdir efendim.

Saygılarımla. Allah'a emanet olunuz.

Selametle

Miralay
31. December 2010, 04:28 PM
Doğru söylüyorsun ebu Maruf kardeşim.
Bunları yazmakta 2 amacım vardı:

Birincisi; insanlara bu tür yollarla yaklaşıp,müslümanların bu köle tacirlerine kanarak Allah'tan başkasına kul olmasını engellemek. Malum kandırma taktikleri çoktur. Başkasını bilmem ama, benim din anlayışımda hiç kimsenin, kimseyi kendi tarikatine,cemaatine,yoluna çekmeye,çelmeye hakkı yoktur. Allah'ın kitabına sarılan herkes sonuçta doğru yolu bulacaktır. Zira Kur'an apaçık bir mubindir.

İkincisi ise; nasıl ki,benim yazdıklarımı da bir nevi hadis rivayeti olarak kabul edersek, güvenilirliği şüpheliyse; sahih hadis olarak bildiğimiz rivayetler de, kul kelamı olarak o kadar güvenilmezdir ve dinde delil olarak kabul edilemez.

Önemli olan kulun kelamı değil, Cenabı Allah'ın kelamıdır.

Kitaplardan örnek istemişsiniz.
Arzedeyim.

Hemen hemen Allah dostu,gavs,kutup olarak bildiğimiz zevatın gerek öldükten sonra sohbetlerini ihtiva eden yazılan "SOHBETLER" kitapları ve ne kadar MEKTUBAT,RİSALE...vs. varsa, bu tür ifadeler mevcuttur.

Saygılarımla

hiiic
31. December 2010, 04:50 PM
....

ebu Maruf
31. December 2010, 06:01 PM
Doğru söylüyorsun ebu Maruf kardeşim.
Bunları yazmakta 2 amacım vardı:

Birincisi; insanlara bu tür yollarla yaklaşıp,müslümanların bu köle tacirlerine kanarak Allah'tan başkasına kul olmasını engellemek. Malum kandırma taktikleri çoktur. Başkasını bilmem ama, benim din anlayışımda hiç kimsenin, kimseyi kendi tarikatine,cemaatine,yoluna çekmeye,çelmeye hakkı yoktur. Allah'ın kitabına sarılan herkes sonuçta doğru yolu bulacaktır. Zira Kur'an apaçık bir mubindir.

İkincisi ise; nasıl ki,benim yazdıklarımı da bir nevi hadis rivayeti olarak kabul edersek, güvenilirliği şüpheliyse; sahih hadis olarak bildiğimiz rivayetler de, kul kelamı olarak o kadar güvenilmezdir ve dinde delil olarak kabul edilemez.

Önemli olan kulun kelamı değil, Cenabı Allah'ın kelamıdır.

Kitaplardan örnek istemişsiniz.
Arzedeyim.

Hemen hemen Allah dostu,gavs,kutup olarak bildiğimiz zevatın gerek öldükten sonra sohbetlerini ihtiva eden yazılan "SOHBETLER" kitapları ve ne kadar MEKTUBAT,RİSALE...vs. varsa, bu tür ifadeler mevcuttur.
Dostum namazı bırakıp hizmete devam ettiren bir tek kaynak istedim sen gelişi güzel şeyler le iddia ettiğin şeyin arkasında durmak için kitap ismi ve sayfa veremeden genel iddialarda bulunuyorsun.
O kitapları ben okudum hiç birinde öyle bir iddia görmedim.
Kaçırdıysam ver kitap ismi ve sayfasını bende okuyayım.
Bu şekilde kaynaksız sadece zanni iddialarla ALLAH ın kitabınamı davet ediyorsunuz.Bu şekilde bir Kuran anlayışına davet ederek insanlarımı hakka çağırdığını zannediyorsun.
Ben elhamdulillah Kuranı sürekli okurum hatta mealcilerin yanlış yapabileceklerinden dolayı arapça öğrenmek için uzun süreler eğitim aldım.
Senin davet ettiğin şey zaten benim kaynağım.
Sadece sen aklına güveniyorsun Kuranı anlayabileceğini sanıyorsun.
Ben ise ALLAH Rasulunun İmamların alimlerin benden daha iyi anlayabileceğini sanıp onların değerlendirmesi ışığında Kurana bakıyorum.
Benim verdiğim kaynakların hiç biri ALLAH RAsulu s.a.v hariç tekel değildir.
Alimlerin hepsi hata edebilir.
Bende kalbimin mutmain olduğunu alıyorum
Saygılarımla
Şahsı zanlarla Kurana sahiblenmek doğrumudur.
Kuran kimsenin tekeli değildir.

Miralay
31. December 2010, 06:16 PM
Değerli kardeşim

Hak verirsiniz ki, bu kitapları okuyalı yıllar oldu. Bunları bir daha okumamak üzere tövbe edip rücu eyledim. Yoksa bundan 10-15 yıl önce sorsaydınız tabii ki sayfa numarasına varana kadar size söylerdim. Ki o zamanlar sizinle aynı fikirde olacağımdan ötürü aramızda bu tür tartışmalar geçmeyecekti.
Ne zaman ki,bir kaç yıl önce namaz kılarken; fatihada "iyyake nabudu ve iyyake nestein" ayetini düşünerek okurken, birdenbire gittiğim yolun yanlış olduğunu anlayarak; tövbe ederek, içinde bulunduğum şirk düzenini terk edip Kur'an araştırmaları üzerinde yoğunlaştım. Mealleri,tefsirleri okudukça, bu meal ve tefsirlerdeki tutarsızlıkları Allah'ın izniyle tesbit ettim. Ve yaşadığımız İslamın Kur'andaki İslamla aynı olmadığını farkettim.

Daha sonra bu alemde acaba yalnız mıyım derken, internette bu arkadaşların da hemen hemen benimle aynı düşündüğünü farkederek; hanif arkadaşlarla fikir,ilim alışverişlerinde bulundum.

Hamdolsun yüce Allaha ki,karşıt fikirdeki arkadaşlarımızdan bile çok şeyler öğrenerek, değerlerime değer kattım.

Amaç hakkı bulmak,Kur'anı,rabbimizin muradını en isabetli şekilde anlayabilmek.
Kur'an sadece cenabı Allah'ın ve ona sahiplenen (dışlamayan) müslümanların tekelindedir. Bu sizsinizdir,bizidir farketmez. Yeter ki sahip çıkalım,bol bol okuyup, akledelim; dışlamayalım.

Saygılarımla

ebu Maruf
1. January 2011, 11:12 AM
Değerli kardeşim

Hak verirsiniz ki, bu kitapları okuyalı yıllar oldu. Bunları bir daha okumamak üzere tövbe edip rücu eyledim. Yoksa bundan 10-15 yıl önce sorsaydınız tabii ki sayfa numarasına varana kadar size söylerdim. Ki o zamanlar sizinle aynı fikirde olacağımdan ötürü aramızda bu tür tartışmalar geçmeyecekti.
Ne zaman ki,bir kaç yıl önce namaz kılarken; fatihada "iyyake nabudu ve iyyake nestein" ayetini düşünerek okurken, birdenbire gittiğim yolun yanlış olduğunu anlayarak; tövbe ederek, içinde bulunduğum şirk düzenini terk edip Kur'an araştırmaları üzerinde yoğunlaştım. Mealleri,tefsirleri okudukça, bu meal ve tefsirlerdeki tutarsızlıkları Allah'ın izniyle tesbit ettim. Ve yaşadığımız İslamın Kur'andaki İslamla aynı olmadığını farkettim.

Daha sonra bu alemde acaba yalnız mıyım derken, internette bu arkadaşların da hemen hemen benimle aynı düşündüğünü farkederek; hanif arkadaşlarla fikir,ilim alışverişlerinde bulundum.

Hamdolsun yüce Allaha ki,karşıt fikirdeki arkadaşlarımızdan bile çok şeyler öğrenerek, değerlerime değer kattım.

Amaç hakkı bulmak,Kur'anı,rabbimizin muradını en isabetli şekilde anlayabilmek.
Kur'an sadece cenabı Allah'ın ve ona sahiplenen (dışlamayan) müslümanların tekelindedir. Bu sizsinizdir,bizidir farketmez. Yeter ki sahip çıkalım,bol bol okuyup, akledelim; dışlamayalım.

Saygılarımla
Dostum Kurana ne sizinle aynı fikirde olanlar nede bizimle aynı fikirde olanların gerekli ehemmiyeti göstermedikleri aşikar.
Birisi ayda bir bitirir kimisi 2 hafta da bir.Kimisi sadece okur manasını bilmeden kimisi arapça öğrenmiştir anlamaya çalışır.
Neticede Kuran zaten ALLAHU TEALANIN kelamı bizlere mektubu değilmidir.
Lakin kimileri KELAMULLAHI daha iyi anlaya bilmek için hadislerden alimlerden yararlanıyor kimiside kendi tek başına yada günümüzdeki reformcu olduklarını iddia edenlerin Kuran anlayışından istifade ederler.
Fakat mademki burda doğru bir şeylere ulaşmak istiyoruz o halde iddialarımızı kanıtlamamız gerekiyor.Şahsi zanlarımızla hareket edemeyiz.Yıllar önce okuduğunuzu iddia ettiğiniz şeyin kaynağından emin değilseniz insanların sizin zanlarınızla hareket etmesi sizce doğrumudur.
Olaki okumuşşunuzdur.Bende kısa süre içerisinde okudum ve rastlamadım.
Ben en azından sizi tasavvufa davet eden kişinin sizin iddia ettiğiniz gibi davrandıysa cahil olduğunu kabul ediyorum.Malesef bende o şekilde şeylere şahit oldum.Lakin ben onların hatasını cemaatlerin başlarındaki yada tüm cemaatlere mal edip onlar hakkında süni zanda bulunmadım zira Ayeti kerimede kötü zandan men edilmiştir.
Benimde ilk İslamı incelemem Kuranı tek kaynak kabul eden kişilerin arasında oldu.Yani o zamanlar bunun belkide tek temsilcisi Yaşar Nuri Öztürktü.
daha sonradan Kuranın sadece akılla anlayabilmek noktasında eksiklikler olduğunun farkına vardım.
Zira Ayeti kerimelerde bahsedilen damarlarda dolaşan Şeytanın Kuran ayetlerini nefsani ve yanlış yorumlamama sebebiyet verdiğinin farkına vardım.
O zamanda Kuranı okurdum.Şimdide Kuranı okurum.
Benim aklıma göre tearuz eden ayetlerdeki hikmetleri ise başka kaynaklarla anlamaya çalışaraktan Kuranı daha iyi anlamaya başladım.
Kafamdaki bir çok soru işaretini diğer kaynaklar vesilesi ile cevaplandıran Rabbime Hamd olsun.
Hatta eskiden sadece meal okurdum.Tasavvufa girdikten sonra Arapça eğitimi almaya başladım ki Kuranı daha iyi anlayabileyim diye.
Bence Tasavvufun Kurana verdiği değer benim dönemimdeki mealci grupların verdiği değerden çok daha fazladır.
Bu benim şahsi görüşümdür.

Yalnız her insanın dini yorumlarında yanlış yapabileceğini bildiğim için mümkün mertebe cemaatlere karşı zan oluşmamasına gayret gösteririrm.
Seninde bu şekilde davranmanı tavsiye ederim.
tamam kaynağını biliyorsundur eminsindir o halde uyarını yap.
Ama kaynağını unuttuğumuz metnide unutmuş olabilir yani mana olarak aklımızda kalanda o olabilir bu durumda insanların vebalini alırız.

saygılarımla

Miralay
1. January 2011, 02:18 PM
Alıntı:
"Ama kaynağını unuttuğumuz metnide unutmuş olabilir yani mana olarak aklımızda kalanda o olabilir bu durumda insanların vebalini alırız."
Aynen öyle ebu Maruf kardeşim. Aynı şeyler hadis kitapları için de geçerli. Malumunuz Buhari kitabında sizin dediğinizi doğrulayacak cümleyi aynen sizin yazdığınız gibi yazmıştır.

Yani hadisleri motamot,kelimesi kelimesine değil de, mana olarak kitaplarına koyduklarını itiraf etmişlerdir.

Yine de Allah ondan da razı olsun. Eğer gerçekten İslam'a hizmet etme amacı gütmüşlerse.

Elhamdülillah ne dersek diyelim; yine de ortak kelimelerde buluşuyoruz. Ne kadar güzel. Çok şükür rabbime.

Selametle

ebu Maruf
1. January 2011, 04:05 PM
Alıntı:
"Ama kaynağını unuttuğumuz metnide unutmuş olabilir yani mana olarak aklımızda kalanda o olabilir bu durumda insanların vebalini alırız."
Aynen öyle ebu Maruf kardeşim. Aynı şeyler hadis kitapları için de geçerli. Malumunuz Buhari kitabında sizin dediğinizi doğrulayacak cümleyi aynen sizin yazdığınız gibi yazmıştır.

Yani hadisleri motamot,kelimesi kelimesine değil de, mana olarak kitaplarına koyduklarını itiraf etmişlerdir.

Yine de Allah ondan da razı olsun. Eğer gerçekten İslam'a hizmet etme amacı gütmüşlerse.

Elhamdülillah ne dersek diyelim; yine de ortak kelimelerde buluşuyoruz. Ne kadar güzel. Çok şükür rabbime.

Selametle

Doğru söylüyorsun dostum bazı hadis rivayetleri öyledir bazılarıda yazılı metinden aktarılmıştır.
Arapça metinlerin rivyetlerinde o şekilde geçer.
Fakat en azından onlar kaynak veriyorlar değilmi:)))
Ve aynı kaynağı vererek başka kişilerde nakledince sıhhati artıyor.
Sende iyi biliyorsundur sanırım mütevatir denen hadislerde yüzlerce kişinin ve birbiriyle görüşmemiş ayrı yerlerde yaşayan insanların benzer yada aynı metinleri nakilleriyle oluşur.
Hadis ilminde buna çok dikkat edilir bu konuyu incelemeni dilerim.
Bunların dışındaki rivayetler sahih,hasen ve zayıf hadisler akaidi kaynak olarak zaten alınmazlar.