PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hased


dost1
21. December 2010, 03:36 AM
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!


“Haset”; “kıskanmak, çekememek, başkasında olan sağlık, zenginlik ve benzeri nimetlerden dolayı rahatsız olarak o kişiden o nimetin gitmesini istemek” demek olup, kalpte bulunan ve insanı kötülüklere sürükleyen en önemli ve gayriahlâkî özelliklerden, hastalıklardan birisidir. Bilgisizlik ve tamahkârlığın birleşmesinden, kaynaşmasından doğan haset en çok da tanıdık ve akrabalar arasında kendisini gösterir.

Haset, çoğu kez “kıskançlık” olarak ifade edilir. Ancak, bu kıskançlığı, namus kıskançlığı ile karıştırmamak gerekir.

Haset, çirkin huyların en zararlılarındandır. Herkeste bulunmakla birlikte dereceleri farklıdır. Kimi insanda haset duygusu bir an için gelip gider; kiminde ise iyice yerleşir, bütün benliğe hâkim olur ve gittikçe artar. İşte asıl üzerinde durulması gereken ve tehlikeli olan haset, bu hasettir.

Bir insanda bulunan ilim, ibadet ve hayır yapma gibi nimetlerin kendisinde de bulunmasını istemek haset değildir. Buna “gıpta” denir.

Hasedin ortaya çıkmasına yol açan bir çok sebep vardır. Bunların başlıcaları şunlardır:


1. Düşmanlık: Hasedin en önemli sebeplerinden birisidir. Kin ve düşmanlık sebebiyle ortaya çıkan haset sonucu, hileli yollarla nimet ortadan kaldırılır, insanın şerefi ile oynanır ve gizli işlerinin açığa çıkarılması için çaba harcanır. Bu tarz haset, çok kere çekişme ve kavgalara da yol açar ve hayat boyunca devam eder,


2. Teazzuz: Mevki, servet veya ilim sahibi olan bir kişinin üstünlük taslaması karşısında, bu davranışı hoş göremeyen başkalarının, o kişiye ve sahip olduklarına karşı duydukları kıskançlıktır.


3. Kibir: Çevresindeki insanları küçük gören ve onların bütün arzuları için kendi emrinde olmasını isteyen kibirli insanların, bu büyüklük duygusu içinde başkalarının sahip oldukları karşısında duydukları kötü duygu kıskançlıktır.


4. Şaşkınlık ve hayranlık.


5. Amacına ulaşamama korkusu: Kişilerin belli bir amaca ulaşmak konusunda birbirine üstünlük sağlama arzularından kaynaklanır. Birisinin amacına ulaşmasına yardımcı olan her nimet, diğeri için bir haset kaynağıdır.


6. Makam ve mevki sevgisi, önderlik isteği: Örnek olarak, bir kimsenin bir ilim dalında parmakla gösterilen tek adam olmayı istemesi, bu konuda kendisine rakip olabilecek veya göz diktiği yere ulaşmış kimselere haset etmesinin başlıca nedenidir. Sürekli övülmek ve üstün gelmek isteğinde olan kimse, “işte bu adam kendi sahasında zamanın en büyüğüdür, eşi ve benzeri yoktur” denildiğinde nasıl sevinirse, başka bir kimsenin kendisine ortak gösterilmesi, yerini alması halinde de kıskançlık duyar, haset eder.


7. Kötü huyluluk ve Allah`ın kullarına verdiği nimetlere karşı cimrilik: Bazı kimseler, kendilerinin hiçbir derdi, eksiği olmamasına rağmen, aşırı mal sevgisi, önderlik tutkusu, tekasür hastalığı sebepleri ile Allah’ın nimetler verdiği, iyi huylarla donattığı başka kimselerden söz edilince, bundan rahatsız olurlar, haset ederler. Buna karşılık birisinin içinde bulunduğu zorluk ve çektiği sıkıntılardan söz edildiğinde de sevinç duyarlar. Böyle kimseler, başkalarının kötü durumda olmalarından hoşlanırlar ve Allah`ın lütuflarına karşılık cimrilik gösterirler.


Haset dışa vurulmadığı sürece kişinin kendisinden başkasına zararı olmaz. Haset eden kimsenin içinde sürekli bir ateş yanar. Bu ateş onu yakar, yavaş yavaş eritir. Çünkü birisinin nimetinin artması, hasetçinin hasedini, dolayısıyla rahatsızlık ve sıkıntısını çoğaltır. Hasetçinin göğsü daralır, uykusu kaçar. Amansız bir hastalığa düşer. Bu ise ancak kişinin düşmanlarının isteyebileceği bir durumdur. Haset edilenin perişanlığı istenirken, aslında hasetçi perişan olur. Buna karşılık haset edilen kimsenin durumunda bir bozulma, bir kötüleşme olmaz.

Ama hasetçinin içindeki haset coşar da dışa vurursa, haset edilene karşı kin, garaz, düşmanlık yapmaya başlar. Karşısındakinin yok olması için uğraşır. Bunun için de iftira atar, komplo kurar, kundakçılık yapar hatta suikast bile düzenler.

Ayette bahsedilen de işte bu şekildeki kıskançlığın dışa vurumundaki şerdir, kötülüklerdir ve zararlardır.

Haset, bir duygu olduğundan dışa vurulmadan bilinme imkânı yoktur. Kulun buna bir çare araması söz konusu olamaz. Gücü aşan bu tip konularda “Alimün bizatissudur (akıllardan geçenleri bilen)” Allah`a sığınıp, gereğini O`na havale etmekten başka yapacak bir şey yoktur.
Kaynak: İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Alalh'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

hiiic
2. October 2011, 08:20 AM
Kulun buna bir çare araması söz konusu olamaz. Gücü aşan bu tip konularda “Alimün bizatissudur (akıllardan geçenleri bilen)” Allah`a sığınıp, gereğini O`na havale etmekten başka yapacak bir şey yoktur.

yok mu bunun çaresi ilacı...
Bende de haset var bazen arkadaşlarımı kıskanıyorum. İşin gerçeği bazen kıskanmıyorum desem daha doğru olacak... Benden daha büyük fırsatların onlara çıkması beni üzüyor ve bazen başarısız olmalarını istiyorum... Kendimi adaletsizliğe uğramış gibi hissediyorum.

Bunu hissettiğim an anlıyorum bu pislik içimde bundan kurtulmam lazım ama nasıl?
bir yerde haset ettiğimiz kişiye Allah'ın nimetini daha da artırması için dua etmemiz gerektiğini duymuştum. Belki yüzeysel olarak işe yarıyor ama bu öyle bir şey ki onu bile engelliyor, bana da aynı eşit fırsatların verilmesini istiyorum...

bu haksızlığa uğramışım hissi, bu adaletsizlik, eşitsizlik hissi bazen kafama çok takılıyor,,, sonra aklıma Yusuf peygamberin imkanların ve fırsatların tam ortasındayken hepsini terk edip zindanı tercih etmesi ve bunu daha karlı bir iş olarak değerlendirmesi geliyor da kesiliyor. Ama hasedin kökü kurumuyor yine içeride biryerlerde.

İşin kötüsü yakınındaki tanıdığın insanlara karşı hissetmen... Hayatında yok saydığın yada tanımadıklarına karşı harekete gerçmiyor, çünkü hased ettiğim kişilerin "biz seni geçtik, biz senden daha başarılı olduk" gibi sözler söyleyeceğine yada düşünceler düşüneceğine inanıyorum ki zaten acı veren de burası oluyor...


zaten üzüntüleimin ve kaygılarımında aslında temelinde yatan şey bu... üzülüyorum çünkü diğer insanlar kadar başarılı olamadığıma inanıyorum, kaygılanıyorum çünkü olamıyacağıma inanıyorum... Hep kıyaslama üzerine kurulu... hep başkalarını kendimle kıyaslıyorum... yukarda olanlara (ki bunlara firavun hanedanı gibiler de dahil) hased ediyor (aynen makalede bahsettiği gibi) aşağıda olduğunu zannettiklerime (ki buna zindandaki Yusuf da dahil) üstünlük bir sevinç hissediyorum...

Allah beni hasetçilerden koruduğu gibi benim hasedimden de diğer insanları korusun...
makalede,,, sayılan 7 maddeden de farklı oranlarda var. 1 ve 3 hariç hepsinden var.. hepsini biliyorum yaşadım.. ama düşmanlık ve kibirim yok.
Gerçekten bu hayata hased edip savaşmak için geldik, Allah bunu içimizden söküp atana kadar hased ve kıskanç olarak yaşayacağım...

A’râf 24
Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır, buyurdu.

Tâ-Hâ 123
Dedi ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.

Araştıran
15. April 2013, 08:42 PM
Haset dışa vurulmadığı sürece kişinin kendisinden başkasına zararı olmaz. Haset eden kimsenin içinde sürekli bir ateş yanar. Bu ateş onu yakar, yavaş yavaş eritir. Çünkü birisinin nimetinin artması, hasetçinin hasedini, dolayısıyla rahatsızlık ve sıkıntısını çoğaltır. Hasetçinin göğsü daralır, uykusu kaçar. Amansız bir hastalığa düşer. Bu ise ancak kişinin düşmanlarının isteyebileceği bir durumdur. Haset edilenin perişanlığı istenirken, aslında hasetçi perişan olur. Buna karşılık haset edilen kimsenin durumunda bir bozulma, bir kötüleşme olmaz.


Kaynak: İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Alalh'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
Selamunaleyküm değerli kardeşlerim,
Özellikle bu kısım üzerinden alıntılama yaptım.Felak suresinde Hasetçilerin Hasedinden Allaha sığınırken algılamamız gereken hasedçinin içinde bulunduğu durumdan dolayı bazı doğaüstü güçler sayesinde bizim zarara uğramamız değil o hasedçinin bizzat hased duyduğu konu hakkında hased duyulan kişiye karşı fiili hareketlerde bulunması,kötü amaçları doğrultusunda komplolar kurması ve uygulamasıdır.Örnek vermek gerekirse Bir toplum içine girecek olan kişinin çok şık giyinmesi ve herkesten daha güzel gözükmesi o kişiye sadece imrenerek bakanların ona zarar vermesi yada vereceği anlamına gelmez.Nazar konusundada bakmıştık sanıyorum bunların kökeni aynı psikolojiden,algıdan geliyor...