PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Adamın Çocukları AÇ !


Barış
10. December 2010, 02:45 AM
ARTIK MARKETİN ÖNÜNDEN GEÇEMİYORUM.


Bütün entelektüel züppeliklerinizin ve dinsel kıvırtmalarınızın canı cehenneme!

Bugün züppelik yapılacak, edebiyatçılık taslanacak gün değil!

Bugün hesap günü!

Bugün muhasebe günü!

Bugün elestübi Rabbiküm günü!

Adam genç.

Otuzlu yaşlarda.

İriyarı.

Sağlıklı bir görünümü var.

Ağlamak istemediği, bunu kendine yakıştıramadığı mimiklerinden belli oluyor.

Ama aynı mimiklerden bir başka şey daha belli oluyor: Kahır dolu gözyaşları kirpiklerinin arasından süzüldü süzülecek…

İşsiz.

Yoksul.

Beş temel duygudan dördü (öfke, utanç, üzüntü ve korku) yorgun mimiklerinde derin izler bırakmış; beşinci duygudan (sevgi) eser bile yok!

Zalimlerin zulmü adamı pimi çekilmiş el bombasına çevirmiş; evine/çocuklarına ekmek götürememenin çaresizliği ve bundan kaynaklanan mahvolmuşluk hissiyle patladı patlayacak!

Çatık kaşlarının altından umutsuzluk saçan gözlerle bakarken “Artık marketin önünden geçemiyoruz.” diye mırıldanıyor.

Abartmıyor.

Ses tonunu mimikleri ve jestleriyle desteklemek, böylece daha da belirginleştirmek gibi bir kaygısı yok. Çirkinleştirmiyor, süslemiyor; şamata yapmak/edepsizlik yapmak gibi bir niyeti yok.

Sadece konuşuyor.

“Artık marketin önünden geçemiyoruz.” diye kayıt düşüyor Levhi Mahfuz’a.

İçini döküyor.

Belki kendi kendine konuşuyor; her söz, hareket ve davranışın, hatta niyetlerin bile kayıt altına alındığının bilinci içinde. Muktedirlerin ve yardakçılarının yoksulları nasıl mahvettiğini anlatıyor Gökler’e.

Kayıtçılarla, onlar aracılığıyla Tanrı’yla konuşuyor.

Adam kendi vatanında, olumsuz doğa şartlarından etkilenmiş vahşi hayvanlar gibi aç dolaşıyor; ama bu umurunda bile değil; onu esas mahveden şey, akşam eve giderken ailesine ekmek götürememek.

Adam aç!

Adamın ailesi aç!

Size söylüyorum, size; adamın çocukları aç!

Entelektüel züppelikleriniz ve dinsel kıvırtmalarınız sizin olsun kardeşim!

Bunun hesabını bir gün vereceğinizi bilin yeter!

Serbest piyasa ekonomisi destanlarınız, “kurban kesmekle kalmıyor kırkta bir de veriyoruz, daha ne vereceğiz” kıvırtmalarınız, hepimiz kardeşiz palavralarınız, demokratik açılımlarınız, büyüme oranlarınız, kredibilite notlarınız, size pek de yakışan o tanrısal kibriniz…

Hepsi sizin olsun kardeşim!

Hepsi sizin olsun!

Adam kendi memleketinde aç, kendi memleketinde adamın çocukları aç, adam yıkılmış, adam perişan, adam mahvolmuş.

Tek yapması gereken bunun farkına varmak!

Ve bir gün bunun farkına varacak haberiniz olsun!

Dindar Cumhurbaşkanlarımız, dindar Başbakanlarımız, dindar Müsiad Başkanlarımız, dindar belediye başkanlarımız; serbest piyasacı profesörlerimiz, ağzı iyi laf yapan libofaşistlerimiz; Bakara 219’u, Nahl 71’i, Nisa 75’i görmezden gelen din adamlarımız; şu anda(saat 14.24) ezan okumakta olan imamlarımız/müezzinlerimiz; dolgun maaşlar için kendi kardeşlerini hakim sınıflara satmakta hiç duraksamayan medya emekçilerimiz(!); Türkiye’yi elli yıldır sağ politikalarla cehenneme çeviren tüm politikacılarımız…

Ebuzer’e karşı Muaviyeler…

Kör ve yoksula karşı Velid Bin Muğireler…(Siz boşverin; “onlar” anladılar.)

Hepinize selam ediyorum.

Tanrı için bile zor olacağından hiç kuşkum yok, ama Allah sizi affeder inşallah!..

Ben mi?

Beni boşverin; cevabını bildiğiniz soruları sormayın!

Ama kendi ülkesinde vahşi hayvanlar gibi aç susuz dolaşan o adam sizi affetmeyecek; bunu sakın unutmayın.

Vadeniz dolduğunda diğer tarafa “kul hakkı” ile gideceksiniz.

Tabii “kul hakkı” sizin için bir şey ifade ediyorsa…

Tabii “yoksulun, zenginin malındaki hakkı” sizin için bir şey ifade ediyorsa! (Bana sakın zekâttan bahsetmeyin; bunu, bu palavralarınızı, bu martavalları yutabilecek zavallılara anlatın; ben yemem! “Zekât” dediğiniz an “infak”ı bir tokat gibi çarparım suratınıza!)

Memleketin neresine bakarsanız bakın aynı mahvolmuş adam karşınıza çıkıyor. Milyonlarca kişi aç, milyonlarca çocuk geceleri aç yatıyor…

Size söylüyorum, size; sizin çocuklarınız var mı? Bu adamın çocukları geceleri aç yatıyor!

Çocuklar geceleri aç yatıyor!

Tek yapmaları gereken şey ne kadar çok olduklarının farkına varmak.

Her şey, bunu fark ettikleri zaman düzelecek.

Her şey an meselesi…

Şimdi sıra Göklerde:

“Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden başkaları için harcayın” denildiği zaman, o kâfirler, iman edenler için şöyle dediler: “Allah isterse onları doyurur, biz mi doyuracağız onları! Siz düpedüz sapıtmışsınız, başka bir şey değil!”(Yasin, 47)

Allah isterse onları doyurur, bize mi kalmış yani!

Siz devam edin kibrinden yanına yaklaşılmayan, ortalıkta tanrı gibi dolaşan sıratı müstakim yolcuları(!), siz devam edin!

Bugünün yarını da var!..

“Derin iç çekişler”in olacağı gün hiç de geç değil!..

Hey Tanrım!

2010’a gireceğimiz şu günlerde senin mülkün muktedirlerce gasp edilmiş ve yoksulun çocukları geceleri aç yatıyor!

Çocuklar geceleri aç yatıyor!..

Koca göbeklerini patlatırcasına zıkkımlandıktan sonra kibir içinde geğirirken elhamdülillah çekenlerin ülkesinde çocuklar geceleri aç yatıyorlar!..

Senin Elçin bunlara bunu mu tebliğ etti?!.

Senin Elçin, “çocuklarına ekmek götürmekten başka derdi olmayan Tekel işçilerini polis copuyla analarından doğduklarına pişman edin” mi dedi bunlara?!.

Senin Elçin, “öyle bir düzen kurun ki, kimileri patlarcasına yerken, kimileri de çocuklarıyla birlikte geceleri aç yatsınlar” mı dedi bunlara?!.

Mülk kimin?!.

Kimin malını kimden esirgiyorsunuz?!.

“Derin iç çekiş!”

Bu Kuransal sözü bir yere yazın!

Bir gün hatırlayacaksınız!..

Emin olun, bu sözü bir gün hatırlayacaksınız…


Yılmaz Yunak

Adil Medya

Barış
10. December 2010, 02:50 AM
Yine din…

Tahrik ediyorlar çünkü!

Allah, Kuran’da, “Siz fakirsiniz, zengin olan benim!” diye bunların suratına şamar üstüne şamar indirmesine rağmen, “din adına konuştuklarını iddia ederek” bunun aksini söylemeye devam ediyorlar.

Bunlar, zenginliklerinin “diledikleri kadar kısmını” fakirlere dağıtma meselesini bir “lütuf” olarak görüyorlar.

Böylece hem ne kadar yüce bir insan olduklarını cümle aleme bağıra çağıra ilan edecekler, hem de Tanrıcılık oynayarak boktan egolarını tatmin edecekler!

Allah, zenginliklerini bunların üzerinde görmek istiyor ya!

Denilebilir ki, “kardeşim, söylediklerinde haklı olabilirsin; ama bunu söylerken neden muktedirleri değil de Müslümanları hedef alıyorsun?”

Ben de derim ki, Müslümanların bu derece aptalca davranmaları ağırıma gidiyor kardeşim!

Ben de Müslümanım ve Kuran okuyorum:

Allah, mal ve nimetlerin kulları arasında adaletli dağıtılmasını emrediyor; bunu görmeyen Müslüman kardeşime sitem etmek, bunu gördüğü halde ses çıkarmayan Müslümana kızmak, bunu gördüğü halde aksini uygulayanların bu ihanetini destekleyen sözde Müslümana ise çıkışmak benim hakkım ve görevim!

Bu hakkı ve görevi Kuran’dan alıyorum.

Adımız komüniste çıkmış ya (Allah’a şükürler olsun), Allah’ın Kitabı’nda yazılanları millete anlatma hakkımızın olmadığını iddia ediyorlar!

Sen komünistsin Kuran hakkında konuşamazsın!

Peki, Kuran hakkında kim konuşabilir?

Kızıl kapitalistlerin ajanlarıyla seks manyakları!..

Adamı hasta etmeyin kardeşim!

Bunlar mal ve servetleri dopalarına yığacaklar, fakir fukara da bunların kendilerine “lütuf göstermelerini” bekleyecek! (“Artık marketin önünden geçemiyoruz.” derken ağlayan o adamı hatırladınız mı? O adama Allah mı zulmediyor, kapitalizm mi!)

Ağırıma gidiyor arkadaş!

Bir Müslüman olarak bu kalleşlik ağırıma gidiyor!

Al Kuran’ı eline; bana içinde “namaz” geçen ama “paylaşım” geçmeyen tek bir sure göster!

Allah muktedirlere ne diyor?

“Ya, lütfet de şu fakirlere bir iyilik yap” mı diyor, yoksa “senin malında fakirin fukaranın hakkı var, dağıt bakayım bu hakkı” mı!

Cinle melek evlenir mi, cinden karı edinilir mi, köpek giren eve melek girer mi girmez mi; kara köpek, domuz ve kadın namazı bozar mı bozmaz mı gibi manyaklıklardan başka dertleri yok bunların!

Bir Müslüman bu gibi manyaklıklarla mı uğraşmalı, Allah’ın Kitabı’nda “açık seçik yazılanlar”la mı!

Muktedir lütfedecek de fakire fukaraya biraz yardımda bulunacak, İslam alimi diye ortaya çıkan kalleş de bu şirk gösterisini mahkûm etmek yerine böyle cinden karı edinilir mi gibi abuk subuk meselelerle insanın kafasını karıştırıp tüm hayatını -farkında olsun olmasın- kızıl kapitalizm ajanlığıyla mahvedecek! (Marx, afyon meselesinde haksız mıydı!)

Dünyada hiç kadın kız kalmadı, herifçioğlu cinlerin karılarına kızlarına yazılıyor, iyi mi!

Bir dostum, “böyle hırçınca konuşarak insanları dinden soğutmuyor musunuz?” diye sormuştu.

Evet, altını çizerek söylüyorum; insanları bu dinden soğutmak istiyorum, çünkü insanları İslam’a davet ediyorum.

Böyle din mi olur be!

Yüzlerce muhteşem ayet (Kuran) ve Hz.Peygamberin olağanüstü örneklikteki sade ve paylaşımcı yaşamı (Sünnet) ortada dururken, ben bunları söylediğim için komünist oluyorum (Allah’a şükürler olsun ki öyleyim); ama alim diye ortaya çıkan sersem, bu kahpe kapitalizmi eleştirmek dururken cinden periden, karıdan kızdan, seks manyaklıklarından başka bir şey söylemediği halde Müslüman oluyor!

Yok öyle!

Geçen gün bu “Müslüman zenginlerden” biri televizyona çıkmış, zulmü haklı kılmak için “Hz.Süleyman da zengindi!” diye atıp tutuyor, hiçbir Allah’ın kulu da çıkıp, “Ne diyorsun be hey gafil!” diye itiraz etmiyor!

Müslümanların bu derece aptal yerine konulmasına sinirleniyorum birader; -komünist momünist- ben de Müslümanım çünkü!

O zenginlikler (aslında bugünkü anlamıyla kapitalist zenginlik değildi o; “kudret”ti)Hz.Süleyman’a al bunları kendi egon için kullan diye verilmedi; insanlarını bunlarla mutlu et, refaha ulaştır, geçimliklerini sağla, ite kopuğa muhtaç olmalarını engelle diye verildi; Kuran okumazsan bunlardan haberin olmaz tabii!

Ana mesele bu tip ayrıntılara girilmesine gerek kalmayacak kadar basit aslında; tekrar ediyorum:

Müslüman kitle senin “lütfuna” kalmadı be hey sersem; Müslüman kitleye bu lütfu Allah verdi, mal mülk O’nun!

(Da… Hakkını nasıl alması gerektiğini bilmiyor henüz! Ben bu hakkı nasıl alması gerektiğini “ima ettiğimde” ise, “Hop! Ebuzer de zengindi, onun da serveti vardı!” diye ahlâksızca yazılar yazdırıyorlar!)

Herifin açlıktan nefesi kokuyor, cinin dişisi adet gördüğünde onunla cinsel ilişkiye girilir mi girilmez mi bunu merak ediyor!

Bunlar bu tip sorular soran Müslümanları seviyorlar işte.

Benim gibi tehlikeli sulara kulaç atanlara tahammülleri yok; çünkü başlarına ne geleceğini biliyorlar!

Durun bakalım.

O günler de gelecek inşallah…

Müslüman kitle çoluk çocuğuna et yediremezken, sonradan görmelerin kollarına taktıkları 5.000 liralık çantalarla Allah nimetlerini bunların üzerinde görmek istiyor mu istemiyor mu o zaman anlayacağız inşallah.

Kızıyorlar bir de…

Müslüman adam/kadın komünist olur muymuş!

Bir kere de aksini sor be birader; “Müslüman adam/kadın kapitalist olur mu!” diye.

Ve sorunu aynen benim gibi ünlem işaretiyle bitir gözünü sevdiğimin Müslümanı!

Serbest piyasa ekonomisi denen üçkâğıt düzeninin şirk olduğunu göremiyor musun!

AKP kurulmadan önce görebiliyordun, şimdi ne oldu; zenginlik ışıltısı (ihtimali) gözlerini mi kararttı!

AKP kapitalizmin kralını uyguluyor, neden sesin çıkmıyor!

“Faiz”, “Allah’a ve Elçisi’ne harp ilanı” değil mi arkadaş (Bakara, 279); aynı “faiz” kapitalizmin meşru enstrümanlarından (böyle demeyi seviyorlar) biri değil mi?!.

Allah’a ve Elçisi’ne harp ilan etmeye utanmıyor musun?!.

Ayıp olmuyor mu?!.

Sıkıldın değil mi?

Hadi, afyonlanalım biraz; “Hoca”na sor bakalım:
Cinin dişisi adet gördüğünde ne yapayım; bekleyeyim mi, yoksa…

Yılmaz Yunak

skyturk.net

dost1
10. December 2010, 11:58 PM
Selamun Aleykum!

Allah, yazandan da asandan da razı olsun.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

Barış
1. January 2011, 05:33 PM
Bir yılbaşı akşamı geldi geçti..
Sofralarda ne yiyecekler tüketildi kimbilir...
Kimisinin her gecesi bunun kimbilir kaç misli geçiyor.

Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe...

Bu yazıdaki ifadeler bugünlerde çıkmıyor hiç aklımdan...
İç sesimizle okuduğumuzda, bu vurgu sura üflenmişçesine yıkıyor içimizi..

ADAM AÇ, ADAMIN ÇOCUKLARI AÇ, AÇ!

FEDAKARADAM
3. January 2011, 05:59 PM
ARTIK MARKETİN ÖNÜNDEN GEÇEMİYORUM.


Bütün entelektüel züppeliklerinizin ve dinsel kıvırtmalarınızın canı cehenneme!

Bugün züppelik yapılacak, edebiyatçılık taslanacak gün değil!

Bugün hesap günü!

Bugün muhasebe günü!

Bugün elestübi Rabbiküm günü!

Adam genç.

Otuzlu yaşlarda.

İriyarı.

Sağlıklı bir görünümü var.

Ağlamak istemediği, bunu kendine yakıştıramadığı mimiklerinden belli oluyor.

Ama aynı mimiklerden bir başka şey daha belli oluyor: Kahır dolu gözyaşları kirpiklerinin arasından süzüldü süzülecek…

İşsiz.

Yoksul.

Beş temel duygudan dördü (öfke, utanç, üzüntü ve korku) yorgun mimiklerinde derin izler bırakmış; beşinci duygudan (sevgi) eser bile yok!

Zalimlerin zulmü adamı pimi çekilmiş el bombasına çevirmiş; evine/çocuklarına ekmek götürememenin çaresizliği ve bundan kaynaklanan mahvolmuşluk hissiyle patladı patlayacak!

Çatık kaşlarının altından umutsuzluk saçan gözlerle bakarken “Artık marketin önünden geçemiyoruz.” diye mırıldanıyor.

Abartmıyor.

Ses tonunu mimikleri ve jestleriyle desteklemek, böylece daha da belirginleştirmek gibi bir kaygısı yok. Çirkinleştirmiyor, süslemiyor; şamata yapmak/edepsizlik yapmak gibi bir niyeti yok.

Sadece konuşuyor.

“Artık marketin önünden geçemiyoruz.” diye kayıt düşüyor Levhi Mahfuz’a.

İçini döküyor.

Belki kendi kendine konuşuyor; her söz, hareket ve davranışın, hatta niyetlerin bile kayıt altına alındığının bilinci içinde. Muktedirlerin ve yardakçılarının yoksulları nasıl mahvettiğini anlatıyor Gökler’e.

Kayıtçılarla, onlar aracılığıyla Tanrı’yla konuşuyor.

Adam kendi vatanında, olumsuz doğa şartlarından etkilenmiş vahşi hayvanlar gibi aç dolaşıyor; ama bu umurunda bile değil; onu esas mahveden şey, akşam eve giderken ailesine ekmek götürememek.

Adam aç!

Adamın ailesi aç!

Size söylüyorum, size; adamın çocukları aç!

Entelektüel züppelikleriniz ve dinsel kıvırtmalarınız sizin olsun kardeşim!

Bunun hesabını bir gün vereceğinizi bilin yeter!

Serbest piyasa ekonomisi destanlarınız, “kurban kesmekle kalmıyor kırkta bir de veriyoruz, daha ne vereceğiz” kıvırtmalarınız, hepimiz kardeşiz palavralarınız, demokratik açılımlarınız, büyüme oranlarınız, kredibilite notlarınız, size pek de yakışan o tanrısal kibriniz…

Hepsi sizin olsun kardeşim!

Hepsi sizin olsun!

Adam kendi memleketinde aç, kendi memleketinde adamın çocukları aç, adam yıkılmış, adam perişan, adam mahvolmuş.

Tek yapması gereken bunun farkına varmak!

Ve bir gün bunun farkına varacak haberiniz olsun!

Dindar Cumhurbaşkanlarımız, dindar Başbakanlarımız, dindar Müsiad Başkanlarımız, dindar belediye başkanlarımız; serbest piyasacı profesörlerimiz, ağzı iyi laf yapan libofaşistlerimiz; Bakara 219’u, Nahl 71’i, Nisa 75’i görmezden gelen din adamlarımız; şu anda(saat 14.24) ezan okumakta olan imamlarımız/müezzinlerimiz; dolgun maaşlar için kendi kardeşlerini hakim sınıflara satmakta hiç duraksamayan medya emekçilerimiz(!); Türkiye’yi elli yıldır sağ politikalarla cehenneme çeviren tüm politikacılarımız…

Ebuzer’e karşı Muaviyeler…

Kör ve yoksula karşı Velid Bin Muğireler…(Siz boşverin; “onlar” anladılar.)

Hepinize selam ediyorum.

Tanrı için bile zor olacağından hiç kuşkum yok, ama Allah sizi affeder inşallah!..

Ben mi?

Beni boşverin; cevabını bildiğiniz soruları sormayın!

Ama kendi ülkesinde vahşi hayvanlar gibi aç susuz dolaşan o adam sizi affetmeyecek; bunu sakın unutmayın.

Vadeniz dolduğunda diğer tarafa “kul hakkı” ile gideceksiniz.

Tabii “kul hakkı” sizin için bir şey ifade ediyorsa…

Tabii “yoksulun, zenginin malındaki hakkı” sizin için bir şey ifade ediyorsa! (Bana sakın zekâttan bahsetmeyin; bunu, bu palavralarınızı, bu martavalları yutabilecek zavallılara anlatın; ben yemem! “Zekât” dediğiniz an “infak”ı bir tokat gibi çarparım suratınıza!)

Memleketin neresine bakarsanız bakın aynı mahvolmuş adam karşınıza çıkıyor. Milyonlarca kişi aç, milyonlarca çocuk geceleri aç yatıyor…

Size söylüyorum, size; sizin çocuklarınız var mı? Bu adamın çocukları geceleri aç yatıyor!

Çocuklar geceleri aç yatıyor!

Tek yapmaları gereken şey ne kadar çok olduklarının farkına varmak.

Her şey, bunu fark ettikleri zaman düzelecek.

Her şey an meselesi…

Şimdi sıra Göklerde:

“Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden başkaları için harcayın” denildiği zaman, o kâfirler, iman edenler için şöyle dediler: “Allah isterse onları doyurur, biz mi doyuracağız onları! Siz düpedüz sapıtmışsınız, başka bir şey değil!”(Yasin, 47)

Allah isterse onları doyurur, bize mi kalmış yani!

Siz devam edin kibrinden yanına yaklaşılmayan, ortalıkta tanrı gibi dolaşan sıratı müstakim yolcuları(!), siz devam edin!

Bugünün yarını da var!..

“Derin iç çekişler”in olacağı gün hiç de geç değil!..

Hey Tanrım!

2010’a gireceğimiz şu günlerde senin mülkün muktedirlerce gasp edilmiş ve yoksulun çocukları geceleri aç yatıyor!

Çocuklar geceleri aç yatıyor!..

Koca göbeklerini patlatırcasına zıkkımlandıktan sonra kibir içinde geğirirken elhamdülillah çekenlerin ülkesinde çocuklar geceleri aç yatıyorlar!..

Senin Elçin bunlara bunu mu tebliğ etti?!.

Senin Elçin, “çocuklarına ekmek götürmekten başka derdi olmayan Tekel işçilerini polis copuyla analarından doğduklarına pişman edin” mi dedi bunlara?!.

Senin Elçin, “öyle bir düzen kurun ki, kimileri patlarcasına yerken, kimileri de çocuklarıyla birlikte geceleri aç yatsınlar” mı dedi bunlara?!.

Mülk kimin?!.

Kimin malını kimden esirgiyorsunuz?!.

“Derin iç çekiş!”

Bu Kuransal sözü bir yere yazın!

Bir gün hatırlayacaksınız!..

Emin olun, bu sözü bir gün hatırlayacaksınız…


Yılmaz Yunak

Adil Medya

o YAZARA SORUN BAKALIM KAÇ FAKİR, AÇ SEFİL MUHTAÇLARI DOYURMUŞ?!...

Masabaşında öyle gürlemek olmaz.Sıkıysa elini cebine atsın görelim onu...

"ETRAFINDA Kİ KOMŞUSUNDAN HABERİN VAR MI BE HEY ADAM!" DEYİN ONA!..

Anonymous
3. January 2011, 06:11 PM
o YAZARA SORUN BAKALIM KAÇ FAKİR, AÇ SEFİL MUHTAÇLARI DOYURMUŞ?!...

Masabaşında öyle gürlemek olmaz.Sıkıysa elini cebine atsın görelim onu...

"ETRAFINDA Kİ KOMŞUSUNDAN HABERİN VAR MI BE HEY ADAM!" DEYİN ONA!..

Yazarı tanımam etmem ama doyurmadığını ne biliyorsun? Onun kalbini yarıp baktın mı? Amelleri sana malum mu oldu?

Laf olsun torba dolsun diye konuşmak için bile azıcık dolu konuşmak gerekir.

hiiic
3. January 2011, 07:34 PM
:) ben şimdi anlıyorum Cennette boş laf neden duyulmıyacak, boş lafın ne oldğunu da anladım,,

Fussilet 53
İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur'an'ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması, yetmez mi?