PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkiye Çok iyi gidiyor..


ÖmerFurkan
29. November 2010, 10:17 AM
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/karikatur/gununkarikaturu.jpg

aşık74
29. November 2010, 12:13 PM
Ben 36 yaşındayım. Türkiye nin bundan iyi günlerini görmedim. Ayrıca ticaret ile uğraşıyorum.
İşlerimizin son 3-4 dir bu kadar iyi olduğunuda görmedim.

Not: ömer kardeşim, akp ile yakından uzaktan hiçbir alakam yok bu arada.

Birde allah aşkına bana ; şu parti iktidara gelse daha iyi olur deyin ! Varmı öyle bir parti ?
Varmı türkiye yi şu anki durumundan daha iyi günlere götürecek bir parti sizce ?

selamlar...

ÖmerFurkan
29. November 2010, 02:01 PM
benzin 4.00 TL'geldi yani 55 lt lik bir aracın deposu 208.00TL ye doluyor.Bütün ticaretin akaryakıt üzerine kurulduğunu ben varsayıyorum.Gerisini siz düşünün.Daha iyi günlere götürecek derken?

bölünme
ordunun güçsüzleştirilmesi
cumhuriyetin rejimin değiştirlme girişimleri
imralıya söz geçirememe
inanın daha sayarım.
İnşallah su anki durumundan daha iyiye götürecek birileri çıkar elbet.Şeyhinden değil Allahtan korkan.Amerikaya değil Allaha hesap vereceğini bilen.İnşallah

hiiic
29. November 2010, 02:12 PM
tekrar düşündüm de,,, bir internet sitesinde akp alehtarı laf söylediği için görevden atılan bir öğretmenle beraber ünirevsitede başbakana karşı alyhte söz söylediği için göz altına alınan öğrenci aklıma geldi... birde kpss soruları çalındığı için hazıık kitaplarını yakan öğrencilerin joblanarak göz altına alışını aklıma geldide ne olur ne olmaz fazla eleştirmeye korktum birden,,, penguen gibitbelkide türkiyenin en kaliteli karikatüristlerinin yer aldığı dergiye irak evkatüristlere dava açan bir zihniyetten her türlü fenalığı beklerim,,, daha önce kiinnesm yapmadığı faşizmle karşı karşıyayız. muaviyenin çocukları nasıl olsa dedelerinin izini takip ediyorlar,, ellerinde mızrak ucunda kuran ayetleriii..

o nedenle editliyorum.. aşağıdaki yorumu yapan salak arkadaş kimmiş tanımıyorum,, hangi terbiyesiz yaptı bu akp karşıtı yorumu bilmiyorum... akp başımızda iyiki var yaşasın muaviye yaşasın tayiiiiiip, yaşasın padişah yaşasın halife, yaşasın sonsuza dek yaşasın cehennemde bizden uzak

cahilin tekinden alıntı;
kpss soruları çalındı hırsızlar savunuldu, eğitim-sen sayesinde sınav iptal edildi, az kalsın üzerini kapatacaklardı ama beceremediler, sonra yeni sınavda katsayı kazığı attılar hırsızlar yine sınav lideri oldular... soruları satan hırsızlar hangi partinin mensupları araştırmak gerek, çubukcu bas bas bağıdrı hırsızlar atanacak sınav iptal olmaz diye,, becerdiler...

sadece bu adaletsizik ve bilinçli hırsızlık bile bırakın akp ye oy vermeyi, onun kaşıı trolan onu bitirecek partiye oy verme sebebimdir,,, çünkü bu zalimliği gözümüzün içine baka baka yapanlar (genel yetenek sınavlarındaki hırsızlar hala kardalar ve atandılar, yani memurlarımız hırsızlar oluyor) yarın neler yaparlar beni korkutuyor.... gitsinler artık bu kadar çaldıkları yeter...

+ benim başkandan talebim var... gelecek seneki soruların parası neyse verelimde bizede satsınlar... sayın çubukcu da sanırım işin içinde lütfen bizede soruları satın, bende hayatımda bi kere paramla kpss den full çekeyim...

hiiic
29. November 2010, 02:16 PM
İLAN;
2011 kpss soruları alınacaktır
müracat aşağıya mesaj bırakın...
soruları 2010 gibi satan tüm cemaat ve din yanlısı hırsızlardan soru alınacaktır, geçen sene 10 bin dolardan açılışı yapılan soruların bu seneki kur fiyatı neyse ödemeye razıyım... okudum çalıştım alnımın teriyle didindim, dayım yok babam emekli memur işsizim.. lüften soruları eline geçiren cemaat grupları banada ulaştırın,...

10 bin peşin bankadan kredi çekip hemen ödeyebilirim, ltfen soruları satan yada tüm aracı cemaatler iletişime geçelim...
soru çalmak ve satmakda tıpkı ticaret gibidir dimi? hımmm faizde öyke,, bunlar ticaret hımmm... nasıl olsa kitapta kpss sorusu çalmak günahtır yazmıyor .. işine gelmeyen yazmıyor gelen yazıyor ama gizli yazıyor ancak ulema anlıyor bunu da çözmeyi :p

ÖmerFurkan
29. November 2010, 02:32 PM
PKK Açılımı,
Ermenistan Açılımı,
Ruhban Okulunun Açılması,
Patriğin Ekümeniklik İddiası.
Konularındaki AKP iktidarının çaba ve gayretleri bütün çıplaklığı ile gözler önündedir. Açıkça Türk Milletinin bekası ile geleceği ile oynanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısını, cumhuriyetin temel niteliklerini zaafa uğratan, etnik ve dinsel temelde ayrışmaya çanak tutan, devletin temeli ile çatısı ile uğraşan bu iktidara son vermek görevimizdir.

aşık74
29. November 2010, 02:55 PM
Kardeşlerim ve abilerim haklı olduğunuz noktalar var. Ama ben ekonomi ve ticaret babında yapılan gelişmeleri beğeniyorum şahsen.

AK Parti iktidara geldiğinde, 2002'de Türkiye'nin yıllık ihracatı 36 milyar dolardı.

Bu yıl İhracat rakamları yıllık 100 milyar doları aştı.

Hedef ihracatta büyük ve bu rakamlar gerçekten gelecek adına umut verici.

Başbakana göre ihracatın 500 milyar dolara ulaşması asla bir hayal değil.

AK Parti hükümeti çalışkan bir hükümet.Başbakan çalışkan bir başbakan.

Tekrar söylüyorum, ben akp li falan değilim.Siyaset le alakam yok. Ben bir ticaret insanıyım sadece. Yaşadıklarımı ve gördüklerimi söylüyorum.

Türkiye şu an avrupanın 6. büyük ekonomisi konumunda.

İyi gidiyorlar bence...

Selamlar...

Miralay
29. November 2010, 03:40 PM
Selam aşık74 kardeşim.

Senin de haklı olduğun taraflar var.
Bu dediğin güzellikleri başa geçen her hükümetin yapması zaten görevidir. Ben de sağlık alanında yapılanlar açısından bir zamanlar akp'ye sıcak bakanlardanım. Fakat Ömer Furkan kardeşimin saymakla bitiremeyeceği daha peeek çoook nedenlerden dolayı bu iktidara artık sempati duyamamaktayım.

Ekonominin bu kadar iyi gittiği iddia edilirken kapanan onca fabrika ve işyerleri de gözümüzün önünde. İşsiz sayısını azalttıklarını söylüyorlar. Ama madalyonun bir de diğer yönü var. İş bulduğuna sevinen işsiz kardeşlerimiz, asgari ücretle veya daha az ücretle adına "patron" denilen köle tacirlerinin ellerine düşüyorlar. İyi niyetli ve hakkaniyetli patronları tenzih ederim.

Saygılarımla

hiiic
1. December 2010, 04:58 PM
bu günün çözümleri geleceğin sorunlarını oluşturur, bunun için problemler bilinçli ve proaktif düşünceyle yapılmalı, sistem yaklaşımı gereği gelecekte ne tür dalgalara yol açacağı bilinmelidir...

Eğer böyle olmazsa, öğretmen kadrolarına doldurulan mühendislerin ardından öğertmenler açıkta kalır,,, aynı sıkışma gelecekte polis kadrolarında da olacak, polis okulu öğrencileri bir gün gelecek okulu bitirdikten sonra kpss yada diğer sınavlarla avutularak boş gezecekler...

bu anlık seçim oyunları ve gösteriş uzun vadede devlete çok zarar verdi, vermeye de devam ediyor,,, yönetici Yusuf gibi geleceğe göre hareket etmeli. yoksa kıtlık kriz zamanlarında çok ağlarız,,,

bu sözde sağlık düzenlemesinin bu oy tuzağının da bakalım dibi ne zaman göçecek,, teğet geçtiği sanılan krize biz yıllar önce girdikte hala o krizdeyiz,,, gerçekleri yalanlarla süsleyip göz boyamanın ve dibe batışıh hızlandıracak delikleri süs diye göstermenin bir anlamı yok...

sözüm hiç bir partiye değil bir grup dini kullanırken diğerleride zinadan kendilerini alamıyorlar... bu iş bu şekilde olmaz, köklü bir düzenleme gerekli ama bu öyle bir düzenleme olmalı ki herkezin yüzü gülmeli... halkın yönetime katılımını özel haller hariç artırmalıyız. kurumlar şeffaaflaşmalı ve yöneticiler bize hizmet etmek için oraya geldiğini bilmeliler, oğullarına değil memlekete tersane kurulmalı...

millet vekili maaşları ortalama memur maaşına eşit olmalı, seçimler 2 yıla indirilmeli (masraf bahanesini 17 farklı yolla çürütürüm) ve makamını şahsi çıkar için kullananın kolları kesilmeli,,,, gemileri batırılmalı... meclisi halkı temsili bırakıpta sekreteriyle odalara kapananında şeyi kesilmeli sürçü lisan affola....

---------------------
yani; iyi diye yapılanlar aslında oğullarının gemilerini sağlama almak amacıyla ülke gemisini dibe çeken delik açmaktan ve oy potansiyeli kazanmaktan başka bişey değil,,,,

bence böyle,, inşallah akpciler bana kızıp kafamı almazlar,,, despotun ne anlama geldiğini bilmeden despot lafına bile kızan despotça bir yönetimle karşı karşıyayız, Allah yardımcımız olsun...

snobyx
3. December 2010, 02:35 PM
Selamlar Arkadaşlar,

Türkiye iyi bir noktaya mı gidiyor yoksa daha kötü bir yere mi bunu tartışdığınız bu paylaşım başlığının ilgilenenlere faydalı olacağını düşünüyorum.Ben de bu sebeple kendimce ufak bir katkı yapmak istedim.

Bana göre ülkemizin nereye gittiğini ancak tarih önümüze koyacaktır.Fakat bizler doğru verilerle genel planı okuyabilirsek en gerçekçi öngörüyü yapabiliriz.Bu sebeple ben edindiğim verilerle kendi öngörümü yapacağım.Birçok konu başlığından sadece ekonomi üzerinde duracağım çünkü eminim kimsenin okuyacak işin gerçeği benim de yazacak çok vaktim yok.

Ekonomik veriler bazen en doğru bazen de en yanıltıcı veriler olabiliyor.Rakamlar sizin nerden baktığınıza ve neyi göstermek istiyorsanız ona göre değişebiliyor.Örneğin İhracat rakamları.Dikkat ederseniz modern firavun sihirbazları olan bir kısım medya :) habire manşetlerden ülkemizin artan ihracat rakamlarını ballandıra ballandıra anlatmakta.Biz de elbette bundan gurur duymakta ve sevinmekteyiz.Bence dış ticaret hacminin genişlemesi ve ihracatın artması çok önemli ve güzel bir gelişme fakat dış ticaretin öteki ayağı olan ithalatın ne durumda olduğuda en az bunlar kadar önemlidir,değil mi?

Buna bakacak olursak eğer TÜİK rakamlarına göre ekim ayı ihracatı 11,ithalatı ise 17 milyar $ olmuştur.Yani aradaki fark -6 milyar$'dır.Bu yılın ilk on aylık ihracatı 93 ithalatı ise 148 milyar $'dır.Yani -55 milyar $'dır.
Yıl sonu (iki ay kaldı)tahmini ise dış ticaret açığının yaklaşık eksi yönde 65-70 milyar dolar olacağı yönünde.Peki bu dış ticaret açığımız ama bizim turizm,yurt dışı işçi dövizleri ve açıklanamayan para girişleri(Kara para)gibi ek döviz gelirlerimiz var.Bunları düşersek Cari Açığı yani net yıllık döviz açığımızı buluruz.Eldeki gerçekleşmiş verilere göre ilk dokuz aylık cari açık 32,5 milyar $.Yılsonu tahmini(ki hergün yukarı yönde revize ediliyor) 45 milyar dolar civarı bekleniyor.Yani 2010 yılı için -45 milyar$ olan cari açığın GSMH'ye oranı %7 civarındadır.Peki bu bu seneye özgü bir olaymıdır elbette değil,AKP hükümeti döneminde sürekli olarak ivmelenen bir şekilde cari açık büyümektedir.Hükümetimize göre ise Cari açık finanse edilebildiği müddetçe sorun teşkil etmemektedir.Peki bu finansman yani döviz açığı nerden ve hangi yollarla sağlanmaktadır.

Uzun olmaması için bunu sonraki iletimde aktaracağım...

snobyx
3. December 2010, 03:22 PM
Selamlar,
Önceki iletimde Cari Açığa değinmiştim ve nasıl finans edildiği noktasında kalmıştım.Bunu anlamadan evvel Dünyanın genelinde ne olduğuna bakmak lazım.Çünkü Türk ekonomisi büyük oranda dünyadaki finansal hareketlere duyarlı hale gelmiş,tabiri caizse göbekten bağlı bir haldedir.

Şu anda dünyada en büyük ekonomik güç(Dünya bankası ekonomik verilerine göre) yaklaşık 14,5 trilyon $ GSMH ile Birleşik Devletlerdir.Bunu Euro bölgesini saymaz isek 5'er trilyon $ ile Çin ve Japonya takip etmektedir.Türkiye ise 650-700 milyar $'lık GSMH'sı ile 17.sıradadır.

Dünyanın toplam GSMH'nın %24'ünü oluşturan,ekonomik büyüklük olarak çin ve japonyanın 3 katı olan Amerika ise bu günlerde çok büyük ekonomik sorunlarla boğuşmaktadır.Sorununun adı ise Cari Açığa dayalı tüketim çılgınlığıdır.Birleşik devletler 2000'li yılların başından beri gitgide artan Cari Açığı ile iç tüketimi kamçılamış,buna paralel olarak gitgide büyüyen istihdam ve üretim sorununu hasır altı etmiş ve bugüne gelmiştir.Uykudan uyanan Amerikan yönetimi Dış ticaretini dengelemek için dolaylı yoldan para basmak suretiyle halkının alım gücünü düşürerek ithalatını yavaşlatmakta,kamu maliyesinin borç yükünü reelde hafifletmekte,ihracatçısının rekabet gücünü artırmakta ve dünyaya ''Ben artık daha fazla tüketmiyeceğim''mesajı vermektedir.Tabi bu işe en fazla Çin bozulmaktadır ve o da kendine özgü önlemler almaktadır.Peki bu durumun Türkiye'ye yansıması nedir?Şu bir gerçekki dünyada çok büyük bir sermaye birikimi oluşmuş olup bu para yüksek kazanç getiren ülkelere hızla akmanın yolunu aramaktadır.

İşte bu noktada bizim hükümetimiz dünyada ki yabancı yatırımcıya şunu söylemektedir.
1-Arkamdaki yüksek halk desteği ile siyasal istikrarı sağlıyacağım.Eskiden olduğu gibi iç nedenlerden dolayı ülkemde siyasal kriz çıkarmıyacağım.Hatta olası pürüzleri ve muhalefeti sizin finansal ve medyanın manipülasyon desteği ile bertaraf edeceğim.
2-Döviz kurunu düşük tutacağım(TL değerli kalacak),TL bazında borsada,faizde ve diğer finansal araçlarda değerlendirmekte olduğunuz paranızın elde ettiği kârı develüasyonla sıfırlamıyacağım.Hatta TL'nin değerini mümkünse sizin ülkemden çıkış tarihinizden evvel dahada yükseltip kârınızı katmerlendirmenize yardım edeceğim.Bu sebeple elimde ne var ne yoksa özelleştirip Türkiye'ye daha fazla döviz sokacağım.Malum siz bizi yaktığınız yangın ile baş başa bırakıp kaçıp giderken piyasadan ucuz döviz bulup paranızı kurtarmalısınız.
3-Getirilerinizin daha yüksek olması için bütün yasal düzenlemeleri halledeceğim.Örneğin yılbaşından bu yana %30 getiri getiren İMKB'de ki elde ettiğiniz kârdan 2007 yılında geçirdiğim düzenleme ile %0 stopaj alacağım.Yani siz benim ülkemi sonuna kadar sömürün ben genede sizden vergi falan almıyacağım.Aman merak etmeyin,Türk vatandaşlarından alcağım elbette,nasılsa onlar kümeste kaçacakları yer yok.
4-Kamu maliyesini dengede tutmak için dünyanın en pahalı akaryakıtını halkıma kullandıracağım.ÖTV,KDV daha bilmem ne vergi varsa oranlarını artıracağım.Hatta yeni vergiler icad edeceğim.Onlardan alıp sizin kurduğunuz düzene aktaracağım.Merak etmeyin onlar hiçbirşeycikler anlamaz.Karınları doyuyor,azıcıkda ısınıyorlar ya onlara yeter.
5-İşçi haklarını ve ücretlerini olabildiğince azaltacağım.Sözleşmeli işçilik ile istediğim an kapı önüne onları koyacağım.Merak etmeyin sizin hakkınız olandan onlara gram koklatmıyacağım.Ama sağlıktan iyi oy topluyorum,ayrıca yandaşlarımda hep hastane açtı,SGK'nın içini boşaltmak lazım,orada biraz halka hizmet etmem lazım.Yoksa bu deveyi nasıl inciklerinden keseriz,pardon güderiz.

Evet,olay budur.Sıcak para denilen kısa zamanda yüksek gelir getiren bu sermaye akımı bizim gibi ülke halklarının kanıyla beslenir,semirir gelişir.Bu kurulu düzenin koruyucu ve kollayıcıları ise bu finansal çevrelerin desteklediği hükümetler ve medyadır.Firavun küresel sermayedir,Haman hükümet,Sihirbazlar ise Medya.

Sorusu olan varsa teknik detaylar ile daha fazla açıklayabilirim.

http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_GDP_(nominal)

http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_current_account_balance

Miralay
4. December 2010, 11:25 AM
Herkese ve özellikle de snobyx kardeşime selamlar

Açıkladığın bilgiler çok önem arzetmektedir. Dediğiniz gibi bakış açısı olayın önemini değiştirmektedir.

"Dahilde İşleme İzin Belgesi" adında bir teşvik belgesini bilenleriniz vardır.
Bu belgeye göre, yurtdışından ithal ettiğin hammaddenin sektörüne bağlı olarak belli bir yüzdesini dışarıya ihraç etmek zorundasın. Bu şartla ithalat yaptığında gümrük vergisi,kdv ve diğer vergilerden muaf tutuluyorsun. Mesela ben çelik sektöründe çalışıyorum. Çelik sektöründe 100 ton ithalat yaptıysan %95'ini ihraç etmek zorundasın. 100.000 usd ithalat ettiysen, %1,25 fazlasıyla yurtiçine döviz girdisi yapmalısın. Yapamadığın takdirde, devlet muaf tutarak almadığı vergileri faiziyle geri istiyor.

Buraya kadar ne kadar güzel değil mi? Ülkeye fazlasıyla döviz girdisi sağlaman şartıyla hammadde ithalatını yapabiliyorsun.

Ama kazın ayağı öyle değil. Ben üretim yaparken fire olarak adlandırılan "aramal" denilen malları da yurtiçine satmak zorundayım. Çünkü bu aramalları yurtiçine satamazsın; zaten alıcısı da çıkmaz dışarıda.

Bizde buna mukabil taahhüt ettiğimiz miktar ve dolardan daha fazlasını yurtdışına sattığımız halde geçenlerde her belgemiz için faizli vergi ve ceza ihbarnameleri geldi.

Nedenini sorduğumuzda bize,"siz ithal ettiğiniz hammaddeden ürettiğiniz mamüllerin bir kısmını yurtiçine sattınız. Tamamını ihraç edecektiniz" diye cevap geldi.
Biz de," Zaten biz üretim yaparken bir kısmını yurtiçi hammadeden kullanarak,taahhüdümüzü fazlasıyla gerçekleştirdik." dediysek te, kabul edilmedi.

Şu anda mahkeme aşamasında.

İktidara yakın çevrelere sorduğumuzda ise, onların bu uygulamadan haberleri bile yok. Yani onlara böyle bir ihbarname gönderilmemiş bile.

Madem böyle bir uygulama olacaktı; bize bunu önceden söyleselerdi de biz de o teşvik belgelerini kullanmasaydık. Eğer biz bu faiziyle vergi ve cezaları ödemeye mahkum edilirsek,bu belgeyle kazanacağımız ne kadar fayda varsa hepsi çöpe gidecek.

Bu sadece bir örnek. Ayrıca dikkat ederseniz,karayolları haddinden fazla trafik polisi kaynıyor. Önlerine gelene ceza kesiyorlar. Vergi daireleri de boş durmuyor; durduk yere dünyanın cezalarını mükelleflere kesiyorlar. Anlaşılan devlet bütçe açığını cezalarla kapatmayı düşünüyor.

snobyx
4. December 2010, 01:22 PM
Selamlar arkadaşlar ve Miralay kardeş,

Ben de ihracat yapan bir tekstil fabrikasında çalışıyorum.Dahili işlem belgesi hakkında yaşadığınız sıkıntıları anlıyorum çünkü biz de benzer durumlara düşmememek için akla karayı seçiyoruz.Çünkü bizim ve sizin suçunuz Türkiye'de İhracatçı,Üretici olmaktır.Halbuki maliye bakanının oğlu olsanız,Türkiye'ye ithal mısır sokmak isteseniz bir bakarsınız ki gümrük vergileri mısır için düşürülmüş.Ne tesadüf değil mi?Siz gümrükten mısırınızı geçirdikten birgün sonrada eski vergi oranına yükseltilmiş,hay Allah bir yanlışlık oldu galiba dercesine.Neyse burası Türkiye olur böyle vakalar...

Şaka bir yana bugün hükümetin uyguladığı ekonomik politikanın adı Yüksek Faiz-Düşük Kur politikasıdır.Şimdi arkadaşlar diyecekki ya bu hükümet geldi geleli faizler düştü,ne yükse faizi.Burdan başlayalım.Faiz oranları eskiden %100'lerde idi,bugün ise %7-10 civarlarında.Fakat esas Faiz Reel Faiz denilen enflasyondan arındırılmış olan faiz getirisidir.Eskiden faizler yüksekti ama çok yüksek bir enflasyon olduğu için para birimi sürekli değer yitirmekte ve reel faiz kazancı ise düşmekte idi.Bugün ise para birimimiz bırakın değer kaybetmeyi tam tersine değer kazanmakta faizin üstüne geliri katmerlendirmektedir.Dolayısı ile geçmiş ile bugün arasında ödenen Reel faiz arasında bir fark olmayıp,bilakis bugün daha fazla reel faiz ödemekteyiz.Düşük kur politikasının amacı budur.

Bu yüksek reel faiz sebebiyledir ki Türkiye dünyada sıcak para denilen sermaye akımlarının gelmeyi tercih ettiği ülkelerden biri olmuştur.Sıcak para girdikçe kur dahada düşmekte TL değerlenmekte,ithalat ise azmaktadır.Sonuç ise ekonomik uyuşuturucu olan sıcak paraya daha fazla bağlanmaktan geçmektedir.

Bu politika esasında krizden çıkış politikasıdır.Borç krizine girmiş bir ülkenin ekonomik istikrarı geri getirmek için uygulamayı tercih ettiği bir politikadır.Kesinlikle bir büyüme modeli değildir.Tam tersine kısa vadede büyütsede orta vadede daha büyük bir borç krizine götürecek bir politikadır.Türkiye bu politikaya 2001 krizinden sonra Kemal Derviş döneminde geçmiştir.Kriz ortamında tercih edilmesi sebebi ile bir miktar anlayı gösterilebilinir fakat 2002 yılı ile iktidara gelen AKP bunu bir büyüme modeli olarak uygulamaya başladı.Üretime dayalı büyüme modeli tercih edileceğine iç tüketime dayalı büyüme modeli Türkiye'de başlamış oldu.Sonuçta Türkiye'de sanal bir bahar havası doğdu ve gittiği yere kadarda devam edecek.

Bu politikayı yürütebilmek için ise çok sıkı bir maliye politikası ve siyasi istikrar gereklidir.Çünkü büyüme yabancılardan borçlanmaya dayandığı için uluslarası piyasalar siyasal güven ve düşük bütçe açığı talep etmektedirler.Doğrusu şu ki 8 yıllık performansıyla AKP bunun ikisinide başarabilmiştir.

Fakat bunun halk üzerinde kısa-orta ve uzun vadeli yansımaları olacaktır.Bu yansımaları ve çıkış politikasını bir sonraki iletimde yazayım.

Selametle...

snobyx
4. December 2010, 01:46 PM
Selamlar,
Siyasal istikrar için bütün anti demokratik uygulamalar yapılmaktadır.Örneğin yüksek ülke seçim barajı,çağdışı partiler ve seçim kanunu,Lider Sultası,İktidara yandaş bir medya oluşturulması,Hukukun üstünlüğü ilkesinden vazgeçilmesi gibi.Bunların tamamı düzeni korumakla görevli siyasal gücün devamının sağlanması için yapılmaktadır.Büyük ihtimalle 2011 seçimlerinden sonra sistem tümü ile değiştirilip,Demokrasi adı altında yeni anayasa ile daha otoriter bir yapı oluşturulacaktır.Amaç düzene çomak sokmak isteyenlerin önünü tıkamaktır.

Sıkı maliye politikasının getirdiği sonuçlara bakarsak,örneğin yüksek ötv ve kdv nedeni ile rafineri çıkış fiyatı yaklaşık 1 lira olan benzini 4 lira civarında dünyanın en pahalı benzini olarak kullanırsınız.Devlet dolaylı vergiler ile kazanandan alamadığı vergiyi fahiş olarak kümesteki tavuklardan alır.Bu sebepledir ki tarım girdileri yükselir,dünyanın en pahalı etini yersiniz.Hatta yurt dışından ucuz olduğu için canlı veya dondurulmuş hayvan ithal edersiniz.
Devletimiz bütçe açığının büyük kısmınıda ithalatdan alınan vergiler ile kapamaktadır.Cari açık sistemi yürütmekte,iç talebi artırmakta buna bağlı olarak ithalat artmakta dolayısı ile devletin gümrük vergi gelirleri artarak bütçe dengelenmektedir.

Bazen bir bakarsınız gereğinden fazla sıcak para sisteme girmekte(Ne yapsın yabancılar bulmuşlar böyle fırsatlar ülkesini)ve döviz daha da değer kaybetmektedir.Böyle durumlarda merkez bankamızın bir görevide piyasadan döviz alarak kuru dengelemektir.Peki Cumhuriyet tarihinin en büyük döviz rezervlerine sahip olduğumuz bu dönemde bunlar nasıl kullanılmakta ve bu rezervleri biz nasıl oluşturmaktayız.Şu linkten yazıyı okumanızı özellikle rica ederim.

http://haber.gazetevatan.com/Haber/330676/1/Gundem

Türkiye'de artan nüfus artışına paralel yatırım yapılmadığı ve iç tüketim dizginlenmediği için işsizlik oranıda her geçen yılla dahada yükselecektir.Diplomalı işsiz sayımız hamdolsun tabela üniversitelerimiz ile iyice artacak,toplumsal olaylar,anarşi ve terör gündemden ileriki yıllarda düşmeyecektir.Buna birde bireysel cinnet haberleri artan bir ivme ile eklenecektir.

Peki ne yapmalıyız???

snobyx
4. December 2010, 02:15 PM
Selamlar,

Ne yapmalıyız sorusunun o kadar çok cevabı var ki.İnsan nereden başlayacağını bilemiyor.Rad Suresi 11 de dediği gibi önce biz kendimizden başlamalıyız değişime.Sonra toplum tabandan değişecek ve en sonunda yönetimde istediğimiz gibi olacaktır.Ne yazık ki hiç araştırmayan,kafa yormayan günlük yaşayan bir toplumuz.Geleceğe dair ne vizyonumuz ne de toplumsal hedeflerimiz var.Çürüme tüm bünyeyi sarmış.

Ama Rabbimizden umut kesilmez.Biz kendimizi değiştirmek istersek o bizlere fırsatlar verecektir.Eğer yapmazsak bizlerden daha hayırlısını yerimize getirecektir.

Konu ekonomi olduğu için yapılması gerekenleri şöyle düşünüyorum.Önce nereye gideceğiz ona bakalım.

Bu politika ile bir süre daha ekonomik büyüme devam edecektir.Seçimden sonraki yıllarla ise Türkiye ciddi bir büyüyememe ve istihdam sorunu ile yüzleşmeye başlayacaktır.Zengin fakir uçurumu artacak ve işsizlik en büyük sorun olacaktır.Düşük faiz oranlarının cazibesi ile tüketici kredisi kullanan milyonlar,talebin yarattğı etki ile varlık balonlarını şişirecektir.
Elbette en sonunda bu balonlar patlayacak,milyonlarca insana kredi veren bankalarda ellerinde TOKİ'nin yaptığı yüzbinlerce konut ve taşıtla sallanacaktır.Enflasyon,durgunluk ve hiper enflasyon sırası ile yaşanabilmesi muhtemel tehlikelerdir.

Bu sebeple derhal tüketim ekonomisinden üretim ekonomisi modeline geçilmelidir.$'a karşı %30 değerli olan para birimimiz,sıcak parayı caydırıcı önlemler alarak ayarlanmalıdır.Kısa vadeli yatırım için gelen yabancı sermayenin kazancından vergi alınmalıdır.Uzun vadeli yatırım amaçlı gelen yabancı sermaye ve istihdam yaratan doğrudan yabancı yatırımları teşvik edilmelidir(Vergi,eneji,işçilik,altyapı destekleri ile).

Vergi tabana yayılmalı ve adil toplanmalıdır.Nereden buldun yasası çıkarılmalı,kayıt dışı süratle kayıt altına alınmalıdır.Her iki senede bir mali af getirilmemelidir.Kazanandan daha çok vergi alınmalı,kazancı tüketim harcamalarına bakılarak denetlenmelidir.

Lüks tüketime dayalı ithalatı engellemek için vergi önlemi alınmalıdır.Türkiye'de benzer muadil malların üretimi teşviklerle desteklenmelidir.Sanayi kollarında kullanılacak makine techizat ithalatı,yüksek teknoloji içeriyorsa ve İç talebe yönelik üretim yapıyorsa kolaylaştırılmalıdır.

İhracattaki niceliği artırmaktansa niteliği artırmak için inovasyon ve arge çalışmalarına hız verilmelidir.İhrac mallarının katma değeri artırılmalı,enerji işçilik vergi gibi girdi maliyetler düşürülmelidir.

Faizler ve kur sürekli dünya piyasaları takip edilerek günün gereklerine göre ayarlanmalı(en azından çaba gösterilemeli) Türkiye'nin tasarruf oranı yükseltilmelidir.

En önemlisi ekonomik durumu halka bütün gerçekleri ile izah edecek,sağlam,halkçı,sosyal adaleti savunan,demokrat bir hükümeti oluşturabilmektir.

Selametle...

pramid
13. December 2010, 05:34 PM
popüler bir konu

uçakları kim yapıyor?

pc leri, leptop, yazıcıları, büro makinalarını kim yapıyor?

dünya pahası hastane ilaçlarını ve makinalarını kim yapıyor?

fabrikaları yapanlara makinayı kim yapıyor?

otomasyon ve lektronik haberleşmeleri kim yapıyor?

bunları yapan insanlar bunları satın alacakları bir pazar bulmak zorundalar.

satın alacak pazar eritre, somali olmayacağına göre bunları satın alacak üreten bir ülke olmak zorunda ki para(emeğin) karşılığını o ülkeden alabilsin.

abd israil ve ab nin üreten ve para kazanan ülkelere ihtiyacı var. ki fabrika makinası satabilsin, elektronik eşya satabilsin.

2000 li yıllarda öne çıkarılan ülkelerin hepsi gelişmekte olan ülkeler.

akp halkı borçlandırıyor. devleti değil. bunun için halk ne kadar çalışıp abd, israil ve ab malları alırsa siyonist zihniyetin cebleri dolar.

çalışalım ama harcamayı kendi mallarımız arasında yapalım eyvallah ama öyle değil

kuman
30. April 2013, 04:06 PM
2010 yılında konuşan kardeşlerime sesleniyorum bugünde konuşun ve 3 senede ne değişti ne değişmedi görelim.

Banim açımdan yapılması gereken ilk şey dolaylı vergiler toplamda %30 indirmek dolaysız vergileri %70 çekmek bu olmadıkça bu ülkeden adam olmaz.

İhaleleride fiyat üstünden değil zaman üstünden belirleyin ihalede fesat ta kalmaz (Bir işin maliyeti zaten devlet tarafından biliniyor Köprümü yapacak ne kadar maliyet 1 milyar, 950 milyon dahi olmaz)

Madenlerede tarıma da Eğitimi de Sağlıkta devlet haricinde kimseyi sokmayın giren olursada uzaktan olsun bi zahmet. Yapın bunları sorun kalmaz

Gerçi bunları yaparsanız iç savaş falan çıkabilir benden uyarması :)

bartsimpson
30. April 2013, 07:38 PM
Ne kadar iyiye gittiğimize ve ne kadar geliştiğimize çok güzel bir örnek... gurur duyuyoruz...

IrmhJ1bUEeI

snobyx
12. October 2018, 11:13 PM
Selamlar,

Ne yapmalıyız sorusunun o kadar çok cevabı var ki.İnsan nereden başlayacağını bilemiyor.Rad Suresi 11 de dediği gibi önce biz kendimizden başlamalıyız değişime.Sonra toplum tabandan değişecek ve en sonunda yönetimde istediğimiz gibi olacaktır.Ne yazık ki hiç araştırmayan,kafa yormayan günlük yaşayan bir toplumuz.Geleceğe dair ne vizyonumuz ne de toplumsal hedeflerimiz var.Çürüme tüm bünyeyi sarmış.

Ama Rabbimizden umut kesilmez.Biz kendimizi değiştirmek istersek o bizlere fırsatlar verecektir.Eğer yapmazsak bizlerden daha hayırlısını yerimize getirecektir.

Konu ekonomi olduğu için yapılması gerekenleri şöyle düşünüyorum.Önce nereye gideceğiz ona bakalım.

Bu politika ile bir süre daha ekonomik büyüme devam edecektir.Seçimden sonraki yıllarla ise Türkiye ciddi bir büyüyememe ve istihdam sorunu ile yüzleşmeye başlayacaktır.Zengin fakir uçurumu artacak ve işsizlik en büyük sorun olacaktır.Düşük faiz oranlarının cazibesi ile tüketici kredisi kullanan milyonlar,talebin yarattğı etki ile varlık balonlarını şişirecektir.
Elbette en sonunda bu balonlar patlayacak,milyonlarca insana kredi veren bankalarda ellerinde TOKİ'nin yaptığı yüzbinlerce konut ve taşıtla sallanacaktır.Enflasyon,durgunluk ve hiper enflasyon sırası ile yaşanabilmesi muhtemel tehlikelerdir.

Bu sebeple derhal tüketim ekonomisinden üretim ekonomisi modeline geçilmelidir.$'a karşı %30 değerli olan para birimimiz,sıcak parayı caydırıcı önlemler alarak ayarlanmalıdır.Kısa vadeli yatırım için gelen yabancı sermayenin kazancından vergi alınmalıdır.Uzun vadeli yatırım amaçlı gelen yabancı sermaye ve istihdam yaratan doğrudan yabancı yatırımları teşvik edilmelidir(Vergi,eneji,işçilik,altyapı destekleri ile).

Vergi tabana yayılmalı ve adil toplanmalıdır.Nereden buldun yasası çıkarılmalı,kayıt dışı süratle kayıt altına alınmalıdır.Her iki senede bir mali af getirilmemelidir.Kazanandan daha çok vergi alınmalı,kazancı tüketim harcamalarına bakılarak denetlenmelidir.

Lüks tüketime dayalı ithalatı engellemek için vergi önlemi alınmalıdır.Türkiye'de benzer muadil malların üretimi teşviklerle desteklenmelidir.Sanayi kollarında kullanılacak makine techizat ithalatı,yüksek teknoloji içeriyorsa ve İç talebe yönelik üretim yapıyorsa kolaylaştırılmalıdır.

İhracattaki niceliği artırmaktansa niteliği artırmak için inovasyon ve arge çalışmalarına hız verilmelidir.İhrac mallarının katma değeri artırılmalı,enerji işçilik vergi gibi girdi maliyetler düşürülmelidir.

Faizler ve kur sürekli dünya piyasaları takip edilerek günün gereklerine göre ayarlanmalı(en azından çaba gösterilemeli) Türkiye'nin tasarruf oranı yükseltilmelidir.

En önemlisi ekonomik durumu halka bütün gerçekleri ile izah edecek,sağlam,halkçı,sosyal adaleti savunan,demokrat bir hükümeti oluşturabilmektir.

Selametle...

Yıllar önce bu günlerin geleceğini buralarda tartışmışız.Uyarı vazifemi yapmama vesile olan bu platformun yöneticilerine teşekkür ederim.Rabbimiz de umarım razı olmuştur.