mavera
16. October 2010, 11:50 PM
Eğik harfli bölümler Hakkı Yılmaz'ın Riba yazısından alıntı:
“İktisatta, para arzının, parasal gelirlerin ya da fiyatların topluca artışı” olarak tarif edilen enflâsyon (Ana Britannica, c:11, s:266), bir takım kuramlara göre, söz konusu artışın kaynaklanma yeri, geçirdiği safhalar ve ülkelerin gelişmişlik düzeyleri itibarıyla, “maliyet”, “talep”, “aşırı”, “gizli”, “yapısal” gibi şekiller göstermektedir (Ekonomi Ansiklopedisi, c:1, s:393). Tarifinden de anlaşılacağı gibi enflâsyon kesinlikle ekonomik sistemle alâkalıdır ve bir “arzu edilmeyen artış” mahiyetindedir.
Enflasyon - inflation, inflate kökünden gelmekte olup aslında sadece şişme - artma anlamı taşır. Fiyatların düştüğü deflasyon da arzu edilmez örneğin. Fiyatlar nasılsa düşeceği için insanlar tüketimi kısar, üretim yerleri kapanmaya başlar. Ekonominin canlılığı için çok küçük bir enflasyon arzu edilir aslında.
Yani enflâsyon, ekonomik düzendeki çarpıklıkların istenmeyen bir ürünüdür. Bu da demektir ki, ekonomik düzende bazı çarpıklıklar mevcut değilse, enflâsyon diye bir şeyden bahsedilemez.
Aslında enflasyon her zaman ekonomideki çarpıklığa bağlı olmaz. Toplumun bireylerinin talep seviyesi de enflasyonu yükseltir. Üretim kapasitesine orantılı olarak taleplerini makul seviyede tutabilmeli insanlar ve yokluğu da kabullenmeliler. Çünkü bir malın fiyatı, toplum talep seviyesinin altında ise, (arz ve talep belli bir fiyat seviyesinde kesişmiyorsa) bu mal tükenir, bir kısım insan açıkta kalır. Şu anda fiyat dengede derseniz, ileride toplumun o malı daha çok talep etmemesi gerekir, ki nüfus artıyorsa bu mümkün olmaz.
Ya da bir ülkenin insanları, ellerindeki fazlalar ile spekülâtif amaçlı alımlar yapmak yerine, devletçe planlanmış yatırımlara yönelirlerse, kimsenin talep artışına bağlı bir enflâsyondan korkmasına gerek yoktur.
Evet, yatırım ile üretim artarsa bu talebi dengeler ve fiyatı korur. Ama bu durum sadece elinizde fazlasıyla birikim varsa gerçekleşir. Bizim gibi gelişen ülkelerde ihtiyaç çok, para azdır. Bir ürüne yatırım yapsanız başka ürün açıkta kalır, başkasına yapsanız öbürü kalır. Toplum, ürünlere talebini frenlemezse, enflasyon olmadan yeterli yatırım yapamazsınız.
Meselâ, eğer bir ekonomide faiz uygulaması yoksa, enflâsyonun en önemli sebeplerinden biri olan “yüksek faiz haddi” kendiliğinden ortadan kalkmış olur.
Faiz yumurtadır. İlk aşamada faiz yoktur. Gelirin giderine tutmaz, ya da yatırım yapacaksındır, borç alırsın, ondan sonra faiz olur. Kötü müdür, problem yaratabilir mi evet, ama ilk aşamada faiz zaten ortada yoktur. Daha fazla tüketmek ya da yatırım yapmak için borç alarak faiz yaratılır. Faiz yasaktır demekle çözülmez, borç almamakla çözülür.
Veya ithalâtın, ihracat gözetilerek yapıldığı, yani dış ticareti dengede olan bir ülkede, enflâsyonun bir diğer önemli sebebi olan devalüasyon hiç gündeme gelmeyecektir.
İhracatına bakarak ithalat yapacaksan, belli konulara öncelik vermen gerekir. Sende çıkmayan petrol, doğalgaz, mecbur olduklarını öne koydun diyelim, ondan sonra, paran bittiğinde ne yapacaksın, bir dönem ülkede her türlü malın kıtlığı yaşanmış. İnsanların gerektiğinde böyle birşeye de razı olması gerekir.
---
Riba kötüdür, yasaktır, kaçınılması gerekir, tamam.
Ben bazı ekonomik kavramlardan ve ekonominin işleyişinden kendi gördüğüm şekilde bahsetmek istedim.
Genellikle başka şeylerin sonucu olarak gözüken faiz vb kavramlara saldırılarak tatmin olunuyor, oysa temelde yatan nedenler ile uğraşılmalı. Toplumdaki bireyler, kontrollü harcama yapmadığı, kapitalist sistemin onlara sunduğu tüketim dürtüsü ile sürekli daha çok talep ettikleri, borç almakta sakınca görmedikleri sürece enflasyon, faiz gibi kavramlar sadece onların bu hareketlerinin sonucu olacaktır.
“İktisatta, para arzının, parasal gelirlerin ya da fiyatların topluca artışı” olarak tarif edilen enflâsyon (Ana Britannica, c:11, s:266), bir takım kuramlara göre, söz konusu artışın kaynaklanma yeri, geçirdiği safhalar ve ülkelerin gelişmişlik düzeyleri itibarıyla, “maliyet”, “talep”, “aşırı”, “gizli”, “yapısal” gibi şekiller göstermektedir (Ekonomi Ansiklopedisi, c:1, s:393). Tarifinden de anlaşılacağı gibi enflâsyon kesinlikle ekonomik sistemle alâkalıdır ve bir “arzu edilmeyen artış” mahiyetindedir.
Enflasyon - inflation, inflate kökünden gelmekte olup aslında sadece şişme - artma anlamı taşır. Fiyatların düştüğü deflasyon da arzu edilmez örneğin. Fiyatlar nasılsa düşeceği için insanlar tüketimi kısar, üretim yerleri kapanmaya başlar. Ekonominin canlılığı için çok küçük bir enflasyon arzu edilir aslında.
Yani enflâsyon, ekonomik düzendeki çarpıklıkların istenmeyen bir ürünüdür. Bu da demektir ki, ekonomik düzende bazı çarpıklıklar mevcut değilse, enflâsyon diye bir şeyden bahsedilemez.
Aslında enflasyon her zaman ekonomideki çarpıklığa bağlı olmaz. Toplumun bireylerinin talep seviyesi de enflasyonu yükseltir. Üretim kapasitesine orantılı olarak taleplerini makul seviyede tutabilmeli insanlar ve yokluğu da kabullenmeliler. Çünkü bir malın fiyatı, toplum talep seviyesinin altında ise, (arz ve talep belli bir fiyat seviyesinde kesişmiyorsa) bu mal tükenir, bir kısım insan açıkta kalır. Şu anda fiyat dengede derseniz, ileride toplumun o malı daha çok talep etmemesi gerekir, ki nüfus artıyorsa bu mümkün olmaz.
Ya da bir ülkenin insanları, ellerindeki fazlalar ile spekülâtif amaçlı alımlar yapmak yerine, devletçe planlanmış yatırımlara yönelirlerse, kimsenin talep artışına bağlı bir enflâsyondan korkmasına gerek yoktur.
Evet, yatırım ile üretim artarsa bu talebi dengeler ve fiyatı korur. Ama bu durum sadece elinizde fazlasıyla birikim varsa gerçekleşir. Bizim gibi gelişen ülkelerde ihtiyaç çok, para azdır. Bir ürüne yatırım yapsanız başka ürün açıkta kalır, başkasına yapsanız öbürü kalır. Toplum, ürünlere talebini frenlemezse, enflasyon olmadan yeterli yatırım yapamazsınız.
Meselâ, eğer bir ekonomide faiz uygulaması yoksa, enflâsyonun en önemli sebeplerinden biri olan “yüksek faiz haddi” kendiliğinden ortadan kalkmış olur.
Faiz yumurtadır. İlk aşamada faiz yoktur. Gelirin giderine tutmaz, ya da yatırım yapacaksındır, borç alırsın, ondan sonra faiz olur. Kötü müdür, problem yaratabilir mi evet, ama ilk aşamada faiz zaten ortada yoktur. Daha fazla tüketmek ya da yatırım yapmak için borç alarak faiz yaratılır. Faiz yasaktır demekle çözülmez, borç almamakla çözülür.
Veya ithalâtın, ihracat gözetilerek yapıldığı, yani dış ticareti dengede olan bir ülkede, enflâsyonun bir diğer önemli sebebi olan devalüasyon hiç gündeme gelmeyecektir.
İhracatına bakarak ithalat yapacaksan, belli konulara öncelik vermen gerekir. Sende çıkmayan petrol, doğalgaz, mecbur olduklarını öne koydun diyelim, ondan sonra, paran bittiğinde ne yapacaksın, bir dönem ülkede her türlü malın kıtlığı yaşanmış. İnsanların gerektiğinde böyle birşeye de razı olması gerekir.
---
Riba kötüdür, yasaktır, kaçınılması gerekir, tamam.
Ben bazı ekonomik kavramlardan ve ekonominin işleyişinden kendi gördüğüm şekilde bahsetmek istedim.
Genellikle başka şeylerin sonucu olarak gözüken faiz vb kavramlara saldırılarak tatmin olunuyor, oysa temelde yatan nedenler ile uğraşılmalı. Toplumdaki bireyler, kontrollü harcama yapmadığı, kapitalist sistemin onlara sunduğu tüketim dürtüsü ile sürekli daha çok talep ettikleri, borç almakta sakınca görmedikleri sürece enflasyon, faiz gibi kavramlar sadece onların bu hareketlerinin sonucu olacaktır.