PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hz. Muhammed mi? Onun bilinç düzeyi mi?


EVVAB_İNSAN
29. September 2008, 02:25 PM
HZ. MUHAMMED Mİ? ONUN BİLİNÇ DÜZEYİ Mİ?

İbadetin neyliğinin sorgulanması...

Tapınmanın tanımlanması,

Tapınma mı, farkında lığı artırma ve arınma yoluyla ALLAH’A yaklaşma mı?

HZ. KUR’AN’DA sözü geçen "Âlim"in ne olduğunun sorgulanması...

"Sadece Müslümanlık" ın yeterli olup olmadığının tartışılması...

Arka Bahçe Sendromu'nun aşılması yani kliklerden evrensel olana yönelme. Başka bir deyişle, bilime ve insana yönelme...

Bu ve daha yeri geldikçe ele alacağımız konular, Müslümanlar için bilinç sıçramasının yapılacağı, o büyük bilinç devrimini gerçekleştirmeleri gereken tramplen konulardır. Bu tramplenlerde yaylanacak cesur yürekler, uzun ufuklu kafalar isteriz. Suçlayıcı cagala cugala kolay ama içinizde, kın kanatlılar kadar iri kanatlılar da var. Bu kanatlar uçmak ister, bu kanatlar irtifa ister. Sıradan kuşların uçtuğu semalar onlar için kuş kafesi gibi bir şeydir. Kesmiyor ve bu büyük kanatlılar darlanıyor! Başka mecralara yönelmeden onları yukarı doğru uçmağa zorlayarak yormak gerek. Ve biliniz ki, onların dikey uçuş çabaları hepimiz için rahmet olacaktır.

Ve işte yukarıda saydığımız bilinçte sıçrama yaptıracak konulardan bir tanesi de başlık olarak verdiğimiz konudur: Size bir seçenek sunulsaydı, siz Müslüman olarak Hz. Muhammed'i mi seçmeliydiniz yoksa onun bilinç düzeyini mi? Soruyu biraz daha inceltebiliriz: Siz Hz. Muhammed'in öğretisinden yana mısınız yoksa onun bilincinden yana mı? Bir Müslüman hangisini seçmeli?

En lapacı, en sade suya tirit yanıt "İkisini de! İkisini de!" diyen yanıttır. Bu yanıt, kendini kurnaz sanan ama büyümeğe, değişmeğe, dinamikleşmeğe niyeti olmayan "Kıl beşi, ye aşı" politikasının yandaşlarının verebileceği bir yanıttır. Onlara göre "Sadece iyi bir Müslüman" olmak son derece gerek ve yeterli bir şeydir. Bunlar değişime kapalı hatta değişimden dolayısı ile yaşamdan korkan insanlardır! Devrim yapmağa kalkarlarsa devrilmeleri kaçınılmaz olan insanlardır! Bırakın derin, sakin ve durgun sularında uyusunlar!

Öbür taraftan, "Bir Muhammed daha" olanaklı değil. Bunu biliyorsunuz. Yani Hz. Muhammed olmaya özenmekle, gerçekleşme olasılığı olmayan bir seçim yapılmış olur. Diyeceksiniz ki; "Bu ne biçim soru? Bu güne kadar hangi Müslüman Hz. Peygambere öykünmüş? Kim o olmak, onun yerini almak istemiş?" Bu doğru bir tepki ve sorudur ama bunca hadis düşkünlüğünü düzgünce analiz ederseniz, acaba oldukça derinlerde ve arkalarda Hz. Muhammed olma, ona benzeme isteği yok mudur? Diyelim ki, "Hayır yoktur. Bu, onun öğretisine uyma, uyum sağlama amaçlıdır, o olma amaçlı değildir" diyorsunuz. Bunun da tutar bir yanı var elbet ama sonunda alacağınız şekil, geleceğiniz yer, olacağınız tip nedir? Buna kısaca "Muhammedî tip" diyemez miyiz? O zaman "Muhammedî tip" kavramını inceleyin bakalım ne göreceksiniz? Yine ona benzemeye ilişkin bir gidişattan, oluşumdan, yapılanıştan söz edilmiyor mu burada?

Aslında Hz. Muhammed'e benzemeğe çalışmak suç değil, belli bir düzey için erdem bile ama bir düzey de var ki, enikonu suç. Çünkü bize Hz. Muhammed'e benzememiz söylenmiyor, "YÜCE ALLAH’IN ahlâkı ile ahlâklanın!" deniyor. Bizden, işin açığı "Muhammedî" olmamız da istenmiyor. HANİF DURUŞUN deyimi ile "ALLAH’İ" olmamız isteniyor.

İşte böyle bir bağlam içinde Hadisçiliğe karşı çıkmak da yukarıda sözünü ettiğimiz bilinç sıçramalarından birini sağlayıcı bir şeydir.

HAHİFLERİN ısrarla üzerinde durduğu bir şey var: "DİNİ ALLAH’A HAS KILMAK". Hah... işte bu da tramplenlerimizden biridir.

İş bu yazı üstüne düşünün ve konuşun lütfen. Sizi zevkle dinleyeceğiz. O halde hareket başlasın ve önce buradan başlasın. Bu yazının tepki ve yorumlarını almak istiyoruz.

Hadi bakalım, pamuk eller klavyelere!

Rahmetli Mustafa ÖZ beyefendiden alıntı yapılarak derlenmiştir…

islamci
30. September 2008, 11:33 PM
yani şunu demeliyiz değil mi ? diyelimki peygamber elini yukarı kaldırıp Allah(c.c.) birdir dedi. bizim yapmamız gereken parmağa değil, parmağın gösterdiği yere bakmak olduğudur değil mi? yani ona itaat parmağın gösterdiği yere bakmaktan geçiyor.