PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Olmayan namaz teravıh


Fikret Hekim
10. August 2010, 12:53 AM
Degerli kardeslerim Kur' an ayi olan Ramazani Serifiniz mubarek olsun. Kur' an' in mubarek kildigi bu Ramazani mana ve ehemmiyetine uygun olarak yasamayi Rabbim cumlemize nasip etsin.

Bu vesile ile kaleme aldigim "olmayan namaz teravih" adli yazimi sizlerle paylasmak istiyorum, herzaman oldugu gibi yapici, ama yikici olmayan, samimi, ama onyargili olmayan, ilmi, ama duygusal olmayan tum gorus ve onerilerinize acik oldugumu belirtmek isterim. Rabbim ahlaki Kur' an olanlardan eylesin. Selam ve dua ile...





Iyiligi sonsuz, Ikrami bol, Allahin Adi ile


Allah Teâlâ şöyle buyurur:

وَمَنْ يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ.

وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ .


“Kim Rahman’ın Zikri’ni (Kur’ân’ı) bulanık görürse başına bir şeytan sararız. O onun arka*daşı olur. Onlar bunları yoldan çevirirler ama bunlar doğru yolda olduklarını hesap ederler.” (Zuhruf 43/36-37)




“Size olan nehiy ve uyarılarım size muhalefet etme arzumdan kaynaklanmıyor; tek arzum gücümün yettiği oranda sizleri düzeltmeye çalışmaktır. Bu konuda başarım varsa o yalnızca Allah’a aittir; sadece O’na güvendim ve yalnızca O’na dayandım. Hud 11/88”













OLMAYAN NAMAZ TERAVIH













Kur’ an, Kur’ an’ in pratigi olan Sunnet isiginda Teravih namazi:





Eskiden beri hep gundemde olan teravih namazi meselesini Rabbimizin izni ile bu yazimizda ele almaya calisacagiz. Bu yazimizin amaci, teravihden sozetmekten ziyade, teravih diye bilinen namazin nasil olustugu ve boyle bir namazin nasil ortaya ciktigi, peygamberin ve sahabenin boyle bir namaz kilip kilmadigini Kur’ an, sunnet isiginda incelemek olacaktir. Hepimizin malumu teravih nafile namazlar katogorisine alinmis bir namazdir. Farz namazalarin disinda kalan diger butun namazlar nafile katagorisi icerisinde ele alinir. Sunnet dedigimiz namazlarda bu sinifa dahildir, cunku namazlarin bir kismina sunnet denilmesi, bu isimle anilmasi cok sonralari olmus bir fikh-i sistemdir. Yoksa Allah’ in Rasulu namaza dururken “niyettim Allah rizasi icin sunnet kilmaya” diye bir ifade kullanmamis, butun namazlara Allah rizasi cin namaz kilmaya diye niyetlenmistir. Oyleyse Teravih namazinida nafile namazlar icinde ele almak dogru olacaktir. Zaten farz olanlar bellidir, konumuz o olmadigi icin oraya girmek istemiyoruz.

Teravih nedir: Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan namaza gunumuze kadar “Teravih” denmistir. “Teravih” kelimesi Arapça, “Terviha”nın çoğuludur ve “oturmak, istirahat etmek’” anlamına gelmektedir. Teravih namazı her dört rekatın sonunda oturulup biraz dinlenildiği için, bu adı almıştır1. Ama bu gunumuzde hic uygulanmamakta expres namaz olarak jet hiziyla kilinmaktadir. Gunumuzde Ramazan ayinda yatsi namazindan sonra 8 veya 20 veya 362 hatta bazi goruslere gore dahada arttirilarak kilinan bir namazdir. Peki bu namaz neyin nesidir, bu namazi peygamber ve ashabi kilmis midir? Oncelikle sunu soyleyelim ki ne peygamber ne de onun ashabi hicbir devirde teravih adi altinda mustakil bir namaz kilmamistir. Peki bu namaz nereden cikti dieyebilirsiniz, senelerce teravih diye kildigimiz namazi bugune kadar neden hep alimler bize anlattilar bize boyle bir namazi kildirdilar diyebilirsiniz. Denildigi takdirde de size bazi alimlerin kitaplarindan delillerle geleceklerdir, sizlere ilmihallerden, degisik alimlerin kitaplarindan kanitlar sunmaya calisacaklardir, bu guzel birseydir, ama unutmayalim ki biri bize Kur’ andan veya sahih sunnetten delil getirmiyorsa bilelim ki o kisinin sozleri tartismaya aciktir, Eger sizin Kur’ an veya sunnetten getirdiginiz delillere, birilerinin kitap veya gorusleriyle cevap veriliyorsa aynen ibni Abbasin bir olay karsisinda sahabeye verdigi cevabi onlara vermek gerekir. İbn-i Abbas (Radiyallahu anh) bir konu hakkinda tartistigi bir guruba şöyle buyurmusdu:”Üzerinize taş inmesinden korkulur. Ben size Rasulullah şöyle buyurdu diyorum. Siz de Ebu Bekr ve Ömer şöyle buyurdu diyorsunuz.” Bu su demektir, peygamberin Kur’ andan neset eden sahih sunnetine muhalif her gorus kimin olursa olsun terkedilir. Bir kimse bir konuda gorus belirttiginde biz o kisiye delil sorariz, delil getirdiginde inceler dogru ise alir yanlis ise terkederiz. Ama maalesef gunumuzde muslumanlar bunu yapmaktansa, onlerine surulen her gorusu din diye benimsemisler ona aykiri olan gorusleride, din disi, sapik bir gorus olarak kabul etmislerdir. Unutulmamali ki, her dogru insanin soyledigi soz daima dogru olmadigi gibi, her yanlis insanin soyledigi de yanlis olarak gorulmemelidir. Musluman olarak bize dusen adaleti ve hakki gozetmek olmalidir.

Isterseniz konumuza teravih namazina delil getirilen hadisler uzerinden baslayalim. Tekrar belirtelim ki, teravih namazinin varligindan soz edenler onu nafile ibadetler sinifinda degerlendiriyor ve bunun ramazanda 8, 20. veya 36 bazi goruslere gore daha fazla kilinmasi ve surekli olarak camilerde hic aksatilmadan kilinmasini sunnet sayiyor. Yani soyle bir uygulama hic yok: gelin bugun 8 yarin 20 kilalim ya da bugun kildik yarin kilmayalim, buna bugune kadar hic rastlanmis degil, herkes bir yol tutturmus gidiyor. Ve buna sunnet diyorlar. Nafile olarak kilinan bir namaza teravih namazi ifadesi ne peygamber, nede onun ashabi zamaninda hic kullanilmis degil, yani bu isim cok daha sonralari Ramazan da ve Ramazanin disinda peygamer a.s’ in kildigi “gece namazina/teheccud namazina” isim olmustur. Teravih namazi diye ayri mustakil bir namazin olmadigi oncelikle buradan bellidir. Aslinda butun problemde buradan kaynaklanmaktadir.





Nafilerin Camilerde kilinmasi: Ikinci olarak Ramazanda surekli olarak bu namazin camide ve de cemaatle kilinmasi acaba sunnete ne derece uygun ve teravihi kilmayan ve bunu camide yapmayanlari faziletsiz ve sunnete muhalif sayilmasi ne derece dogru3.

Bunu su hadislere bakarak gorelim: Zeyd İbni Sâbit radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:“Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbûlü, insanın evinde kıldığı namazdır.”4 (en makbul olani buysa neden nafileleri camilerde bu sekilde kilmaya devam ediyoruz) Mâlik, Ebû Yûsuf, Şâfiiler’in bir kısmı ve di*ğer bâzı âlimler Zeyd (Radıyallâhü anh) ‘in yukardaki hadisini delil göstererek teravih (dedikleri gece) namazını evde tek başına kılmanın efdal olduğuna hükmetmişlerdir5. Tahavi bu kavli î b n – i Ömer, İbrahim Nahaî, İshak bin Süveyd, Urve, Saîd bin Cübeyr, Kasım, Salim, Nâfi ve baş*kalarından naklederek : Bu zâtların hepsi Ramazan ayında evde kıl*mayı imamla kılmaya tercih etmişlerdir. Doğrusu da budur, demiştir.6









İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:“Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere çevirmeyiniz.”7

Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Biriniz farz namazını mescidde kıldığı zaman, o namazından evine de bir pay ayırsın. Zira Allah Teâlâ bu namaz sebebiyle evinde hayır yaratır.”8 (demek ki bu hadislerin isiginda mescidlerde nafile namaz kilanlarin durumu, evde nafile kilan kisilerden efdal degil). Eger evde kilinan nafile mescidde kilinandan efdal ise, camide nafile kilmayanlar neden alimler tarafindan hata yapmis biri olarak gorulur, bunu sormak gerekir. Ve yine bu alimler nafilelerin evde kilinmasini kabul eder efdal oldugunu soylerler, ama hicbir delil gostermeden teravih namazini ayri tutarak mescidde kilinmasini soyler, butun bu hadislere ragmen. Eger bu teravih nafile (SUNNET) bir namaz ise neden peygamberin buyrugu uzre evlerde kilinmiyor ya da evlerde kilinmaya tesvik edilmiyor, eger peygamber kendisi kiliyor ise neden nafile namazlar icin ozellikle evde kilinmasi gerektigini vurguluyor (bunun sebebini, nafilelerin ev de kilindigini gosteren delili yazimizin sonunda secde suresi 16. ayetle ortaya koyduk). Maalesef ortada acik secik hadisler varken ulemanin kendine gore belirledigi kriterler, ibadet sekillerini ve konumunu belirlemistir. Kendi kafalarina gore kimi zaman namazin rekatlerini arttirmislar kimi zamanda dusurmusler bunuda fazilete binaen yaptiklarini soylemislerdir. Namaz gibi dinin diregi olan bir ibadete dinin sahibi Allah’ tan baska kim mudahale edebilir. Neyin daha faziletli neyin daha az efdal oldugunu soyleyebilir.9 Buradaki uc hadis-i şeriften; Nafilelerin evlerimizde kılmamızın gerekliliğini farz dışındaki kılınan namazın en faziletli ve sunnete uygun olanının kişinin evinde kıldığı namaz olduğunu, Evlerimizi namaz kılınmayan kabirlere çevirmememizi, nafileleri evlerde kılmak suretiyle evlerimize de namazdan bir pay ayırmamız gerektiğini, bizlere ogutluyor. O halde neden, teravih sunnettir ve cemaatle kilinmasi gerekir diye cikanlar peygamberin sunnetine muhalif hareket ediyorlar. Hani bazen kilinip bazen terkedilme diye de birsey yok surekli camide ve cemaatle. Dolayisi ile teravih namazi var sunnet diyenler, acikca peygamberin yukaridaki hadislerine aykiri davranmiyorlar mi ve tam aksine peygamberin evinizde kilin sozune bu soylemleriyle ters dusmuyorlar mi. Bunada teravihin mescidde peygamberle kilindi diye delil getirdikleri hadise dayandiriyorlar ki aslinda o hadisin konuyla alakasi bile yok. Ilgili hadisi birazdan yeri gelince zikredecegiz. Delil olarak getirilen hadiste peygamber hosnut olmadigini, gereksiz israrlari yuzunden farz olmayan birseyin kendilerine farz kilinacagindan korktugunu acikca ifade ediyor. Cunku bu hareketleriyle yahudilere benzemelerinden korkmustur, nasil ki israilogullarinin Musa peygambere yaptigi gereksiz istekler yuzunden bazi seyleri kendilerine farz kildirmislar, farz kilinincada bundan vagecmisler yapmamislarsa. Peygamber de ummetinin bu durumundan korkmustur.10





Teravih adi sonradan konulmus bir isim: Ucuncu olarak teravih kavraminin Ramazanda ve Ramazanin disinda Rasulullahin kildigi gece-teheccud namazina isim olmasi sonradan uydurulmus bir hadise dedik. O zaman Teravih vardir diyenlerin delil getirdikleri hadislere gecelim.





Gece/Teheccud namazinin Teravih namazina donusmesi: Teravih namazina delil olarak en basda ve ozellike su hadisi zikrederler: Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadiste: “Allah size Ramazan orucunu farz kilmistir, ben de size teravihi sünnet kildim”11 buyurmustur hadisini delil getirirler. Oysa ki bu hadisin orjinal metnine baktigimiz zaman, hadiste teravih diye bir kavram degil, gece kalkisi, gece ibadeti, gece namazi ifadesi kullanilir, ama ne hikmetse teravihe delil gosterenler bu hadisin gece namazi ifadesini tahrif ederek teravih diye cevirmislerdir. Bu sadece bu hadiste degil teravihe delil gosterilen butun hadislerde uygulanmistir. Yine ne tuhaftir ki ayni hadisleri teheccud namazi ile ilgili bolumlerde rivayet ederler. Insanlar kavramlarla konusur, kavramlarla anlasirlar, eger bir kelimenin icini bosaltir, ona kendi manasinin disinda bir anlam verecek olursaniz dogruyu bulmaniz mumkun olmaz. Bir insan dogru kavraminin icini bosaltip ona yanlis manasi veriyorsa, o insana yanlisi yanlis olarak anlatamazsiniz. O kisinin dogru dedigi hersey aslinda yanlis, yanlis dedigi hersey dogrudur. Biz muslumanlardan sunu bekliyoruz, dininizi asil kaynagindan ogrenin, arastirin ve taklidi iman ile degil tahkiki iman ile iman edin. Zira Allah Yunus suresi 100. ayeti kerimede “Allah...akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkum eder.” buyuruyor. Gayemiz insanlarin dinini baskalarinin anlattigi gibi degil Allah’ in anlattigi gibi ogrenmesini saglamaktir. Biz nekadar sorumlu isek siz de o kadar sorumlusunuz. Kimse kimsenin vebalini cekecek degildir. Elimizde Kur’ an gibi bir hakikat variken dogruyu bulamadim, goremedim, bilemedim gibi bahanelere siginamayiz. Ahirette kimse kimseye sunu deme hakkina sahip degildir.

Araf suresi (173) ‘Ya da şöyle diyemeyesiniz diye; «Vaktiyle atalarımız müşrik olmuşlardı, biz onlardan sonra gelen kuşaklardık, bizi eğri yola sapanların yaptıklarından dolayı mı mahvedeceksin?» (71) Hud onlara dedi ki, ‘Rabbinizin azabı ve öfkesi hakkınızda kesinleşti. Allah’ın haklarında hiçbir kanıt indirmediği, kendiniz ve atalarınız tarafından takılmış birtakım adlar üzerine benimle tartışmaya mı girişiyorsunuz? O halde bekleyin bakalım, ben de sizin ile birlikte bekliyorum. Bakara suresi 170. Onlara, “ALLAH’ın indirdiğine uyun,” dense, “Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz,” derler. Peki, ataları bir şey düşünemiyen ve doğru yolu bulamıyan kimseler olsalar da mı?!





Bu ayetleri okuyan hemen sunu diyebilir, ama bu ayetler musriklerle ilgili, evet dogru bu ayet musriklerle ilgili, lakin bunlar bizlere anlatiliyor ki, ey imana ermis olanlar siz de benzer yanlislara dusmeyin, Sahabeden biri, bir gurubun bazi ayetler hakkinda bunlar yahudiler icin inmis, bunlar hiristiyanlar icin indi diye konustiklarini gorunce, oh be! Nekadar guzel, iyi sey varsa size, nekadar sert ayet varsa onlara oylemi diye cikismistir. Biz de, bize “bugune kadar kimse gormemiste siz mi gordunuz” demeyesiniz diye, kendi goruslerimizden ziyade konuyla ilgili ayet ve hadisleri zikretmeyi uygun goruyoruz.





Peygamber Teravih kilmis midir: Rasulullah a.s’in teravih kildigini soyleyenler, Aise validemizden yapilan su rivayete dayanirlar. Orjinalini de ekliyoruz ki, arabca bilenler oradan okuyabilsinler. Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gece) mescidde (nafile) namaz kılmıştı. Birçok kimse de (ona iktida ederek) namaz kıldı. (Sabah olunca “Resûlullah geceleyin mescidde namaz kıldı” diye konuştular.) Ertesi gece de Efendimiz namaz kıldı. (Halk yine olanları konuştu, katılacakların) sayısı iyice arttı. Üçüncü (veya dördüncü) gece halk yine toplandı. (Öyle ki mescid, insanları alamayacak hâle gelmişti.) Ancak aleyhissalâtu vesselâm (bu dördüncü gecede) yanlarına çıkmadı. Sabah olunca Efendimiz:

“Yaptığınızı gördüm. (burada ne yaptiklarini asagidaki diger rivayetten ogreniyoruz)Size çıkmamdan beni alıkoyan şey, namazın sizlere farz oluvermesinden korkmamdır” dedi. İşte bu hadise ramazanda cereyan etmişti.”12 (Konuyu iyi anlamamiz icin olayin Ramazanda gectigini unutmayiniz)





Yukarida zikredilen hadiseye dikkat edilirse olay bir Ramazan gecesi Allah Rasulunun mescidde kildigi bir namazdan ve ona uyan ashabindan soz ediyor. Hadisin metnine dikkat edildiginde yine teravih namazi diye bir ifade degil peygamberin herzamanki gibi geceleyin kildigi namazdan bahsediliyor.





Ayni konuyla ilgili diger bir rivayette soyledir: Buharı ve Müslim, Zeyd bin Sabit (r.a)’in şöyle söylediğini ri*vayet etmişlerdir: “Resulullah (a.s) kalın Örtülerle veya hasırla kendisi için bir odacık yaptı. -Affan: Bu odacığı Mescid’de yaptığını söylemiştir. Abdula’la da bunu Rama*zan’da yaptığını söylemiştir.- Resulullah (a.s) burada namaz kılmak üzere çıktı. Bazı kimseler O’nu izlediler ve O’nun namazı gibi namaz kılmak üze*re geldiler. Sonra bir gece geldiler. Hazır bulundular. Resulullah (a.s) bir hayli za*man gecikti ve yanlarına çıkmadı. Bunun üzerine seslerini yükselttiler ve kapışma taş attılar. (Yukarida yaptiginizi gordum cumlesinin, ne yaptilar acaba sorusuna cavabi)Resulullah (a.s) kızgın bir şekilde yanlarına çıktı ve onla*ra şöyle buyurdu: “Siz bu işi (yani gelip benimle birlikte namaz kılma işini) o kadar sür*dürdünüz ki, bu sizin üzerinize farz kılınacak diye düşündüm. Evlerinizde namaz kılın. Kişinin farzın dışında kıldığı namazların en hayırlısı evinde kıldığı namazdır.”

Affan’ın hadisinde de şöyle denmektedir: “Eğer üzerinize farz kilınsaydı onu yerine getirmezdiniz.” Yine bu rivayette şöyle denmektedir: “Kişinin farz dışında kıldığı namazın en üstünü (efdali) evinde kıldığı*dır.”

Nesai’nin rivayetinde de şöyle denmektedir: “Resulullah (a.s) Mescid’de hasırdan bir odacık yaptı. Resulullah (a.s) bu*rada geceleri namaz kıldı. Bazı insanlar O’nun arkasında toplandılar. Sonra bir gece O’nun sesine kulak verdiler ve (duyamayınca) uyuduğunu sandılar. Bazıları çıkması için öksürür gibi yapmaya başladılar. Ancak (Resulullah (a.s) çıkmadı. Sabahleyin çıkınca da şöyle buyurdu: “Sizin şu yaptığınızı gördüğüm hareketiniz o kadar sürdü ki, bunun üzerinize farz kılınacağından korktum. Eğer farz kılınacak olsaydı bunu kıl*mazdınız. Ey insanlar! Evlerinizde namaz kılın. Kişinin farz dışında kıldığı namazın en üstünü (efdali) evinde kıldığıdır.”13 Peygamberin aslinda nafilelerin evde kilinmasi gerektigini soyledigini zikrettik, peki kendisi bu namazi neden mescidde kilmistir diye bir soru aklimiza gelecek olursa, buna cevap olarak sunu soyleriz. Allah Rasulu bu namazi mescitte kilmislardir, bunun boyle olmasi peygamberin her Ramazan surekli olarak yaptigi mescidde itikafa cekildigi doneme rastlamasidir, yukaridaki rivayette de mescidde peygamberimizin kendisine bir odacik yaptigindan bahseder.













İTİKÂF: Bir yerde bekleme, durma ve kendini orada hapsetme. Akıl bâliğ veya temyiz kudretine sahip bir müslümanın beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet niyetiyle bir süre durması anlamında bir fıkıh terimi. İtikâf, Kur’an ve sünnetle sabittir. Kur’an’da Ramazan ayının gecelerinden söz edilirken; “... Camilerde itikâfta iken de hanımlarınıza yaklaşmayın...” (el-Bakara, 2/ 187) buyurulur. Başka bir ayette itikâf ibadetinin daha önceki ümmetlerde de yapıldığına işaret edilir (bk. El-Bakara, 2/125).





Hz. Peygamber’in özellikle Ramazan içinde ve Ramazanın son on gününde itikâf yaptığını bildiren çeşitli hadis-i şerifler vardır. Hz. Aîşe (r.anhâ)’dan rivayet edilmiştir: Allah, Peygamber (s.a.v)’in ruhunu alıncaya kadar, o, Ramazan’m son on gününde itikafa girerdi.14

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) her Ramazanda on gün i’tikâfa girerdi. Vefat ettiği yılda ise yirmi gün i’tikâfa girdi.”

Enes ve Ubey İbnu Ka’b (radıyallahu anh) anlatıyorlar. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan’ın son on gününde itikafa girerlerdi. Fakat bir sene (seferde olduğu için) itikafa girmedi, müteakip yıl yirmi gün itikaf yaptı.” 15 Bundan dolayidir ki herzaman mutad olarak kildigi teheccud namazi, itikaf yaptigi doneme denk gelmisti, zaten peygamber a.s bu tur ibadetlerini normal zamanlarda camide degil, evinde kilarlardi. Yukarida “yanlarina cikmadi” ifadeside cok dikkat cekicidir, ve olayin itikafta iken gectigini tasdikler mahiyettedir. Zira peygamber zaten mescidin icerisinde, evinden cikmadigina gore, nereden ashabin yanina cikacak ki, evindeyse ashap onun evinde kildigi namazi nereden gorecektir, sorusunu sormamiz gerekir. Bunun cevabi ise zikredilen hadislerde asikar bir sekilde gorulmektedir. Yine Aise validemizden gelen asagida zikredilen hadiste ahabin peygamberle namaz kilmasi yani cemaat olmasi olayina da aciklik getirilmistir.





Zira hadiste peygamberin ashabina namaz kildirdigi degil, namaz kilmakta olan peygambere ashabin, peygamberin haberi yok iken uymus olmalarindan bahseder. Yani peygamber her gun kildigi teheccud o sene itikafa girdigi bir doneme rastlamisti, Allah Rasulu mescidin icerisinde itikafta iken ibadet icin cekildigi bolume hasirdan bir bolme yaptirmis (odacik) ve bu bolme peygamberin cevresini saran, ama ayaga kalktiginda peygamberin gorunebilecegi bir sekilde olmustur, yani bir cadir ki gunduzleri altina sergi olarak kullandigi, geceleride etrafini orten ustu kapali olmayan bir cadir kendine yapmis. O gunde kendisine ayirdigi o bolmede teheccudunu, gece namazini kilarken, kendisinin haberi olmadan ashap ona uymus ve bunu farkedincede 3. gunu disari cikmamistir. Peygamberin tek basina namaz kilarken sesli kiraatte bulunduguna dair bir haylide hadis bulunmaktadir. Yine Enes’ ten gelen bir baska hadiste peygamberin bu namazi kilarken kendilerine cemaatin uydugunu gorunce hizla namazi kildigini ve aceleyle cemaatten uzaklasarak kilmakta oldugu o namazi hucresinde kilmaya devam ettigini belirtmistir.

Gelin ilgili hadisleri birlikte inceleyelim: Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) geceleyin duvarları alçak olan hücresinde16 namaz kılardı. Halk bu sebeple Aleyhissalâtu Vesselâm’ın karaltısını (silüetini) görürdü. Böylece onlar da kalkıp geceleyin, O’na uyarak O’nunki gibi namaz kıldılar.17 Sabah olunca bu durumu konuştular.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikinci gecede de kalktı, halk da aynı şekilde yaptı. Üçüncü gece de aynı şey tekerrür etti. Bundan sonra Resûlullah oturdu ve çıkmadı.

Sabah olunca durumu medâr-ı bahs ettiler, sebebini sordular. Efendimiz şu cevabı verdi:

“Gece namazının sizlere farz olmasından korktum.”18 buyurmustur. Dolayisi ile teraviden degil, gece namazindan bahsetmistir



ـ وعن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رسولُ اللّهِ # يَقُومُ في رَمَضَانَ فَجِئْتُ فَقُمْتُ إلى جَنْبِهِ. فَجَاءَ رَجُلٌ آخَرُ فَقَامَ أيْضاً حَتَّى كُنَّا رَهْطاً. فَلَمَّا أحَسَّ أنّا خَلْفَهُ جَعَلَ يَتَجَوَّزُ في الصََّةِ. ثُمَّ دَخَلَ رَحْلَهُ فَصَلّى صََةً َ يُصَلِّيهَا عِنْدَنَا. فَقلْتُ لَهُ حِينَ أصْبَحْتُ: أفَطِنْتُ لَنَا اللَّيْلَةَ؟ قال: ]نَعَمْ، ذلِكَ الَّذِى حَمَلَنِى عَلى مَا صَنَعْتُ[. أخرجه مسلم. »التَّجَوُّزُ« ا“سراع في العمل وتخفيفه .

Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ramazanda geceleyin namaz kılardı. (Bir gece) gelip yanında ben de namaza uydum. Sonra bir erkek daha geldi, o da namaza uydu, derken (sayımız arttı ve) bir cemaat olduk. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bizim arkasında olduğumuzu hissedince namazı hızlandırdı. Sonra (selam verip) ayrıldı ve evine girdi. Orada bizim yanımızda kılmadığı bir namaz kıldı. Sabah olunca kendisine:

“Bizim arkanıza durduğumuzu geceleyin farketmiş miydiniz?” diye sordum. Bana: “Evet. Ve işte bu, beni o yaptığıma sevkeden şeydir. (Yani sizi arkamda hissedince namazı hızlı kılarak yanınızdan ayrıldım)” buyurdu.”19 Goruldugu gibi peygamberimiz boyle bu sekilde kilmaktan hoslanmamistir. Cemaatle boyle dedikleri gibi nafile namazi isteyerek kilmamis, kildirmamistir.

Ustteki rivayetin sonunda onun size “farz olmasindan korktum” ifadesi gecer, bu ifade bazi alimlere gore muskil bir ifadedir, zira peygamber farz olacagi endisesi tasimadan, bazi nafileleri cogu zaman siklikla yapmistir, “Ümmetinden birinin, kendisinin devamlı kılmış olmasından hareketle bu namazın vacib olduğunu zannetmesinden korktu” diyen de olmuştur. Bu görüşe meyl eden Kurtubî der ki: “Namazın size farz oluvermesinden korktum” sözü, “Sizin onu farz zannetmenizden, böylece o zanna düşene farz oluvermesinden korktum” demektir. Nitekim gunumuzde de aslinda dinin ozunde olmadigi halde dindenmis sanilan ve sanki bir farzmis gibi yerine getirilen, uygulanan durumlar yok mu. Mesela ornek olarak ele aldigimiz konu teravih denilen namaz gibi. Aslinda basta masum gibi gorunen, insanlarin sozde yararina olsun, yaptiginda cok sevab alsin diye uydurulan seyler var ki20 (bunlarin ornegini dipnotta gorebilirsiniz). Zamanla bu iyi niyetli uydurmalar, ibadetin ozunu ortadan kaldirmis ve onun yerine gecmistir. Allah'in farz kildigi namazi kilmayan, ama teravihi farzdan one cikaranlar halen mevcut degil mi. Hulasa butun hadis ve sunnetteki uygulamalar cok acik bir sekilde gostermektedir ki , aslinda teravih namazi diye mustakil, ayri baslibasina bir namaz yok, teravih denilen ve peygamberin kilmis oldugu bir namazdir denilen, ona delil olarak getirilen hadislerin tumu aynen Aise validemizin dedigi gibi Rasulullahin sadece Ramazanda degil ayni zamanda Ramazan disinda kildigi gece namazi yani teheccud namazi ile ilgilidir o da 20 degil 11 veya sabah namazinin onunde kilinan sabahin sunneti dedigimiz 2 rekat namaz ile en fazla 13 rekat olarak kilinmistir.





Gece Namazı Ve Peygamber (S.A.V)İn Geceleyin Kıldığı Namazların Rekat Sayısı





Aişe (r.anhâ)’tan rivayet edilmiştir: “Peygamber (s.a.v), geceleyin, sabah namazının iki rekat (sünnet)i ve (bir de, bir rekat) vitir namazı ile birlikte on üç rekat namaz kılar*dı.

Bir rivayette, Hz. Aişe şöyle der: Resulullah (s.a.v)’in geceleyin (kıldığı) namaz, on rekat idi. Bir secdeyle (rekatla) vitir ve sabah namazının iki rekat (sünnet)ini kılardı. İşte bu şekilde geceleyin kıldığı namazlar on üç rekat olurdu.

Başka bir rivayetti şöyledir: Peygamber (s.a.v), geceleyin on bir rekat namaz kılardı. Şafak doğ*duğu zaman hafif iki rekat (daha) namaz kılardı. Sonra müezzin gelip ezanı okuyuncaya kadar sağ tarafına yaslanırdı.21





Peygamber Ramazan ayinda ne kildi ve nasil kildi: Ebu Seleme ibn Abdurrahman, Aişe’ye: Resulullah (s.a.v), Ramazan (ayın)da nasıl namaz kılardı?’ diye sordu. Aişe: Ramazanda ve Ramazan’ın dışında (geceleyin) on bir rekattan fazla (nafile) namaz kılmazdı. (Önce) dört rekat namaz kılardı. Artık bu namazların güzelliğini ve uzunluğunu sorma! Sonra dört rekat (daha) namaz kılardı. Bun*ların da güzelliğini ve uzunluğunu sorma! Sonra üç rekat (daha) namaz kılar*dı. Ben; Ey Allah’ın Resulü! Vitir namazını kılmadan mı uyuyacaksın?’ dedim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v): Ey Aişe! Gerçekten benim gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz! Buyurdu.22 Durum boyle iken hangi hakla peygamberin yapmadigi bir uygulama olan teravih namazini ona maledebiliriz, boyle birseyi nasil yapabiliriz. Mu’ minlerin annesi Aise Ramazanda nasil namaz kilardi diye soran sahabiye Ramazanda ve Ramazanin disinda diyerek kildigi namazin aslinda Ramazana has olmayip devamli olarak kildigi namaz olarak vurgulamasi dikkat cekici bir durum degil midir!.













Teravihin aslinda sunnette olmadigini, kilinan gece namazinin nasil kelimelerle oynanarak teravih namazina donustugunu sunnetten gormus oluyoruz. Buna ragmen hala atalarinin izinde gidenlere, basireti baglanmis, aklini kiraya vermis olanlara diyecegimiz hicbir lafimiz yoktur. Isin uzucu tarafi bu durumun bu hale gelmesi avamin degil, ulema dedigimiz kisilerin getirmis olmasidir. Aslinda konuyla ilgili bir cok delil getirmemiz mumkun, ama bu verdigimiz orneklerin dahi aslinda yeterince anlattigi kanaatindeyiz.





Omerin Ubey ibn Ka’ ba kildirttigi namaz: Yine teravihe delil getirenler, Omer r.a’ in ibn. Ka’ ba kildirttigi namazi delil getirirler ki o namazda defaatle tekrar ettigimiz gibi teravih degil, gece namazidir ve bu rivayetin ayni zamanda peygamber teravih kildirmistir diyenlerede ayrica bir cevaptir. Nitekim Omer r.a rivayetin sonunda bunun bir bidat oldugunu soyler ki, bidat acikcasi su demektir, aslinda boyle bir uygulama peygamber devrinde yoktu ve yapilmadi bu yeni bir sey demektir.

ـ وعن الحسن: ]أنَّ عُمَرَ بنَ الخَطّابِ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ جَمَعَ النّاسَ عَلى أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ فَكَانَ يُصَلِّى لَهُمْ عِشْرِينَ لَيْلَةً وََ يَقْنُتُ بِهِمْ إَّ في النِّصْفِ الْبَاقِى. فإذَا كَانَتِ الْعَشْرُ ا‘وَاخِرُ تَخَلّفَ فَصَلّى في ببَيْتِهِ. وَكَانُوا يَقُولُونَ: أبِقَ أبَىُّ[. أخرجه أبو داود .

- Hasan Basri (rahimehullah) anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallâhu anh), halkı, Übeyy İbnu Ka'b üzerinde topladı. O, bunlara ramazanda yirmi gece namaz kıldırdı. Bu esnada (vitirlerde) sadece son yarıda kunût yaptı, daha önce hiç kunût yapmadı. Son on kalınca cemaate gelmedi, teravihi evinde kıldı. Halk: "Übeyy (cemaatten) kaçtı" dedi." bu rivayette de Ubeyy' in kildiridigi namazin 20 rekat degil 20 gece klidirdigidir, nitekim 20 mi mi, 13 mu yoksa 11 rekat mi kildirdigi konusunda da ihtilaf vardir23. Ve burada dikkati ceken diger bir hususta son 10 gunu cemaate cikmamasidir, Übeyy İbnu Ka'b'ın son onda vitri evde kılmasının sebebiyle ilgili muhtelif tahminlerde bulunulmuştur. Bunlardan birine göre radıyallâhu anh, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sünnetine uymak için böyle yapmıştır. Teravihi bu sahabenin uygulamasina dayandiranlara, siz neden butun bir Ramazan boyunca mescidde kildiriyorsunuz demek lazim. Ve bu sahabenin kildiridiginin da gece namazi oldugu ortada iken neden buna bile riayet etmezler. Peki sahabe Ubeyy r.a kendisi saat kac gibi (teravih) kilmislardir ona bakalim.

ـ3033 ـ8ـ وعن عبداللّه بن أبى بكر قال: ]سَمِعْتُ أُبَيّاً رَضِىَ اللّهُ عَنْه يَقُولُ: كُنَّا نَنْصَرِفُ في رَمَضَانَ مِنَ الْقِيَامِ فَنَسْتَعْجِلُ الخَدمِ بِالطّعَامِ مَخَافَةَ فَوْتِ السَّحُورِ[. أخرجه مالك .

8. (3033)- Abdullah İbnu Ebî Bekr anlatıyor: “Übeyy (radıyallâhu anh)’i dinledim, diyordu ki: “Ramazanda (teravih namazından diye ceviriyorlar oysaki orjinal metninde “Kiyam” ifadesi geciyor)kiyamdan (namazdan) ayrılıp, hizmetçilerden alelacele sahûr yemeği getirmelerini isterdik, çünkü vaktin çıkmasından korkardık.”

Goruldugu gibi namaz kildiklari vakit imsak vakti yani sabah namazina yakin bir vakit. Hersey bir yana butun rivayetlerden gerek peygamber a.s’ in gerek Omer r.a’ in kildirttigi soylenen namaz gece/teheccud namazi. Bugun kilinan ve adet haline gelmis teravih namazi ile yakindan uzaktan ilgi ve alakasi yoktur. Bu namazinda sunnete uygun olani Peygamberimizin dedigi gibi, tek basina kilinanidir. Ilgili hadis soyledir: Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)’nin anlattığına göre: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. (Bu maksadla) derdi ki: “Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse geçmiş günahları affedilir.

“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) -bu tavsiyesi herhangi bir değişikliğe uğramadan- vefat etti. Bu durum (namazin ferden kılınması) Hz. Ebû Bekr’in hilafeti zamanında da böylece devam etti, Hz. Ömer’in hilafetinin başında da böyle devam etti.” -

Hadiste bu namazın kılınmasıyla ilgili Nebevî tavsiye de, bunun evlerde ferdî olarak kılınmasını ifade eder. Resûlullah ve Hz. Ebû Bekr devrinde ramazanda kilinan namaz, yani gece kiyami(hala terâvih diyenler icin teravih) böyle idi yani ferdî olarak kılınmış ve durum Hz. Ömer’ in hilafetinin başlarına kadar bu minval üzere devam etmiştir.









Peki Rasulullah neden gece namazi/teheccud kilardi.





Oncelikle bazi yerde gece namazi (kiyamul-leyl yada salatu’ ul leyl) bazi yerde teheccud dememizin sebebi nedir: Genellikle yatsı namazından sonra, daha uyumadan veya bir miktar uyuduktan sonra kılınan namaza gece namazı (salatü’l-leyl). Gece uykusu bölünerek kalkıp kılınan namazlara ise teheccüd namazı denir.

Teheccüd sözlükte, uyumak ve uyanmak manasında olup, zıt anlamlı kelimelerdendir. Daha sonra gece uyanıp namaz kılan kimseye, bu kökten türetilmiş “hecûd” denilmiş ve böylece teheccüd, terim olarak namaz ve Allah’ı zikir için gece uyanmak manasında kullanılmıştır. Peygamber gece namazi ve teheccud kilmistir buraya kadar belirttigimiz gibi teravihi peygambere kildi diye maletmeye calisanlar, aslinda peygamberin kildigi gece ve teheccud namazlarinin isimlerinde tahrifatta bulunmuslar, peygamberin sunnetinde olmayan bir uygulama olan teravih namazi, gercek sunnet namazlarin yerine getirtilmis ve gunumuzde gece ve teheccud namazi yeterli ilgiyi gorememislerdir. Hatta zamanla ortadan kalkmaya yuz tutmustur.





Peygamberimiz neden surekli olarak bu iki namazi kilardi: Cunku gece namazi teheccud peygambere has olarak Kur’ anda emir buyrulmus bir namazdi24. Bu “sünnet” bizzat Kur’ân-ı Kerîm’in emridir. Ve Kur’ân bu emri, mükerrer sûre ve âyetlerde tekrar ele almıştır. Birkaç örnek: “Onların yanları yataklarından uzaklaşır (teheccüd namazı kılmak için yataklarından kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (hayır için) harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözlerini aydınlatıcı ne güzel (nimetlerin) saklandığını hiç kimse bilmez” (es-Secde, 32/16-17). Burada gece kalkanlarin yanlarinin yataklardan uzaklastigi ibaresi, ibadet icin kalkanlarin o ibadetlerini yataklarinin bulundugu yerde yani evde yaptiklarini belirtilmis olur ki Kur’ an da da bu namazin kisinin evinde olmasi gerektigine ve en onemlisi uykunun bolunup yapiltigina isaret eder. “Rabbinin adını sabah-akşam an (zikret). Geceleyin O’na secde et. O’nu geceleri uzun uzun tesbih et” (İnsan 26). Bir diğer âyet: “Onların dediklerine sabret; güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et; gece saatlerinde ve gündüzleri de tesbih et ki, Rabbinin rızasına eresin” (Tâhâ 130).





Şu âyette gece kalkanların kalkmayanlara üstünlüğü açıklanır: “Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, âhiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkâr eden kimse gibi olur mu?” (Zümer 9).

Şu âyette ehl-i Kitap’tan kıyâmu’lleyl’de bulunanlar da övülür: “Kitap ehlinin hepsi bir değildir; onlardan geceleri secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okuyup duranlar vardır, bunlar Allah’a, âhiret gününe inanır, kötülükten men eder, iyiliklere koşarlar. İşte onlar iyilerdir” (Âl-i İmrân 113).

Müttakiler Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar bundan önce iyi davranan kimselerdi. Onlar geceleri az uyuyanlardı. Seher vaktinde bağışlanma dilerlerdi...” (Zâriyât 16-18).





Bu ayetlerde de neden hadislerde peygamberimizin gecenin degisik bolumlerinde namaz kildigina delildir. Bir kimse teheccüd namazını elinden geldigince terketmemelidir. Hz. Âişe validemizin şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Gece namazını terketme. Çünkü Resulullah (s.a.s) onu terketmezdi. Hasta ve yorgun olduğun zaman oturarak kılardı”25

Yine Ebu Davud’un Esved ibn Yezîd’den yaptığı başka rivayet ise şu şe*kildedir:

“Esved ibn Yezîd, Aişe’nin yanına girip ona; ResuluIIah (s.a.v)’in gecele*yin (kaç rekat) namaz kıldığını sormuştu. Bunun üzerine Aişe: Resulullah {s.a.v) geceleyin on üç rekat namaz kılardı. (İhtiyarladık*tan) sonra iki rekatı terk etti. On bir rekat kılar oldu. Daha sonra vefat etti. Vefat ettiği sıralarda geceleri dokuz rekat kılmakta idi ve geceleyin (kıldığı) namazın sonuncusu da vitir olurdu.26 Gorulmekte oldugu gibi Allah Rasulu 50, 100 vs. Rekat namaz kilmak yerine az ve oz olarak namazi hakkii vererek kilmayi tercih etmistir. Ya gunumuzde teravih adi altinda kilinan namaza ne demeli?! Acaba bu namazi kilanlar adet yerini bulsun diye mi, yoksa ibadet maksadi ile mi kiliyorlar kendilerine sormalari gerekir.

Yine Nesâî’nin başka bir rivayetinde Esved b. Yezîd şöyle der: Aişe’ye; Resulullah (s.a.v)’in (geceleyin kaç rekat) namaz kıldığını sordum. Bunun üzerine Aişe:

Gecenin ilk bölümünde uyurdu. Sonra (ikinci bölümünde) kalkıp na*maz kılardı. Sahur vakti geldiğinde, vitri kılardı. Daha sonra da yatağına gelip yatardı...27





Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve selem, gece namazını hiç terk etmezdi. Öyle ki hastalanacak veya ağırlık hissedecek olsa oturarak kılardı. (Ebû Dâvûd, Tatavvu', 18) "Sabah namazından önce kılınan iki rek'at nâfile namaz dünyanın tamamından daha hayırlıdır." (Müslim, Salâtu'l-Müsâfirîn, 96) buyururdu.

Allâh'a yaklaştıran en mühim ibâdet olması hasebiyle ümmetinin de bu nimetten nasiblenmelerini arzû ederlerdi. Öncelikle yakın akrabasından tebliğe başlayan Efendimiz, bir gece Ali ile Fâtımâ -radıyallâhu anhümâ-'nın kapısını çalmış ve onlara: - "Namaz kılmayacak mısınız?" (Buhârî, Teheccüd, 5) buyurarak geceyi boş geçirmemelerini istemişti.





Diğer ashâbına da:

"Aman gece kalkmaya gayret edin! Çünkü o sizden önceki sâlih kimselerin âdeti ve Allah'a yakınlıktır. (Bu ibâdet) günahlardan alı kor, hatalara kefâret olur ve bedenden dertleri giderir." (Tirmizî, De'avât, 101) buyurarak onları huzûrun kaynağına yöneltmek istemişti.

“Namazı, Güneşin batıya kaymasından gecenin kararmasına kadar; bir de fecirdeki yoğunlaşma sırasında kıl. Fecirdeki yoğunlaşma gözle görülür.” (İsrâ 17/78)





SONUC





Teravih namazi ne Kur'an da ne Sunette olan bir namaz degildir

Teravih namazi diye mustakil bir namaz yoktur

Teravih namazi, hadislerde ki kiyamul-leyl , yani gece namazinin/ibadetinin teravih diye cevrilmesinden ortaya cikmistir.

Teravih namazi Peygamber tarafindan kildirildi diyenler, aslinda peygamberin kildigi gece namazini kastetmekteler

Teravih namazina delil getirilen hadisler teheccud ve gece namazindan bahsetmekte

Teravih namazina delil getirdikleri hadislerde rekat sayisi sabit degil

Teravih namazinin rekatlerine delil getirilen hadis gece namazinin rekatleri hakkinda bilgi vernekte

Teravih namazi gece namazidir, gece namazi, nafiledir, nafilerin ev de kilinmasi sunnettir

Teravih namazinin hicbir delili yoktur

Teravih namazi diye bir namaz klinmadi ve kildirilmadi

Teravih namazi kildirildi denilen namaz Gece namaziydi ve cemaatle kilinmasini peygamber hos karsilamadi









1 el-Meydanı, el-Lubab, İstanbul, (t.y) I, 123

2 Hz. Ömer zamanında teravihin kaç rek'at kılındığı da ihtilaflıdır: Rivayetlerden kimine göre vitirle biraber 11, kimine göre 13, kimine göre (vitr hariç) 20, kimine göre (vitirle beraber) 21, kimine göre 23 rek'at kılınmıştır. Rivâyetlerdeki farkların, çeşitli zaman ve durumları göster*mesinden kaynaklandığı; okuma uzun, namaz yavaş kılınırsa rek'at sayı*sının azaldığı; okuma az, namaz daha çabuk kılınırsa rek'at sayısının arttığı şeklinde yorumlayan Askalânî, birinci sayının, yani 11 rek'at kılın*dığı şeklindeki rivayetin, Âişe rivayetine uyduğunu, ikincisinin, yani onüç rek'at kılındığı rivayetinin de buna yakın olduğunu söylüyor. Fethu’I-Bari: 4/253-254, Teravihin, yirmi rek'atten fazla kılındığı hakkındaki rivayetler de vitrin rek'at sayısına göre değişir. Vitr tek rek'at, yahut üç rek'at olarak kılındığına göre teravihin rek'at sayısı değişmektedir: Kimi rivayete göre Ebân ibn Osman ve Ömer ibn Abdu'I-Azîz zamanlarında otuzaltı rek'at terâvîh, üç rek'at de vitir kılınmıştır. Şâfi'î'nin de: "Medine'de halkın, otuzdokuz rek'at, Mekke'de yirmiüç rek'at kıldığını gördüm. İkisi de olabilir" dediği rivayet edilir. Yine ŞâfiTye göre uzun okuyarak, ta'dîl-i erkân ile az kılmak, çok kılmaktan iyidir. Tirmizî'nin rivayetine göre vitirle birlikte 41 rek'at kılınmıştır. Hattâ 40 rek'at terâvîh, 7 rek'at vitir olmak üzere 47 rek'at, 46 terâvîh, 3 de vitir olmak üzere 49 rek'at kılındığı rivayetleri de vardır. Nâfİ'in rivayetine göre üçü vitir olmak üzere 39 rek'at kılınmıştır





3 Omer Nasuhi Bilmen, islam ilmihali, Teravih mad. 229- Teravih namazı, Ramazan ayına mahsus yirmi rekattan ibaret bir müekked sünnettir. Bu namaza Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile dört halife (Hulefa-i Raşidîn) devam etmişlerdir. Bu namazın cemaatla kılınması da, bir kifaye sünnettir. Bunun için bütün bir mahalle insanları, teravih namazını cemaatla kılmayıp evlerinde yalnız başlarına kılacak olsalar, sünneti terk edip hata işlemiş olurlar.
231- Mescidlerde teravih namazı cemaatle kılındığı halde, bir özrü olmaksızın cemaatı terk edip bu namazı evinde kılan kimse, günah işlemiş olmazsa da fazileti terk etmiş olur. Bu kimse evinde cemaatla kılsa, cemaat sevabını alırsa da, mesciddeki cemaatın faziletine eremez. Çünkü mescidlerin fazileti fazladır

4 Buhârî, Ezân 81, İ`tisâm 3; Müslim, Müsâfirîn 213. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâmet 186, 198

5 (a) ÜM’e göre, teravih gibi, cemaatle kılınması meşru olanlar dışındaki nafileleri evde kılmak, camide kılmaktan efdaldir.
(b) Hanbelî Mezhebine göre, revâtip nafileler ile vitir namazı ve cemaatle kılınması meşru olmayan namazları evde kılmak ef*daldir.
İbn Kudâme, age, c. II, s. 141-142; Cezîrî, Fame, c. I, s. 327, 372.

6 Sünen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 4/102-104

7 Buhârî, Salât 52,Teheccüd 37; Müslim, Müsâfirîn 208, 209. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 199, Vitir 11; Tirmizî, Salât 213; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl

8 Müslim, Müsâfirîn 210. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâmet 186.

9 Ayrıca Ömer İbn Abdülazîz devrinde teravih, otuzaltı rek'ate kadar yükseltilmiştir. Bundan maksat, teravihin fazîleti hususunda Mekke'lilere eşit olmaktı. Zîra, Mekke'liler, teravihin her dört rek'atinden sonra Kabe'yi tavaf ederlerdi. Ömer İbn Abdülazîz, her tavafın yerine dörder rek'at fazladan teravih kılınmasını uygun görmüştü
Teravihin, yirmi rek'atten fazla kılındığı hakkındaki rivayetler de vitrin rek'at sayısına göre değişir. Vitr tek rek'at, yahut üç rek'at olarak kılındığına göre teravihin rek'at sayısı değişmektedir:
Kimi rivayete göre Ebân ibn Osman ve Ömer ibn Abdu'I-Azîz zamanlarında otuzaltı rek'at terâvîh, üç rek'at de vitir kılınmıştır. Şâfi'î'nin de: "Medine'de halkın, otuzdokuz rek'at, Mekke'de yirmiüç rek'at kıldığını gördüm. İkisi de olabilir" dediği rivayet edilir. Yine ŞâfiTye göre uzun okuyarak, ta'dîl-i erkân ile az kılmak, çok kılmaktan iyidir. Tirmizî'nin rivayetine göre vitirle birlikte 41 rek'at kılınmıştır. Hattâ 40 rek'at terâvîh, 7 rek'at vitir olmak üzere 47 rek'at, 46 terâvîh, 3 de vitir olmak üzere 49 rek'at kılındığı rivayetleri de vardır. Nâfİ'in rivayetine göre üçü vitir olmak üzere 39 rek'at kılınmıştır




10 Bakara 2/108. Daha önce Musa'dan istendiği gibi, siz de elçinizden isteklerde mi bulunmayı arzuluyorsunuz? Kim inancı inkar ile değiştirirse o doğru yolu kaybetmiştir. 2/246. Şu olay dikkatini çekmedi mi? İsrailoğullarının ileri gelenleri, Musa'dan sonra peygamberlerinden birine, "Bize bir kral atasan da ALLAH uğrunda savaşsak," demişlerdi. "Ya savaş gerekir de savaşmazsanız?!," demişti. Onlar, "Yurdumuzdan ve çocuklarımızdan uzaklaştırılmış durumda iken neden ALLAH yolunda savaşmayalım," diye karşılık vermişlerdi. Fakat kendilerine savaş farzedilince pek azı hariç yüz çevirdiler. ALLAH zalimleri Bilir.







11 Ibn Mâce, Ikametü's, Salâ, 173; Ibn Hanbel, I,191 vd

12 وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كانَ رَسولُ اللّه # يُصَلِّى مِنَ اللَّيْلِ في حُجْرَتِهِ وَجِدَارُ الحُجْرَةِ قَصِيرٌ فَرَأى النَّاسُ شَخْصَ النّبىِّ #. فقَامَ أُنَاسٌ يُصَلُّونَ بِصََتِهِ فَأصْبَحُوا فَتَحَدَّثُوا. فقَامَ الثَّانِيَةَ وقَامُوا فَصَنَعُوا ذَلِكَ ثََثاً، فَلَمَّا كَانَ بَعْدَ ذَلِكَ جَلَسَ فَلَمْ يخْرُجْ. فَلَمَّا أصْبَحَ ذَكَرُوا له ذلِكَ فقَالَ: إنِّى خِفْتُ أنْ تُكْتَبَ عَلَيْكُمْ صََةُ اللَّيْلِ[. أخرجه البخارى وأبو داود .
Buhârî, Salâtu't-Teravih: 1, Cuma: 29, 5; Müslim, Müsâfirîn: 177, (761); Muvatta, Salâtfi'r Ramazan: 1, (1, 113); Ebû Dâvud, Salât: 318, (1373, 1374); Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl: 4, (3, 202); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/336.)

13 Buhari (2/214-215) ÎO-Kitabu'l-Ezan, 81-Gece namazı babı, Bu hadis Buhari'nin kitabında bir başka yerde daha rivayet edilmiştir: (10/517) 78-Küâbu'l-Edeb, 75-Allah'ın emri için gösterilmesi caiz olan katılık ve hiddet babı. Müslim (11539) 6-Kitabu Salati'l-Musafırin ve Kasriha, 29-Nafile namazı kişinin evinde kılmasının müstehab olduğu camide kılınmasının da caiz olduğu babı. Ebu Davud (2/69) Kitabu's-Salat, 11-Nafile namazı evde kılmanın faziletiyle ilgili bab.

Nesai (3/198) 20-Kitabu Kıyami'l-Leyl ve Tatavvu'i'n-Nehar, 1-Evlerde namaz kıl*maya teşvik ve bunun fazileti babı.

Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 4/359-364





14Müslim, İ'tikâf 6 (1173)

15

Buhârî, İ'tikâf: 17; Ebu Dâvud, Savm: 78, (2466). İbnu Mâce, Sıyâm: 58 (1769);

İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/406.
Hadisi Ebu Dâvud, Übeyy hazretlerinden [Savm 77, (2463)]; Tirmizî de Enes hazretlerinden [Savm 79, (803)] rivayet etmiştir. İbnu Mâce, Sıyam 58, (1770).İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/406-407.







16 Resûlullah'ın gece namazı kıldığı hücresinden maksad nedir? Bundan maksad, mescidde hasırla teşkil ettiği hususi hücre olabilir, çünkü Efendimizin gündüzleri üzerine oturup, geceleri de bölme olarak kullanarak mecsidde hücre teşkil ettiği bir hasırından bahsedilmektedir. Bu hadis Sahîheyn'de Hz. Âişe ve Zeyd İbnu Sâbit tarafından rivâyet edilmiştir.

17 Hadis, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın gıyabında, duvar gerisinde cemaatin kendisine uyarak nafile kıldığını göstermektedir. Bu hususu te'yid eden başka rivâyetler de mevcuttur. İbnu Ebî Şeybe'nin Sâlih Mevla't Tev'eme'den kaydettiğine göre, Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)'le birlikte mescidin damında oldukları halde imama uyarak namaz kılmışlardır.

18 Buhârî, Ezân: 80, Libâs: 43; Ebû Dâvud, Salât: 243, (1126); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/161-162.

19 Müslim, Siyam: 59, (1104); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/335

20 İbadet, zühd ve salâh ehli pekçok cahil, Allah Teâlâ'nın ması ve kendi iddialarına göre dine hizmet etmek, insanları hayırlı işlere sevk edip serleri işlemekten sakındırmak gayesiyle bu ha*ram ve fasîd yolu benimsemişler, hayra teşvik ve kötülüklerden sakmdırmakla ilgili hadisler uydurma hatâsına düşmüşlerdi. Bazılarına bu yaptıkları reddedilip kendilerine peygamberini "Kim benim adıma bilerek yalan uydurursa cehennemdeki ye*rine hazırlansın" hadisi hatırlatılınca, şöyle demişlerdir: "Biz onun lehine hadis uyduruyoruz, aleyhine değil." Onların bu*nu söylemeleri dinlerinin son derece zayıf, kendilerinin çok ga*fil ve akıllarının kıt olması sebebiyledir.Hadis uydurucularınin bu kesimi, en tehlikeli, ve en zararlı olanlarıdır. Çünkü salih, zahid ve İbadet ehli olarak göründük*lerinden, konuşmalarında Rasûlullah'tan[savl hadis diye aktar*dıkları sözler halk tarafından kabul edilip benimsenir. Çünkü halk yalan söyleyeceklerini düşünmez ve böyle birşey ummaz.Bu gafil, cahil ve yalancı kimselerin akıllarına, hayra teşvik şerden sakındırmak için hadis uydurduklarında, yaptıklarıyla İslâm'a hizmet ettikleri, hayırlı bir iş yaptıkları, sevap kazan*dıkları ve Allah(cc) katında takdir edildikleri düşüncesi yerleş*miştir.Hafız es-Suyûtî, Tedrîbu'r Râvi’de mevzu hadis bahsinde, Allah rızası için uydurulan hadisler bölümünde şöyle der: "Al*lah rızası için uydurulan hadislere misallerden: el-Hâkim Ebû Ammâr, el-Mervezî'ye varan senediyle rivayet etmiştir: (Merv kadısı) Ebû İsme Nuh bin Ebî Meryem'e 'îkrime vasıtasıyla İbn Abbas'tan, Kur'an'daki tek tek tüm surelerin faziletleriyle ilgili rivayeti nereden aldın? Oysa bunlar İkrime'nin talebelerinde yok' diye sorulur. Şöyle cevap verir: 'İnsanların Kur'an'dan yüz çevirip Ebû Hanîfe'nin fıkhı ile İbn îshâk'ın el-Megâzî'siyle meşgul olduklarını görünce Allah rızası için bu hadisi uydur*dum."Hafız ez-Zehebî, Mîzânul î'tidâl'de Nûh bin Ebî Meryem'in terceme-i halinde mevzu ve iftira ettiği hadislerden olarak şu hadisi nakleder:"Kim Kur'an'm tamamını hatasız okursa, her harfine kırk sevap vardır. Kim de bir kısmını doğru, bir kısmını hatalı okursa her harfine yirmi sevap vardır. Kim de hepsini hatalı okursa her harfine on sevap vardır." es-Suyûtî, et-Tedrib, s. 184-, ez-Zehebî, Mizanu'I İ'tidâl IV/280.es-Suyûtî, et-Tedrîb, s. 184-, ez-Zehebî, Mizanu'l İ'tidâl IV/231 Hafız es-Suyûtî de Tedrîbu'r Râvi’de mevzu hadis bahsinde, Allah(cc) rızası için uydurulan hadisler bölümünde şöyle der: "İbn Hibbân ed-Duafâ'da ibn Mehdî'den şöyle dediğini rivayet eder; Meysere bin Abdirabbih'e dedim ki: 'Şanu okuyana şu kadar sevap vardır şeklindeki hadisleri nereden aldın Şöyle cevap verdi: 'Onlara teşvik İçin uydurdum."




21 Hz. Peygamber (s.a.v), Teheccüd Namazını, çeşitli zamanlarda farklı şekillerde kıldığı için gece namazlarının rekat sayıları ve keyfiyetleri de birbirinden farklıdır. Bu farklılık, Hz. Peygamber (s.a.v)'in içinde bulunduğu zaman ve şartlarda kaynaklanmaktadır. Ancak de*ğişmeyen bir şey varsa o da, hiç aksatmadan ve devamlı olarak gece namazını kılmış ol*masıdır. Kaçıracak olursa, Tİrmizîde geçen ifadeye göre, gündüzleyin on iki rekat kılardı. İşin gerçeği şu ki; Hz. Peygamber (s.a.v), ilk zamanlardaki ruhî ve tabiî duruma göre, ba*zen yedi, bazen dokuz ve bazen de sabah namazının iki rekat sünnetiyle birlikte on üç re*kat gece namazı kılmıştır. Bu on üç rekat namaz, şu şekilde açıklanmıştır:

1. Vitir ile birlikte dokuz rekat,

2. Vitirden sonra oturarak iki rekat,

3. Sabah namazının Ezanı ile kameti arasında iki rekat daha. (ç)

Müslim, Salâtu'l-Musâfırîn 128 (738)

Buhârî, Deavât 5





22Buhârî, Salâtu't-Terâvîh 1, Menakib 21; Müslim, Salâtu'l-Musâfırîn 125 (738)

23Bu rivayetler, Hz. Ömer döneminden başlamak üzere halkın ilâvelerle bu namazi(terâvîh) kıldıklarını; kiminin, vitirle beraber 21, kiminin 23, kiminin 39, kiminin 41, kiminin 47, kiminin 49 rek'at kıldığını gösterir. Bunlar Peygamberimizin sünneti değildir. Peygamberimiz sadece sekiz rek'at, bir rek'at de vitir kılmıştır ki tamamı dokuz rek'at eder. Buna ikirek'at olan sabahın sünneti de eklenince tamamı onbir rek'at olur. İşte Peygamberimizin, gerek Ramazanda, gerek Ramazan dışında en çok kıldığı nafile namaz rek'ati bu kadardır. Bu kadarını kılan, Peygamber Aley-hisselâm'ın sünnetini yerine getirmiş olur. Fazlasının sının yoktur. Kişi istediği kadar nafile namaz kılabilir. Fethu’I-Bari: 4/253-254





24 Bu konuda ihtilaflar vardir. Teheccud namazinin peygambere oldugu gibi, ummetine de farz oldugunu soyleyenler ya da hem peygamberin kendisine hem de ummetine nafile oldugunu soyleyenler vardir

25 (Ebû Davûd, Salatu't-Tatavvu', 18) Yine Hz. Âişe validemiz, "Resulullah (s.a.s)'e namazın en sevimlisi az da olsa devam edileni idi. Resulullah (s.a.s) bir namazı kılmaya başladığı zaman ona devam ederdi" demiştir (Buhar, Savm, 52).
26 Resulullah (s.a.v)'in geceleri vitir namazı ve vitir namazından sonra oturarak kıldığı iki rekat ile birlikte on üç rekat namaz kılarken, daha sonra bunların iki rekatını terk ederek vitirden sonra oturarak kıldığı iki rekat namaz dahil vitirle birlikte toplam on bir rekat gece namazı kılmaya başlamıştır. Daha sonra yaşı ilerleyince, iki rekat daha azaltarak vitirden sonra oturarak kıldığı iki rekat dahil vitirle birlikte kıldığı gece namazlarının sayısını dokuz rekata indirmiştir. Geceleri dokuz rekat namaz kılmaya devam ettiği günlerde vefat etmiştir. Burada anlatılan sayılara, sabah namazının iki rekatiık sünneti dahil değildir. Çünkü sabah namazının iki rekatiık sünnetini kılmayı asla bırakmamıştır, Ebu Dâvud, Tatavvu'26 (1363)




27 Nesâî, Kıyâmu'1-Leyl 30








drs. Fikret Hekim

Vrije Universiteit Amsterdam 2008



« BEN MUSLUMANLARDANIM » DIYENDEN DAHA GUZEL SOZLU KIM VARDIR ? »


"Seni Seven, Senin Gibi Olmali Ya Resulallah"


Selam Hakk'a Tabi Olanlara Olsun
Hersey Gonlunuzce Olsun Selam ve Dualarimla
Hazar Fikret Hekimoglu