PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Namaz ile ilgili bir kaç soru...


FuRKaN03
5. August 2010, 12:07 AM
Selam herkese,

yaklaşık 8 aydır Kuran odaklı İslam hakkında kendimce bilgilenmeye ve uygulamaya çalışıyorum. Daha önce okuduğum yazılar ve konuştuğum insanlar doğrultusunda Salat-ul vusta'nın orta namaz, yani sabah ve akşam namazı arasında gün içerisinde kılınan bir namaz olarak biliyordum. Ancak Hakkı Yılmaz'ın görüşlerine göre Cuma namazı. 'Ve gecenin ilk vakitlerinde de kıl' ayetin son bölümü yani, aslında akşam namazının tam vaktini tanımlayan bir söz olduğuna dair hemfikir kişiler buldum. Bir alman Kuran odaklı İslam sitelerinde okudum. Bu konuda beni aydınlatırsanız çok sevinirim.

Ayrıca burada Salât'ın geleneksel olarak öğrendiğimiz Namaz olmadığını, fakat Namaz'ın bunun bir parçası olduğunu anladım. Çevremizdeki insanlara destek de bunun bir parçası. Zihinsel yönünü anladım ama mali yönü tam olarak anlamakta zorluk çekiyorum. Zekat değil ama öyle gibi bir şey mi acaba? Kurana göre Salât Namaz ve çevremizdeki insanlara yardım (maddi ve manevi) mıdır yoksa daha kapsamlımıdır? Hakkı beyin bir çok makalesini okudum ama bazen anlamakta zorluk çekebiliyorum, dini konularda daha çok Almanca yazı okuduğum için olsa gerek. Bu konuda da yardımcı olursanız sevinirim.

Şimdiden çok teşekkürler,
Allah'ın barışı ve merhameti üzerinize olsun,
Furkan...

hiiic
5. August 2010, 02:28 AM
Selam kardeşim.

Bende salat'ın ne olduğunu sonradan bu siteden öğrendim, daha önce geleneksel uydurma bakış açısına sahiptim, sitede bu konuda bolca çalışma mevcut ancak acizane şunu göstermek isterim..
Kuranda Namaz yazan yerlere, Zihni ve Mali İmar diye okuduğunuzda ayetler gayet tutarlı bir anlam kazanıyor.. Örneğin ;

MA'UN SURESİ

1. Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı!


2,3. İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.


4. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,


5. Onlar namazlarını ciddiye almazlar.


6. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.


7. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.

Dİyanet İşleri Meali...
---------------------

Bu surede göreceğiniz gibi namaz = Salattır. Zaten Salatın tersinin ne olduğu sure içerisinde anlatılıyor, yani salatı gösteriş için yapanların yada yapmayanların hali surede belli, yoksulu yedirmeyi teşfik etmeyen ve yetimi itip kakan (tersi; işte mali imar)...

Bu sadece mali imarın bir yönü, esaslı baktığınızda sosyal yardım amaçlı tüm kurumlar mali imar kapsamına giriyor, buna asker, polis, hastahane, postahane, aş evler, yetimhaneler, bakım evleri, okullar, eğitim kuruluşları hepsi dahil... Ancak bazıları bunları gösteriş amacıyla yapıyorlar, etrafınıza bakınız, gösteriş amacıyla sosyal yardım yapan şirketlere bakınız, amaçları ya vergiden kaçırmak yada halka şirin gözükmek, onlar aslında yetimi doyurmayı teşvik etmiyorlar, onlar sadece mal biriktiriyorlar ve bu geçici hayatın acı sonuyla karşılaşacak ve yaptıkları herşeyden hesaba çekilecekler. Biriktirdiği mallar ise kendilerine derin bir iç acısı olacak. O mallarda pek çok ihitiyaç sahibinin hakkı vardı, bunu göremediler.
-----------------------
Salatı asıl dinin merkez emrini çok iyi anlamalıyız, Allah saçma sapan hareketleri emretmedi, zaten onlar ıslık çalıp el çırpmaktan ileri değil, kimseye bir faydası olmadığı gibi onlar bir iyilik de değil. DÜşünün hangimizin salatı mükafatlandırılmaya yada boşa çıkarılmaya daha uygundur?

Bu suredeki gibi diğer surelerdede namaz ve sure arasında anlam bozukluğunu farketmeniz lazım, namaz kılmakla yoksulu yedirmek arasındaki bağlantı da neyin nesi? Allah konuyu bir an dağıtıp sonra tekrar mı topluyor? HAYIR salat (namaz) bize şimdiye kadar öğrettikleri saçmalıktır, şimdiye kadar ki öğrendiklerimiz Kuranda hem yoktur hem de uydurma rivayetlere dayanmaktadır. Aksi taktirde müsülüman olup bu kadar sefiilik çekmek mümkün değil, geleneksel din anlayışı islamın önündeki en büyük problemdir ve ne yazıkki hala kimi otoriteler tarafından halkı ve insanları güdmek amacıyla kullanılıyor...

ÖmerFurkan
5. August 2010, 02:40 AM
Selam herkese,

yaklaşık 8 aydır Kuran odaklı İslam hakkında kendimce bilgilenmeye ve uygulamaya çalışıyorum. Daha önce okuduğum yazılar ve konuştuğum insanlar doğrultusunda Salat-ul vusta'nın orta namaz, yani sabah ve akşam namazı arasında gün içerisinde kılınan bir namaz olarak biliyordum. Ancak Hakkı Yılmaz'ın görüşlerine göre Cuma namazı. 'Ve gecenin ilk vakitlerinde de kıl' ayetin son bölümü yani, aslında akşam namazının tam vaktini tanımlayan bir söz olduğuna dair hemfikir kişiler buldum. Bir alman Kuran odaklı İslam sitelerinde okudum. Bu konuda beni aydınlatırsanız çok sevinirim.

Ayrıca burada Salât'ın geleneksel olarak öğrendiğimiz Namaz olmadığını, fakat Namaz'ın bunun bir parçası olduğunu anladım. Çevremizdeki insanlara destek de bunun bir parçası. Zihinsel yönünü anladım ama mali yönü tam olarak anlamakta zorluk çekiyorum. Zekat değil ama öyle gibi bir şey mi acaba? Kurana göre Salât Namaz ve çevremizdeki insanlara yardım (maddi ve manevi) mıdır yoksa daha kapsamlımıdır? Hakkı beyin bir çok makalesini okudum ama bazen anlamakta zorluk çekebiliyorum, dini konularda daha çok Almanca yazı okuduğum için olsa gerek. Bu konuda da yardımcı olursanız sevinirim.

Şimdiden çok teşekkürler,
Allah'ın barışı ve merhameti üzerinize olsun,
Furkan...


Benim anladığım..
Destek için elinden geleni yap..Linke tıkla ve dikkatlice oku.
SALAT VE NAMAZ (http://istekuran.net/salat%20ve%20namaz.html)

Dahası YARATICININ huzuruna geldiğinde
A’RAF 55.Rabbinize; boyun bükerek, gizlice/ürpererek yakarın. O, haddi aşanları/azmışları sevmez.

Bu olmadan gerisi yalan
Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Ali-imran Suresi, 92)

Miralay
5. August 2010, 08:26 AM
Selamünaleyküm

Değerli kardeşlerim; namaz (salat) konusunda gerek bu sitede, gerekse diğer hanif kardeşlerimizin sitesinde çok değerli açıklamalar yapılmıştır.

Salat çok anlam ifade eden bir eylemdir. Salat derken sadece rüku,secde...vb.gibi fiziksel hareketleri anlamayacağımız gibi; sadece sosyal yardım,dayanışma veya sadece Kur'an okuma olarak ta anlayamayız. Kapsamı çok geniş olan bir eylemler bütünüdür.

"Ben salat'tan sadece sosyal yardımlaşma olarak anlarım" diyerek, rabbimizin huzuruna çıkmamayı bahane edemeyiz. Veya tam aksini düşünemeyiz.

Rabbimizin huzuruna çıkarken mali ve sosyal yardımı da yadsımamak gerekir. Zaten madem cemaatle namaz teşvik ediliyorsa, demek ki bu işin bir de sosyal boyutu da var.

Ben çoğu yerde "salat" ile "salaH" (sonu "HA" ile biten) ı birbirine yakın bulurum. Bence asıl olan "salat" bildiğimiz "namaz", "salah" ise, hepimizin bildiği "ISLAH" yani sosyal yardımlaşma olayıdır. Yani "SALİHAT" işlemektir.

Kur'an'ın 100 den fazla yerinde geçen "salat" içerisinde önemli bir şube olan "Kıyam", "rüku","secde" hareketlerini içeren ve bizlere farz kılınmış hareketler bütününü bir tarafa atmamız da doğru değildir.

Miralay
5. August 2010, 09:22 AM
Yine namazla ilgili kafamda oluşan sorulara karşılık; hanif bir arkadaşımızın bana göndermiş olduğu bir cevap mailini sizlerle paylaşmak istedim. Umarım faydalı olur.

1- abdest: yüz ve dirseklere kadar kolların yıkanması, başın ve
ayakların mesh edilmesi. abdesti yalnızca tuvalete gidip gelmek bozar.
Abdestin sırası da farzdır. Yıkanmak abdest yerine geçmez. Ayrıca bu
abdest ritüeli tekrardan yerine getirilmelidir.

2- vakit: sabah (fecr) (sabahın alacalı olduğu vakit yani takvimlerde
belirtilen imsak ve güneş arasındaki zaman) öğle (vusta): öğle vakti
güneşin tepede olduğu vakitten akşam karanlığı çökmeye başlayıncaya
kadar olan vakit. (yani öğle namazı vaktinden akşam namazı vakti
girinceye kadar ki hilal) akşam (işa) (akşamın alacalı olduğu vakit,
yani takvimlerdeki akşam vakti ile yatsı vakti arasında kalan süre)
tabi bu takvimlerde yazan süreler milimetrik olmasa gerek. Şahsen ne
astronomi ilmim ne de konuyla alakalı alet teçhizat kaynaklarımız kafi
olmadığından diyanetin belirlemiş olduğu süreler en sağlam
görünüyor...

3- amaç: ALLAH'la randevulaşmak. Kuran okumak, rabbi tespih etmek, o
gün işlenmiş günahlardan ötürü tövbe ve istiğfar etmek ve de gerek
dünya namına gerekse ahiret namına dua da bulunmak.

4- kıble: Kabe’ye yönelinmeli, olağanüstü koşullarda kıble
bulunamıyorsa doğu da batıda ALLAH'ındır diyerek göz ardı edilebilir.
Ancak buradan milimetrik bir kıble arayışı içinde kılı kırk yarmamızın
zaruri olmadığı ortaya çıkıyor.

5- ses tonu: ne bağırılmalı ne de fısıldanmalı. Ağızdan çıkan sesin en
azından kulak tarafından duyulması sağlanmalı. Cemaatle kılınan
namazlarda ise rüku ve secde bölümleri de dahil olmak üzere imam hep
yüksek sesle olmalı cemaat ise susmalı.

6- tekbir: Tüm komutlar tekbirle verilmelidir. Ancak iftitah
tekbirinde elleri kulağa yahut başka yerlere götürmek vs söz konusu
bile değildir. Sadece dil ile ve biraz da yüksek bir tonla ALLAHu
ekber denilmelidir.

7- kıyam: eller bağlanmadan ayakta durularak Kuran okunmalıdır.
Kuran’ın hepsi ALLAH kelamı olduğundan ötürü her bölüm, her ayet sıra
vs önemli olmaksızın okunabilir. Namazda okunmayacak süre yoktur.
Kitap ele alınarak da okunabilir. Kitabın anahtarı olan fatiha illaki
ibadet olan tilavetlerde kilidi açmalıdır. Beraberinde mealde terennüm
edilebilir.

8- rükû: kıraat bölümü bitince tekbir getirilip rükuya gidilir. Belli
bir süre tesbihat yapılıp tekbir komutuyla direk secdeye gidilir.
(burada altın husus rükûdan doğrulup yani tekrardan kıyama gidilip
tekbir edilmesi değil direkman secdeye gidilmesidir. Çünkü namazın
sırası da farzdır. Ve o da her rekat için kıyam, rüku ve secdedir.
Kuran’da hep bu sıralamayla gelir. (semi ALLAHu limen hamide vs gibi
uygulamalar da otomatikmen devre dışı kalır.

9- secde: alınlarda secde izi kalacak sürede dua edilmelidir. elbette
secde ederek yakınlaş emri doğrultusunda talebin (duanın) en uygun
olduğu an secdedir. uzunca hem dünya hem de ahret için dua etmek en
makbul şey olsa gerek. Secde deki en kritik husus iki secde değil tek
bir secdenin olmasıdır. Secde edip oturmak sonra da tekrar secde etmek
namazı bozar. Çünkü namazda oturmak diye bir şey söz konusu bile
değildir.

10- birinci rekatı tamamladık. Normal şartlarda namaz 2 rekât
olduğundan aynı hareketler bir kez daha yapılıp namaz tamamlanır.

11. namazın tamamlanması: secdeden sonra tekbir komutuyla namaz biter.
(oturmak, tahiyyat, selam vs gibi olguların namazla ilgisi yoktur.
secde bittiği anda namaz bitmiştir.)

12- namazın ardından, oturarak, yan yatarak, ayakta durarak yani her
koşul ve pozisyonda ALLAH'ı tesbih etmemiz (yüceltmemiz) gereklidir.

13- savaş durumunda namaz bir rekâttır. Seferilikde namazı kısaltmak
diye bir şey söz konusu değildir.

14- herhangi bir korkunun hasıl olduğu durumlarda yürüyerek,
gizlenerek yahut binit üstünde namaz kılınmalıdır. Bu tarz namazlarda
kıble de dahil olmak üzere hiçbir şekilsel şart yoktur. Sadece kıraat,
dua ve tesbih yapılarak namaz göz ucuyla da olsa eda edilir.

15- cuma namazı: bizzat meşru otoritenin (imamın) yahut ondan yetki
almış vekillerin cuma günü öğle namazı vaktinde kıldırdığı cemaatle
kılınan normal namazın aynısıdır. kadın erkek her Müslüman’a farzdır.
adı konmuş vakit süresince ticaret yapmak, çalışmak, eğlenmek vs
haramdır.

16- namazın kazası yoktur. bitkisel hayatta bile olunsa namaz asla
terk edilmemelidir.

17- kıraat bölümü müstesna herkes en iyi bildiği dilde rabbine
yakarmalıdır. Kuran’ın haricinde anlamadığımız sözleri rabbe sunmak
saygısızlıktır.

18- namazda ALLAH'ın huzurunda olununduğunun bilinmesi yani huşu
esastır. Kişinin sahip olduğu kültürde saygısızlık olarak kabul edilen
ve sözüm ona belli muteberliğe sahip (vali, başbakan, müdür, patron
vs) insanların yanında yapamadığı hareketleri (sakız çiğnemek, şeker
yemek, geğirmek, yellenmek, sigara içmek saçma sapan vücut hareketleri
yapmak, konuşmak, gülmek, kıkırdamak, üçüncü şahıs ve durumlarla
muhatap olmak vs) ALLAH'ın huzurunda yapması saygısızlıktır.
(farkındaysanız haram, günah yahut namazı bozar demedim :)))

19- İslam’da tesettür esastır. kadın erkeğin (mahrem olmayan) beraber
namaz kılmaları, yahut kadınların erkeğin önünde olmaları caiz
değildir. Dolayısıyla erkeklere kadınların imam olması da...

20- Namaza özgü herhangi bir kılık kıyafet yoktur. Ancak Müslüman
tırışkadan insanlarla buluşurken gösterdiği kılık kıyafet, temizlik vs
gibi hassasiyetlerin binlerce katını rable buluştuğu zaman
sergilemelidir.

21- teheccüd: gece kalkıp kuran okumaktır (gecenin üçte birinden fazla
üçte ikisinden az) (kuran’la hücceti tamamlamak) yani gece namazı diye
bir şey söz konusu değildir.

22- her sabah özel kuran okumak farzdır.

23- kadına ayrı namaz erkeğe ayrı ritüeller diye bir şey söz konusu
bile değildir. Mezheplerin uydurmasıdır. Kadın ve erkek aynı şekilde
namaz kılmalıdır. Peygamberin sünnetini takip ediyorum diyenlerin
kadın peygamber olmadan kadına ayrı namaz icat etmeleri gülünç değil
de nedir?

Sonuç olarak namaz Kuran’ın en temel emirlerinden birisidir. Özrü,
telafisi ve kazası yoktur. Kuran’a göre ancak namaz kılanlar dinde
kardeşimizdir, gene yalnızca namaz kılanları uyarabiliriz. Namaza
üşene üşene kalkanlar münafıktırlar. Hiç kılmayanların varın hükmünü
siz düşünün. Evin reisi olan babaların, ailelerine namazı emretmeleri
gerekirse cebren de olsa her vakitte onların başlarında olarak
kıldırmaları farzdır.

Namaz kılmayan bir insan zahiren Müslüman’ım dese de İslamlığı yoktur.
Beynel menzileteyn durumundadır. Kendisine kız verilmez, eşse nikah
altında tutulmaz, vela hukukundan beridir. Ve beradır. Kendisiyle
velayete dayalı her türlü hukuk rafa kaldırılır beri olunulur…

Tabi ki namazı Müslüman gibi kılmak olmazsa olmazdır. Hanif bir
Müslüman’ın Sünni gibi yahut Şii gibi namaz kılması ya da onların
arkasında kılması düşünülemez. Eğer Kuran’da anlatılan namaz kendisine
ulaşmışsa ALLAH’tan değil de kullardan korkarak Sünni gibi kılması
yahut utanarak saklanarak gizleyerek namaz kılması münafıklığının en
çarpıcı alametidir. İsterse keçe gibi üstüne çullansınlar isterse
çetelerini üzerimize salsınlar…

Not: kuran deyip mezhepleşmeyi haklı olarak şiddetle eleştirenlerin,
her kişiye özel kişi adedince farklı namaz uygulamasına sahip
olmalarının İslam’la uzaktan yakından alakası yoktur.

Bu vahim durumun arkasında herkesin öyle ya da böyle geçmişinden,
çevresinden ön kabullerinden şöyle ya da böyle pek çok şeyi farklı
dozlarda namaza bulaştırmalarından ve de bilgi eksikliklerinden
kaynaklanmaktadır.

Hayatında hiç namaz görmemiş hatta ıssız bir adada yaşamış hay’a bile
ayakta dur, dizlerine eğil, ve alın üstü kapan bu arada da kuran oku
rabbi tespih et , dua et ve bunları da günde üç defa ve her vakitte
iki kere yap dersen yapar. Ama işin içine farklı yanlış bilgiler ve
önyargılar girince işin içinden çıkılmaz gibi gözüküyor.

Mağara adamı ne iki secde yapar, ne de rükudan sonra tekrar kalkma
arzusu gösterir. Ne de elini nerede bağlayacağı spekülasyonlarına
girer.

Hamdolsun biz 2007 yılından beri bu şekilde namaz kılıyoruz. Ve ALLAHa
çok şükür ki dünyanın pek çok farklı bölgesinden (Pakistan, mısır,
Suriye, Lübnan, Cezayir, Malezya) tanıştığımız hanif Müslümanların da
bu şekilde namaz kılmaları bizi hakkın yolunun tek olduğu ve eğer
sistematik bir çalışma yapılınca namaz gibi en kritik konuda bile hiç
tanımadan %100’e yakın bir mutabakat sağlanıyorsa her konuda tek
İslam’a ulaşmamızın içten bile olmadığını müjdeliyor.

Selam,saygı,dua ve muhabbetlerimle

Ali Rıza Borazan
5. August 2010, 10:47 AM
Miralay kardeşimi tebrik ediyorum olayı kökünden kavramış. Allah razı olsun işte bu kadar.

Miralay
5. August 2010, 10:51 AM
Allah razı olsun Ali Rıza abi
Amacımız acizane Kur'an'ı araştırıp, en doğruyu (Rabbimin muradı vechiyle) bularak; sıratı mustakim üzere bulunabilmektir.

Şu işlerimi bir düzene koyayım da sizinle şöyle doyasıya bir sohbet etmek ihtiyacındayım.

Selam,saygı,dua ve muhabbetlerimle.

hiiic
5. August 2010, 12:34 PM
"Ben salat'tan sadece sosyal yardımlaşma olarak anlarım" diyerek, rabbimizin huzuruna çıkmamayı bahane edemeyiz. Veya tam aksini düşünemeyiz.

Sevgili Miralay kardeşim, yatak odasında namaz kılarken rabbinizin huzuruna çıkmış oluyorsunuz da namazı bırakıp salona döndüğünüzde rabbinizin hzurundan ayrılmış mı oluyorsunuz? Yani biz dediğiniz gibi namazı öyle kabul ediyorsak rabbimizin huzuruna çıkmamış mı oluyoruz?

Kur'an'ın 100 den fazla yerinde geçen "salat" içerisinde önemli bir şube olan "Kıyam", "rüku","secde" hareketlerini içeren ve bizlere farz kılınmış hareketler bütününü bir tarafa atmamız da doğru değildir.

Rahmân 6
Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.

Evet bitkiler bile secde etmeyi ihmal etmemişken biz nasıl ihmal edebiliriz ki? Siz kaç tane secde eden bitki gördünüz? Ben secdenin ne olduğunu öğrendikten sonra sayısız secde eden bitki ve hayvan gördüm, hatta kıyam edenler v.s. aralarında mevcut. Keşke bunu daha iyi öğrenebilseydim.

4- kıble: Kabe’ye yönelinmeli, olağanüstü koşullarda kıble
bulunamıyorsa doğu da batıda ALLAH'ındır diyerek göz ardı edilebilir.
Ancak buradan milimetrik bir kıble arayışı içinde kılı kırk yarmamızın
zaruri olmadığı ortaya çıkıyor.

Buna çok üzüldüm, Allaha bırakıp kabeye mi secde ediyorlar? Oysaki Güneş yada AY kabeden hem daha güçlü, hem daha faydalı hem de daha kutsal. Hem onlar secde etmeye daha müsait değil mi, hem tek hemde bütün insanlık için evrensel, hem zamanıda tam belli oluyor, oysa bunlardan çok daha aşasına secde etmeyi insan nasıl düşünebilir? Ne güneş nede ay kadar değeri olmayan bir taş parçasına,... Size böyle açıklıyorum.

Neml 24
Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar.

Fussilet 37
Gece ve gündüz, güneş ve ay O'nun ayetlerindendir. Eğer Allah'a ibadet etmek istiyorsanız, güneşe de aya da secde etmeyin. Onları yaratan Allah'a secde edin!

Ayrıca

Bakara 177
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, ??????'yı (yaparlar), zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır!
--------------------------------------------
Lütffen yukarıdaki ayetteki namaz kelimesinin üzerini kapatıp oraya gelmesi gereken fiili, ALlahın emrini düşünün? acaba anlam bütünlüğü ve ayetin tutarlılığı için orada bahsettiği ???? sizce ne olabilir? lütfen...
--------------------------------------------

Bir sonraki mesajınızda yazanlar gerçekten bu mesajı kimden aldınız bilmiyorum ama bu şekilde namaz kılmayı kimden öğrendiğini biliyorum.
Sevgili Miralay kardeşim, eğer bu bahsettiğin şeyi Allah emrettiyse bakın yahudiler bunu islamdan önceden beri yapıyorlar. İşte size anlattığınız namazın videosu.

TIKLAYINIZ 1 (http://www.iha.com.tr/haber/VideoWatcher.aspx?vid=6325&cid=11)

TIKLAYINıZ 2 (http://www.vidivodo.com/274476/ataturk-havalimani-yahudi-ayini)

Daha başka ne diyebilirim ki. Ben sadece tebliğ edebilirim. İslamiyet tüm saçmalıkları yıkmak için geldi. Allah yaratıcılık vasfı taşıyana tapınmamayı ve anlamsız açma hareketler yapmayı yasaklamıştır.

Bilemiyorum acaba ben mi yanlış düşünüyorum? Bu arada ???? lı olan bölge de namazı kılarlar (Salatı ikame ederler) yazıyor...

Miralay
5. August 2010, 01:58 PM
Selam hiiiç kardeşim.
Seni muhabbetle kucaklarım.

Güzel kardeşim öncelikli olarak yazdıklarım seninkilere cevap olarak yazılmış değildi ama, fikirlerin benim için önemlidir.
Ben Furkan03 kardeşimiz bir soru sormuş; onu cevaplamak adına yazmıştım ya neyse :)

Tabii ki her anımızda, her halukarda Allah'ın huzurunda olduğumuzun bilincinde olmalıyız.
Bizim ağaçlardan,çiçeklerden,güneşten,aydan neyimiz eksik ki, ruku etmeyelim,secde etmeyelim. Bunlar bize daha çok yakışır; öyle değil mi? :)

Daha sonraki astığım yazının bana gelen bir mailden alıntı yaptığımı acaba söylemeyi mi unuttum diye düşündüm kendi kendime.
Tabii ki o yazılanlara imzamı da atarım. Kabulümdür. Bir tek kıble olayına katılmıyorum.

Çünkü Kur'an'da yönümüzü mescid-i haram'a döndürmemiz emrinde ben "NAMAZLARINIZDA" veya "NAMAZ KILARKEN" diye bir emirle karşılaşmadığımdan dolayı namazda kıblenin farziyetine şüpheyle bakmaktayım hala.

Rükunun "tevazu", secdenin "teslim olmak" anlamına geldiğinin ben de farkındayım.

Lakin daha önce de belirttiğim gibi, "Salat","rüku","secde" gibi sözcüklerin sadece tek anlamı olduğuna katılmıyorum.
Tabii ki rüku ederken en tevazulu halimizi takınırken, Rabbimizin karşısında da namaz eylemindeki gibi eğilmemizin (doğu-batı farketmez. Heryer Allah'a çıkar);
Secde ederken tam bir teslimiyetle rabbimize fiili secde etmemizin de ne zorluğu ya da ne sakıncası olabilir ki.
Rabbimizin huzurunda ruku edip eğilmeyeceğiz de kimin önünde eğileceğiz.
Yine rabbimizden başka fiili de olsa kime secde edeceğiz.

Benim Kur'an'dan anladığım 100 ün üzerinde geçen,"salat","rüku","secde" ifadeleri konularına göre değişik anlamlar yüklenmişler.

Bunun fiilisi de var,mecazisi de...
Maddi olanı da var, mana olanı da...

Sevgili hiiiç kardeşim
Allah'a emanet olmanı rabbulaleminden niyaz ediyorum.

Selam ve dualarımla

FuRKaN03
5. August 2010, 02:39 PM
Selam,

öncelikle yardımcı olduğunuz için çok teşekkür ederim, Allah hepinizden razı olsun.

Milanay kardeşimizin eklediği yazıdaki bir konuya değinmek istiyorum. Rukudan sonra kalkma, iki kere secde etme, namazın sonunda oturmak ve selam vermek gibi şeylerin namazda aslında yeri olmadığı, ki hak veriyorum doğrudur, ama ben şahsen bunların yapılmasında da bir sakınca görmüyorum, yanlışsam düzeltin. Namaz bence kişişel yoruma açık olmalı, herkes dilediği gibi içinden geldiği gibi kılmalı. Ben mesela namazın sonunda otururken Allahın tevhidine şahitlik ettikten sonra kendimce dua eder ve af dilerim, içimden ne geliyorsa onu söylerim.

Tekrardan Allah razı olsun yardımlarınız için,
Allahın barışı ve merhameti üzerinize olsun...

Miralay
5. August 2010, 02:47 PM
Senden de Allah razı olsun Furkan03 kardeşim.

Yukarıda astığım ve namazı tarif eden yazıyı; Murat Erdoğanlı (Allah kendisinden razı olsun) isminde dünyanın çeşitli yerlerini görmüş ve değişik ülkelerden gelen haniflerle tanışmış (onların namazlarını gözlemlemiş) bir kardeşimizin, kendisine namazla ilgili sorduğum sorulara binaen cevapladığı bir mailden alıntıladım.

Tabii ki hepsine katılmak ya da katılmamak size kalmış. Siz rabbimin huzurunda nasıl olmanız gerekiyorsa, ne şekilde huşu içerisinde kendinizi hissediyorsanız öyle yapınız.

Arkadaşımız Kur'an ayetlerinden namazla ilgili pasajları akıl büyüteciyle araştırmış ve bu sonuçları çıkarmıştır. Çoğu benim aklıma yattı. (Tamamı demiyorum)

Siz de Kur'an'ı okuyarak akıl süzgecinizle daha güzel bir araştırma yapabilirsiniz.

Allah'a emanet olunuz.

Miralay
5. August 2010, 02:56 PM
Yine hiiiç kardeşim (ki Allah ondan da gani gani razı olsun) "Salat" olayını sadece lügat anlamına indirgersek hata yapmış olabileceğimize kanaat ediyorum.

Hem maddi hem de manevi anlamlarını irdelersek görün bakın neler neler çıkacak karşımıza.
Ben de günde 5 vakit camiye gidip, cemaatle namaz kılıp ta, toplumsal,sosyal olaylara değinmeyen insanlara çok sinir oluyorum. Bir müslüman suya sabuna dokunmalı ve sosyal düzensizlikleri Islah etmelidir. Salihat işlemenin yolu burdan geçer.
Dost1 kardeşimizin de (Allah ondan da razı olsun) belirttiği gibi işi sadece hasenata bırakırsak, sadece 1'e 10 alırız. Ama Salihat işlersek karşılığı cennettir.

Her zaman dediğim gibi, her ne kadar "salat" ve "salihat" farklı gibi görünseler de; birbirlerine çok yakın akraba olduklarından hiç şüphem yoktur. :)

hiiic
5. August 2010, 05:02 PM
Yani kısaca, "Salat" ile "Tazarrulu Niyaz"ı birbirinden ayırmak gerekir.
Namaz diye adlandırılan "Tazarrulu Niyazdır" Dost1 hocam bunu açıklamışdı sitede mevcut. Diğer mealler ise tamamen problemlerin çözümüne yönelik eğitim öğretim ve mali imardır.

Tazarrulu niyazda ise Allah gerekeni söylemiş;,
-sesini çok kısama çokda alçaltma
-Gönülden boyun eğerek dua v.s.

Abdest bu duanın bir parçası değil. abdest salatın, yani toplumsal sosyal imarlaşmanın bir parçası. Gerçekten günümüzde bile aynı temizliğe ihtiyaç duyarken birde o devri düşünün ve bu ayetin gerekliliğini düşünün. Dİyorki Salata (namaza yada taruzlu niyaza değil, aslında bu fıtratımız gereği çocukken ilk aklımıza gelen şeydir) problemlerin çözümü için zihni ve mali imara ki bu cemaatle kalabalık ve bütün halde daha güzel yapılır, ona yaklaşırken ellerini dirseklerine kadar, yüzünü, ayaklarını yıka, saçıcına suyla düzelt, güzel görn ve o imar yerlerine yani mescitlere giderken güzel giyin :) ne kadar açık değil mi? Eğer tuvalete gitmişsen tekrar yıka diyor, eğer aklına kadın düşmüşse şehvetin ağır basıyorsa diyorgi git guslet buda yıkanmak değil dikkat ediniz, gidip hacetinizi görün, bu duyguyu ihtiyacınızı giderene kadar Salata yani imara yanaşmayın, yada sarhoşsanız insanlara yük olursunuz, saçma konuşursunuz yine yaklaşmayın diyor. Bunlar dua yada namaz ayetleri değil. İnsanlığın ihtiyaç duyduğu medeniyet. Ve cemaate en bilgillini lider lider seçeceksin, mesela salatta bir hastalığa çözüm aranıyor, tıpçıların en bilgilisi imam yani önder seçilir, yada bir hırsız yakalanacak, polislerin en bilgilisi komiser seçilir v.s. Bunlar Salat ayetleridir namaz yada dua değil....

Dua için herhangi bir zaman kısıtlaması, yada bir önşart yoktur. Rekar, sayı yada ritüel yada diğer. Sadece gönülden boyun eğerek, orta sesle rabbe dua etmek varki bunu zaten önemli bir projeyi teslim ederken ediyoruz, yada o karanlık gecede gemide dalgaların arasında kaldığımızdan biliyoruz v.s.

Zaten şu ayeti silip atamazsınız;

Zuhruf 36
Kim Rahman'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.

namazda değil, her an Allahı zikretmemiz gerekiyorki bu zaten kuran okuyana çok kolay, her yer onun ayeleriyle dolu, işte fitnetci ergenekoncular;

Bakara 205
O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.

En’âm 123
Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkarlarını liderler yaptık. Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar.

v.s. yada işte putperest hindistan yada müşrik tarikatlılar ...


Namazda Allahı anmak nedirki eğer namaz dışında unutacaksan? Namaz denilen şeyin bir katkısı yok, zaten bir süre sonrada kendiliğinden bırakılan sadece o anlık bir çıkar beklentisinden başka bir his değil.

Namaz diye anlıan şeylerin önemli bir bölümü ne namazdır nede taruzlu niyaz, Salattır, bir bölümüde zaten dua anlamındadır ki onu da sağolsun delil diye sunup diğer salat ayetlerininde üstü kapatılıyor.

Var mı yanlışım?

Ali Rıza Borazan
5. August 2010, 06:35 PM
Evet, Tapma kimin ilkelerini kimin buyruklarını yerine getiriyorsan, ona secde etmendir. onun ritiel olarak belirli vakitlerde yaşadığın ilkelri taptıklarının adına yaptığın putlar adına varıp tescillemendir. Allaha Tapanlarda hem kendisinin koyduğu yaşam şekilleri içerisinde allaha nasıl tapılacğının onun ilkesi ve inkilabı var.hem de günün ayların yılların belirli vakitlerinde ritüel bir tapınma şekli olan namaz oruç hac gibi türleri var ne var bunda? Allah bunları kendisine tapanlarla kendisi dışında tapınanları biribirinden ayırdetmek içindir. selam ve sevgiler sunarım.

Barış
6. August 2010, 01:09 AM
Selam Dostlar,

Furkan kardeşim,öncelikle sana hoşgeldin demek istiyorum. İnşallah güzel paylaşımlarda bulunuruz.

Salat, Allah'ın emrettiği ancak müslümanların yitirdiği bir kavram ne yazık ki.
Salatı ikame etmekten uzaklaşıldığı için bu hallerdeyiz.
Salatla ilgili forumumuzdaki bilgileri okumanın faydalı olacağını düşünüyorum. Soruların olursa, ilgili konu başlığının altında konuşalım. Böylece, ayetleri de teker teker okuma imkanın olur.
İster sitemizden oku, ister herhangibir meali eline alıp oku, namaz diye çevrilen ayetleri bulundukları ayet grubu içerisinde değerlendirirsen, salat ve namaz hususundaki sorularının yavaş yavaş yok olacağını göreceksin. Alim olan Allah, okuyup araştıran samimi kullarının yardımcısıdır. Önemli olan acele etmeden okumaktır diye düşünüyorum.

Şunu belirtmek istiyorum son olarak.
Elbette ki Rabbimize yakaracağız, dua edeceğiz. Ama bunu yapacağız diye, Kurandaki salatın üzerinin örtülmesine sebep olmamalıyız. Bunlar farklı kavramlardır ve birbirleriyle karıştırıldıkları zaman, salatımız zayi oluyor ne yazık ki.

Salat dinin direğidir.
Ne zaman ki salat uçup gitti, bu sözün yerine namaz geldi, direksiz kaldık, gökkubbe başımıza yıkılmıyorsa, Allah'ın rahmetindendir, bizim hiç dahlimiz yok.

Rabbine yakarma edebini bilen ve salatını zayi etmeyip ikame edenlerden olmayı dilerim hepimiz için. Selam ve sevgi ile.

Miralay
6. August 2010, 08:32 AM
Selam kardeşlerim

Aslında hepimiz aynı dilden konuşuyoruz ama,farklı şekillerde dillendiriyoruz.

Hiiiç kardeşim sanırım şekilsel ibadetin olmadığını savunuyor. (Eğer yanlış anladıysam lütfen beni uyarsın,düzelteyim) Ali Rıza Abimizin de az yukarda belirttiği gibi, madem şekilsel ibadet yok; neden cenab-ı Allah oruç,hacc gibi fiziksel yapılan ibadetleri farz kıldı.

Ben tazarrulu niyaz olayını bir türlü anlayamadım. (hatta dilim bile dönmüyor desem yalan olmaz)

Salat sosyal imarsız hiçbirşeydir. İçinde sosyal dayanışma,bozuklukları giderme gibi ISLAHAT çalışmaları yapılmadan ferdi olarak istersen sabahtan akşama kadar alnını secdeden kaldırma; o zaman Barış kardeşimizin de dediği gibi gökkubbe başımıza yıkılmazsa iyidir.

Zaten emri bil ma'ruf nehyi anil münker salatın şubesidir hatta özüdür ve farzdır.

Fakat rabbimizle başbaşa kaldığımız,yine bize farz olan şekilsel salatı da "tazarrulu niyaz" diyerek basite indirgemek ve önemsiz birşeymiş gibi göstermek te bir o kadar ters köşeye yatmaktır. Zaten hangi müslümana tazarru...falan gibi birşey desen yüzünüze benim baktığım gibi aval aval bakar ve "demekk ki önemsiz birşey ki, böyle garip bir kelimeyle söyleniyor" derler.

Benim ricam bir kelimenin sadece lügat kavramıyla yetinmeyelim. Tabii ki, ayetlerde siyak ve sivaka giderek; o kelimenin bin türlü varyasyonunu ayete tatbik ederek en doğru olanını oturtmalıyız diye düşünüyorum.

Allah razı olsun, Hakkı Yılmaz beyefendi ömrünü vakfederek uzun araştırmalarla "Tebyinul Kur'an" isimli araştırmalarını bizlerin istifadesine sunmuş. O büyük emeklerle oluşturulmuş güzel eseri defalarca ve dikkatle okuyarak araştırmamı bitirmeye çalışıyorum.

Başka taraftan diğer bir hanif kardeşimizin; sırf Kur'an'ı daha iyi anlayabilmek adına değişik şive ve ağızlar,deyimler ve atasözleri kullanan arap ülke ve topluluklarına giderek Kur'an'da geçen her kelimeyi onlar nasıl kullanıyorlar diye yaptığı araştırmaları da yakından takip ediyorum.

İnşeAllah bu değerli kişilerin araştırmaları bizlere ilerde çok önemli ışık tutacaktır.

Tek bir kişi veya kitap taaasubuna da karşı olduğumu belirtmek isterim. Sonuçta Hakkı Yılmaz beyin ve Dost1 kardeşimizin de buyurduğu gibi "Kusursuzluk Allah'a mahsustur"

Selam,saygı,dua ve muhabbetlerimle

Barış
6. August 2010, 11:06 AM
Fakat rabbimizle başbaşa kaldığımız,yine bize farz olan şekilsel salatı da "tazarrulu niyaz" diyerek basite indirgemek ve önemsiz birşeymiş gibi göstermek te bir o kadar ters köşeye yatmaktır. Zaten hangi müslümana tazarru...falan gibi birşey desen yüzünüze benim baktığım gibi aval aval bakar ve "demekk ki önemsiz birşey ki, böyle garip bir kelimeyle söyleniyor" derler.



Selam Miralay kardeşim,

Tazarru, Araf 55'de geçtiği için, o ayete atıf yapma manası taşıyor herhalde. Duada olması gereken maddi/manevi alçalışı ifade ettiği için kullanılmış olabilir. Ben şahsen yakarış veya dua demeyi tercih ediyorum. Namaz bir yakarış değil mi, bedenen ve elbette ki manen Rabbimize yakarış değil mi? Tazarru Arapça, namaz farsça, ben daha Türkçe ve illa ki ilmihaldeki şekillere hapsedilmemiş olan yakarışı tercih ediyorum. Neticede herkes, yakarışın kibirlenerek ve yükselerek değil, alçakgönüllülükle ve alçalarak yapılacağını bilir,kelimenin kendisinden anlar diye düşünüyorum.

Salata salat, alçalarak yakarışa yakarış/dua demek, ilmihal namazını ters köşeye yatırır, sadece şekilsel ritüelleri otomatikman yerine getiren ama salattan salihattan infaktan dayanışmadan uzak duran sırt çevirenleri de ters köşeye yatırır. Yakarış ise hiçbirşey kaybetmez. Kuranda duayla ilgili pekçok ayet var. Rabbimiz ''Dua edin bana, cevap vereyim size'' derken, nasıl küçümsenebilir ki dua/yakarış?

Şahsi düşüncem, Hakkı Beyin tazarrulu niyaz ifadesini kullanması, bedenen alçalışın da ayetin manasında varolduğunu hatırlatmak ve buraya vurgu yapmak. Yani salat var ama Kuranda namaz yok diyenlere yanıt vermek. Bu anlamda doğru buluyorum çünkü mesela bana namaz kılıyor musun deseniz, evet ama bir namaz ki kimseye beğendiremem yanıtını veririm. Elbette beğendirme kaygım yok ama benim yaptığıma ilmihal namazı da denmez, namaz da desek, namaz öyle olmaz diyerek başlarlar düzeltmeye beni. Oysa dünyada düzeltilecek,ıslah edilecek, destekleşilecek neler var neler... Bırakalım da kişiler Rablerine istedikleri dilde,istedikleri gibi yakarsınlar ki Karib semi ve basir olan Allah da onlara yanıt versin.

Namaz diyerek, sadece salatın üstünü örtmüş olmuyoruz, aynı zamanda yakarışımızı da yok ediyoruz, Kuranda olmayan şekil şartlarına ve illa ki arapçaya hapsediyoruz diye düşünüyorum kısacası.


Selamlar.

Miralay
6. August 2010, 11:31 AM
Ellerine sağlık Barış kardeşim. Gerçekten benim de kıldığım namazı hiçkimse birşeye benzetemiyor. Beni farklı bir dine inanıyormuş gibi, öcü gibi görüyorlar.

"Salat" ın en başta Sn.Hakkı Yılmaz beyin tebyin ettiği gibi "sosyal imar,dayanışma,Kur'an'ı yayma ve açıklama,İslam'ı yayma ve sevdirme,küfre ve şirke karşı dik durma..." olduğunu unutmamamız ve hatta bir görev kabul edip önemsememiz gerekmektedir.

"Namaz kılmak" anlamındaki salat'ı da ihmal etmemeliyiz. Tabii ki, Allah günde 2-3 veya 5 vakitte hatırlanmaz. Hayatın tümünde rabbimizi aklımızla,zikrimizle ve kalbimizle hatırlamamız lazımdır.

Yalnız; malumunuzdir ki, rabbimiz yüce kitabı Kur'an'da çok üstün edebi sanatlarla herşeyden çift olarak bahsetmiştir. Rüku,secde olayına da ben böyle bakıyorum.

Allah'a emanet olunuz :)

Barış
6. August 2010, 01:19 PM
''Çift'' meselesinde, sizin bahsettiğiniz yorumlar var, bir yazı okumuştum. Salatı şöyle tarif ediyordu.

Salat iki kanatlı kuştur.Bir kanadında kibri kıran müslüman namazı (sadece ondan istemek, birlemek,Allahı herkesten herşeyden çok sevmek ), diğer kanadında ise destekleşmek,ihtiyaçtan fazlasının infakı ve zekatla beraber vahye bağlı itidal üzere yaşamak (komşunu veya başkasını da kendin gibi sevmek).


Selam ile.

FuRKaN03
6. August 2010, 03:34 PM
Biraz konu dışı olacak ama, burda da meal konusu açılınca, tavsiye edebileceğeniz mealler var mı diye soracaktım? Hakkı Yılmaz'ın meali henüz çıkmadı sanırım, değil mi? En çok onu merak ediyorum çünkü. Bulunduğum yerde ne yazıkki sadece Diyanet ve Elmalılı Hamdi Yazır mealleri var, internetten bir kaç meal almayı düşünüyorum. Yardımcı olursanız sevinirim.

Selamlar, sevgiler...

Miralay
6. August 2010, 04:16 PM
Selam Furkan03 kardeşim;öncelikle sana hoşgeldin demeden konuya girmişim. Bu yüzden senden özür dilerim.

Sn.Hakkı Yılmaz sanırım meal yazmıyor ama "Tebyinul Kur'an" isminde bir şaheseri var ve internetten bulabilirsin. Ayrıca bu sitede de Ömer Furkan ve Kamer kardeşlerimizin her sureyi açıklayıcı çok güzel çalışmaları var. (Sanırım Tebyinul Kuran'dan aktarmışlar) Ben beğenerek okuyorum. Çok güzel bir şekilde Kur'an'ı açıklamışlar.

http://www.istekuran.com

sitesi Sn.hakkı Yılmaz'ın eserlerini yayınladığı ve makalelerini yazdığı bir sitedir.

Daha önceki namazla ilgili sualinize binaen bu sitede çok güzel açıklamalar yapılmıştır. Özellikle Dost1 kardeşimizin ve Sn.Ali Rıza Borazan abinin yazdıklarını okumanı tavsiye ederim. Meal olarak ben piyasadaki meallerin doğru çeviri yaptığına malesef rastlayamadım. Hepsi birbirlerinden kopyala yapıştır yapmışlar adeta.
Ama yinede Kur'an kendi kendisinin tefsiridir düsturuna uyarak; yanlış meallendirmelerin sırıtacağını siz de göreceksiniz. Yeter ki dikkatle okuyunuz.

Sn.Ali Rıza Borazan'ın
www.kuranianlamametodu.blogspot.com

Ayrıca:

http://beytegiris.blogcu.com

http://mutluozbay.wordpress.com

gibi siteleri de ziyaret etmenizin namazı anlamanızda yararlı olacağına inanıyorum.

www.hanifmurat.com
sitesinden de hanifliğin serüvenini zevkle,tefekkür ederek ve soluksuz okuyacağınıza inanıyorum.
Kardeşlerimiz çok harika çalışmalar yapmışlar.

Allah'a emanet olunuz.

Barış
6. August 2010, 06:12 PM
Selam Furkan,

Miralay kardeşimizin de dediği gibi, en kötü meali dahi okusak, sırıtan çelişen çeviriyi farketme imkanımız oluyor. Hangi meali okursak okuyalım zaten dikkat etmek ve diğer meallerle varolan farkların sebebini araştırarak gerçeğe ulaşmak durumundayız.

Hakkı beyin tebyin çalışmasının içerisinde çeviri var. Kısa bir süre içerisinde,muhtemelen yılbaşı gibi Hakkı Beyin meali de tamamlanacak inşallah. Tebindeki çeviriden farklı olarak kavramların Türkçe karşılıklarının yer alacağı bu meali ben de sabırsızlıkla bekliyorum.

Hasenat programı var, internetten ücretsiz bilgisayarına indirebiliyorsun. Ondan fazla meal var içerisinde. Kavrama göre arama yaparak istediğin mealleri karşılaştırma imkanın oluyor.
Ayrıca Kurandaki Din sitesinde de arama motorlu Kuran meallerine ulaşabilirsin.

hiiic
6. August 2010, 06:15 PM
www.Kuranmeali.com =Buradan kuran okurum.

bu siteden de anlamadığın yerleri sorarım yada makaleleri okurum, yani yanlış bildiklerimi ve sorularımın cevabını burdan öğrendim..

İnsanlar hala saçmalıklara inanıyorlar. Kuranda delili olmamasına rağmen, üstelik Allahın delil indirmediğim şeyin peşine düşme demesinden, üstelik kuran üzerinde oynama yapmayın demsine rağmen,,,

Hala bazı kavramlar çift yazılmış diye 2 rekat namaz delili bulanlar var. Böye bir saçmalığı özür diliyorum ama hakkın huzurunda böyle bir saçmalığı gördükten sonra bu dinin nasıl yıkıldığına şahitlik edebilirim. Allah apaçık kitap indirdim diyor ama bazılarımız bakıyorumda sudoku oynar gibi ayet ayıklıyor nasılda ölçüp biçiyor, sonra burdan şu mana çıkar diyor.. Hayır siz sadece zana inanıyorsunuz. Allah Kuranda ne şekilsel nede duasal bir namaz istememiştir, kendisine dua etmenin metodunu söylemiştir. Bunu çarpıtanlara diyecek sözümde yok. taruzlu niyaz zaten namaz değil, duadır. Yani ezberden tespikle salatı tefriciye çekmeyin diye taruzlu diyoruz... Rabbiyle kulu arasındaki iletişimdir ve bunun yolunu anlattı diye bunu namaz sanmanın, üstelik namazla hiç alakası olmayan ayetleri bumanaya yormanın doğru olduğunu sanmıyorum.

Demek çift yazıldığı için 2 rekatmış he :) :D
peki ben size çift yazılan başka şeyler getirsem onları neye bağlayacaksınız? yada tek yazılanlar ne anlama geliyor... rükü 4 harften oluşuyor buda öğle namazının farzının rekat sayısı olsun ??? Rekatı 2 ama vakti 3

Hadîd 27
Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.

Miralay
7. August 2010, 08:55 AM
Selam hiiiç kardeşim
maşallah sen namaz işini bitirmişsin, artık ahirete çalışıyorsun :D

işin şakası bir tarafa kafanda namazla ilgili sorun bırakmamanı takdirle karşılıyorum.

Ama hala o kadar okuduğum şeylere rağmen hala kafamda bu sorunu halledemedim.
Ben mesleğim gereği kanun maddeleri,tebliğ,yönetmeliklerle çok haşır neşir olduğumdan her yerde kelimelerin,cümlelerin acaba çift anlamı var mı diye bakarım?

Bir yerde ceza gerektiren bir kanun maddesinde, tek bir virgülle nasıl suç olmaktan çıktığına ve bu yüzden o virgül sayesinde cezadan kurtardığım vergi mükelleflerine şahidim.

Kur'an'ı da okurken bir kelimenin acaba başka bir anlamı daha var mı diye bakarım.
Alışkanlık işte :D

Bu yüzden buradaki çok değerli can dostlarım Dost1, Kamer ve Sn.Hakkı Yılmaz'ın tebyinleri çerçevesinde namazın aslında öyle böyle fazlaca şekilsel bir ritüeli olmadığına; salat'ın "sosyal imar,dayanışma,destekleme..." anlamlarına geldiğine ve bunun farz olduğuna kanaat getirdim.

Kıble olayında, Kur'an'da "NAMAZLARINIZDA" ifadesine rastlamadığım için şekli kıldığım namazlarda değişik yönlere dönerek namaz kılardım ve hala öyle yapıyorum. Çünkü doğu da batı da Allah'ındır. Ne yöne dönersek dönelim ona yöneliriz.

İşte kafamdaki bu soru işaretleri yüzünden ikilem yaşamaktayım.

Ya şekilsel namaz da farz sa?

Senin bu konuda kafan rahatsa ne mutlu sana. Ama ben vicdanen hala kendi kendimi sorgulamaktayım.

Allah'a emanet ol

hiiic
7. August 2010, 02:40 PM
Kıble olayında, Kur'an'da "NAMAZLARINIZDA" ifadesine rastlamadığım için şekli kıldığım namazlarda değişik yönlere dönerek namaz kılardım ve hala öyle yapıyorum. Çünkü doğu da batı da Allah'ındır. Ne yöne dönersek dönelim ona yöneliriz.

Bakara 177 İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, ?????? dosdoğru ayakta tutarlar, zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır!

Ya şekilsel namaz da farz sa?
Nisâ 174 Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.
Âl-i İmrân 105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.
En’âm 1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. (Bunca ayet ve delillerden) sonra kafir olanlar (hala putları, kendi elleriyle yaptıkları bazı taşları, Allaha ev istinad ettikleri yapıları) Rab'leri ile denk tutuyorlar
Bakara 78 Bunların bir de ümmî (okuma yazması olmayan) kısmı vardır, kitabı bilmezler, ancak birtakım kuruntu yığınına, boş saplantılara kapılır ve zan içinde dolaşır dururlar.
Bakara 113 Yahudiler dediler ki, "Hıristiyanlar birşey üzerinde değiller", Hristiyanlar da "Yahudiler bir şey üzerinde değiller" dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Hiçbir bilgisi olmayanlar da öyle onların dedikleri gibi dediler. İşte bundan dolayı Allah, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.

Senin bu konuda kafan rahatsa ne mutlu sana. Ama ben vicdanen hala kendi kendimi sorgulamaktayım.
Me’âric 28 Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz.

hiiic
7. August 2010, 03:25 PM
Ya şekilsel namaz da farz sa?

Eğer olsaydı bu Kuranda en ince ayrıntısına kadar açıklanırdı.
-Kutuplarda kaç vakit kılınacağı, buzlu suda nasıl abdest alınacağı
-kaç kere eğilip kalkılacağı
-v.s.
Gerekli herşey en ince ayrıntısıyla açıklanmış, miras hukuku, eşlerin durumu v.s.
Allah unutucu değildir.

Barış
8. August 2010, 03:42 AM
Selam,

Kurandaki SALATI İKAME ETMEK kavramının üzerindeki örtünün kalkması şart.

Salatla ilgili ve rükunun secdenin ayrı ayrı geçtiği yüzlerce ayet var.

Okuyan kişinin akılna gelen resim belli:Namaz kılan bir kişi veya topluluk.

Bu şekilde okumayla o alemlere rahmet ayetlerin hikmeti uçup gidiyor.

Kuranda bu kadar üzerinde durulan bir kavramın unutulması ise hemen akla şu ayeti getirmiyor mu dostlar:

Sonra onların ardından half [kötü bir nesil] geldi ki,salâtı kaybettiler [hayatlarından çıkarıp attılar]. Ve şehvetlerine uydular. Bundan dolayı tevbe eden ve iman eden ve sâlihi işleyenler hariç onlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. İşte bunlar [tevbe eden, iman eden ve sâlihi işleyenler] cennete; Rahman'ın kullarına görmedikleri hâlde vaadettiği Adn cennetlerine girecekler ve hiçbir şeyce haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır. (Meryem/59-61)

Biz salatı hem yazılı olduğu ayetlerdeki anlam kaymalarıyla kavramsal olarak, hem de toplum yaşantımızın genelindeki hal ve seçimlerimizle yaşayış olarak kaybettik.

aşık74
9. August 2010, 01:02 PM
Hay ALLAH razı olsun hepinizden... Yazın, yazın, nooolur yazın arkadaşlar.. Okumaya ihtiyacım var...

Yaklaşık 1 yıldır tam manasıyla araştırmaya başladığım bu konuda,görüşlerim hiiç arkadaşın görüşlerine kaymaya başladı...

Tabiri caiz se kafayı yiycem :( Ne bileyim ! Belkide salaat budur !!
Oku düşün ! oku düşün ! Hatta öyle oku ve düşünki kafayı yiyecek duruma gel...

Zira peygamberimizde bu hal lere düşmemişmi ? İçinde olduğu hallere anlam verememiş !
Gitmiş gelmiş düşünmüş ! Gözlerini gökyüzüne çevirmiş...

Selamlar...

Miralay
9. August 2010, 01:36 PM
Eğer olsaydı bu Kuranda en ince ayrıntısına kadar açıklanırdı.
-Kutuplarda kaç vakit kılınacağı, buzlu suda nasıl abdest alınacağı
-kaç kere eğilip kalkılacağı
-v.s.
Gerekli herşey en ince ayrıntısıyla açıklanmış, miras hukuku, eşlerin durumu v.s.
Allah unutucu değildir.

Çok sağol hiiiç kardeşim. Bu konu aklıma gelmemişti. Doğru; eğer şekilsel bir namaz ritüeli olsaydı, Cenab-ı Allah o kadar önem verdiği birşey için bize puzzle çözdürmeyi murat etmeyerek; direkt olarak Kur'an'da tarif buyururdu.

Halbuki parçaları birleştirsek bile ancak zorlama yorumlarla namaz denilen olayı çıkartmaya çalışıyoruz.
Rabbimin böyle bir emri olsaydı diğer feraiz gibi; dolaylı anlatmayıp, doğrudan emrederdi ve nasıl yapacağımızı apaçık tarif ederdi.

Ben de salat konusunda sizinle paralel düşünmeye başladım.
Zaten eskiden beri beynimi bir kurt deşeleyip duruyordu. Ferdi olarak veya cemaatle kıldığımız hangi namaz bizi fahşa ve münkerden alıkoyuyordu.

Ama salat öyle değil. Sosyal anlamda eğriyi düzeltme,Kuran öğretimi ve imar operasyonundan başka birşey değil. Zaten her zaman benzerliklerinden dolayı, "SALAT" ve Islah,salihat anlamında "SALAH" ı ikiz kardeşler olarak görmüşümdür.

Tekrardan çok sağolasın. Gözümün açılmasına ve kafamdaki şüphelerin dağılmasına vesile olduğun için.
Ayrıca Barış kardeşime ve Dost1 kardeşime de teşekkürü borç bilirim.

hiiic
11. August 2010, 03:04 AM
Bu konuyu o kadar derin araştırdım ki Allahın izniyle en ufak bir şüphem bile kalmadı, ama siz de bence aynı şeyi yapın.
Kuranda "namaz" yazan yerlerin üzerini kapatın, ayet bütünlüğü, sure bütünlüğü ile beraber oraya gelmesi gerekn şeyin ne olduğunu düşünün..
Ancak bazı yerlerde namaz kelimesi "dua" "zikir" "tespih" gibi kelimelerin yerine konmuş, buralarda yine kelime köklerine inmeniz gerek...

Öğrendiğim bilgilere göre Namaz; Sosyal bir sorunun (açlık, susuzluk, eğitim, sağlık, güvenlik, barınma, doğal afet, iş ve imkan bulma v.s.), problemin çözülmesi yada kolaylığın sağlanması amacıyla yapılan hizmet ve bu hizmetin sosyal bir kurum altında halkın katılımının da sağlanarak şeffaf bir yapı halinde insanlara fayda verecek, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını giderecek şekilde işletilmesi ve dosdoğru ayakta tutulması ikame edilmesi gereken, Allahın ve Resulunün en önem verdiği çünkü pek çok ameli içerisinde barındıran sevaplı ve yararlı bir emirdir.

Buna göre Mescitler; kar amacı gütmeyen (topluma sosyal fayda amacı güden ve halk tarafından dessteklenip denetlenen)

-Okullar
-Aş evleri
-Barınaklar, öğrenci yurtları, evsizler için konaklar, yaşlılar için huzur evleri
-Akut
-İtfaiye
-Tema, hayvan hakları ve koruyucu barınaklar v.s.
-Polis, jandarma, askeri birlikler
-İnternet ortamındaki eğitici faydalı, sorun çözümüne yönelik sosyal fayda sağlauan siteler hatta bu site.
-Diğer aklınıza gelebilecek, sosyal fayda sağlayan her türlü zihni ve mali imar içeren, kar amacı gütmeyen her kurum Allahın mescitleridir. Bu mescitlerin kurumların oluşumunda yöneticiyi yine halk cemaat seçer, en bilgili en tecrübeli seçilir ancak bu önder lider ve imam yine halk tarafından değiştirilebilri, bu kurumlar asla gizli kapalı işler yapamaz.
Fakir fukara fonundaki çalışanlardan bazılarının kısa zamanda lüks araba alıp bir ay sonra feci bir kazada ağır yaralanıp ailesini kaybetmesi gibi sorunlarla karşılaşılmaz. Çünkü müslümanlar cemaat birlik halinde burada salatı ikame etmekle emrolunmuşlardır.

Tevbe 17
Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kafirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selahiyetleri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedi kalacaklardır.

Kafirlerin kurduğu mescitler sözde aynı amaca yönelik olsada değildir çünkü onlar hırsızlığı ve kötü kazancı kendilerine iş edinmişlerdir.

Bakara 11
Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler.

Ancak ıslah amacı adı altında mescitler kurarlar ve bu mescitlerle insanlar arasında fitne çıkarırlar, darbe yaparlar, bölücülük yapıp haksız yere insanların ölmesine sebep olurlar. Orada yönetici olarak müslümanları değil masonları görürsün, orada müslümanlara karşı büyük zulümler görürsün ki onların mescitleri aslında yıkılmaya uygun dişi örümcek yuvası gibidir. Seni cezbeder ama onlara uyarsan başına geçer. Onlar oralarda fahşiyatı ve kötülüğü emrederler, çünkü içleri iman nurundan uzaktır.Her ne kadar biz bunu ıslah için yaptık, bu kadar gencinizi ıslah için öldürdük deslerde asıl amaçları fitnedir ve ahiretin çetin azabını tadacak olanlar bunlardır.

Onların mescitleri hakkında Allah Kuranda şöyle der ;

Tevbe 107-108-109-110

Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.

Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.

Binasını takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) ve O’nun rızasını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binasını çökmeye yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.

Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Şimdi Namaz ve Mescit kavramlarının asıllarını daha iyi görüyorsunuz öyle değil mi? Bize uydurularak verilen ibadet belkide islamın önündeki en büyük engeldir. İslam özünde bir din değildir, tüm dinleri ve inançları yıkan bir bildiridir. Gerçeğin, bilimin ve mantığın ötesinde birşey aranmamasını bize emreden Allah bize karşı zorluk çıkarmak istemediği gibi saçma batıl şeyleri yapmamızı yasaklar.

---------------------------------------
Kuranda bazı yerlerde namaz adıyla geçen ancak namaz ve mescitle alakası olmayan diğer kavramlar...

Zikir; her an yapılması emredilen şey, ancak otomatik değil, bilinçli bir şekilde kuranın ayetlerini hayatta görmek ve Allahı ahireti unutmamak için yapılır. Kuranda yazan ayetleri her an yaşadığımıza, hayatımızın içinde olmasına dikkat ediniz, o ayetler hep gözümüzün önünde iken Allahı unutmak mümkün müdür?

Tâ-Hâ 99
(Resulüm!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik.

Sâffât 3
Ve o zikir okuyanlara,

Dua; taruzlu niyazır, taruzlu dememiz anlaşılmıyor ama böyle dememizin sebebi bilinçli olarak niyetli bir şekilde yapılmasıdır,,, ezberden tespikle 404 salatan tefriciye çekmek taruzlu niyaz değildir. Taruzlu niyaz Allaha yönelerek araya şirk koşmadan ona dua etmek ona yakarmaktır. Nasıl olduğu Kuranda yazar ve hiç bir yerinde namazın anlamsız hareketleri yoktur.

Bakara 186
Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.
Bakara 186 beni hep duygulandırmıştır. Allah ettiğiniz her duayı ağzınızdan çıkan her yakarışı duyar ve cevap verir... Bundan zerre şüphe yoktur, ancak namaz bu gerçeği görmezden gelen bir yapmacıklık oyunundan başka birşey değildir.. azbere sistematik hareketler aslında yasaktır.

Tespih; Allahı övmek ve bütün eksikliklerden tenzih etmektir. Tespikle çekilen bir şey değildir zaten Kurnan sayıyı yasaklamıştır. tespih Allah hakkındaki zanlardan kurtulmaktır. Bu zihinsel olarak dahi yapılsa dünyada insana büyük nimetler olarak geri dönerç

Hâkka 52
O halde, ulu Rabbinin adını yüceltip noksanlıklardan tenzih et.
------------------------------------------------------------------

Dikkatli bakıldığında namazın putperstlerden kalma bir arap adeti olduğunu görebilriz, diğer peygamberlere de namaz emredilmiş olmasına rağmen neden onların kıssaslarında böyle bir şekil şemalden haber alamıyoruz yada çekilen filmlerini izlediğimizde böyle bir saçmalığı göremiyroruz,,,, Hayır bu saçmalığı arap kültürüne kadar hiçbir yerde göremezsiniz çünkü bu hareketler putlara tapma hareketleridir ve arap olanların içerisindeki geri kafalılarının uydurduğu saçmalıklardan başka birşey değildir. Günümüze kadar kulaktan kulağa oyunu gibi gelmiş ve bu konuda pekçok ayrılığa düşünülmüş hatta bunun için mezhep çatışmaları yaşanmıştır.

Hizmet etmek ama bir gruba, zümerye yada otoriteye değil, bu hizmet boşa gidecektir..
Kuran öyle bir hizmetten bahseder ki bu hizmet yanında mali imarı, kurumlaşmayı, birlikteliği ve mantığı gerektirir. Bu hizmet yanında zekat vermeyi ve sosyal yardımlarla ayakta kalacak mescitleri emreder. otoritelere değil ihtiyaç sahibine hizmetten bahseder. zekat vermek bu sebeple namazla beraber anılır. Yedirmek içirmek, yardımlaşmak, ihtiyaç sahibine hakkını vermek bu sebeple namazla beraber anılır. Kaznınal mallar bizlere ait değildir, o allarda başkalarının hakkı vardır ve bunu vermek istemeyenler bu şekilde bir namaz uydurmuşlardır. Mallarımızda ihtiyaç sahiplerinin hakkını salat ile mescitler kurarak ve oralarda salatı ikame ederek, onu gösterişsiz dosdoğru ikame edip ayakta tutarak, zekat vererek kullanmalıyı infak etmeliyiz. Bu günkü namazın kimseye faydası olmadığı gibi, infak etmenin önüne geçmek için yapılan değersiz bir ameldir.

Bu konuda sizin düşüncelerinizi, sorularınızı ve kafanıza takılan şeyleri görmek isterim. Bende bişey bildiğimden değil, hanifler sağolsun onların salatı sayesinde bu bilgilere ulaştım. Ve bundan böyle atalarımın tapmakta oldukları şeyden uzaklaşmamı bana namazım emrediyor. Çünkü salat kabeye tapmak gibi şirk içerikli amel ve niyetleri yasaklar. sadece de bununla kalmaz...

Hûd 87
Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!

Aslında bu konuda yazacak o kadar çok şey var ki yaz yaz bitmez,,, sizin yorumlarınızı da alalım. Kafaya takılan soru kalmasın. Allah zorluğu emretmez. Sadece kötüyü uyasaklar ve iyiliği (faydalı olmayı, sosyal yardımlaşmayı, zihni ve mali imarı, ihtiyaç sahibine yardımı) emreder.

Bakara 277
İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekat verenler var ya, onların mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.

Şûrâ 38
Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.

Lokman 17
Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.

hiiic
11. August 2010, 04:00 AM
Miralay
Rabbimin böyle bir emri olsaydı diğer feraiz gibi; dolaylı anlatmayıp, doğrudan emrederdi ve nasıl yapacağımızı apaçık tarif ederdi.

Tevbe 115 - Doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirmedikçe, Allah bir toplumu saptıracak değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Altimuray
11. August 2010, 07:59 AM
Hic kardeş, sen salatı anladıktan sonra nasıl ikame etmeye başladın?

hiiic
11. August 2010, 08:04 AM
Altimuray Hic kardeş, sen salatı anladıktan sonra nasıl ikame etmeye başladın?

Sevgli Altimuray, bu konuda Barış kardeşimin yorumu yolunuzu aydınlatacaktır.


Selam,

Kurandaki SALATI İKAME ETMEK kavramının üzerindeki örtünün kalkması şart.

Salatla ilgili ve rükunun secdenin ayrı ayrı geçtiği yüzlerce ayet var.

Okuyan kişinin akılna gelen resim belli:Namaz kılan bir kişi veya topluluk.

Bu şekilde okumayla o alemlere rahmet ayetlerin hikmeti uçup gidiyor.

Kuranda bu kadar üzerinde durulan bir kavramın unutulması ise hemen akla şu ayeti getirmiyor mu dostlar:

Sonra onların ardından half [kötü bir nesil] geldi ki,salâtı kaybettiler [hayatlarından çıkarıp attılar]. Ve şehvetlerine uydular. Bundan dolayı tevbe eden ve iman eden ve sâlihi işleyenler hariç onlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. İşte bunlar [tevbe eden, iman eden ve sâlihi işleyenler] cennete; Rahman'ın kullarına görmedikleri hâlde vaadettiği Adn cennetlerine girecekler ve hiçbir şeyce haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır. (Meryem/59-61)

Biz salatı hem yazılı olduğu ayetlerdeki anlam kaymalarıyla kavramsal olarak, hem de toplum yaşantımızın genelindeki hal ve seçimlerimizle yaşayış olarak kaybettik.

Ali Rıza Borazan
11. August 2010, 11:08 AM
KUR'ANDA TARİF EDİLEN NAMAZ
4/43-Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Bazı kuran okuyucu kardeşlerimizin, Kuran yeterlidir, kuranda her örnekten bir örnek verilmiştir. Ve de hiç bir noksanlık yoktur ayetleri karşısında kuranı biz anlayamayız kuranı ancak peygamber efendimiz açıklar veya yaşar biz ondan öğreniriz diyenlere karşı kuranda şekillenmiş namaz yoktur deyip karşılık vermişlerdir.
Kuran Namazı iki kısma ayırmıştır. Birincisi şekillenmiş olan günde beş vakit tarif edilen sembol olarak kılınan namaz. Diğeri de. Bu namazın haline uygun olarak yaşanan hayattır. İlk ayet örneğinde vermiş olduğum namaz kuranda yaşadığın hayat namazını Allah ile beraber olup İstişare yapıp ve her vakit arasında yaşadığın hayatın hesabını vermektir. Nasıl sicili bozulmuş bir kişinin emniyet güçleri tarafından gözlem altında tutulmasa da her gün gelip ben buradayım sizin sandığınız gibi ben suç işlemiyorum deyip de günün belirli saatlerinde imza atıyorsa namaz da aynen öyledir.
Allah Kendisini veli olarak kabullendiği kullarını en güzel bilendir. Onların nasıl bir yapıya sahip olduklarını en güzel bir şekilde bilmektedir. Bu Sebeple günde beş vakit diğer dünya işlerinin yanında Allah ile zorunlu bir durum olması dışında kendisiyle kullarının bir araya gelmesini istemektedir. Bu anlatış ve anlayış ilk etapta okuyucuları hayrete düşürebilir. Ama kurandan okumak koşulu ile Allah namaza davet etmektedir. Bildiğiniz gibi şura suresinde Allahın vahiyle konuştuklarından birisi de gönderilmiş olan peygamberlere indirileni okudukları zaman konuşmuş oluyorlardı
42/51- Kendisiyle Allah'ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
“veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. “ Ayette geçen bu ifade Allahın insanlarla elçi aracılığı ile konuşması oluyor Yani iman eden bir müslüman namazda olsun diğer zamanlarda olsun kuranı veya diğer peygamberlere gelen kitapları orijinal haliyle okuduğu zaman Allah ile konuşuyor demektir. Zaten müslümanlar namazlarında kuranı okudukları zaman yaşayacak oldukları kuralları hayatı Allah ile konuşup pratik hayatta nerde ne yapılması gerektiği şeyler konuşulmaktadır.
Namaz insanların iman edenleri disiplin altına alarak nefislerinin ona yapacakları kötülüklere karşı korumak için, onu zırhlarla korumak içindir. Bilindiği gibi
İblis devamlı pusuda insanın zayıf anını beklemektedir. Ne zaman zayıf bir anını buldu hemen fırlayarak. Yılanların avını yakalamak için saldırdığı gibi insanın üzerine saldırarak avını yakalamaktadır. İşte Hazreti Yusuf peygamberin söylediği çok doğrudur.
12/ 53- "(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir." Elbette takva iktidarını kendisinde kuranlar nefsin iblisin şerrinden Allaha sığınarak korunurlar. Bu bir başka ifadeyle Vücudun bağışıklık sistemi zayıfladığı zaman dışardan gelen mikroplar vücudu kontrol altına alarak onu ölüme doğru götürmesi gibidir. İşte Namaz insanlara Dünya hayatında nerde hangi konumda nasıl davranıp yaşayacaklarına ait çizmiş olduğu hayat projesi ile diğer tehlikelere kötülüklere karşı korumaktadır. Namaz bir başka deyişle insanların iman edenleri hayata karşı eğiterek onları yaşanan hayatı kolaylaştırmaktadır hantal bir hayattan kurtarmaktadır. Canlı dinamik psikolojik olarak güçlü bir konuma getirerek yaşanan hayatın anlamlı olduğunu kendisine kanıtlamaktadır.
Yine bir taraftan namaz. Bazı İnsanların nefislerine zor gelip de o amelleri işleyenlere kolaylaştırmaktadır.
2/ 110- Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah Katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir. Bu ifadeyle insanların tekrar dönüp de yapmış oldukları yanlış davranışların düzeltme imkânı olmadığı gün gelmezden önce eğiterek dünyada onları büyük hesap gününe karşı hazırlamaktadır. Bir başka deyişle kimsenin kimseye fayda veremeyeceği herkesin hesabını kendisinin göreceği güne karşı hazırlamaktadır.
2/ 48- Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.
Namaz kişilerin her attığı adımın doğru mu yanlış mı olduğunu takip edendir. Yani onun suflörüdür yanlış yaptığı zaman hemen uyarır. Çünkü Aynı insan hem yanlışın hem de doğrunun yanında olamaz ya iman eder hakkın yanında olur ya da iman etmez şeytanın yanında olur.
33/ 4- Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir.
Namaz kıldığının şuurunda olanlar, insanları ve kainatı yaratan Allaha namaz kılıyorlarsa. Onun yarattıklarından herhangi birini sevgi ve ibadet yönüyle Allaha denk veya Allahın üzerinde bir konuma yerleştiremez. Ona duyduğu sevgiyi saygıyı ve ihtiramı yaratıklardan hiç birine veremez onun dengine veya üstünde bir sevgi veya saygı gösteremez.
Bu sevgi ve saygı bazılarında öyle boyutlara ulaşıyor ki, Bazıları peygamberleri Allahtan daha çok seviyor bazıları. Âlimlerinden daha çok seviyorlar. Bakınız kuran Hıristiyan olanlarda bunun örneğini verirken
5/ 116- Allah: "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki İlah edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen."
İyi niyetler sadece yeterli olmuyor. Peygamberler Allahın kulu ve elçisidir tutarda insan Allahın yarattığını Allahın konumuna koyarsa zulüm yapmış kelimeleri yerinden oynatmış Allahın hakkına tecavüz ederek şirk koşmuştur. İşte Allah’ın en çok celallendiği konu kendisinin karşısına hakkı olmadığı halde ilah edindikleri bir put dikmiştir.

19-Çok sorulan sorulardan birisi de Kuranda Namazın tarifi ve vakitleri yok. Bunu nereden öğreneceğiz.?
Namaz Kuranda kişilerin yaşadığı hayatın ve dinin adıdır. İki kısımda ele alınır. Birincisi kuranın orta namaz diye bahsettiği Allah’ın tarif ettiği şekildeki, yaşanan hayat namazı, Hayat namazını Kılmayan kişilerin günün belirlenmiş vakitlerindeki kılınması emredilen namazını kılmasının bir anlamı yoktur. İşte tarif edilen kurandaki hayat namazı.
2/177- Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahdileştiklerinde ahitlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır.
İşte Kuran bir kişinin söylediklerinin samimi olup olmadığını, yaşadığı hayatla sorgulanması gerektiğini söylüyor. Eğer Kişi Kendisinin Allah’a ve Allah’tan gönderilmiş olan peygamberler ve kitaplara inanıyorsa, bunu hayatıyla buluşturması gerekmektedir. Yani inancını yaşaması gerekmektedir. İşte asır suresinde dikkat çekilen konu da budur.
103/1- Asra Andolsun;103/2- Gerçekten insan, ziyandadır.103/3- Ancak iman edip Salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.
Allah İman eden ve Salih amel işleyenler için bir yol belirlemiş, o yol Kur’anın tarif ettiği yoldur. Ölçü odur terazi odur mizan odur. İnsanlar neleri ne kadar yapabilmişse o kurana uygunluk derecesine göre değere tabi tutulacaktır. İşte hayat namazı budur. İkinci olarak kılınan namaz da yaşanan hayatın Allah’a ait olduğunu belirlemek amacıyla Allah’ın insanlardan istediği benim tespit edebildiğim kadarıyla Peygamber için Altı, Diğer Müslümanlar için de beş vakit şekillenmiş olan namaz vardır. Daha önce de bahsettiğim gibi bu şekillenmiş olan namazın Allah Katında hüsnü kabul görmesi için düzgün, Allah’ın emir ve yasaklarına uyulan bir hayatın oluşu neticesinde kılınması gerekir. İşte Maun suresinde namazları kabul olunmayacak kişilerin tanımını Şöyle yapmaktadır.
107/1 Dini Yalanlayanı gördün mü.?2-işte yetimi itip kakan3- Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur.4- Namaz kılanların vay haline,5-Ki Onlar namazlarında yanılgıdadırlar.6- ve ufacık bir yardımı da engellemektedirler.”İşte bu tip insanların Allah katında kılmış oldukları namazlar kabul olmayacaktır.
Önce Namaz Allah’a Kulluk Yapmayı kabul edenlerin başta peygamberler olmak üzere günün tarif edilen belirli vakitlerinde Allah’a Ait yaşanan Hayatın İnsanın kendi kendisi ile hesaplaşarak. Allah’a Bilgi verilmesidir. Yani Yaşanan hayatın o bölümü ile ilgili diliminde yapmış olduğu yanlışlıklardan dolayı özür dileyerek kendisinin, Allah’tan af ve mağfiret dileyerek, doğru yolda yürüyebilmesi için dua etmesidir. Dikkat edildiği zaman insanlar, çok yanılgıda, çok aceleci çok unutkandır. Çünkü Onu Doğru Yoldan engelleyen ve devamlı yanlışa götürmenin hesaplarını yapan iblis ve şeytanla imtihan edilmektedir.
Önce Kuranda Namazın kaç rekât olduğunu ve namazın kime ve kimin adına kılınması gerektiğini yakalamaya çalıştıktan sonra hangi vakitlerde kılınması gerektiğini bulmaya çalışalım inşallah.
ALLH’IN KURAN DA TANIMLADIĞI NAMAZ SAVAŞ ANINDA BİR REKÂT NORMAL ZAMANLAR DA İKİ REKATTIR.
4/101100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
4/101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kâfirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
4/102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kâfirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.
4/103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.”
Şimdi ben burada ki anladığımı, okuyucularla paylaşmak isterken benim söylediğim doğru deyip dayatmak istemiyorum. Eleştiri mutlaka olacaktır. Onları da saygı ile karşıladığımı belirtmek isterim.
Allah Kuran da Ayette belirtildiği gibi bir korku ve savaş namazından bahsetmektedir. Kuran bir konuyu işlerken bir hikâye bir masal gibi anlatmamıştır. Daha öncede verdiğim örnekteki gibi dağın içerisindeki madenleri nasıl inceleme ve tahlil yaparak, ayrıştırıp, ayrı ayrı ortaya çıkıyorsa, kurandaki ayetlerin kastettikleri manalarda kuran içerisine serpiştirilmiş vaziyettedir. Onun yorumunu kuranın bütününde aramak lazımdır.
Nisa suresinin yüz ikinci ayetinde, Allah resulüne savaş anında kılınan kısaltılmış bir namazın tatbikatını yaptırıyor. Ve nöbetleşe kılınan namazdan bahsediyor. “ Sen içlerinde olup, onlara namazını kıldırdığında, onlardan bir gurup seninle birlikte namaza dursun. Silahlarını (yanlarına) alsın böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar,” İşte buraya kadar peygamberin önderliğinde bir gurup Müslümanın kılmış oldukları namaz anlatılmıştır. Secde ifadesi de kuranın diğer ayetlerinde söz edilmektedir. Kılınan peygamberin dışındaki Müslümanların namazı bir rekât olmaktadır. Ayete devam edelim, Namazlarını kılmayan diğer gurup seninle birlikte namaz kılsınlar” işte burada ikinci gurubun da kıldığı namaz da bir rekâttır. Bu ayetin orijinalinde yok ama birinci gurupta kılınan namazın rekât sayısı ikinci gurupta da verilmeye gerek yoktur. Peygamber iki tane guruba ayrı ayrı birer rekât kıldırmasından dolayı kendisi iki rekât diğer Müslüman cemaatlerde birer rekât kılmış oluyorlar. Bu Hem onlardan peygamberin farklılığını izah ederken hem de bir önderin her konuda önce taşın altına elini koyan kendisi olmalı ki kendisini takip edenlere o yaşam zor gelmesin. Onunla ilgili bir ayet örneği nakledelim.
17/79- Gecenin bir kısmında kalk, sana ait nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır” İşte bu namaz. Diğer Müslümanların kılmak zorunda olmadığı namazdır.
Yine namazların rekâtları ile ilgili ayeti incelemeye devam edelim. Asıl ayette önemli olan ve verilmek istenen mesaj” onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Kâfirlerin Allah Müslümanların boşluk anını yakalamak için fırsat kolladıklarını onlar hep birden eğer namaz kılarlarsa fırsatı ganimet olarak bilirler ve sizi yenilgiye uğratarak kendi dinlerine çekerler. Veya sizi eziyete uğratırlar uyarısında bulunmaktadır. Allah Kendisine inanan ve kul olanlara öyle bir yaşam biçimi öğütlemektedir ki. Normal anda kılınan namazı iki rekât savaş anında kılınan namazı da bir rekâta düşürerek Müslümanların diğer vakitlerini boş durmaksızın eşyanın dilini çözerek küfrün karşısında güçlü onurlu ve dik duruşu göstererek Allah’ın dinini yeryüzüne duyurulmasını istemektedir.
8/60- Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.” Görüldüğü gibi Namaz esas olarak Allah adına yaşadığının ibadet ve kulluğu Kime yaptığını sembolize etmektir. Yoksa Allah’ın insanların namazına ihtiyacı yoktur. İnsanların namaz kılmaya ihtiyacı vardır. Namaz insanları gerçekten farkında olarak eğer kılınıyorsa kötülüklerden alı koyar.
29/45- Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir.”
Bakınız namaz normal şartlar altında veya güvenliğin oluştuğu zamanlarda tam olarak kılınması gerektiğini emretmektedir.
4/103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır”
Daha önce bahsettiğimiz gibi savaş anında veya kâfirlerin kötülük yapma korkusuyla namazın kısaltılması gerektiği vurgulanırken, acaba kısaltılma dört rekâttan bir rekâta mı kısaltılıyor. Yoksa iki rekâttan bir rekâta mı kısaltılıyor.? Dikkat edildiği gibi orada peygamber namazı korku anında iki rekât kılıyor. Çünkü bölükler halinde iki cemaat oluşuyor. Diğerleri ise birer rekât kılıyorlar. Ben bu konuda normal şartlar altında namazın iki rekât kılınması, ayetin anlattığına göre daha uygun olur kanaatindeyim. Çünkü şu Anda aramızda peygamber yok. Ama ben dört rekât olarak anlayanlara da saygım vardır. Yanlışlıklarından dolayı insanlar bütün cehtlerini gösterdikleri zaman sorumlu tutulmayacaklardır. O zaman şu çelişki ortaya çıkmaktadır. Kuran hiçbir zaman şu namazı iki şu vakit namazları dört şu vakit namazı da üç rekât kılacaksınız diye bir emir vermemiştir. Doğru olanı, ya hepsi ikidir ya hepsi üçtür, ya da hepsi dörttür. Farklı farklı rekat sayısı olmaz.
Ama bir gerçek vardır ki, Cuma namazı genelde ittifak halinde, bütün imamlarda veya alimlerde iki rekat olduğu bize mütevatir olarak gelmiştir. Cuma namazının islâmın emirlerinin sansür uygulanmadan kılındığı yerde, öğle namazının yerine geçtiği halde öğle namazı dört rekat Cuma namazı ise iki rekat kılınması çelişki oluşturmaktadır. Yani Cuma namazı iki rekâtsa öğle namazı da iki rekat olmalıdır. Öyleyse diğer namazlar da ikişer rekattır. Diyebiliriz Dört kılanlara da neden dört kılıyorsunuz diye yadırgamam. Ama Allah’a ait olan ibadet ve kulluğu saptırarak namaz kılış şeklini bir de başka birilerinin adını kullanarak kılınırsa bu insanları şirke götürür kanaatindeyim Allah korusun.
NAMAZLARIN FARZI SÜNNETİ OLMAZ
Namazların farzı ve sünneti olmaz. Peygamberler örnek olarak, namazları Allah’a kılarlar. Diğer Müslüman olanlar da Peygamberin kuranda tarif ettiği gibi, kıldığı namazı, örnek olarak onlar da Allah’a kılarlar. Allah’ın emri vardır, Allah’ın yasakladığı vardır. Peygamberler kendiliğinden bir hüküm koyamaz bir emir veremez onun yaptıkları ve konuştukları kurandandır. Eğer namazın sünneti diye bir namaz kılınıyorsa bu Allah’a şirk olur. Kuranda iki çeşit namaz vardır. Birincisi peygamber ve diğer Müslümanların Allah’ın emrettiği vakitleri belirlenmiş olan namaz, diğeri de peygamberlerin farklı olarak kıldığı nafile namazdır.
17/79- Gecenin bir kısmında kalk, sana ait nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır.” Diğer Müslümanlar da kılarlarsa onlarda nafile olarak kılarlar.
Eğer peygamber Sünnet namazı kılıyor idiyse, namaza niyet ederken ne diye niyet ederdi? Niyet ettim öyle namazımın sünnetimi kılmaya mı derdi. Bu anlayış yanlıştır. İşte Yahudilerin ve Hıristiyanların Kendi peygamberlerini ilahlaştırması bu anlamda idi.
9/30/Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?
9/31- Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rabler (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar, tek olan bir İlah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emir olunmadılar. O'ndan başka İlah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir.
Görüldüğü gibi Rab edinmek ilah edinmek demek, Ona olan sevgiyi övgüyü, ihtiramı Allah’a olan sevgi ve ihtiramın önüne geçirmek demektir. Soruyorum size öğle namazı on rekâttır diyorlar. Dördü ilk sünnet dördü farz ikisi de sünneti müekkede diyorlar. Yani dört rekat Allah’a altı rekat peygambere kılınıyor bu çarpık bir paylaştırma değil mi.?
6/136- O'nun üretip-türettiği ekin ve hayvanlardan Allah için bir pay ayırdılar, sonra kendi zanlarınca: "Bu Allah'ındır, bu da ortaklarımızındır" dediler. Kendi ortakları için olan (pay), Allah tarafına geçmez, ama Allah'a ait olan kendi ortaklarının tarafına (payına) geçer. Ne kötü hüküm veriyorlar?
6/137- Yine bunun gibi onların ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını öldürmeyi süslü gösterdiler. Hem onları helake düşürmek, hem kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için. Allah dileseydi bunu yapmazlardı; sen onları ve düzmekte oldukları iftiraları bırak.
6/138- Ve kendi zanlarınca dediler ki: "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O'na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah'ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir.
6/139- Bir de dediler ki: "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ölü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar." Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir.
6/140- Çocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın kendilerine rızkı olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır.
Bu Ayetlere baktığımız ve incelediğimiz zaman da Hıristiyan ve Yahudilerin kendi peygamberlerini, ilahlaştırmasıyla, müslümanım diyenlerin peygamberini ilahlaştırması arasında ne fark vardır.? Bunları inşallah ilerde detayı ile inceleyeceğiz.
Öyleyse Namazın sünneti diye namaza niyet edilmez. Peygamberde namazı Allah’a kılar. Diğer iman edenler de peygamberin kıldığı gibi Allah’a namazı hangi vakide ait kılacaksa o vakidin ismini anarak Allah için namaz kılmaya diye niyet eder iki rekât kılar ve yeryüzünde rızkını arayarak. Eşyanın esrarını çözer durmadan çalışır küfre karşı yenik düşmemenin yollarını arar.
4/103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, müminler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.
Namazda, Dönülmesi gereken yön, hangi namazı kılacaksa o namaza niyet Kıyam , kıraat, Rüku, sücut yani secde vardır. Kıraat kurandan kolay geleni okumaktır. Diğer namazda yapılanlar teferruattır. Ellerinin bağlı mı olacağı salgın mı olacağı oturduğu zaman ne kadar oturacağı bunlar namazın aslı ile alakası olmayan şeylerdir kişilerin tercihidir.
KURANDA BAHSEDİLEN NAMAZ VAKİTLERİ
Kuranda her örnekten bir örnek verdik hiçbir eksik bırakmadık derken Allah nasıl namazın rekatlarını belirtmişse namazın vakitlerini de belirlemiştir. Bu vakitleri Ayetlerden örnekler vererek açıklamaya çalışalım.
SABAH NAMAZI.: 50/39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce Hamd ile tespih et.
Sabah namazı, gecenin bitişi ile başlar, ve güneşin doğuşuna kadar devam eder Gecenin bitişini de kuran başka bir ayette şöyle izah eder.
2/187- Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tövbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar
Ayette izah edildiği gibi, Oruç tutmaya başlanılan an gece ile gündüzün birbirinden ayırt edildiği, beyaz iplikle siyah iplik ifadesiyle, sanatsal bir üslupla anlatılan bölümdür. Bunun saatini bu konunun uzmanlarına bırakalım. Demek ki sabah namazı beyaz iplikle siyah ipliğin biri birinden ayrıldığı zamandan başlayıp, Güneş doğuncaya kadar bölümüdür.
ÖĞLE NAMAZI: 24/58- Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
20/130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini Hamd ile tespih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.
24/58 De bahsedilen açık olarak öğle diye bahsetmektedir. 20/130 da ise gündüzün uçlarında diye bahsedilen öğle namazıdır. Aslında bu ayette akşam namazı hariç bütün vakitleri kapsamaktadır. Güneşin doğuşundan önce kılınan sabah, batışından önce kılınan ikindi, gecenin bir bölümü yatsı namazıdır.30/18
İKİNDİ NAMAZI.:Yine Aynı ayeti örnek olarak verebiliriz, 20/.130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini Hamd ile tespih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tespihte bulun ki hoşnut olabilesin.
AKŞAM NAMAZI: 30/17- Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin).
30/18- Hamd O'nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.”
YATSI NAMAZI:50/40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et.
20/130- Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.”
SADECE PEYGAMBERE HAS NAFİLE NAMAZI.:17/79- Gecenin bir kısmında kalk, sana aid nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır.”
İşte kurandan verdiğim ayet örnekleri bunlardır. İsterseniz namaz vakitleriyle ilgili karmaşık olarak ayetleri vereyim hangi ayette hangi namaz vardır onun kararını siz verin.
17/78- Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl, fecir vakti (namazda okunan) Kur'an'ı, işte o, şahid olunandır.
17/79- Gecenin bir kısmında kalk, sana aid nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır
24/58- Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
30/17- Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin).
30/18- Hamd O'nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.
50/”39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
50/40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et.
Gönderen Ali Rıza Borazan zaman: 01:13 0 yorum
Gönderen Ali Rıza Borazan zaman: 09:04
2 yorum:

Emrullah dedi ki...

Selam

Hocam bloğunuzla yeni karşılaştım. samimiyetiniz beni şaşırttı. ben bu düşüncelere sahip olan kişilerin kalmadığını ve tek başıma olduğumu sanmaya başlamıştım.

Okuma yeteneğimi genelde Kur'an-ı Kerim için harcamaya çalışıyorum fakat fırsat buldukça bloğunuzu takip etmeye çalışacağım inşaAllah.

medeni0001
27. November 2010, 09:50 PM
Peygamber Kimdir ve Peygamberin Vazifeleri Nelerdir?:1-Allah'ın vahyini insanlara tebliğ etmektir.2-Kur'andaki Allah'ın hukukunu insanlara tebliğ etmektir.3-Kur'andaki tevhidi akideyi insanlara tebliğ etmektir.4-Kurana uygun ahlakı insanlara göstermektir.Peygamber Kim değildir?1-Peygamber Kur'anın üstüne yeni bir kitap ve yeni bir akide getiren insan değildir.2-Kur'ana rağmen yeni bir hukuk sistemi getiren insan değildir.3-Kur'ana aykırı sözler sarfeden insan değildir.4-Kur'anda belirtilmemiş ibadetler türeten insan değildir.O halde hadis kitabı diye hadis literatüründe peygamberin sıfat ve özelliklerine uygun düşmeyen hayali bir peygamber türetildiğine göre bu peygamber Hz.Muhammed değildir.Bu olsa olsa sapkınların türettikleri sahte bir peygamberdir.Lütfen sahte peygamberlere ve onun yardakçılarına tabi olmayın.Kur'ana tabi olun
Kur'anda hiçbir kelime ilgisiz ve yersiz kullanılmamıştır.peygamberde insanlara güzel ahlak örneği olmak ve Allah'ın Vahyini(tevhidini,akidesini ve hukukunu) tebliğ için vazifelendirilmiştir.yoksa ritüel bir ibadet biçiminin örneklerini göstermek için gönderilmemiştir.Allah'ında zaten insanların ibadetleri de dahil olmak üzere Onun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.zaten haniflerinde bir ibadet biçimi vardı ve kendilerine göre ibadet edip dua ediyorlardı,yeni bir ibadet biçimine ihtiyaç bile yoktu.peygamberimizden sonra bu ritüel bir ibadet olan namaz,uydurma hadislerle oluşturulmuş,emeviler tarafından desteklenmiş ve icad edilmiş bir askeri ibadet şeklidir.askeri diyorum çünkü askeri bir disiplin şeklinde yapılmaktadır ki,Cenabı Allah kullarını kendi askerleri olarak değil,abd olarak yani kul olarak görmüştür.ha aslında bu uyduruk namaz emevilerin işine çok iyi geldi,çünkü insanlar boş durdukları zaman düşünmeye,Kur'anı incelemeye ve gereklerini yerine getirmeye zaman bulabilirlerdi,bunlar ise onların iktidarlarını tehlikeye sokabilirdi,onların robot veya asker olması gerekiyordu,onun içinde uydurma hadislerle askeri bir ibadet şekli uydurdular.oda namazdı.zaten gerçek imanlı bir mümin bilirki Allah,abes bir işle meşgul olmaz ve abes bir şeyi emretmez,Allah,tarifini yapmadığı bir ibadeti niye emretsinki.bazı yerlerde ruku kelimesi,bazı yerlerde secde kelimesi geçmiş,ancak bunları ardarda şu şekillerde yapacaksın diye ayrı bir vahiy ve emir olmadığına göre bu uydurulmuş namazla bu secdelerin aslında bir ilgisi de yoktur.Bunların hepsi Allah'a tazim ve hürmeti içeren veya halka faydalı işleri ifade eden kelimelerden başka bir şey değildir.Allah sizin şeklinize kılık kıyafetinize değil,takvanıza yani güzel ahlakınıza değer verir ayeti de buna en güzel kanıttır.

medeni0001
28. November 2010, 09:32 PM
http://www.wikiled.com adlı siteye göre
سجد
Kelimesinin Anlamları
aşırı saygı,ayağına kapanmış,bitkin,diz çökmek,el pençe divan durmak,halsiz,halsiz bırakmak,ibadet,ibadet etmek,ilahlaştırma,perişan,perişan etmek,secde,secde etmek,taparcasına sevmek,tapınmak,tapmak,yere serilmiş,yere sermek,yere yatırmak,yormak,yüzükoyun yatmış

medeni0001
28. November 2010, 09:46 PM
http://www.wikiled.com adlı siteye göre
''gym'' قيم
Kelimesinin Anlamları:
önemli,bekçi,değer,değerli,dikkate değer,emanetçi,faydalı,gardiyan,hapishane müdürü,kapıcı,kıymetli,kodaman,koruyucu,layik,muha fız,mutemet,müdür,mütevelli,rektör,saygıdeğer,sayg ın kişi,sorumlu kimse,vasi,veli,yakışır,yediemin,önemli kimse

medeni0001
28. November 2010, 10:12 PM
http://www.wikiled.com adlı sözlük sitesine göre
قرأ ''gre''
Kelimesinin Anlamları:
anlamak,anlamına gelmek,aydın,bilgili,eğitimini görmek,okuluna gitmek,okumak,okumuş,okunan,okunmak,sökmek,yorumla mak,çözmek

medeni0001
28. November 2010, 10:16 PM
http://www.wikiled.com adlı sözlük sitesine göre
صلاة
''salat'' Kelimesinin Anlamları:
dua,rica,fayda,askerlik,ayin,bağlılık,bakımını yapmak,bildiri,destek birliği,dilekçe,dini tören,dinsel tören,duacı,dualar etme,düşkünlük,faaliyet,fedakârlık,görev,hizmet,hi zmet vermek,hizmetçilik,ibadet,ibadet eden kimse,işleme,kulluk,memuriyet,müşteriye bakmak,namaz,sadakât,servis,servis atışı,servis takımı,tamir
etmek,tamirhane,tebliğ,uşaklık,yalvarma,yardım etmek,çiftleştirmek,özveri,üvez ağacı

bartsimpson
26. July 2012, 02:22 AM
Yine namazla ilgili kafamda oluşan sorulara karşılık; hanif bir arkadaşımızın bana göndermiş olduğu bir cevap mailini sizlerle paylaşmak istedim. Umarım faydalı olur.

1- abdest: yüz ve dirseklere kadar kolların yıkanması, başın ve
ayakların mesh edilmesi. abdesti yalnızca tuvalete gidip gelmek bozar.
Abdestin sırası da farzdır. Yıkanmak abdest yerine geçmez. Ayrıca bu
abdest ritüeli tekrardan yerine getirilmelidir.

2- vakit: sabah (fecr) (sabahın alacalı olduğu vakit yani takvimlerde
belirtilen imsak ve güneş arasındaki zaman) öğle (vusta): öğle vakti
güneşin tepede olduğu vakitten akşam karanlığı çökmeye başlayıncaya
kadar olan vakit. (yani öğle namazı vaktinden akşam namazı vakti
girinceye kadar ki hilal) akşam (işa) (akşamın alacalı olduğu vakit,
yani takvimlerdeki akşam vakti ile yatsı vakti arasında kalan süre)
tabi bu takvimlerde yazan süreler milimetrik olmasa gerek. Şahsen ne
astronomi ilmim ne de konuyla alakalı alet teçhizat kaynaklarımız kafi
olmadığından diyanetin belirlemiş olduğu süreler en sağlam
görünüyor...

3- amaç: ALLAH'la randevulaşmak. Kuran okumak, rabbi tespih etmek, o
gün işlenmiş günahlardan ötürü tövbe ve istiğfar etmek ve de gerek
dünya namına gerekse ahiret namına dua da bulunmak.

4- kıble: Kabe’ye yönelinmeli, olağanüstü koşullarda kıble
bulunamıyorsa doğu da batıda ALLAH'ındır diyerek göz ardı edilebilir.
Ancak buradan milimetrik bir kıble arayışı içinde kılı kırk yarmamızın
zaruri olmadığı ortaya çıkıyor.

5- ses tonu: ne bağırılmalı ne de fısıldanmalı. Ağızdan çıkan sesin en
azından kulak tarafından duyulması sağlanmalı. Cemaatle kılınan
namazlarda ise rüku ve secde bölümleri de dahil olmak üzere imam hep
yüksek sesle olmalı cemaat ise susmalı.

6- tekbir: Tüm komutlar tekbirle verilmelidir. Ancak iftitah
tekbirinde elleri kulağa yahut başka yerlere götürmek vs söz konusu
bile değildir. Sadece dil ile ve biraz da yüksek bir tonla ALLAHu
ekber denilmelidir.

7- kıyam: eller bağlanmadan ayakta durularak Kuran okunmalıdır.
Kuran’ın hepsi ALLAH kelamı olduğundan ötürü her bölüm, her ayet sıra
vs önemli olmaksızın okunabilir. Namazda okunmayacak süre yoktur.
Kitap ele alınarak da okunabilir. Kitabın anahtarı olan fatiha illaki
ibadet olan tilavetlerde kilidi açmalıdır. Beraberinde mealde terennüm
edilebilir.

8- rükû: kıraat bölümü bitince tekbir getirilip rükuya gidilir. Belli
bir süre tesbihat yapılıp tekbir komutuyla direk secdeye gidilir.
(burada altın husus rükûdan doğrulup yani tekrardan kıyama gidilip
tekbir edilmesi değil direkman secdeye gidilmesidir. Çünkü namazın
sırası da farzdır. Ve o da her rekat için kıyam, rüku ve secdedir.
Kuran’da hep bu sıralamayla gelir. (semi ALLAHu limen hamide vs gibi
uygulamalar da otomatikmen devre dışı kalır.

9- secde: alınlarda secde izi kalacak sürede dua edilmelidir. elbette
secde ederek yakınlaş emri doğrultusunda talebin (duanın) en uygun
olduğu an secdedir. uzunca hem dünya hem de ahret için dua etmek en
makbul şey olsa gerek. Secde deki en kritik husus iki secde değil tek
bir secdenin olmasıdır. Secde edip oturmak sonra da tekrar secde etmek
namazı bozar. Çünkü namazda oturmak diye bir şey söz konusu bile
değildir.

10- birinci rekatı tamamladık. Normal şartlarda namaz 2 rekât
olduğundan aynı hareketler bir kez daha yapılıp namaz tamamlanır.

11. namazın tamamlanması: secdeden sonra tekbir komutuyla namaz biter.
(oturmak, tahiyyat, selam vs gibi olguların namazla ilgisi yoktur.
secde bittiği anda namaz bitmiştir.)

12- namazın ardından, oturarak, yan yatarak, ayakta durarak yani her
koşul ve pozisyonda ALLAH'ı tesbih etmemiz (yüceltmemiz) gereklidir.

13- savaş durumunda namaz bir rekâttır. Seferilikde namazı kısaltmak
diye bir şey söz konusu değildir.

14- herhangi bir korkunun hasıl olduğu durumlarda yürüyerek,
gizlenerek yahut binit üstünde namaz kılınmalıdır. Bu tarz namazlarda
kıble de dahil olmak üzere hiçbir şekilsel şart yoktur. Sadece kıraat,
dua ve tesbih yapılarak namaz göz ucuyla da olsa eda edilir.

15- cuma namazı: bizzat meşru otoritenin (imamın) yahut ondan yetki
almış vekillerin cuma günü öğle namazı vaktinde kıldırdığı cemaatle
kılınan normal namazın aynısıdır. kadın erkek her Müslüman’a farzdır.
adı konmuş vakit süresince ticaret yapmak, çalışmak, eğlenmek vs
haramdır.

16- namazın kazası yoktur. bitkisel hayatta bile olunsa namaz asla
terk edilmemelidir.

17- kıraat bölümü müstesna herkes en iyi bildiği dilde rabbine
yakarmalıdır. Kuran’ın haricinde anlamadığımız sözleri rabbe sunmak
saygısızlıktır.

18- namazda ALLAH'ın huzurunda olununduğunun bilinmesi yani huşu
esastır. Kişinin sahip olduğu kültürde saygısızlık olarak kabul edilen
ve sözüm ona belli muteberliğe sahip (vali, başbakan, müdür, patron
vs) insanların yanında yapamadığı hareketleri (sakız çiğnemek, şeker
yemek, geğirmek, yellenmek, sigara içmek saçma sapan vücut hareketleri
yapmak, konuşmak, gülmek, kıkırdamak, üçüncü şahıs ve durumlarla
muhatap olmak vs) ALLAH'ın huzurunda yapması saygısızlıktır.
(farkındaysanız haram, günah yahut namazı bozar demedim :)))

19- İslam’da tesettür esastır. kadın erkeğin (mahrem olmayan) beraber
namaz kılmaları, yahut kadınların erkeğin önünde olmaları caiz
değildir. Dolayısıyla erkeklere kadınların imam olması da...

20- Namaza özgü herhangi bir kılık kıyafet yoktur. Ancak Müslüman
tırışkadan insanlarla buluşurken gösterdiği kılık kıyafet, temizlik vs
gibi hassasiyetlerin binlerce katını rable buluştuğu zaman
sergilemelidir.

21- teheccüd: gece kalkıp kuran okumaktır (gecenin üçte birinden fazla
üçte ikisinden az) (kuran’la hücceti tamamlamak) yani gece namazı diye
bir şey söz konusu değildir.

22- her sabah özel kuran okumak farzdır.

23- kadına ayrı namaz erkeğe ayrı ritüeller diye bir şey söz konusu
bile değildir. Mezheplerin uydurmasıdır. Kadın ve erkek aynı şekilde
namaz kılmalıdır. Peygamberin sünnetini takip ediyorum diyenlerin
kadın peygamber olmadan kadına ayrı namaz icat etmeleri gülünç değil
de nedir?

Sonuç olarak namaz Kuran’ın en temel emirlerinden birisidir. Özrü,
telafisi ve kazası yoktur. Kuran’a göre ancak namaz kılanlar dinde
kardeşimizdir, gene yalnızca namaz kılanları uyarabiliriz. Namaza
üşene üşene kalkanlar münafıktırlar. Hiç kılmayanların varın hükmünü
siz düşünün. Evin reisi olan babaların, ailelerine namazı emretmeleri
gerekirse cebren de olsa her vakitte onların başlarında olarak
kıldırmaları farzdır.

Namaz kılmayan bir insan zahiren Müslüman’ım dese de İslamlığı yoktur.
Beynel menzileteyn durumundadır. Kendisine kız verilmez, eşse nikah
altında tutulmaz, vela hukukundan beridir. Ve beradır. Kendisiyle
velayete dayalı her türlü hukuk rafa kaldırılır beri olunulur…

Tabi ki namazı Müslüman gibi kılmak olmazsa olmazdır. Hanif bir
Müslüman’ın Sünni gibi yahut Şii gibi namaz kılması ya da onların
arkasında kılması düşünülemez. Eğer Kuran’da anlatılan namaz kendisine
ulaşmışsa ALLAH’tan değil de kullardan korkarak Sünni gibi kılması
yahut utanarak saklanarak gizleyerek namaz kılması münafıklığının en
çarpıcı alametidir. İsterse keçe gibi üstüne çullansınlar isterse
çetelerini üzerimize salsınlar…

Not: kuran deyip mezhepleşmeyi haklı olarak şiddetle eleştirenlerin,
her kişiye özel kişi adedince farklı namaz uygulamasına sahip
olmalarının İslam’la uzaktan yakından alakası yoktur.

Bu vahim durumun arkasında herkesin öyle ya da böyle geçmişinden,
çevresinden ön kabullerinden şöyle ya da böyle pek çok şeyi farklı
dozlarda namaza bulaştırmalarından ve de bilgi eksikliklerinden
kaynaklanmaktadır.

Hayatında hiç namaz görmemiş hatta ıssız bir adada yaşamış hay’a bile
ayakta dur, dizlerine eğil, ve alın üstü kapan bu arada da kuran oku
rabbi tespih et , dua et ve bunları da günde üç defa ve her vakitte
iki kere yap dersen yapar. Ama işin içine farklı yanlış bilgiler ve
önyargılar girince işin içinden çıkılmaz gibi gözüküyor.

Mağara adamı ne iki secde yapar, ne de rükudan sonra tekrar kalkma
arzusu gösterir. Ne de elini nerede bağlayacağı spekülasyonlarına
girer.

Hamdolsun biz 2007 yılından beri bu şekilde namaz kılıyoruz. Ve ALLAHa
çok şükür ki dünyanın pek çok farklı bölgesinden (Pakistan, mısır,
Suriye, Lübnan, Cezayir, Malezya) tanıştığımız hanif Müslümanların da
bu şekilde namaz kılmaları bizi hakkın yolunun tek olduğu ve eğer
sistematik bir çalışma yapılınca namaz gibi en kritik konuda bile hiç
tanımadan %100’e yakın bir mutabakat sağlanıyorsa her konuda tek
İslam’a ulaşmamızın içten bile olmadığını müjdeliyor.

Selam,saygı,dua ve muhabbetlerimle

Okuduğum yüzlerce yazı binlerce form sonucunda olay budur şükür namaz olayını bu şekilde anlatan kardeşimize ve buna vasıta olana

bu bağlamda bir konu daha aydınlatılabilirse sevineceğim ve şükredeceğim okuduklarımdan anladığım kadarı ile salat namazı içinde barındıran ve günün belirli vakitlerinde (bu vakitler namaz vakitleri mi?) farz kılınan bir eyemler bütünü ama günümüzde biz sadece namaz kılarak bu farziyeti yerine getiriyoruz yani salat eylemi eksik kalıyor.

acaba namaz ritüelini anlatan bu güzel mail gibi bir maili de salat için o değerli hanif arkadaştan almamız mümkün mü acaba :)

bartsimpson
26. July 2012, 02:33 AM
"khaos" kardeşi ve "hiiic" kardeşi üzdüğüm için post silinmiştir.

bartsimpson
26. July 2012, 02:49 AM
"khaos" kardeşi ve "hiiic" kardeşi üzdüğüm için post silinmiştir.

bartsimpson
26. July 2012, 03:01 AM
"khaos" kardeşi ve "hiiic" kardeşi üzdüğüm için post silinmiştir.

bartsimpson
26. July 2012, 03:11 AM
"khaos" kardeşi ve "hiiic" kardeşi üzdüğüm için post silinmiştir.

bartsimpson
26. July 2012, 03:20 AM
"khaos" kardeşi ve "hiiic" kardeşi üzdüğüm için post silinmiştir.

40tr40
6. February 2013, 12:08 AM
Eğer olsaydı bu Kuranda en ince ayrıntısına kadar açıklanırdı.
-Kutuplarda kaç vakit kılınacağı, buzlu suda nasıl abdest alınacağı
-kaç kere eğilip kalkılacağı
-v.s.
Gerekli herşey en ince ayrıntısıyla açıklanmış, miras hukuku, eşlerin durumu v.s.
Allah unutucu değildir.

Seni çoook sevdim be hiiic kardeş. Uzun süredir bu kadar, doğru bildiğini; sütre gerisine saklanmadan söyleyenine rastlamadım.Ebuzer Elgiffari canlandı gözümün önünde.Fikirlerine aynen katılıyor ve altına imzamı atıyorum.Fikirlerimiz birebir uyuşuyor. Ancak itiraf etmeliyim ki, siz çok daha cesursunuz. Ayrıca Kur'an-ı bir bilmece! kitabı olmaktan kurtaramadıkça bize kurtuluş yoktur diyorum. Tüm Haniflere saygılarımı arz ediyor Rabbimizin rahmeti ve bereketi üzerinize olsun diyorum. Sağlıcakla hanif kalın inş.

merdem
7. February 2013, 08:57 AM
A’râf / 31


Şaban Piriş Meali :
-Ey Ademoğulları, her mescide gidişinizde güzel elbisenizi giyin; yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah, israf edenleri sevmez.

Kendi kendime hep sormusumdur; Mescidlere giderken en güzel sekilde giyinmek, yemek!?!?, fakat israfa gitmemek.

Mescidler rituell olarak namaz kilmak icin olsaydi, neden Ayet güzel giyinmekten, süslenmekten ve yiyip icmekten bahsetsin ki?

aşık74
5. April 2013, 11:31 PM
Namazda kabeye dönülüyor. Kabe de dikilitaş değilmidir arkadaşlar ?

merdem
5. April 2013, 11:53 PM
Namazda kabeye dönülüyor. Kabe de dikilitaş değilmidir arkadaşlar ?


YES!


http://mutluozbay.wordpress.com/2011/02/26/kabe-dikili-tas-dedil-mi/


http://gercek-islam.com/hac.php


http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=1145&PN=0&TPN=1 linki degistirdim.


Denizde kum internette izahlar :) Sitemizde de yeteri kadar vardir zannederim.

Selam ve dua ile.

Karar kendinizindir, inceleyin.

galipyetkin
6. April 2013, 12:07 AM
Şunları okumuş muydunuz?

1-http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1037&page=19



2-Müslüman kişi, ilimden başka bir yol gösteren edinmez. O, ilimden beslenir ve ilmin en gerçeğinin de orijinal vahiyde olduğunu bilir. Bu nedenle de ''O dedi, Bu dedi'' masallarına itibar etmez.

Yaşamı Nebi'nin yaşamına rastlamışsa, O'nun vahiy yorumuna katılır ve O'nun yaşamını benimser. Resul ölmüş veya kendisi O'nun zamanından sonra dünyaya gelmişse, artık kimseye uymaz. Şahsen sorumlu olacağından, suç ve ceza ile mükâfat şahsidir; yorumlarını kendisi yapar, imama mimama uymaz. İmam da Resul olmadiğindan söylediği de vahiy değildir.

Bireyler ümmet toplumunu oluşturduklarında, işler aralarında ''şura'' iledir. Şura ise işlerin kimseye havale edilmediği, asaleten yapıldığı için namaz kıldırma iddiası ile ortaya çıkmış imam da müteahhit konumundadır. Şura, ortaklaşa yönetimdir; katılımcı demokrasinin en ileri derecesidir. Herkes asil olduğundan katılım da denemez; ancak elbirliği ile yönetim denilir. O halde böyle bir sistemde imamın namaz-mamaz kıldırma haddi olamaz. Esasen imam islamda din işlerinin müteahhiti durumunda olduğundan islam bu nedenle Ruhban diye bir olguyu da tanımaz. İmamın peşinde saf tutulması abestir, sürü olmak pramit oluşturmak, Bakara-104. ayete aykırı olarak iradesini teslim etmektir. Toplu namaz kılma, yani imamın namaz kıldırması metot olarak da islama aykırıdır; çünkü işler havale edilemez: herkes işi kendisi yapmak durumunda olduğu için buna ''asalet-asaleten'' denilir.

Son vahiy gelmişken, bu vahiy-Kur'an- kendisini tatmin etmediğinden ve toplum içinde bu vahiyden daha imtiyazlı bir duruma geçmek için namazla toplumu etki altına almaya çalışmış bir takım kişiler başarılı olmuşlar toplumda imtiyaz sahibi olmuşlar, ve böylece hükmetmişlerdir. Bu toplumlar her alanda bireyciliği ve gemisini kurtaran kaptan mizacı taşırlar. Bu yüzden Bu toplumlarda ''şura-müşavere- yoktur. Allah'ın huzuruna çıkma gibi bir mistisizmin hakim olduğu bu toplumların tümü de liberalist, yani hak dinde ''sıla-i rahim'' denilen sosyalizmi (toplumculuğu) terk etmişlerdir. Hem uslamlamada hem de çalışma hayatında tembelleştiği ve bunu tercih ettikleri için her açıdan geride ve gaflet içindedirler ve toplumu da geri bıraktırmışlardır.

Allah aşkı ve O'nunla buluşma diye yeni ve ayinsel bir din icat etmişlerdir. Sanki ''salat'' yetmiyormuş, şah damarından daha yakın olmak kafi gelmiyormuş gibi, uyduruk bir huzura çıkma zannı ile bir ''serap'' yolu olan namazı icat ederek Allah'a düşünemezmiş gibi dinini ve O'na vuslatı öğretmeye kalkışmışlardır. Oysa bu ''panteist'' bir görüş olup cahiliye zamanından kalma felsefe bilmezlerin zannıdır. Allah ile birleşmek mümkün değildir. Dağa çıkmış Musa'nın durumunu bile düşünmezler.

Allah ile randevulaşıp buluşmak sözü, öğreti ve iddiası Yahudiler'in Yakup Peygamberi Allah'la güreştirmeleri kadar fahiş bir hatadır.

Hiç bir resul ''Allah aşkı''ndan bahsetmemiştir. Çünkü aşk nefsidir ve akıl dışıdır. Sevgi ise hoşnut olmadır ve aklidir. Diğer aykırılıklar ile de aklı örten bir hal içinde bulunmayı marifetmiş gibi öne çıkartmak ve batıl dinlerin metafizik alemle ilişkide kullandıkları yöntem de palavradır; Kur'an'dan değildir. Peygamberler bile vahyi alırken asla Allah'ın huzuruna çıkamazlar ve bilinçlerini kaybetmezler. Aksi hezeyanları gerçek sanmaktır.

Daha önce belirttiğim gibi ''namaz'' ''na-maz''dır. Maz bireyciliktir. Na-maz liberalist olmayan, ''kollektivist'' demektir. ''Na'' olumsuzluk eki ile ''maz''ın ifade ettiği liberal sosya-ekonomik politik reddedilir.


Saygılarımla.
Galip Yetkin.

merdem
6. April 2013, 01:06 AM
Gelin beraber sayalim Galip Kardesim,

Asik74 namazi degil, namaz kilarken yönelinen Ka'be yi soruyor. Parmaginla bir tarafi gösteriyor :p


O dedi bu dedi masallariyle güzel örnekler vermissiniz de:

1. Arapcasi olmayan meal okudugunda baskalarini mi yol edinmis oluyor? (baskalarini yol edinmemek icin hic okumamak dahami hayirlidir? yoksa herkes kendine göre meallendirecek ve baska kimsenin sözüne bakmayacak?)

2. Öyle de böyle de ordan burdan ögrenmek/bilmek lazim gerekiyor. (herkes anadan dogma Isa peygamberin bilgisine sahip degil maalesef)

Kitaplar, radio, tv, dost sohbetleri?!?! Fikir degis tokuslari? Aaaama, yalniz birilerini önder edinirde yalniz onun yolundan gidilirse, bana kalsa o zaman birileri yol gösteren olmus oluyor. Ne dersiniz beyfendi? Sayarmisiniz?

Edebiyatiniz bana biraz agir düsüyor beyfendi, söyle biraz hafifinden bahsetseniz de ben de anlasam nasil olur:confused:

Hayirli hafta sonu dileklerimle.

Selam ve dua ile.

galipyetkin
6. April 2013, 07:13 AM
Saymaz Hanım Kardeşim.

Konumuzun ne olduğunu biliyor musunuz? Konulara değil de kişilere takılı kaldığınızdan hep yan yola sapıyorsunuz da.

Hatırlatayım: Konumuzun başlığı: ''Namaz ile ilgili birkaç soru''.

Yazdığım yazının da namaz ile ilgili sorulara ve bu arada bana Sayın Aşık74'ün sorması gerekirken, O'nun yerine geçip de sorduğunuz soruya da benim yönümden kestirme bir cevap olduğunu anlayamadınız mı?

Bunun edebiyatla, filanla da bir ilgisi yok. Okuduğunuzun özünü anlamıyorsunuz. Çünkü okuduğunuz üzerinde düşünmüyor, sırf yazma kaprisinizi tatmin etmek için o an ne anlayıp, ne düşünüyorsanız hemen onu yazıyorsunuz.

''O dedi bu dedi masallarıyla güzel örnekler vermişsiniz" diye atıf yaptığınız yazımla, benim namazı reddettiğimi anlayamadınız mı? Bu reddediş namaz hakkında sorulan her soruya, o arada Aşık74'ün sorduğuna da en kestirme cevap değil mi?

Bunun anlaşılamıyacak nesi var ki?

Esas anlaşılamayan sizsiniz. Bakın nasıl:
''O dedi bu dedi masallariyle güzel örnekler vermissiniz de" diyerek beni çekiştiriken,
"Öyle de böyle de ordan burdan ögrenmek/bilmek lazim gerekiyor. (herkes anadan dogma Isa peygamberin bilgisine sahip degil maalesef)" diyerek aynı yazı içerisinde kendi kendinizle çelişkiye düşüyorsunuz.

Herhalde ''aman illa ki bir cevap yetiştireyim" telâşesi olsa gerek. Belki farkında değilsiniz ama şöyle bir bakın yazdıklarınıza. Herkesin her yazısına, üzerinde bir dakika düşünmek gereğini bile hissetmeden sırf yazmış olmak için, herhalde kendinizi tatmin etmek için yazıyor ve sübjektif kalıyorsunuz. Bazan bir yazıya ara vermeden üç kere peşpeşe cevap yetiştirmeye kalkıyorsunuz, çünkü üzerinde düşünmüyorsunuz; "aman bir cevap yazayım" telâşesi.

Yazılanları bir okuyun hanım kardeşim.

" Arapcasi olmayan meal okudugunda baskalarini mi yol edinmis oluyor? (baskalarini yol edinmemek icin hic okumamak dahami hayirlidir? yoksa herkes kendine göre meallendirecek ve baska kimsenin sözüne bakmayacak?)"
Neler söylüyorsunuz siz? Bunları da nereden çıkarıyorsunuz? Sıze Arapça öğrenip de aslından Arapça okuyun diyen mi oldu?
Okumadan nasıl öğreneceksiniz? Öğrenmeden nasıl tefekkür edeceksiniz ve lafın en güzeline nasıl erişmeye çalışacaksınız.
"Sakın okuma! Aklını işletme! Beyinsiz kal!" veya "Okuduğun kişiye kul ol!" diyen mi var? ''Asliyet" kelimesinin anlamını biliyor musunuz?, Bakara-104. ayetini ne çabuk da unutuyorsunuz.

Şu sayın ifadesi.
Siz saygınlığı kabul etmeyebilirsiniz; ne iseniz öyle kalın. Bana ne?
Sizin düşünce tarzınız benim insanları saygın görmemi, saygın kabul etmemi engellemez. Size saygılı davranmamı istemiyorsanız ben de size saygısız davranırım, ama merak etmeyin bir bayan olduğunuzu da unutmam.

Galip Yetkin.

merdem
6. April 2013, 02:26 PM
Asik74 Kardesimiz namazin yok oldugunu zaten biliyor, siteden takip ettigim actigi konudan biliyorum:

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1037&page=14

Konuyu zaten kendi baslatmis. Ben Ka'be cevabina katildim. Sari cizmeli memet aga, kim kime sorular sormus, alinti mi va hitap mi var ortada. Idam cezasi verseydiniz. Kim kime dumduma, soru ve cevaplara tahmin yapayim bundan sonra. Basüstüne komutanim.

Oldu olacak asiklarin avukatligini yapsaydik bir de. ;-)

Gerisini siz sayin:p

galipyetkin
6. April 2013, 04:08 PM
Küçük Hanım.

Konuyu hemen Aşık74 üzerine yıkıp link veriyorsunuz. Bana ne o linkten; ben burada yazıyorum. Burada yazımda Aşık74'ün size atfen isminin geçmesi O'nu muhatap aldığımı göstermez ki; konuyu oraya siz döküyorsunuz, "ben kabe cevabına katıldım'' diyerek sarı çizmeli memet ağa, kim kime sorular sormuş, kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz aşıkların avukatlığını yaparak yazdıklarım nedeniyle oyun oynuyorsunuz.

"Şunları okudumuz mu?" diye yazdığım yazı dolayısı ile neden beni mazi edici şekilde yazıyorsunuz; size hitap var mı ki, sizi hedef almış mıyım ki, aşık74'ten bahsetmiş miyim ki, bana aşık74'ten, kendinizden bahsediyorsunuz. Nerden biliyorsunuz o yazım Mıralayın 3. sahifedeki yazısı ile Ali Rıza Borazan'ın 4. sahifedeki yazılarına cevap değil?

Siz sadist misiniz yada sizi acıttım mı ki yazılarınızda beni hedef alıyorsunuz? Yazdığıma katılır veya katılmazsınız; ve nedenlerini yazar orada kalır kişilerle oynamazsınız. Diyeceksiniz ki ''başüstüne komutanım''; evet öyle olmalı. Tekrar yazayım: Konunun başlığı ''Namaz ile ilgili bir kaç soru". Konu içerisinde kalın lütfen de biz de sizle uğraşmak, didişmek yerine konu ile ilgilenelim.

merdem
6. April 2013, 04:59 PM
Küçük Hanım.

Konuyu hemen Aşık74 üzerine yıkıp link veriyorsunuz. Bana ne o linkten; ben burada yazıyorum. Burada yazımda Aşık74'ün size atfen isminin geçmesi O'nu muhatap aldığımı göstermez ki; konuyu oraya siz döküyorsunuz, "ben kabe cevabına katıldım'' diyerek sarı çizmeli memet ağa, kim kime sorular sormuş, kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz aşıkların avukatlığını yaparak yazdıklarım nedeniyle oyun oynuyorsunuz.

"Şuraya bakar mısınız" diye yazdığım yazı dolayısı ile neden beni mazi edici şekilde yazıyorsunuz; size hitap var mı ki, sizi hedef almış mıyım ki, aşık74'ten bahsetmiş miyim ki, bana aşık74'ten, kendinizden bahsediyorsunuz. Nerden biliyorsunuz o yazım Mıralayın 3. sahifedeki yazısı ile Ali Rıza Borazan'ın 4. sahifedeki yazılarına cevap değil?

Siz sadist misiniz yada sizi acıttım mı ki yazılarınızda beni hedef alıyorsunuz? Yazdığıma katılır veya katılmazsınız; ve nedenlerini yazar orada kalır kişilerle oynamazsınız. Diyeceksiniz ki ''başüstüne komutanım''; evet öyle olmalı. Tekrar yazayım: Konunun başlığı ''Namaz ile ilgili bir kaç soru". Konu içerisinde kalın lütfen de biz de sizle uğraşmak, didişmek yerine konu ile ilgilenelim.

Beyfendi sizi mi kiracagim, tabii ki konu üzerinde kalmak benim icinde uygun.

Moralinizi bozduysam özür dilerim.

Hayirli haftasonu dileklerimle.

aşık74
6. April 2013, 11:37 PM
Arkadaşlar ne yapıyorsunuz ? Gerenk yok bu muhabbetlere :)
Ben sadece bir soru sordum fikirler edinebilmek için.

Benim fikrimi sorarsanız,evet kabe de dikilitaşdır. Hatta namazda çoook eskilerden kalma,putperest tapınmasıdır.
Ben şirk e düşmekden korkduğum için,bütüüün geleneksel ibadetlerden vazgeçtim. Bunlara namazda dahil.
Bence geleneksel islamı yaşamadığım zaman,daha arınmış bir kul olduğumu düşünüyorum.

Ne yapıyorsun derseniz ? " sadece insan gibi,insan fıtratınca yaşamaya çalışıyorum ".

Oh be ne rahatmış aslında islam :) Rabbim boşuna demiyor " kolaylaşdırdım " diye.
" O" nu çoook seviyorum.Ona kavuşmayı umuyorum.
Sevgiler arkadaşlar

Not : Aranizda bu aşık74 kafayı yemiş diyenler çıkabilir.
Vallahi yemedim :) 3 tarikat, 1 cemaat görmüş, 1 oğlan-1 kız çocuk büyütüp yetiştiren,ticaret ile uğraşan ,yaşı 39 olmuş, ALLLAH deyince içi cosssss eden, ona kavuşmayı bekleyen bir aşığım sadece :)

merdem
6. April 2013, 11:46 PM
Arkadaşlar ne yapıyorsunuz ? Gerenk yok bu muhabbetlere :)
Ben sadece bir soru sordum fikirler edinebilmek için.

Benim fikrimi sorarsanız,evet kabe de dikilitaşdır. Hatta namazda çoook eskilerden kalma,putperest tapınmasıdır.
Ben şirk e düşmekden korkduğum için,bütüüün geleneksel ibadetlerden vazgeçtim. Bunlara namazda dahil.
Bence geleneksel islamı yaşamadığım zaman,daha arınmış bir kul olduğumu düşünüyorum.

Ne yapıyorsun derseniz ? " sadece insan gibi,insan fıtratınca yaşamaya çalışıyorum ".

Oh be ne rahatmış aslında islam :) Rabbim boşuna demiyor " kolaylaşdırdım " diye.
" O" nu çoook seviyorum.Ona kavuşmayı umuyorum.
Sevgiler arkadaşlar

Not : Aranizda bu aşık74 kafayı yemiş diyenler çıkabilir.
Vallahi yemedim :) 3 tarikat, 1 cemaat görmüş, 1 oğlan-1 kız çocuk büyütüp yetiştiren,ticaret ile uğraşan ,yaşı 39 olmuş, ALLLAH deyince içi cosssss eden, ona kavuşmayı bekleyen bir aşığım sadece :)


Galip Kardesimizi ayri bir severim Asik74 Kardesim, arada sirada muhabbet gerekli.

MaasAllah epeyi köprülerden gecmissin, herkesin kari degildir sanirim tarikattan cemaatten kolay kolay siyrilmak, kanser gibi hücreler bir yakalandi mi bu meretlere kolay kolay kurtulus yok. Hekimin ustasina rastlamak lazim ki tedavi yollarina gidilsin. Sen Hekim'in alasini bulmussun, hayirli olsun Kardesim.

Yüce Allah coluk cocuguna hayirli uzun ömürler versin, neslini sereflendirsinler.

Selam ve dua ile.