PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Muska


hiiic
9. July 2010, 02:22 AM
Uzunlamasına bir kağıt ve içinde yazan gereksiz anlamsız harfler...
Peki hiç sordunuz mu bu harfler neden türkçe olmuyor?
Bırakalım türkçeyi, arapça bilen arkadaşıma götürdüm okuyamadı.. zaten mesele de burda ne yazdığını anlamaman gerekiyor anlarsan işin tadı kaçıyor... Ancak asıl sihhir muska takıldıkktan sonra yaşanıyor, özellikle çerçeveleri belirtilmemiş, yani ne işe yaradığı tam belli olmayan muhallak muskalar (iyilik muskası gibi) çok işe yarıyor. Çünkü muskadan sonra başınıza gelen bağımsız her güzelliğe aaaa bak bu muskadan dı diyoruz...

Ancak işin en tehlikeli boyutu olayın ciddi görünümü ve korkutucu hal alması. Muskayı açmayı denerseniz bunu anlarsınız. Önce özel ve basit bir teknikle katlanmış olan kağıdı açınca tekniği bilmeyen kolay kolay katlayamaz. 2. olarak içinde yazanlar o kadar ciddi hazırlanmış ki gören gerçektende bunda acaip bi mana var sanacak 3. olarak şekiller aklınızdnan kolay çıkmaz... Şimdi bunu imha edelim..

Aldım çöpe attım, attıktan sonra içime bir korku düştü "ya gerçekse, kimse boş bir iş için bu kadar uğraşmaz, ya gerçekten etkisi varsa" şimdi güldüğüm bu sözler o anda aklıma sürekli geliyor ve kendimi inanılmaz derecede ağır hissediyordum.. internetten baktım muska imha metodlarınaü önce sirkeli suya koyacakmışız sonra 11 ihlas bi fatiha gidip gömcekmişiz yada akar suya atcakmışız yada yazısı silindikten sonra dua okuyarak yakcakmışız, bunları okurken keyim yerine geldi :)

bazen insan içine düştüğü durumu hemen göremiyor ama başkalarında aynı durumu görünce daha rasyone ve mantıklı düşünebiliyor. Bu tamamen bir aldatmaca. bir yanılgıdan ibaret.
Esasında muska gerçek değil gerçek olmasıda imkansız. Eğer gerçek olsaydı bunun kuran olması gerekirdi, bir kitap olsa ve onunla dağlar oynatılsa bu kuran olurdu ayeti buna tekabul eder, ancak kuranda öyle bir güç yoktur. Kuranda bile böyle bir güç yokken ne yazdığı bilinmeyen semboller nasıl insanı etkileyebilir. Nasıl etkiler söyliyim, kafanızda etkiler psiikolojij olarak olayı gerçek yada gerçek olma ihtimalli sanarsınız.

Benim anlamadığım nokta; insan psikolojisini nasıl bu kadar iyi bilebiliyorlar? İnsanları kandırma ilmini kimden nasıl öğreniyorlar.

-Birde internette cübbeli ahmedin muska gerçektir haktır sohbetini konıyorum, devlet onu bunu yasaklıyacağına şu adamı yasaklasın insanların beyinlerini yıkıyorlar. Birde yalçın diye bir şovmenin muskadan dolayı ağzı yamuldu tarzı programı var, esefle kınıyorum. Bunlar sahtekarlığa ortaklıktır. Bilgi kirliliğinin sonu nereye varacak böyle.

hiiic
9. July 2010, 02:39 AM
Aşağıdaki metnin tamamı farklı bir siteden alıntıdır, içinde hatalar yanlışlar olsada doğruluk payı çok daha yüksek... tartışılabilir ama ek bilgi olsun diye koyuyorum,,, bazısına gör çok küçük olan bu tür sorunlar başkabirileri için çok önemli olabilir... belkide googlede aratırken başka biride nasiplenebilir...

Muska cin sahtekarlık gerçek değil
-----------------------------------------------------------------------------
Dikkat cin çarpmasın!

Kendisine medyum diyerek e-postayla fal bakan, büyü yapıp bozan sahtekarların sayısı binlere ulaştı


İnternette kendisine medyum diyerek e-postayla insanlara fal bakan, büyü yapıp bozan sahtekarların sayısı binlere ulaştı. Uzmanlar, "Hayal gücü geniş insanlar umut dağıtıyor, değerlerinizi istismar edip paranızı alıyor" diye uyarıyor.İ nsanlar artık sadece gelecek merakı için değil psikolojik sorunları için de medyumlara koşuyor. Bu durumu iyi değerlendiren binlerce kişi de kendilerine medyum diyerek insanları istismar ediyor.

Hazırladıkları internet siteleriyle milyonlarca insana umut vaat eden medyumlar, İslam dininin yasakladığı fala bakıp, büyü yapıyorlar. Sitelerinde fal ve büyüyle ilgili tüm detayları aktaran sahtekar medyumlar, 30 ila 500 YTL arasında da ücret alıyorlar. İnsanların en çok istismar edildikleri konu ise, gelecek. Yaşamlarının ilerleyen yıllarında ne olacağını merak eden insanlar, ev veya ofislerine gidemedikleri medyumlara e-posta yoluyla ulaşıyorlar. Sözde medyumlar da iş, aşk ve aile hayatıyla ilgili insanlara umut dağıtıyor.

RESMİ RUHSATLI KADIN MEDYUM

İnternet üzerinden müşterilerine ulaşan Medyum Perihan Özdemir, "İnsanlar sizinle hangi konuları konuşuyorlar" sorusuna, "Psikolojik çöküntü yaşadıklarında aile içi sorun yaşadıklarında bana geliyorlar" cevabını veriyor. Kendisine "astrolog medyum" diyen Özdemir, insanlara nasıl çözüm önerileri sunduğuyla ilgili ise hiçbir açıklama yapmıyor. Sitesinde dinen yasaklanan fal ve büyüyle ilgili ayrıntıları aktaran Özdemir, dini meselelerle ilgili de çeşitli bilgilere yer veriyor. Özdemir, muska, nazar, astroloji, şifalı bitkiler ve dualarla da sanal alemden insanlara umut dağıtıyor. Medyum İsmali Hoca, Medyum Yakup Hoca gibi sayıları bini aşan umut tacirleri, insanları istismar ediyor.‘

HİZMETTE’ 10’UNCU YILI

internet üzerinden 10 yıldır hizmet veren Medyum Mustafa, "Kendilerinde büyü olduğunu zanneden çok sayıda insan var. Genelde bu kendi evhamlarından kaynaklanıyor" diyor. Kendisine gönderilen eposta'ların çoğunluğunun gelecekle ilgili olduğunu dile getiren Medyum Mustafa, fala 30 YTL'ye bakıyor. "Piyasada kendisine medyum diyen çok insan var" diyen Cinci Hoca Zeynel Eroğlu da, bu konuda istismarın fazlasıyla olduğunu kaydediyor.

CİN GÖRSELER DUDAKLARI UÇUKLAR

Bugün gazetesinin haberine göre,Türkiye'de herkesin Medyum Memiş diye tanıdığı Memiş Hoca ise, "Medyum, birtakım varlıklarla aracı olan insan anlamına gelir. Bugünkü anlamı ise şarlatanlıkla, soytarılıkla aynı" diyor. Birtakım insanların kendilerine medyum diyerek piyasaya çıktıklarını anlatan Memiş Hoca, yaptıkları işin ise fal ve büyü olduğuna dikkat çekti. Memiş Hoca, "İslam inancında bunlar haramdır. Bunlar sadece soytarıdır" diye konuşuyor. Medyumluğun falcılık, büyücülük olmadığını savunan Memiş Hoca, "İnsanların bunlara ilgi göstermesinin nedeni manevi boşluk ve ihtirasları. Cin çıkardıklarını iddia edenler cin görse dudakları uçuklar" ifadelerini kullanıyor.

ÜMİTSİZLİĞE DÜŞEN HER ŞEYi YAPAR

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İnsanın bilinmeyene karşı bir merak olduğunu belirterek, "Geleceklerini öğrenmek isteyenlerin merak duygusu medyumlarca kullanılıyor, istismar ediliyor" dedi. Ümitsizliğe düşen insanın her şeyi yapabileceğinin altını çizen Tarhan, "Medyumların söylediklerinin yüzde 90'ı uydurma. Onlar hayal gücü geniş insanlar. Söylediklerinin bazıları tutunca insanlar her söylediklerine inanıyor" diye konuştu. Tarhan, medyuma gitmenin bilimsel olarak ruh sağlığı açısından onaylanacak bir şey olmadığını da açıkladı.




http://www.tumgazeteler.com/?a=2795853
--------------------
Medyumluk sahtekarlığı

Üzülerek ifade edelim ki; son yıllarda, bazı televizyonlarımız sayesinde, cincilik, büyücülük, medyumluk, falcılık ve benzeri İslam ve bilim dışı sahtecilikler aldı yürüdü. Kanunen de yasak olmasına rağmen, bunlardan her mahallede birkaç tane bulmak mümkün hale geldi. Tabii bu sahtekar din istismarcıları saf halkımızı, özellikle de bayanları soyuyorlar, yüklü paralarını alıyorlar. Çünkü bunlar bir taraftan güya gaipten haber veriyorlar, bir taraftan da her derde deva olduklarını söylüyorlar.

Medyumluk nedir?
Buyurun sevgili okuyucularım, şu medyumluk konusunu biraz inceleyelim ve bunun nasıl bir sahtekarlık olduğunu hep birlikte görelim.
İngilizce ve Fransızca' da da kullanılan "medyum", "aracı" demektir.
Buna göre; medyum gaipten yani gizli bir yerlerden bilgi ve haber almada aracılık yapan kimse demek oluyor.
Böylece medyum, güya gizli bir yerlerden kimsenin bilmediği bilgi ve haberleri alıp müşterisine aktarıyor.Böylece bu gizli bilgi ve haberi alan kişi gidip hayatını, işini ona göre düzene koyuyor. Mesela, işinin neden iyi gitmediğini, eşinin kendisini aldatıp aldatmadığını veya kiminle aldattığını veya kısmetinin bağlı olup olmadığını, bağlı ise nasıl açılacağını öğrenmiş oluyor. Tabii ona göre de önlem almaya çalışıyor.
Bundan sonra da medyum devreye giriyor, "Şu kadar para getirirsen, ortaya çıkan sorunu ben çözerim, sana büyü yapılmış, onu bozarım, kısmetin bağlanmış onu açarım, işini iyileştiririm" gibi sözler söylüyor.. Saf insanlar da buna boyun eğmekten başka çare bulamıyor, istenilen parayı veriyor.
Bu işler o kadar ileri gitmiştir ki hiçbir maddi sermayesi olmadan büyücü medyumlar, falcılar ve benzerleri bir fabrikatörden daha çok para kazanıyorlar. Hatta bazıları iş yerlerine vergi levhası bile asıyor, böylece işini danışmanlık kisvesi altında yürütüyor, polisin de takibinden kurtulmuş oluyorlar...

Medyum kime aracılık yapıyor?
Önce dindeki peygamber, resul ve nebi kelimeleri ile medyum kelimesi arasında bir anlam benzerliğine dikkat çekelim. "Peygamber" ve "nebi", "Allah'tan haber getiren, habere, bilgiye aracı olan kimse" demektir. "Rasul" ise "Allah'ın elçisi, Allah'ın bilgi, emir ve haber getiren elçisi" yani "aracı" demektir...
"Medyum" kelimesi de "aracı" anlamını taşıyor ve gizli bir kaynaktan bilgi ve haber getirdiğini iddia ediyor, o gizli bilgi kaynağı ile müşteri arasında aracılık yapıyor. Böylece medyumlar, kapalı olarak peygamberlik şemsiyesi altına girmiş gibi bir anlam altına giriyorlar.
Peki medyumların aracılık yaptığı o gizli kaynak kim veya nedir? Evet, medyum olan kişi gizli bilgileri hangi gizli kaynaktan alıyor? Biz ihtimalleri sıralayalım ve irdeleyelim:
1-Doğrudan Allah'tan veya Cebrail adındaki melekten almış olabilir mi? O zaman medyumların peygamber olmaları gerekir. Peygamberlik sona erdiğine göre buna imkan ve ihtimal yoktur. Zaten medyumların da böyle açık bir iddiaları mevcut değildir.

2-Cinlerden ve onların azgınları olan şeytanlardan gizli haber aldıklarını iddia edebilirler. Esas ileri sürdükleri görüş de böyledir. O zaman bu iddiayı biraz irdeleyelim:

Bilgileri cinlerden nasıl alıyorlar?
Sevgili Peygamberimiz'in cinlerle konuşmadığı fakat, cinlerin gelip Peygamberimiz'in Kur'an okuyuşunu dinlediği, Kur'anı Kerim'de beyan edilir. Bu durumda Peygamberimiz'in bile cinlerle konuşmadığı, görüşmediği kesin olduğuna göre bu medyumlar cinlerle nasıl görüşüyorlar ve onlardan nasıl haber alıyorlar?
Tabii ki iddiaları asılsız ve geçersizdir.
Kur'an-ı Kerim' de cinlerin gaipten bilmedikleri, yani gizli bilgilere sahip olmadıkları açık biçimde beyan edilmiştir.
Bu durumda cinlerden alındığı iddia edilen o sözde gaip, gizli bilgiler gerçek dışı bir iddiadan ibaret kalır.
Peki medyumlar cinlerle hangi dil ile konuşuyorlar? Mesela, cinler Türkçe mi konuşuyor, yoksa bizim ilkokul mezunu medyumlar cince mi öğrenmişlerdir? Dahası var, cinler nasıl bir dil konuşuyorlar ve bizim çokbilmiş medyumlarla nasıl anlaşıyorlar?
Tabii bunlara imkan yoktur.
Bir başka soru, cinlerin bizimki gibi maddi bedenleri olmadığına göre, harflerle nasıl konuşuyorlar, seslerle nasıl konuşuyorlar, nasıl anlatıyorlar düşüncelerini? Bizim biçare medyumlar bu zor anlatım tarzını nasıl anlıyorlar acaba?
Görülüyor ki, medyumların cinlerden gizli haber aldıkları şeklindeki iddiaları koca bir yalan ve safsatadır, kandırma ve sahtekarlıktan başka bir şey değildir.

İlham ve telepati mi?
Denilebilir ki...
Medyumlara ilham geliyor. Bu da doğru değildir. İlham herkese gelebilir.
Hangi dinden, hangi milletten olursa olsun, her insana ilham gelebilir. İlham bir düşüncenin insanın içine doğmasıdır.
Burada medyumlar için yol yine kapalıdır. Çünkü ilham insanın istediği zaman gelmez. O insan iradesine bağlı değildir. Dolayısıyla medyum istediği zaman, istediği konuda ilham elde edemez. İlham istediğimiz zamanda kendiliğinden gelir ve kısa zamanda unutulur...
Telepati de bir çeşit ilhamdır. Bir şey olmadan aklımıza gelebilir. Burada Ahmet'i hatırlarsınız, köşeyi döner Ahmet'le karşılaşırsınız, telepati budur. Halkımız, "Aklıma gelen başıma geldi" der ya, telepati odur. Eski ifadeyle elhissü kablevuku, bir şey olmadan önce hissetmektir telepati. Medyumlardaki telepati de değildir, çünkü bu da insan iradesine bağlı değildir. İstediğiniz konuda gizli bilgileri telepati yoluyla elde edeceksiniz.
O ansızın kalbe doğar, gelir geçer.

Medyumların hayalleri
Gerçek şu ki medyumların "Gizli bilgi, cinlerden, şeytanlardan aldığım gaip bilgileri" dedikleri şeyler tamamen kendi hayalleri ve uydurmalarıdır. Kendisinden bilgi isteyen müşterisinin daha önce derdini dinlediği için o konuda, eski tecrübelerinden de yararlanarak birtakım şeyler söyler ve saf müşterisi de buna aldanır, ücretini öder.
Bütün bunları dikkate alarak, sevgili halkımız, cincilere, şeytancılara, medyumlara, falcılara, astrologlara ve benzerlerine hiçbir zaman inanmamalı, İslam'ın yasakladığı o türlü işlerden kesinlikle uzak durmaya gayret etmelidir.
Gerçekler, İslam ve bilim yolundadır.
( Takvim Z.Beyaz)



--------------------





Taştan mazot çıkaran medyum sahtekármış

Zimbabve’de taştan mazot çıkararak Devlet Başkanı Robert Mugabe’yi bile şaşırtan ve 3 milyon dolar ödül verilen kadın medyumun sahtekar olduğu anlaşıldı.
.....

Kadının foyası ancak 16 ay sonra bir teftiş daha yapılınca meydana çıktı. Uyanık medyum, iç savaşta kırsal kesimde bırakılmış büyük bir mazot deposu bulmuş, dolu olan depoyu bir tepeye gömmüş ve aşağıya doğru tesisat döşemişti. Kalabalık toplanınca bir yardımcısı tepeye çıkıp vanayı açıyor, medyum da aşağıda "taş sağıyordu."

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/7572460.asp?m=1

--------------------
Sahtekar cinci hocalardan bahsetmek istiyorum.
Insanlarin duygularini, inanclarini, ruhlarini sömüren alcaklardan…
Memleketin her kösesinde türeyip zengin fakir demeden parayi bastiran herkese kancalarini takan sahte hocalardan bahsetmek istiyorum.
Evlilik, ask, is, ev, mutluluk, para, saglik, basari ve buna benzer bircok sorunu cözen, tip, fizik, kimya, biyoloji, ilahiyat her konuda ilme ve bilime sahip olan sahte hocalardan…
Yillarca televizyonlarda izledigimiz, hicbir gücleri ve kerametleri olmayan sömürücülerden ve bunlardan medet uman insanlardan bahsetmek istiyorum.

Iki binli yillarda Türkiye hicte azinlikta olmayan okuma yazma bilmeyen insanlarla dolu, (Aslinda bu cincilere ve falcilara genelde okumus, evinde huzuru olmayan avukat ve ögretmenlerin gittiklerini biliyorum) okumasi yazmasi olmayan bu insanlar inanclarinida baskalarinin agizlarindan duyduklari sekilde ögrenmisler ve uygulamaktadirlar.

Hani diyoruz ya, cahillik her belanin basidir. Ülkem insani´nin basina ne geliyorsa iste bu cahillikten gelmektedir. Bu cahilliklerin basinda ölmüs insanlardan medet ummak ilk siradadir. Gelecegimize isik tutacak diye güvendigimiz ve gelecegimiz olacak, ileride ülkemizi yönetecek yada cocuklarimizi ellerine teslim edecegimiz genc üniversiteli adaylar gelmektedir. Üniversite giris sinavindan birkac gün önce, bir insanin mezarina gidip saatlerce ondan medet uman bu genclere sormak istiyorum. Gercektende ölmüs olan kisi degerli, dini bütün bir insan olabilir. Bunca sene okula gittiniz. (Okul insanin cahilligini alip medenii insan yapmak icin kurulmus egitim kurumudur.) Yahu okulda ne ögrendiniz? Yada okulda size ölülerden medet ummak, isinizi sansa birakmak mi ögretildi?

Gün gectikce dünya ilerlerken, buluslar yapilip teknolojik gelismeler olurken bizim okumus ve okumamislarimiz halen büyüyle ve muskayla ugrasiyor. Avrupada en basit gazeteler dedigimiz gazeteler milyonlar satarken bizim gazeteler kücük tirajlarin üzerine cikamiyor. (Almanyada satilan Bild Zeitung adli ucuz gazetenin tiraji dört milyon. Ya bizdekiler?)

Bizim insanimiz hic okumuyor. Kacimizin evinde kücükte olsa kütüphanesi var merak etmiyor degilim. Yukarida verdigimiz gazete okuma aliskanligi yerine bizde televizyon izleme hastaligi var. Gün gecmiyor ki Latin Amerika pembe dizilerinin Türk versiyonlarina Televizyonlarda rastlamayalim. Bizdeki Televizyon kültürü okuma´nin önüne gectikten sonra ne yapilabilir ki?

Gelelim konumuzun özüne. Su sahte hocalarin yaptiklarina ve zavalli insanlari nasil kandirdiklarina. Ülkemin dogusundan batisina o kadar insanlarla tanistim ki iclerinde kismetlerinin acilacagini sanan yada tedavi olacagina inandigi icin hocalardan yemedikleri kazik kalmayan zavalli insanlar vardi.

Hikayelerini dinleyince cok güldüm ama inanin cok etkilendim de. Bazi seyler duydum ki gözlerim yerinden firlayacakti. Bazi seyler de vardi midem yerinden cikacakti. Ben size secme birkac hikayeyi anlatacagim. Artik hocaya gidip bel baglarmisiniz baglamazmisiniz size kalmis. (Artik hälan inanip gidiyorsaniz birgün birisi sizide fikra yapar.)



Igneli Hoca

Adam yillardir basur tedavisi gördügünü ve amaliyat olmak istemediginden dolayi belki bir umut amaliyatsiz hallederim umuduyla bir hocaya gider. Hoca adami belli bir para karsiligi tedavi edecegini söyler. Adam bu habere sevinir ve ne yapmasi gerektigini sorar. Adamin yapmasi gereken iki sey vardir. Birincisi bir cuvaldiz almasi. Ikincisi ise hocanin yaptigi kremi basuruna sürmesi... Fiyatta anlasilir ve adam bir dahaki randevuya kadar oradan ayrilir.

Bulusma günü gelmistir. Hoca adam´dan cuvaldizi alir ve közün üzerinde isitmaya birakir. Basina geleceklerden habersiz adam öylece oturur. Kizgin kömürün üzerinde cuvaldiz kizarirken diger yandan hoca gizemli kremini yapmaya baslar.

Hersey bittikten sonra hoca adamdan soyunmasini ister. Adam tereddüt etmeden hocanin istedigi sekilde soyunur ve sekili alir. Adam öyle bir egilmistir ki arkasinda neler oldugundan habersiz öylece bekler.

Bir kac on saniye gecmeden hoca közün üzerindeki cuvaldizi adamin basuruna bastirir. Adam bir ciglik koparir ve basbas bagirmaya baslar. Hoca adamin arkasinda adam önde bagirisirlar. Adami yere yatiran hoca adamdan sakin durmasini cuvaldizin etine yapistigini söyler. Adam can havliyle etine yapisan cuvaldizi cikarir. Hoca yaptigi kremi adamin basuruna sürdügü zaman hem hastaliginin hemde acisinin dinecegini söyler. Adam razi olur ve krem sürülür. Tavsiye üzerine bir kac gün kullanilmasi gereken kremin parasini hocaya vererek oradan aci icinde ayrilir.

Aradan günler gecmistir ama basurda iyilesme yerinde iltihanlanma ve kanama baslamistir. Bunun üzerine hastahaneye giden adam hemen amaliyete alinir ve kisa süre sonra iyilesir.

Yukarida amaliyat olmaktan kacan daha sonra sahte hocaya yakalanan adamin hikayesini okudunuz. „Yagmurdan kacayim derken doluya tutulmak“ a güzel bir örnek olsa gerek.



Yeni TCK(Türk Ceza Kanunu)

Dolandiricilik:

MADDE 157. – (1) Hileli davranislarla bir kimseyi aldatip, onun veya baskasinin zararina olarak, kendisine veya baskasina bir yarar saglayan kisiye bir yildan bes yila kadar hapis ve bes bin gün kadar adli para cezasi verilir.

Dolandiricilik sucunun agirlastirici nedenleri olarak dini inanc ve duygularin istismari gösterilmektedir.

MADDE 158. – (1) Dolandiricilik sucunun;
a) Dini inanc ve duygularin istismar edilmesi suretiyle
b) Kisinin icinde bulundugu tehlikeli durum veya zor sartlardan yararlanmak suretiyle


Anlasilacagi gibi kanuni yönden de yasaklanmis olan bu cinci, büyücü takimi´nin insanlari sömürdükleri tesbit edildigi taktirde belli cezalara carptirilmaktadir. Ülkemizde hocalarin yaptigi büyü ve iyilestirme tekniklerine örnekler verilmesi gerekirse söyle siralayabilir ve örnekleri cogaltabiliriz.

- Cocugunun olmasini isteyen bayana cinsel tacizde bulunulmasi. (Vücudunun oksanmasi, Penisin kadina öptürülmesi, Penisin kadina oksattirilmasi, Cinsel iliskiye tesebbüs vs.)

- Hastaligindan kurtulmak istenen kisilere, ne oldugu bilinmeyen ilac denilen bazi ot, krem, su vs icirilmesi yada vücudunun herhangibir yerine sürülmesi

- Büyüye tutuldugu idda edilen kisinin üzerinde dua okumak.

- Psikolojisi bozulmus bir hastaya cin mübdela olmus deyip, muskalar vb seyler yazilip tasittirilmasi.

- Gece uykusunda korkan cocuga, mezarliktan alinan bir avuc topragin yastiginin altina koyup uyutturulmasi.

- Karisini aldatan insana haberi olmadan idrarinin icittirilmesi yada idrariyla banyo yaptirilmasi.

- Okunmus ipe atilan dügümleri cözen kisinin kismetinin acilacaginin idda edilmesi

- Sara hastaligi olan bir kisinin basi üzerinde köpek ve güvercin diskisinin yakilip tütsünmesi.

- Cinsel soguklugu olan bayanin yüzüne kocasindan kesilen ayak tirnaklarinin yakilip üflenmesi.

- Nazar olan bir kisiye kursun vs. dökülmesi

- Kötü düsüncelere ve fesat kislere karsi yapilan köz üzerinde yumurta patlatma

- Nefret edilen kisinin dükkaninin önüne hocanin kendi yaptigi sözde insanin aklini basina getirecek seytan sidigi adli siviyi dökmek

- Kismeti acilmayan kizin üc gün boyunca hocanin belirledigi saatlerde sokagin basinda bekletilmesi

- Sinavi kazanmak isteyen ögrenciye üc gece dama veya balkona cikip aya dogru üc defa „Isimde muafak olmak istiyorum ay dede“ demesi telkin edilir.

- Akilli durmayan cocugun hoca tarafindan üflenmesi

- Kicik alinan kisiyi cildirtmak icin essek beyni yedirttirilmesi

- Kaynanasina itaat etmeyen geline ise kaynanasinin icine tükürdügü yemegin veya icecegin icirttirilmesi.

- Kanser hastaliginin veya tip tarafindan dahi cözümü zor olan hastaliklarin yazilan muska yada okunmus icecekle iyilestirilmesi

- Kizin veya erkegin asik olmasini saglamak icin yazilan belli basli muskalar.

- Cocuk sahibi olunmasi icin kadinin cinsel organa kaynatilmis maydonoz sokulmasi

- Erkek kisir ise hoca tarafindan okunur ve kadinin idrari üc gün kocanin cinsel organina dökülür

- Para kazanmak isteyen adamdan alinan metal paranin üzerine dua okunur ve okunmus para cüzdanda saklanir.

- Eve bereket gelmesini isteyen kisi hocanin evinden aldigi topragi evindeki toprakla karistirir.

- Evine huzur gelmesini isteyen kisi ziyaretten getirdigi suyu ev halkina icirir.

Daha neler neler… Aklimizin ucuna dahi gelmeyecek cesit cesit büyü ve dolandiricilik teknikleri sayesinde sahte hocalar zengin olurken, masum ve yardima muhtac halk dolandirilip hem inanclari hemde paralari sömürülüyor. Artik bu türlü davranislara bozuk psikoloji mi denir. Yoksa denize düsen yilana sarilir olayi mi. Hangisi denilirse denilir. Ama bir gercek var ki bilgisizlik ve ekonomik sorunlar insani bu türlü cikmazlara sokuyor. Bundan yararlanmak isteyen kendini bilmez kisiler ise bu durumdan yararlanmayi iyi biliyor.

Konumuza ek olarak Atatürk´ün din ve laiklik üzerine yaptigi konusmalarindan alinti yapmakta yarar gördüm. Assagida okuyacaginiz kesitler Atatürk´ün kendi el yazisi ve konusmalarindan derleme yapan Dogu Perincek´in Atatürk Din ve Laiklik Üzerine derlemesinden alinmistir.
Sizinde görebileceginiz gibi Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatük´ün geri kalmis toplumlarin basina gelen olaylarin cahillik ve dini istismar eden insanlarin yüzünden geldigi cogu yazisinda vurgulanmaktadir.
Günümüz Türkiyesinde rastlamaya alisik oldugumuz gerici ve seriatci ayni zamanda büyücülük ve cincilik isleri ile ugrasan din istismarcilari, Türkiye Cumhuriyetinin ilerlemedigini tam aksine gerilediginin bir göstergesi olarak önümüzde durmaktadir.

- „Bilim ve fen nerede ise oradan alacagiz ve milletin her bireyinin kafasina koyacagiz. Bilim ve fen icin kayit ve sart yoktur. Hicbir mantikli kanita dayanmayan bir takim geleneklerin, inanclarin korunmasinda israr eden milletlerin ilerlemesi, cok güc olur; belki de hic olmaz. Ilerlemede, kayit ve sartlari asamayan milletler, hayati, akla ve pratige göre gözlemleyemez. Hayat felsefesini genis gören milletlerin egemenligi esareti altina girmeye mahkumdur.“ (27 Ekim 1922 – ASD, c.II, s.44.)

- „Efendiler; tekke ve zaviyelerle, türbelerin kapanmasi ve genel olarak tarikatlarla seyhlik , dervislik, müritlik, celebilik, falcilik, büyücülük ve türbedarlik vb. bir takim ünvanlarin yasaklanmasi ve kaldirilmasi da, Takriri Sükun Kanunu devrinde yapilmistir. Bu konuda yapilan isler ve uygulama, toplumumuzun, hurafe meraklisi ilkel bir kavim olmadigini göstermek bakimindan ne kadar gerekli idi; bu takdir olunur.
Birtakim seyhlerin, dedelerin, seyidlerin, celebilerin, babalarin, dervislerin arkasindan sürüklenen ve falcilara, büyücülere, üfürükcülere, nüshacilara, talih ve hayatlarini emniyet eden insanlardan olusan bir kitleye, uygar bir millet gözüyle bakilabilir mi? Milletimizin hakiki niteligini yanlis anlamada gösterebilen ve yüzyillarca göstermis olan bu gibi unsurlar ve kurumlar, yeni Türkiye devletinde, Türk Cumhuriyeti´nde devam ettirilmeli miydi?“ (15-20 Ekim 1927 – Nutuk, c.II, s.1193 vd.)

- „Bir de, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde bilumum tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kanunla kapatilmislardir. Tarikatlar lagvolunmustur. Seyhlik, dervislik, celebilik, halifelik, falcilik, büyücülük, türbedarlik vs. memnudur. Cünkü bunlar irtica membalari ve cehalet damgalaridir. Türk milleti böyle müesseselere ve onlarin mensuplarina tahammül edemezdi ve etmedi.“ (Türk Tarihinin Ana Hatlari 1930 - Atatürk)
Sözcükler
Dahili – ic kisim / Bilumum – bütün / Lagvolmak(etmek) – kaldirmak / Memba – kaynak

- „Islam toplumuna dahil olan birtakim kavimler, Islam olduklari halde cökmeye, yokluk ve gerilmeye maruz kaldilar. Gecmislerinin yanlis veya batil aliskanlik ve inanclariyla Islamiyeti karsitirdiklari ve bu suretle gercek Islamiyetten uzaklastiklari icin kendilerini düsmanlarinin esiri yaprilar.“ (20 Mart 1923 – ASD, c.II, s.139.)

- „Ölülerden yardim istemek,uygar bir toplum icin utanc vericidir. Mevcut tarikatlarin amaci, kendilerine bagli olan kimseleri dünyevi ve manevi olan hayatta mutluluga eristirmekten baska ne olabilir? Bugün bilimin, fennin, bütün kapsamiyla uygarligin isigi karsisinda, filan veya falan seyhin uyarisiyla maddi ve manevi mutlulugu arayacak kadar ilkel insanlarin, Türkiye uygar toplulugunda yarolmasini asla kabul etmiyorum.
Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, seyhler, dervisler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En dogru, en hakiki tarikat, uygarlik tarikatidir. Uygarligin emir ve talep ettigini yapmak, insan olmak icin yeter. Tarikat reisleri, bu dedigim hakikati bütün acikligiyla kavrayacak ve kendilerinden, derhal tekkelerini kapatacak, müritlerinin artik ergenlige ulastiklarini elbette kabul edeceklerdir.“ (30 Agustos 1925 – ASD, cII, s.215.)

- „Kendini eski kanunlara bayglayip gecmisle yakinligini muhafaza etmek isteyen bir kimse, cagdas bir devlet dahi kuramaz.“ (21-24 Mart 1930 „Vossiche Zeitung Muhabirine Demec“, ASD, c.III, s.85.)

- „Din lüzumlu bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamina imkan yoktur. Yalniz surasi vardir ki din, Allah ile kul arasindaki bagliliktir. Softa sinifinin din simsarligina izin verilmemelidir. Dinden maddi cikar saglayanlar igrenc kimselerdir. Iste biz bu duruma muhalifiz ve buna izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar, saf ve masum halkimizi aldatmislardir. Bizim ve sizlerin, asil mücadele edecegimiz ve ettigimiz bu kimselerdir.“ (1930 – Aktaran: Kilic Ali, Atatürk´ün Hususiyetleri, s.116.)

- „Bu dünyada her sey insan kafasindan cikar. Bir insane basinin ifade etmeyecegi hicbir sey düsünemiyorum.“ (Aktaran: Afet Inan, Atatürk Hakkinda Hatiralar ve Belgeler, 1983, TIBK Yayinlari, s.189. Ulus gazetesi, 22 Ekim 1950.)

- „Kerbela, hafidi peygamberi, imam, seyfi mübarek, müserref, bu gibi avam takiminin begenecegi laflarla milleti aldatmak meselesinde bulunanlar artik insaf etsinler!.. Millet de dikkat ve uzak görüslülügünü arttirsin.“ (15-20 Ekim 1927 Nutuk.)


Sade inancli vatandaslarin sahte hocalardan kurtulmalari ve aydin bir gelecek ayni zamanda cagdas nesil dilegiyle.


( Not : Didos arkadasima tskler)

hiiic
9. July 2010, 02:53 AM
Muskacılığa inanmış, cinci hocaya kanmış arkadaşlar, sakın hata yaptığınızdan dolayı üzülmeyin çünkü aynı hataya herkes düşebilir. Önemli olan bu hatarlardan ders almasını bilmek. Önemli olan bilmemek değil öğrenmemek, gerçekleri öğreniyorsunuz, o halde bildiğinizi yapın. Şimdi muskaları çıkarıp yarar yada zararı üzerimize titiz gözcü olan Allaha teslim etmeli ve öğüte uymalıyız. Kurandan bazı bilgileri delilleriyle ilerleyen zamanlarda arkadaşlarımız bizimle paylaşacaktır. Sorusu olan varsa sorsun, bu konu çok ciddi, insanı şirke götürür mazallah, ama pişmanlık duyup tevbe edenler müstesna...

Aynı konu tarikatçılar içinde geçerli, yukarıdaki yazı şeyhlere inanmanında sırlarını açıklıyor. İnşallah bunlardan ders alıp hayatlarını mahveteden kurtulanlar olur. Durum sanıldığından çok daha ciddi. Müslüman adamın hiçbir bağımlılığı olmamalı,;; tarikat, muska, sigara, eroin, aşırı ve ilgisiz zevk sefa, eğlence, zina, alkol, kumar, falcılık, aşırı yemek, tembellik, ertelemek, umursamamazlık, haram kazanç, tefecilik bunların hepsi bağımlılık yapıcı ve terketmesi çok zor şeytan işi pisliklerdir.