PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İnfak


hiiic
18. June 2010, 03:55 AM
İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları diyince akla gelen bir kişdeki noksanlığın giderilmesi için ona destek olmaktır. Noksanlık değişkendir ve her kişide noksanlık ve ihtiyaç vardır. Maslowun hyerarşisine katılmıyorum ama ihtiyaç çeşitlerine katılıyorum. Yani temel ihtiyaçlar;gıda, giyim ve barınma ihtiyacından başka kişilerin sevilme ve toplumda yer alma hatta ötesinde kendisini gerçekleştirme ihtiyaçları vardır.

Bu bağlamda yardım sadece maddi infakla gerçekleşmez. maddi ihtiyacını karşılamış kimselerin toplumda yer edinme hatta sevilme ve onaylanma gibi ihtiyaçları vardır. daha sonrasında güzel bir roman yazmak yada kendisini bilime, sanata adayıp başyapıtlar yapmak gibi kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarıda olabilir.

Allah bu konuda, güler yüzün, başa kakılarak yapılan maddi yardımdan daha değerli olduğunu söylüyor. yani kişilerin toplumsal, sosyal ihtiyaçlarını karşılamakta bir infaktır.

Bize verilen her nimetten sorulacağımız gün somurtuk surat ve acı dilden de sorulacağımızı unutmayalım. İhtiyaç sahibi sadece maddi arayışlar ve gereksinimde olanlar değildir.

Her an Allah için birşeyler infak ederek hayat geçirebilriz.
Hayatımızdaki herkesin birşeylere ihtiyaçları var. (bu konuda aç gözlülüğün ayrımını yapmaya girmeye gerek duymuyorum), kişilerin ihtiyaçlarını belirlemek gerekir. Gıda? Giyim? Barınma? Belki Uykusuz? Eğitim? Sağlık? Ağrısı mı var? Yada sadece onaylanmak yada dinlenmek mi istiyor? Fikirlerini paylaşacak birilerini mi arıyor? Kendisine destek olacak bir motivatör? Belki sadece sıcak bir çay içip konuşmak istiyordur, anlatacakları vardır? Yada sadece evladı tarafından hatırlanmak ve aranmak istiyordur, yada sağlıklı olduğunu öğrenmek.
İnfak etmek; ihtiyaç gidermektir. Bir müslümanı yaşatmak bütün müslümanları yaşatmak gibidir. Organ bağışı infaktır çünkü öldükten sonra artık ihtiyaç fazlasıdır. Kan bağışı infaktır.

infak fazla kanın verilmesi gibidir, 3 ayda bir kan vermek gibi. Yerine daha yenisi daha tazesi gelecektir anca infak demek değildir ki, kanının hepsini tek seferde ver yada seni rahatsız edecek kadar kan çektir. Bunun ayarını yapabilecek bilişsel kuvveti Allah vermedikçe bizde alamayız işin aslı. O yüzden burayada fazla değinmiyorum. Seni yaşatacak kandan fazlası zararlıdır. Ama sağolsun kapitalist sistem aç gözlülüğüyle ve dinsizliğiyle kuralları kendi aklınca yazarak kendisini ve toplumu uçuruma sürüklemeye devam ediyor. Hadi bakalım doldurun kasaları faizperest bankalar, piyasaları tekelinize alarak saldırın saldırabildiğiniz kadar küçük firmalara ve kepenkleri kapattırın... O kasalarda yatan mevduatın zekatı verilse bu ülkede yoksul kalmaz.
ama ne yaparsın vebali kiminse yandı gitti. o mal biriktirenler ayetinin muhatabının kendileri olduğunu anlayan şirketler bunu anladıklarında ne halde olurlar bilemiyeceğim, şimdilik Allahın emri üzerine bıraktık sizi, yiyin için eğlenin. pek yakında göreceksiniz.

dost1
19. June 2010, 03:28 AM
Selamun Aleykum! Değerli Hiiç Kardeşim.

Allah razı olsun.

Âyette, neyi infak edeceklerini soranlara cevaben, "afvı", yani ihtiyaçtan fazlasını infak etmeleri emredilmiştir.

العفو [‘afv], “kolay gelen, fazlalık, çokluk, çıkartılıp verilmesi insana ağır gelmeyen, malın nafakadan fazlası/artanı” demektir.

Böylece mü’minler, ihtiyaçlarından fazla olan mal ve paralarını Allah yolunda harcamaya yöneltilmişlerdir.

İhtiyaç fazlasını infak etmeyenler ise ateş ile tehdit edilmişlerdir:

Tevbe/34-35:Ey iman etmiş kişiler! Kesinlikle, hahamlardan, rahiblerde bir çoğu insanların mallarını hakksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Ve kesinlikle altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar; hemen onlara acıklı bir azabı müjdele! O gün, onların [altın ve gümüşlerin] üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak: “İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın şu biriktirdiğiniz şeyleri!”

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

mavera
17. October 2010, 12:00 AM
Şu konuda ne düşünüyorsunuz?

Malum, normal bir hayat sürmek için kişinin bir evi (hadi bir de arabası) olması ihtiyaçtır diyebiliriz.

Bu durumda evi de arabası da olmayan bir kişinin, toplumdaki yardımlaşmanın eksikliğini ve gerçek hayat koşullarını da göz önüne alarak, bunları almak için, her ay ihtiyacından artan gelirinden bir kısmını bir kenara koyması para yığmak mıdır, kötü birşey midir?

hiiic
17. October 2010, 12:09 PM
Bu konunun aslını Allah bilir, bizim fikirlerimiz ancak hakkında ayrılığa düştüğümüz bir takım kuruntudan öteye gelmez ancak bir ilime dayalı konuşanlar müstesna.
Ayrılığa düştüğümüz konularda bize gerçeği Allah bildirecektir ancak acizane bana görüşümü soracaksanız;

Kişilerin ihtiyaçları pek çok faktöre göre (işleri, yaşadıkları çevrenin kültürü v.s.) değişir. Kiminin çöpü kimine göre servettir.
Sorulması gereken soru şu; Bu şey benim ihtiyacım olan şey mi?
-Evimden işime gitmem için kişisel bir araç yada hafta sonu gürültüden, çevre kirliliğinden ailemi ve kendimi uzaklaştırmam için bir araca ihtiyacım var mı?
Ne demek istediğimi anlıyor olmalısınız, kolları bilerzik dolu, aracın sesini sonuna kadar açan ve araca hava atmaktan başka hiç bir ihtiyacı olmayan kroyu gördüyseniz aranızdaki farkı ve ihtiyacın nasıl bir mesele olduğunu anlıyor olmalısınız. Günümüzde laptop- hatta pek çok iş çeşidine göre internete bağlanabilen cep telefonu sadece gerekli değil dahada ötesi farz hale gelmiştir...

Sana sorarlar, Allah yolunda ne harcıyazağız;;; Deki ihtiyaç fazlasını...
-------------------------------------------------------------------------------------------

Ayrıca Allahın bahsettiği mal biriktirenlerin, senin benim kasamda biriktirdiğimiz kötü gün birikimleri olduğunu sanmıyorum. O mal biriktirenler daha üst tabakadan kaymak yiyen ve ancak gösteriş için üşene üşene hayırda buluna kimse olduğunu düşünüyorum. O biriktirdiği mal kensidine yürek acısı olacak diyor ayette...
Yani çok lüks ve ihtiyaç ötesi fantaziye kaçmadığı sürece ne araba nede ev gibi ihtiyaçların temini için mal biriktirmek ve bu uğurda çalışmakta bir sorun görmüyorum.

Dünyadan zevk ve nasip almak da Allahın emridir. Yeterki sınırları gözetmeyi, helal ve haramın ayırdını yapabilmeyi bilelim. Şeytanların adımlarını izlemeyelim. Kendimiz için istediğimiz iyi ve güzel şeyleri diğer kardeşlerimiz içinde istemeyi öprenelim ve paylaşmasını bilelim. Özellikle sarp yokuşlar. ihtiyaç zamanı el tutmak. Bu sadece mal ile yapılmaz, bir köleyi azat etmek, bir işsize hoşuna gidecek güvenceli bir iş bulmak, bir insana eğitim sağlamak, haklı bir insanın hakkı için bildiğimiz doğrulara şahitlik etmek.. v.s.

Sevmeyi öğrenmek zaman alıyor... Ama hakiki imanın sırrı sevmekten geçiyor, Allah için (kendi istek ve arzularımız için değil demek, başka bir anlama gelmiyor- kendi çıkarlarımıza göre hareket etmemeden, adaletlice) sevmek ve buğz etmek gerek.

Miralay
17. October 2010, 12:10 PM
Güzel bir soruydu mavera kardeşim. Benim de kafamda aynen bu soru takılır kalırdı. Allah razı olsun sen dile getirdin.
Ben de bu sorunun cevabını merak edenlerdenim.
Saygılarımla

hiiic
17. October 2010, 02:11 PM
Yani şöyle diyebiliriz;
Etrafta aç bebekler varken süt banyosu yapmak için mal (taze süt yada eş değeri menkul kıymet) biriktirene bu yaptığı hareket gönül acısı olacak. ahirette ateşte kızıdırılıp kızdırılıp kendisini dağlayacak v.s.

Ama araç fiyatları çok pahalı... mesela emeklilik pirimini almış birisi gidiyor tüm pirimi arabaya yatırıyor bu para piyasda çeşitli küçük alanlara değil komple arabaya yatıyor, ekonomik açıdan tam bir ızdırap, araçların yerli üretimi olmayıp ekonomiye katkı yapmaması v.s. hesaba katılırsa büyük bir zarar. Bence çok fazla ihtiyaç yoksa alınmamalı, ama büyük şehirlerde toplu taşımanın bilinçli olarak düzenlenmemesi konusundaki sorumluların mahşerde ne hesap vereceklerini çok merak ediyorum... bizzat bu tür kişilerin ne diyeceklerini açıklamalarını merak ediyorum..

churcillin bir lafı gibi ; yuvarlanan bir çığda hiçbir kar tanesi suçu üstlenmez. bakalım suçu birbirlerinin üzerlerine atarken, ahirette susun burarı tartışma yeri değil dendiğinde, hakkı yenilene hakkı bu sorumlulardan alınıp verildiğinde onların o bakışlarını çok merak ediyorum, eğer izin verilirse oturup sonuna kadar izliyeceğim... yöneticiliği akıllarınca yapacaklarını sandılar, kendi adamlarını ve kendi çıkarlarını korudular. işler kötü gidince ortada hiçbir sorumlu bulunmuyor.. bakalım kimmiş bunların sorumlusu.. elbetteki hepsi ne kadar ben değilim ben değlim deselerde hepsi birer tırbap yiyecek... hiç birşeyden değilse sadece görevde boş boş oturmaktan, sorunları görmezden gelmekten ve çalıp çırpanı gördüğü ve bildiği halde aman bana dokunmasınlar diye hakkı şahitliği unuttuğu için elbette turpanın yağlı kısımlarının tadına bakacaklar... kötüler için yan cehennem yannnnn :mad: :mad: :mad: :mad: :mad: sırf daha fazla yabancı araba satılsın diye şirketler bu tür bürokrat ve siyasetçleri parayla satın alıyor,, onlarda hallerinden memnun memnun toplu taşımayı tam bir ızdırap haline getiriyor... HESABI VERİLECEK,,,, bu dünyada verilmedi ahirettte verilecek....

Barış
17. October 2010, 11:40 PM
Selam,

Böyle durumlarda fetvayı kalbimize sormamız gerek bence Mavera. İhtiyacın nedir, bunu en iyi bilecek kişi sensin. Bu soruyu sorma ihtiyacını duymuş olman, gerekli farkındalığa sahip olduğuna delildir bence. Hepimizin de bu veya buna benzer soruları oluyor.

Şahsi düşüncem; insanların bir eve sahip olmaları ihtiyaç dahilindedir. Ömür boyu kira ödemek zor ve ekonomik de değil. Arabayı da ihtiyaç olarak görüyorum ama şehir içi ulaşım hiiç kardeşimin dediği gibi düzgün olabilse, şahsen ihtiyaç listesinden çıkarırdım.

Sen en iyisi kalbine danış Mavera. Bizimkisi şahsi değerlendirmeler sonuçta. :)

Selam ve sevgi ile.

Miralay
18. October 2010, 08:31 AM
Araba konusunda ben de sizinle hemfikirim. Şehirlerarası ve şehiriçi metro ağları kurulsa da hiç kimse araba almasa ne güzel olurdu. Ben şahsen hayatım boyunca hiç araba almadım. Nedense o kadar ihtiyacım olduğu halde (hastalık,vs.nedeniyle) araba almak istemedim.

Ev fiyatları aldı başını yürüdü. Kiralar desen hiiiç kardeşimin başka bir konuda dediği gibi 100 TL'lik ev değerleniyor 500 TL veriyoruz. Ona da güç yetiremiyoruz.
Ne yapacağımızı şaşırdık vesselam.
Ev de alsan zarar; kirada da otursan zarar. Küllühüm zarar ziyan.

hiiic
18. October 2010, 10:17 AM
Miralay kardeşim, konu özünde medeniyetten geçiyor, halkımızın büyük bir kesimi eğitimsizlik, cahillik v.s. sebeplerle gösteriş meraklısı iken diğer bir kesimide bastırttırılmışlık (askerlik yapan iyi anlar), çaresizlik gibi nedenlerden dolayı hakkını arıyamayıp, birisi çıkıp daha güzelini yapana kadar eldeki kaynakları kullanmaya çalışıyor.

Bangır bangır çevre kirliliğinde bahsediliyor ama toplu taşıma araçlarına gerekli yatırım yapılmıyor, bu devletin ne kadar çok parası varki hiç alakasız yerlere, köşke bucağa milyon dolarlar yatırıp restore ettriyorda ihtiyaç içindeki şehirlerin halkları toplu taşınmışlığın konforunu yaşayamıyor. Yani asıl infakı ve malların dağılımını adaletli şekilde yapması gerekenler bu işi düzgün ve kulluk görevine yakışır şekilde yapmazken, sizin benim ayrı parseller halinde yapacağımız infaklardan kime ne fayda gelir..

Kuranın en önemli emri Salatı ve Mescitleri gereği gibi ayakta tutamadığımız için, yolculuktan eğitime, güvenli iş den huzurlu emekliliğe, tatilden trizme kadar her kanalda yine sözde kendimizin kurduğu kurumlar, maddenin arkasındaki sırrı (hesap, imtahan) göremeyen kişiler tarafından kişisel çıkarları uğruna görevlerini savsaklayabiliyorlar. Ne Allahın mescitleri olan bu sosyal kurumları ayakta tutabiliyorlar ne de Salatlarını doğru bir şekilde yerine getirebiliyorlar. Yaptıkları herşeyden sorulacaklarını bilemediler mi?

Bu günümüzde üniversitelerden devlet dairelerine, hastanelerden mahkemelere kadar hemen her kurumda var. Toplumun huzuru için kurulan kurumların el ense yapmaları kadar kötü birşey yok. Bu kurumlara yönetici vasfıyla çıkanlar acaba nelerine güvenerek aday oldular da çıktılar. Yarın hesap günü yükün en ağırlarını kendilerinin kaldıracağını hiç akıl etmediler mi? Komutası ve denetimleri altındaki yerlerdeki her olumsuzluktan kendilerininde pay alacağını düşünemediler, akıl edemediler mi??? hayır ettiler. ama dünya onları aldattı, oyaladı, bile bile hakkı (kendilerinden) gizlediler... Bazı ayetlerin muhatabı olmamak bile insana şükretmesi için yeter.
---------------------------------------

Halkın huzuru için infak edilmesi gereken malları haksızlıkla yiyip içinler,, hiç akıl etmediler mi ki bu adar şey boşuna mı yaratıldı? Bu sorumluluktan sadece kendileri değil kendilerini bilipde bile bile şahitlik etmeyenlerde sorumludurlar.

pramid
29. November 2010, 11:32 PM
türklerin beyliği

bağ yapma bağlanır kalırsın
ev yapma eylenir kalırsın
sür sürüyü dağlara beylenir kalırsın.

nerdogan
19. June 2011, 09:55 AM
Bu ayetle ilgili fikriniz nedir öyleyse?Müşrikliğin alıp başını gittiği bu topraklarda yaşayan koyunlaşırılmış güçsüzlerden olmadık mı biz şimdi?

97-98. Kesinlikle meleklerin, kendilerine zulmederlerken vefat ettirdikleri şu kimseler; onlar [melekler], “Ne işte idiniz?” derler. Onlar, “Biz yeryüzünde güçsüzleştirilmiş kimselerdik” derler. Onlar [melekler], “Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi, siz orada hicret etseydiniz ya?” derler. Artık, –erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan göçe güç yetiremeyen, yol bulamayan kimseler hariç– işte bunların varacakları yer cehennemdir. Ve o ne kötü gidiş yeridir.

Ve açıklama olarak ise,

Bu âyetlerde de yine olağanüstü koşullarda mü’minlere düşen görevler konu edilmekte; dinini ve inancını koruyamayacağı bir ortamda bulunup da oradan ayrılmayarak kendisini ateşe atan kimseler uyarılmakta ve müşriklerin baskısı altında olanların inançlarını yaşayabilecekleri yerlere gitmeleri gerektiği belirtilmekte, zulme teslim olanlar kınanmaktadır. İslâm'ı yaşayacak yerler olmasına rağmen, müşriklerin arasında kalmaya devam eden; böylece hem onların baskı ve zulmüne katlanmak zorunda kalan hem de inancını tehlikeye atan kimselerin, Biz yeryüzünde güçsüzleştirilmiş kimselerdik diyerek kurtulamayacakları, onlara, Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi, siz orada hicret etseydiniz ya denileceği beyân edilmektedir.

nerdogan
19. June 2011, 10:53 AM
Yani nasılsa tüm bunların suçlusu devlet belediye vs..Öyleyse ben onlara karşı güçsüzün, napayım mecburen araba alıcam ev alıcam tasarruf yapıcam..Yoksa kimse gelecekte bana el uzatmıycak ..Suçlular cehenneme gidince görecek..Napayım bende yaşayıp gideyim ..Demek doğrumu gerçekten..Çoğumuz gerek ailemiz gerekse maddi ve eğitim nedenlerinden büyük şehirlerdeyiz..Ailemizin saadeti için çocuklarımızın eğitimi içi ve geleceği garantilemek için..Ben daha önce ufak bir kasabada yaşadım ve çalışıyordum.Gayet iyi bir gelirim vardı ve fakat kiradaydık..Orada arabaya ihtiyaç yoktu çünkü evden çıkınca 10 dakika yürüyüşle işlerimizi halledebiliyorduk..Çarşı pazar okullar hep yakın bir aradaydı.Araba ancak ticaret yapanlar için şarttı yani..Kiralar düşük ev fiyatları hepten düşüktü..Evlendim İstanbula geldim eşim burada çalışmak zorunda mecbur..Şimdi araba da şart oldu.Ya da ev almak ya da diğer harcamalar..Maalesef..Şimdi burada kimi suçlamalıyım eşimi mi devleti mi kimi?Ya da arabalar çok pahalı ama devlet düşünsün napayım deyip şimdiden paramı kenara yığmaya başlamak ne kadar doğru?

Hiç kimse aile düzenini işini eğitimini yarıda bırakıp da çocukların Türkiye gibi bir ülkede kötü eğitim almasını göze alamaz veya zor koşullarda yaşamasını ya da kazançlarının azalmasını yaşadığı evlerinin daha bakımsız olmasını vs vs..Yani kimse şu anki yaşantısından fedakarlık edip de aracın gereksiz ya da ticaret için gerekeceği-eski bir araçtan bahsediyorum- evin zaten çok ucuz olduğu için kolayca alınabileceği, sağlık hizmetleri eğitim hizmetleri belki vasat belki orta olan ufak bir şehre gitmeyi göze alabilir mi..Her türlü gıda ürününün az nufus nedeniyle ucuz olduğu elektriğe az ihtiyaç olan ufak bir köy veya kasaba?Kazancın vasat olur ama harcaman hepten vasat olur..yetmez mi?Kalanlarla da çevrene faydalı olmaya çalışsan..Şikayet edip napayım devlet sorumlu cehennemde yanarken biz de onları izleyeceğiz demek sizce ne kadar doğru ?

hiiic
19. June 2011, 11:34 AM
nerdoğan kardeşim. 1. olarak bahsettiğiniz ayetin muhatabı, zulüm edenlerin emri altında çalışanlardır. Ayeti arayıp buraya yazmıyorum, ama konuya bütünsel bakınız. firavunun askerlerinden söz eder. bu gün kaddafiye hizmet edip kendi halkına kurşun sıkan aynı ayetin mutabıdır mesela, melekler vura vura canlarını alacak (acıtarak)

2. olarak.
orada bir cümle gördüm; "çocuklarımızın geleceğini garantilemek" diye
buyrun varsa öyle bir imkanınız yapınız. nice iş adamları nice hazine sahipleri bırakın çocuklarını, kendi geleceklerini garantileyemediler...

3. olarak.
Allahın bizlerin, iyi eğitim almasını, bilgili olmasını, sorgulayıcı ve şüpheci olmasını (bilimsel bakış), zengin olmasını (şükrünü vermek şartıyla), cesur ve her an karşı müdafaya hazır olmamızı (gerekli enstürümanların da hazır olmasını), kısaca fıtratınızda, kafanızdan geçen ideal insan olmanızı emreder..

İlgili sureler; yusuf kıssası, ibrahim kıssası, v.s. bol bol okuyun...

anlaşılmayan konu, nimetin karşılığını (şükrünü vermek) ve aşırıya gitmemek...
şimdi bi konu anlatasım var ama yanlış anlaşılır anlatmıyorum... Allahın verdiği nice nimetler nice hoşnutluklar vardır.. Bunlar günah değildri tersine sevaptır bile! bunları günah sayanlar halkı müslümanları bunalıma sürüklüyor, dinden de hayattan da soutuyorlar.. Allahın verdiği nimeti, ziyneti, zevki kim yasaklayabilir???? sıkıntı sınırı aşmamak ta, haramdan uzakdurmakta... bu hayat çok güzel, hele ölümden sonraki sheyehatlar göreceklerim, yaşayacaklarım beni daha da heycanlandırıyor... tek sıkıntı güneş gibi olan o korkunç yer cehennemden uzakta durmak, bi ondan korkuyorum, yoksa Allah bize karşı çok lütufkar, bütün hoşluk ve güzellkleri önümüze sermiş...

lütfen geleneksel yaklaşımın size dayattığı sıkıntılı uyduruk inancı kafanızdan atın... Allahın vahyi önünüzde, zaten samimi ve boyun eğen bir kalple ona yönelirseniz, fıtratınızda hepsi var, doğruyu yanlıştan ayırabilirsiniz.

nerdogan
20. June 2011, 05:44 AM
Sayın Hiiic, sizlerin açıklamaları o kadar bilgilendirici o kadar doğru yönlendirici ki..Alah razı olsun...Ben o soruyu sorarken sırf konu değişsin veya ben aklımı çalıştırdım bakın görün -umarım anlatabilmişimdir- mantığı ile düşünmedim doğrusu..Sadece sürekli bahsettiğiniz geleneksel ve köklü bazı inançlar halen içimi tırmalamakta.Ben surede anlatılan olayları da okudum esasında..Yani yanlış anlaşılmasın bir yerlerde o cümleyi görüp kes kopyala yapıştır yapmadım.Bizzat Kuranda Nisa okurken karşıma çıktı.Aynen dediğiniz gibi Kitap kendi kendini tefsir etse de bahsettiğiniz uyduruk dünya hayatına ilişkin inançlarım beni bir şekilde farklı düşüncelere tuhaf sorgulamalara itebiliyor.Gereksiz yere uç noktalarda dolaştırıyor.Allah bizlerden ne kendimiz ne de çevremiz için "aşırıya" kaçmamamızı istiyor aslında..Ne kendimizi öldürücez ne de çevremizi..Ben bütünsel olarak okuduğumda anlamam gerekeni anladım ancak bu surede takıldım kendimce manalar yükledim ve sonunda bu tuhaf fikirlerin gerçekten kendi hüsn-ü kuruntum olup olmadığını teyit etmek adına da kafamdakileri iyice açıklayarak sizlere sundum.Şükürler olsun ki cevabımı buldum..İlk okuduğumda anladığım manayı teyit ettiniz..Ancak henüz Kuranı layıkıyla okuyup bitirememiş-Okumakla bitmez elbette- henüz kelimelerin manalarındaki derinliği ve tarihin derinliğini çözememiş bir kul olarak maalesef kafamın karıştığı noktalarda sizin de vaktinizi alıyorum..:)

Miralay
20. June 2011, 08:23 AM
Selam nerdoğan kardeşim.

Hiçbir şekilde vaktimizi almıyorsunuz. Bilakis sorularınıza karşılık verilen cevaplarla bizim de aydınlanmamıza vesile oluyorsunuz.

Hepimizin bu foruma girmemizin amacı da bu değil mi? Bilmediklerimizi öğrenmek, yanlış bildiklerimizi düzeltmek.

Malesef ki, geleneksel kültür,önceden öğrendiğimiz önbilgi ve önyargılar; hem dinimizi, hem de Kur'anı yanlış anlamamıza neden oluyor.
Bu önbilgi ve önyargılarımızı bir kenara atarsak,"herkes bilemez,herkes anlayamaz,O'nu sadece alimler anlar" mantığının da çürüdüğünü görüyoruz.

Herkes kendi bildiğinden,anladığından sorumludur. Yeter ki, biz doğruyu,sıratı mustekımi arayalım. Bir vesileyle rabbimiz bize ışığı,doğruyu gösteriyor.Kalbimizdeki,zihnimizdeki pasları arıtarak, olaya daha net bakmamızı sağlıyor.

Sağlıcakla kalınız.

nerdogan
20. June 2011, 11:18 AM
nerdoğan kardeşim. 1. olarak bahsettiğiniz ayetin muhatabı, zulüm edenlerin emri altında çalışanlardır. Ayeti arayıp buraya yazmıyorum, ama konuya bütünsel bakınız. firavunun askerlerinden söz eder. bu gün kaddafiye hizmet edip kendi halkına kurşun sıkan aynı ayetin mutabıdır mesela, melekler vura vura canlarını alacak (acıtarak)

2. olarak.
orada bir cümle gördüm; "çocuklarımızın geleceğini garantilemek" diye
buyrun varsa öyle bir imkanınız yapınız. nice iş adamları nice hazine sahipleri bırakın çocuklarını, kendi geleceklerini garantileyemediler...

3. olarak.
Allahın bizlerin, iyi eğitim almasını, bilgili olmasını, sorgulayıcı ve şüpheci olmasını (bilimsel bakış), zengin olmasını (şükrünü vermek şartıyla), cesur ve her an karşı müdafaya hazır olmamızı (gerekli enstürümanların da hazır olmasını), kısaca fıtratınızda, kafanızdan geçen ideal insan olmanızı emreder..

İlgili sureler; yusuf kıssası, ibrahim kıssası, v.s. bol bol okuyun...

anlaşılmayan konu, nimetin karşılığını (şükrünü vermek) ve aşırıya gitmemek...
şimdi bi konu anlatasım var ama yanlış anlaşılır anlatmıyorum... Allahın verdiği nice nimetler nice hoşnutluklar vardır.. Bunlar günah değildri tersine sevaptır bile! bunları günah sayanlar halkı müslümanları bunalıma sürüklüyor, dinden de hayattan da soutuyorlar.. Allahın verdiği nimeti, ziyneti, zevki kim yasaklayabilir???? sıkıntı sınırı aşmamak ta, haramdan uzakdurmakta... bu hayat çok güzel, hele ölümden sonraki sheyehatlar göreceklerim, yaşayacaklarım beni daha da heycanlandırıyor... tek sıkıntı güneş gibi olan o korkunç yer cehennemden uzakta durmak, bi ondan korkuyorum, yoksa Allah bize karşı çok lütufkar, bütün hoşluk ve güzellkleri önümüze sermiş...

lütfen geleneksel yaklaşımın size dayattığı sıkıntılı uyduruk inancı kafanızdan atın... Allahın vahyi önünüzde, zaten samimi ve boyun eğen bir kalple ona yönelirseniz, fıtratınızda hepsi var, doğruyu yanlıştan ayırabilirsiniz.

Yanlış anlaşılacağından korktuğunuz konu eğer iyi bir açıklama getirecek ise anlatmanızı isterdim doğrusu..

Geleceği garanti altına almak elbette mümkün değil hele ki saniyelerimiz bile sayılı iken ve ne zaman sona ereceğini yalnızca Rabbimizin bildiği bir hayatı yaşıyorken..Benim kastım tamamen -her insan gibi- yaşayacağımızı farz ederek gelecek için evlatlarımızın geleceği için endişelenmek ve bu nedenle de eğitim, sağlık gibi konularda yeri gelince kenara para koymak yeri gelince de elimizdeki varımızı yoğumuzu bunlar için yatırmak, ya da şehir şartlarındaki geçim sıkıntısı nedeni ile ev almak için didinmek, emekliliği hak etmek için çabalamak..Gelecek kaygısı ile yapılan her ne varsa..Yoksa ne yaparsak yapalım kelime anlamı ile mümkün olamaz haklısınız..

Ayrıca henüz maalesef o bahsettiğiniz bilimsel sorgulama aşamasına geçemedim sanırım..Ancak elimden geldiğince o noktaya gelebilmek için çalışıyorum..Allah aklımızı korusun da bu çaba hiç bitmesin ..:)

Sanırım birçok tuhaf anlayış bize puta tapan ya da neye taptığını bilmeyen toplumlardan geçiyor..Dünya hayatının acı çekme tüm nimetlere gözü kapama yeri olması anlayışı gibi..Sonuçta hindular, budistler, katolik inançlar ..Hep bunlarla besleniyor..Bizim sözde "din"imize de çok fazla yansıması var..Sanırım insanoğlu herşeyi abartmakta çok başarılı..Allahın bizden istediklerini çarpıtmak için ne gerekirse yapılıyor..

nerdogan
20. June 2011, 11:21 AM
Sayın Miralay, anlayışınız için çok teşekkür ederim.
Allah razı olsun sizlerden..

hiiic
20. June 2011, 12:23 PM
Öncelikle Miralayın sözlerine tamamen katılıyorum.


Size empoze edilen dinin benzerinden bana da (bize de ) empozeedildi.
geleneksel din benim güzel giyinmemi, süslenmemi yasaklar, bana cübbeyi yada kötü giyinmemi emrederdi. takıların bir kısmını haram, giysilerin bir kısmını haram saymışlardı.

AMA
A’râf 31
Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.

A’râf 32
De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz.

Bir kenara para koymayı kim yasaklıyor??
çoluğunuzun çocuğunuzun geleceği için (yalnızca Allah izin verirse), kötü günler yada hesapta olmayan harcamalar için bir kenara birikim yapmamayı kim emrediyor? Bunu emredenler müslümanları borç içinde yaşamasını isteyen yahudilerden başkası değil.
Allah sadece cimri olmamayı emreder, bir kenara birikim yapmak ALLAHIN emridir. Cimri olanlar (o ayetlerin muhatabı) ise siz ve ben gibi sade vatandaşlar değil. Sürekli oturup saydığı o birikimlerinin bulunduğu kasalar sizin benim evimden daha büyük, Ahirette o dolar koçanının közlü halde ağzına sokulacağı görüntüsü gözümden hiç gitmez...

İsrâ 29
Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.

size emredilen infak size verilen kadardır. Allah fazlasını emretmez, Allah zorlaştırmaz da.

Yeryüzünde kazanç için dolaşmak da Allahın emridir.. Bütün bunlar imtahan içindir, hangimizin güzel amel işleyeceğini ortaya çıkarmak için. Yoksa Allahın vereceği zenginlik ne çalışmayla kazanılır ne uğraşla, onun vereceği fakirlikten de insanı çalışmak kurtarmaz. Biz ondan yardım isteyip çalışacağız.

Bütün güzel şeyleri gelenksel yaklaşım yasaklıyor, bize ruhbanlığı emrediyor;

Hadîd 27
Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.


Lütfen... Rabbim bizim dünyada mutlu, ahirette de mutlu olmamızı ister. O bize karşılıksız verendir, nimetlerini o kadar bol verdi ki,,, Mutluluğumuz için, huzumuz için bize eşler verdi. Bize aile verdi. Yalnız bırakmadı...

Rûm 21
Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.

A’râf 189
Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler.

ve diyor ki; size verdiklerimi vermediğim kimseler var. Annesiz çocuklar yarattım. Yoksul insanlar yarattım, yolda kalmış çaresizler yarattım. Size verilen nimetleri onlardan esirgemeyin ŞÜKRÜNÜZÜ verin diyor.

ve diyorki,, size verdiğim nimetleri yiyin için tadını çıkarın. Ama israf etmeyin,,, ama AŞIRIYA KAÇMAYIN...

bu ikisine uyacağız; ŞÜKREDECEĞİZ ve AŞIRIYA KAÇMAYACAĞIZ...
bunların dışında bizi bekleyen çok nefis bir hayat ve daha da güzel ahiret var.

Bakara 201
Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! derler.

Âl-i İmrân 148
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever.

Kasas 77
Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.

şart; ahireti unutmayacağız... ikisini de isteyeceğiz. yoksa sadece dünya isteyene ahirette nasip yok... İşte o cimriler o ateşte yanacak. ahireti unuttukları için. oysaki bizler için her iki tarafında mutluluğu esirgenmiş dğeildir.

Şûrâ 20
Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya karını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz.


Dünya malını kim hangi hakla yasaklıyor ben anlamadım ki!!!!!
Allahın yarattığını Allahtan başka kim yasaklayabilir !!!!!!!!!!!!!!
Yasak olan, şükretmemezlik (cimrilik, nankörlük, teşekkür bilmezlik, fakirin hakkını gözetmezlik, malın karşılığını vermemezlik v.s.) ve aşırıya kaçmaktır (yasak olan ve pis olanlara da bulaşmak, israf etmek, gösteriş yapmak v.s.).

Sâd 32-33.
Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman: ) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.

Peygamberler bile bizim sevdiklerimizi sevidiler, sevmemeleri bilimsel olarak imkansız, aynı tadı aldılar benzer yemekleri yediler, benzer mallara sevgiler beslediler. Ama ahiret unutmadılar ve verilen nimetlere karşı nankörlük edip insanları kötü hale getirmek için çalışmadılar, fesatlık ve kıskançlık yapmadılar.
Yapanlar ise;

Nahl 112
Allah, (ibret için) bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı.
Burda Allahın nimetine nankörlük ettiden kasıt; bu memleket halkları başlamış birbirleriyle kavgaya, kıskaçlığa başlamışlar,,, fakirin hakkını gözetmez olmuşlar, bencilleşmişler, seferlerimizin arasını aç demişler, düşmanlık, kin, kan davaları sokmuşlar... Allahta bolluğu bereketi başlarına geçirmiş. Çünkü ayetle sabit, insan kendisini ihtiyaç sahibi hissetmeyince azgınlık eder. Allah bu nedenle insanlara bol bol vermiyor, azmasınlar diye bir dereceyle indiriyor. ve bu azlığı bize aynı zamanda bir imtahan vesilesi kılıyor.

şimdi ayetlere bütün olarak baktığınızda iş nekadar berrak öyle değil mi?
İşte sıkıntınızın sebebi bu... sadece bir kanaldan bakmak.. ve ataların uydurmaları..
Şunun altına imzamı atarım ki, çoğu avrupalı, Allahın emrettiği islamı yaşıyorlar. yani çoğu bizim saçmalıklarımızı yapmadığı halde müslümanca, insan haklarına saygıyla, bilimle, batıldan uzak, sevgi ve saygıyla v.s. yaşıyor.


---------------------------------------------------
Kesin hükmü Allah vahyetmiştir;;;
En’âm 160
Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.

hiiic
20. June 2011, 12:46 PM
Kalem 17
Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri" ne bela verdiğimiz gibi, onlara da bela verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.

işte cimriler bu ayetteler, devamını Kurandan bularak okuyun, bu bahçe sahibi vatan hayinleri ne yapmış başlarına ne gelmiş...

Sınav sorularını çalan HIRSIZLAR aynı bahçe sahipleri gibi değil miydi? üstelik müslüman olduğunu idda eden cemaatin adı karışan bir hırıszlık... sadece kendilerini düşünen bencil, cehennem odunu ehli kitaptan küfre düşmüş hainler...

Yada bakın şu ihalelere fesat karıştıranlara.

Yada bakın şu kimseye ki; oğluna 3 milyon dolarlık gemi alıyor da, sonra onu hangi bahçeden devşirdiği belli değil. Öyle gizli devşirmeye gitmiş ki... Ama yarın hiçbir şefaatın olmadığı Allahın huzrunda hesap verirken, yada o görünen ucu 3 milyon dolar olan servetin geri kalanı cehnnemde derilerine dağlanırken halini hiç düşün medi mi? Onu şeyhi mi kurtaracak yokda evliya sı mı? göreceğiz bakalım bekliyruz. biz uyarımızı tebliğimizi de yaptık.

ahirette
Siz sıradan vatandaşlar, hiç kurandan şöyle bir ayet okudunuz mu?
"o fakirlerleri ahirette yakacağız, o gelecek kaygısı taşıyanı, o infak etmeye aranıp, hayır yapmaya aranıpda elindeki 3-5 kuruşu versem ben ne yerim diye düşüneni yakacağım"diye bir ayete rastladınız mı????

merak etmeyin, ve toplumu, özellikle toplumun önderlerini muhatap Alan ayetler için bir uygulama yolu bulamıyorsanız üzerinize dert almayın. siz size vahyolunan rehbere uyun. Uydurmalardan temizlenin. Realist ve materyalist olun. O hurafecilerin hurafeleri başlarında patlıyacak.

-siz;
Nisâ 31
Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.

Dünyanın ve ahiretin mutluluğu, huzuru, keyfi sizlerle olsun.
Şükretmeyi unutmayın, sınıra dikkat edin. Sınırı sıkıp da ruhbanlık da uydurmayın.

nerdogan
21. June 2011, 10:30 AM
Aslında birde şu beni rahatsız ediyor..Her ne kadar bedeni olarak zulüm görmüyorsak da psikolojik olarak ciddi bir zulüm görmüyor muyuz ülkemizde?Düşünüyorum da topla tüfekle kimse saldırmıyor artık birbirine ancak inanılmaz bir beyin yıkama operasyonu mevcut..Öyle ki normal medeni"" bir arkadaş ortamında boş boş konuşan bir grup insanın içinde rahatsız olup da konuları Kurana, Kuran anlayışına Allahın bizden istediklerine bağlamak istesen, muhtemelen ya dinci, gerici, bağnaz olur dışlanırsın, ya da sinir hastası vs ilan edilirsin..Artık Kuran öyle bir tabu haline geldiki tüm yaşantımızı ona göre belirlememiz gerekirken, onu yaşantımızın dışına itmek için inanılmaz bir çaba gösteriliyor sanki..Artık kimseyle bu konuları konuşamaz haldeyiz..Zaten cehalet-dini anlamda- almış başını gitmekte..Sadece normal bir arkadaş grubunda değil hepsi çarşaflı tüm gün Arapça hatim eden bir grupla da oturup konuşamazsın ..Bu kez çok daha ağır sonuçları olacaktır bu konuşmanın ..Yani aslında biz kendi ülkemizde-çoğunluğu müslüman??- müslümanlık ne kadar doğru anlaşılıyor ne kadar doğru yaşanıyor..Şu halde o zulüm gören inananlardan ne kadar farklıyız ki?Gerek klasik ruhbanlık anlayışı ile gerekse "modernlik" adı altında sürdürülegiden toplumsallıktan, sosyal devletçilikten uzak bir kapitalist anlayış ile arada sıkışan gerçek inançlıların hali ne kadar farklı?

hiiic
20. July 2011, 07:04 PM
Mal ve mülk, bana ağırlık veriyor. Bunları, soylu milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevî şahsiyetinde olmalıdır!

M.Kemal ATATÜRK
(Mallarını millete bağışlaması nedeniyle söylemiştir)

***
İşte infa budur. Oğullarına gemiler, amerikalarda katlar alanlara ibret olsun. Münafıklar için hazırlanmış hutamenin çığlıkları karşısında hesap verilirken asıl kimin bozguncu olduğunu öğreneceğiz

gerçek hanif
2. August 2011, 08:12 AM
Bir lokma bir hırka misali başkalarına muhtaç,el açmış yardım bekleyen,maddi olarak başkalarına bağımlı olduğundan ,ondan emir alan , makara olmuş bir yaşantı müslümanca ,dindar bir insanın yaşantısı olamaz.Dindar insan çölde ki bedevi gibi yaşamamalı.
Bugün çıksın devlet bana desindi : kardeşim senin kendinin , çocuklarının ev , araba ,,okuma,evlenme,iş ,sağlık gibi zorunlu ihtiyaçlarını devlet olarak ben üstleniyorum ,bundan endişen olmasın.Rahat ol. Bende gidip Noterden Evimin , arabamın satışını devlete bağışlamazsam gel o zaman beni eleştir.Diğer türlü neden ben sefil,geleceği karanlık, köle yada başkalarına hizmetçilik yapayım.
Bu durumda orta yolda olmak lazım.

nerdogan
2. August 2011, 12:41 PM
Bahsettiğiniz gibi bir ülke var mı dünyada?Her vatandaşın severek isteyerek infak edebileceği bir yer herhalde cennet olurdu.Maalesef insanı ayartan en kötü şeytani güdüsü olan açgözlülüğü..Bu olmasa idi dediğiniz ideal hayat gerçek olurdu sanırım..

hiiic
2. September 2011, 05:59 AM
Zevkini rabbinin yasasını okumaktan alan ve o öğüdün en güzeline uymayı huy edinen kardeşlerim için İnfak ile ilgili ayetlerin bir kısmını derledim. Fazla söze gerek yok Yüce Rabbim gerekeni apaçık bir şekilde biz kullarına merhameti gereği önceden uyararak bildirmiş. Ahiretin bilgisine sahip olup torpilli yaşayan kardeşlerim, iyi okumalar.





Âl-i İmrân 92
Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça "iyi" ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.


Bakara 177
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır!


Âl-i İmrân 134
O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.


Enfâl 3
Onlar salatlarını dimdik ayakta tutan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir.


Hac 35
Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, Salatı ikame ederler ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar.


Bakara 3
Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.


Ra’d 22
Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, salatlarını dimdik ayakta tutan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır.

Şûrâ 38
Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve Salatı ikame ederler. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.


Kasas 54
İşte onlara, sabretmelerinden ötürü, mükafatları iki defa verilecektir. Bunlar kötülüğü iyilikle savarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah rızası için harcarlar.


Secde 16
Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için), vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.


Furkân 67
(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.


Bakara 215
Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Maldan harcadığınız şey, ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir.


Bakara 267
Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye layıktır.


Bakara 219
Sana, şarap ve kumar hakkında soru sorarlar. De ki: Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür. Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. "İhtiyaç fazlasını" de. Allah size ayetleri böyle açıklar ki düşünesiniz.


Kasas 77
Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.








Sebe’ 39
De ki: Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık verir ve (dilediğinden de) kısar. Siz hayıra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.


Bakara 261
Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah'ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir.


Bakara 270
Yaptığınız her harcamayı ve adadığınız her adağı muhakkak Allah bilir. Zalimler için hiç yardımcı yoktur.


Bakara 262
Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir.




İbrahim 31
İman eden kullarıma söyle:salatlarını dimdik ayakta tutsunlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar.

Hadîd 7
Allah'a ve Resulü'ne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden iman edip de (Allah rızası için) harcayan kimselere büyük mükafat vardır.


***

Muhammed 38
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.

Bakara 264
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kafirleri doğru yola iletmez.

Tevbe 98
Bedevilerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belalar gelmesini bekler. (Bekledikleri) o kötü bela kendi başlarına gelmiştir. Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir.

Âl-i İmrân 117
Onların, bu dünya hayatında yapmakta oldukları harcamaların durumu, kendilerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinlerini vurup da mahveden kavurucu bir rüzgarın durumu gibidir. Onlara Allah zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlar.

Tevbe 54
Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resulünü inkar etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir.

İsrâ 100
De ki: Rabbimin rahmet hazinesine eğer siz sahip olsaydınız, harcanır korkusuyla kıstıkça kısardınız. İnsanoğlu da pek eli sıkıdır!

Nisâ 39
Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah'ın kendilerine verdiğinden (O'nun yolunda) harcasalardı ne olurdu sanki! Allah onların durumunu hakkıyle bilmektedir.

Ahkâf 20
İnkar edenler ateşe arzolunacakları gün (onlara şöyle denir): Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap göreceksiniz!




Teğâbun 16
O halde gücünüz yettiğince Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Münâfikûn 10
Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın.

Bakara 254
Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gerçekleri inkar edenler elbette zalimlerdir.

Bakara 195
Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Her türlü hareketinizde dürüst davranın. Çünkü Allah dürüstleri sever.










Bakara 272
(Ya Muhammed!) Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lakin Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa; karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.










Bu arada bir dipnot... Fetullahın 240 milyon dolar civarı serveti var diyorlar. Geçende bir nakşibendi şeyhinin 5 milyon doları için dayısı çocuklarını kaçırdı, yine doğuda 20 milyondolarlık şeyhin mirası için çocukları birbirine girdi, hepsi nübüvet nurunda hak idda etti. Yine pek saygın şeyhler bir anda dönümlerce toprak alıp sağımlık müridlerini bedavadan çalıştırıyor. Bunların servetleri hakkında henüz bir bilgi yok :)
Deniz fenerinden, yimpaşdan kombassandan jetpadan uçan paraları hesaba bile katmıyorum, hepsinin ortak yanı yeşil sermaye yani islam adı altında para toplanması...

Allah bu konuda ne diyor?

Tevbe 34
Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!

nerdogan
2. September 2011, 01:47 PM
Allah razı olsun sizden sayın hiiic...defalarca okumak baştan baştan sürekli okumak gerekli ..Bakara 177 de geçen "dilenenlere" sevdiği maldan harcamak kavramı acaba gerçekten ülkemizde veya günümüzde gerçekçi mi?Dilenmenin o kadar çeşitli yöntemi geliştirildi ki günümüzde..Bireyselden kurumsala hırsızlığa yeni bir kılıf giydiren dilencilere, heryerde rastlamak mümkünken nasıl bu sorumluluğumu yerine getireceğim ben? Maalesef insanlar hiçbirşeyi masum bırakamıyorlar sözkonusu para olunca..

hiiic
2. September 2011, 03:04 PM
..Bakara 177 de geçen "dilenenlere" sevdiği maldan harcamak kavramı acaba gerçekten ülkemizde veya günümüzde gerçekçi mi?Dilenmenin o kadar çeşitli yöntemi geliştirildi ki günümüzde..Bireyselden kurumsala hırsızlığa yeni bir kılıf giydiren dilencilere, heryerde rastlamak mümkünken nasıl bu sorumluluğumu yerine getireceğim ben? Maalesef insanlar hiçbirşeyi masum bırakamıyorlar sözkonusu para olunca..

Bu sorunuzun cevabını vicdanen verebilirsiniz, zaten vermişsiniz... Dilenciliği huy ve meslek edinenlere değil ama gerçekten ihtiyaç içinde olanlara.


Bakara 273
(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir.



Zaten bu amaçla Fakir Fukara Fonları kurulmuş, Öğrencilere Burs ve Kredi verecek Kurumlar ve Hastalar için Sosyal güvenlik Kurumları kurulmuştur. Hepsi MESCİTTİR. Hepsine yapacağınız yardım ve hizmet SALATTIR. Yani bu kurumların ayakta kalmasını (Salatın dimdik ayakta tutulmasını/ Namazın doğdoğru kılınmasını) sağlayacak vergiyi vermeniz de Salat uğrunda yaptığınız harcamadır. Siz verginizi veriyorsunuz, bırakın vergi kaçıranlar düşünsün başlarına gelecek olanı... Heleki bu mescitleri tehrif eden, onları aakta tutan gelirleri çalan yada yok edenler yok mu? İşte gerçekten yanan ateşli gezegen cehennemin sürekli azabı onlara yeter...

Vergilerinizi zaten vererek bu kurumları maddi olarak destekliyorsunuz. Ayrıca;
Örneğin KAN infak ediyor musunuz? bir müslümanın düzenli olarak kan infak etmesi gerekli. Hastane kapısında bir yakını için KAN dilenen binlerce insan var...
Bu amaçla kurulan tek resmi mescit KIZILAY KAN BAĞIŞ merkezlerinde düzenli olarak Salatınızı ikame edebilirsiniz.
Sizden tamamen infak etmeniz istenmiyor, elinizdekileri dağıtmanız istenmiyor,,, sizden istenen cimrilik etmemeniz, eğer imkanınız varsa verginizi vermeniz, daha imkanınız varsa isteyenlere, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeniz, keza bireysel olarak değil, yardım kurumları aracılığıyla dolaylı yardım etmeniz emrediliyor. Çünkü siz kimsesiz bir çocuğu, yetimi alıp evinizde yetiştirmeniz pek mümkün değil. Ama Kimsesiz çocuklar yurduna yapılan nice küçük bağışlar sel olup o yetimlerin (Kutsal emanetlerin) ihtiyaçlarını gideriyor... Yine bir fakiri evinizde doyuramayabilirsiniz çünkü tanımadığınız birisine evinizde barınma talep edemezsiniz, ama onların barınmasını sağlayan mescitlere destek yapabilirsiniz. Zaten Allahın emrettiği Cemaat ile mescitlerde, toplumun zekatları ile salatın ikame edilmesi... yapacağınız her ayrı harcama ve hizmet karşılığı Allah sizlere mutlaka daha güzelini verecek. Ahiret yurdu gerçek yurttur, bu dünyanın zevki neşesi geçici...

örnekler uzar gider. Ahireti hedeflemiş insan için ufacık yardımların birikip ihtiyaç sahiplerine sel olduğu mescitlerimiz var ve bunlar sayesinde Allahın affını umut ediyoruz.
*Ancak şu anki hükümetin bulunduğu hiçbir kuruma güvenmiyorum. Kızılay bile şu anda tehlikede çünkü bu adamlar şuana kadar görmediğim derecede dehşet bir şekilde haram yemeyi adet edinmiş. Bağışları bile hiç vicdanları sıszlamadan alıp kendi çıkarlarına kullanırlar. Deniz Fenerini sömüren hırsızların hiç bir mescidine güvenmem,, herşeyin cılkını çıkardılar memlekette, her mescitin değeri azaldı ama hristian papazları ile tekke şeyhlerinin değeri arttı. Bunlar Kuranda bize bildirilen grup, o münafık grubu... Korkmadan Allahı siyasetlerine alet edenler, yoksulun hakkını çalanlar bide utanmadan ülkenin saygınlığını, saygın kurumlarını mahvettiler. Yazıkları olsun diyorum, Mahşer günü hiçbir şefaatin olmadığı o gün haklarında hüküm Allah tarfından verilecektir. Papazlarında, rahiplerinde, şeyhlerin hocaların da hükmü kararı bağlanacak...


EDİT.... Bu kısım biraz siyasete girdi editledim sildim.
Dinime siyaset sokunca rahatsız hissediyorum. Ben onlar gibi olmak istemem...
Vatikan aynen devam etsin, Mahşer günü göreceğim ben o vatikan papazlarının yöneticilerini de yönetilenlerini de...