PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mezheplerin Dinleştirilmesi


Barış
17. May 2010, 01:27 AM
Mezhep konusunda şu üç nokta çok önemlidir:

1. Mezhep din değildir, kutsal değildir; din bilimleriyle uğraşan bilim adamlarının kişisel yorumlarıdır. Bu yorumlar, onları üretenlerin hayatlarında bile birçok kez değişebilmiştir.

2. Bir toplumda bilim ve düşün faaliyeti ne kadar zengin ve canlı ise o toplumda mezhep faaliyeti ve sayısı da o ölçüde zengindir. Çünkü bilen ve düşünen insanların çokluğu, daha çok yorumun doğmasıyla eşanlamlıdır. Daha çok yorum, daha çok mezhep demektir.

3. Mezhep yorumları içinden herkes istediğini seçebilmelidir. Bu seçim engellenip “sadece bir kişinin yorumunu esas alabilirsiniz” dendiği anda mezhep dinleştirilmiş ve ikinci bir din yaratılmış olur. Bir insan, İslam’ı sadece filan ya da falan mezhebin temsil ettiğini söylerse dinden çıkar. Çünkü böyle bir söylem, Allah’ın dinine karşı yeni bir din ortaya sürmenin ta kendisidir.

“Mezheplerin dini tamamladığı” yolundaki iddia Maide suresi, 3. ayete açıkça aykırı bir Kur’an dışılıktır. Allah’ın: “Bugün mükemmel hale getirdim, tamamladım….” dediği bir din, ancak anlaşılmak için incelenir, eksiklerini tamamlamak için değil.

Bazı mezhepler için “hak mezhep” nitelemesi yapılmasında iki İslam dışılık yan yanadır. Birincisi “hak” sıfatının beşeri bir kurum olan mezhep için kullanılması; ikincisi, belli bir grubun benimsediği yorumların dinin ve gerçeğin tek temsilcisi gibi gösterilmesi.

Kuran’ın açık beyanlarına göre, Hak, Allah’tan gelir; bunda asla kuşkuya düşülmemelidir (bk. Bakara suresi 147. ayet; Al-i İmran suresi 60. ayet) Peygamberler bile hakkın kendisi değil, sadece temsilcisi olabilirler. Hak sıfatı yalnız Allah’a verilebilir (bk. Yunus suresi 32. ayet)

Mezheplerin yorumlarından seçmeler yapılmayacağını iddia etmek de mezhepleri dinleştiren vahim bir şeytancılıktır. Mezheplerin her birinden bazı yorumları alıp yeni bir sentez yapma eğilimi, mezhebi dinleştirenler tarafından bir tür dinsizlik gibi gösterilmiştir.

(Yaşar Nuri Öztürk, Star Gazetesi, 26 Nisan 2002 “Mezhepleri Dinleştirme Şeytancılığı” )

hiiic
17. May 2010, 10:34 PM
Evet Barış kardeşim, ne yazıkki bütün dinlerin ortak sonu bu oluyor. mezhepleşme uydurukçuluğun kaçınılmaz sonudur. Bizde kuran sabit ama hadis uydurukçuluğu olduğu için mesepleşme ortaya çıkmış. Kuranın üstü belki aralardan görülüp anlaşılır diye dantelli örtüyle bile kapanmamış resmen tabut yapmışlar kuran için iyice karanlığa gömülsün diye adına da musaf koymuşlar duvara asmışlar kuran tabutlarını.

Tabuları ve tabutları yıkmak için sadece samimi bir kalp gerekiyor.

ebu Maruf
30. December 2010, 10:33 AM
Değerli kardeşler Fıkıh kitablarında Şöyle bir ibare vardır.
SAİR olan Sadece ALLAH dır.
Fıkıhda bu düzen üzerine işler.
Mezhep İmamlara olan güven onların tekelleşmesi yada SAİR olması gibi algılanmamalıdır.
Bunu böyle düşünen mezhepçilik yapmış olur.Ayrıca Küfrede girer.Zira onlar ne İlahdır nede Resulullah dır.
Lakin İmamların ilmi seviyeleri ile güvenilir olması.Onların daha iyi ictihad edebildiklerine kanaat getirmekden dolayı belki kutsallaştırma yada tekelleştirme değilde kanaat etmek diye algılanmalıdır.