PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hacc


dost1
24. February 2010, 03:33 PM
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

HAcc ile ilgi,li bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

HACC

“Hacc” kavramı, tıpkı “salât” ve “kıble” kavramları gibi zaman içerisinde maalesef yozlaştırılmış ve uzun süreden beri Kur’an dışı olarak; “dünyanın çeşitli yörelerinden renk, dil ve ülke ayırımı gözetmeksizin milyonlarca Müslümanı bir araya getiren ve bu Müslümanların tanışıp, görüşmelerini, ekonomik açıdan işbirliği yapmalarını, aralarındaki kardeşlik bağlarının güçlenmesini sağlayan bir ziyaret” olarak anlaşılır olmuştur.
Fıkıh ve ilmihal kitaplarında da “hacc”; “Yılın belli günlerinde (kameri aylardan Zilhicce ayında) kurallarına uygun şekilde ihram denilen örtüye bürünerek Arafat’ta ayakta durmak ve Ka’be’yi tavaf etmektir. Bu kutsal yerleri belirli zamanlarda ziyaret eden kimseye hacı denir.” şeklinde tanımlanmış ve böylece Kur’an’da emredilen “hacc”dan başka bir şekle sokulmuştur.
Bu tanımlamalardan sonra da “hacc”;
- Hacc-ı ifrad: (Umresiz yapılan Hac),
- Hacc-ı temettu: (Hac mevsiminde, ayrı ayrı ihramla, hem hac hem de umre yapmak) ve
- Hacc-ı kıran (Hac mevsiminde, tek ihram ile hem Hac, hem de Umre ibadetini yapmak) diye sınıflara ayrılmış, bu sınıflamalardan sonra ise “hacc” hakkında;
- Ihrama girmek,
- Ziyaret tavafı yapmak,
- Arafat’ta vakfeye durmak şeklinde üç farz ve
- Sa'y yapmak (Safa ile Merve arasında),
- Ihrama mikat denilen yerlerden girmek,
- Güneş batıncaya kadar Arafat'tan ayrılmamak,
- Müzdelife'de vakfeye durmak,
- Mina'da 3 gün şeytan taşlamak,
- Tıraş olmamak veya saç kısaltmamak,
- Veda Tavafı (Tavafı Sader) yapmak şeklinde yedi tane de vacip ortaya konmuştur.

Sonuç olarak günümüzde “hacc”, bu sınıflamalara, icat edilen farz ve vaciplere göre yapılmakta; dünyanın değişik yerlerinden gelerek Mekke’de toplanan Müslümanlar, rehberler eşliğinde Mekke ve civarındaki birçok yeri gezip dolaşarak, Ka’be etrafında tur atarak, yok edilmiş iki tepe (Safa ve Merve) arasında koşturarak ve de şeytan taşlayarak sözde hacı olmaktadırlar.
Ancak, ne bu sınıflamalar, farzlar, vacipler Allah’ın emridir, ne de böyle bir haccın, değişik ülkelerden gelen hacıları tanıştırdığı, birleştirdiği, kardeşliklerini pekiştirdiği, ticari alanlarda işbirliği sağladığı görülmüş bir şeydir.

Birçok dinde ve inanışta bu günkü uygulamaya benzer hac ve hac merkezleri bulunmaktadır. Meselâ Budizm’de “Kapilavusta, Bodh Gaya, Benares, Kusinagara, Parinirvana” gibi mekânlar hacc yerleridir. Ayrıca İslam öncesine ait, Suriye’de Asterte, Mısırda, Karnak, Yunanistan’da Delphi gibi hacc yerleri vardır. Hatta Ka’be dışında da, Müslümanların ziyaret ettiği türbe gibi, küçük çaplı hacc; ziyaret yerleri de mevcuttur. Keza Hıristiyanlar önce Kudüs’ü ziyareti hacc saymışlar, daha sonra hacc alanlarını genişleterek, Efes (Meryemana) ve daha birçok mekânı hacc yeri kabul etmişlerdir.
İşte, Müslümanların haccı da, Kur’an’daki hacc ile alâkası olmayan, yukarıda örneklerini verdiğimiz muharref veya beşeri dinlerdeki hacca dönüşmüş durumdadır. Bu sebeple biz, “hacc” kavramının Kur’an’daki şeklini takdim etmeyi bir iman borcu biliyoruz.

Kaynak: İşte Kur'an (Hakkı Yılmaz.)

Devamı burada (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1525)