PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bakara 67.....71.ayetler bizlere neler anlatıyor?


halukgta
16. February 2010, 08:05 PM
Bugün sizlere hatırlatmak ve üzerinde düşünmenizi istediğim, Bakara suresi 67. ve devamında yazılı ayetler olacak. Aşağıdaki ayetleri okuduğunuzda eğer hiç düşünmeden hızlıca okur geçerseniz, ayetlerin özünde saklı anlatmak istediği çok önemli konuyu sanırım fark edemeyiz. Hz. Musa topluma Rabbin bir emrini iletiyor ve diyor ki; Allah size, bir inek boğazlamanızı emrediyor, yani inek kurban kesin diyor. Bakalım Yüce Rabbim bu emri verdikten sonra, iman etmekte nazlanan ve Rabbin emrini adeta anlamak istemezcesine zora sokmaya çalışanlar, Musa peygamberimiz ile nasıl bir diyaloga girmişler dikkatlice okuyalım, ama karşılıklı konuşmaları da çok iyi analiz edelim.

Bakara 67: Musa, toplumuna dedi ki: "Allah size, bir inek boğazlamanızı emrediyor." Dediler ki: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" Dedi ki: "Cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım

68: Şöyle konuştular: "Çağır Rabbine bizim için, açıklasın bize neymiş o!" Cevap verdi: "O diyor ki, bahsettiğim ne yaşlıdır ne de körpe. İkisi arası bir inektir." Hadi size emredileni yapın.

69: Şöyle dediler: "Çağır Rabbine bizim için, neymiş onun rengi açıklasın bize." Cevap verdi: "O diyor ki, bahsettiğim, sarı, rengi parlak bir inektir; seyredenlere mutluluk verir.

70: Şöyle dediler: "Dua et Rabbine, açıklasın bize neymiş o! Çünkü bu inek, bizim gözümüzde başkalarıyla karıştı. Ve biz, Allah dilerse, doğruya ve güzele elbette kılavuzlanacağız

71: Cevap verdi Musa: "Allah diyor ki, bahsettiğim, boyunduruk yememiş bir inektir; toprağı sürmez, ekini sulamaz. Salma hayvandır. Alaca yoktur onda." Dediler ki: "İşte şimdi gerçeği getirdin." Ve ardından onu boğazladılar, az kalsın yapmayacaklardı.

Yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda iman etmede gönülsüz insanların adeta aldıkları emri yokuşa sürercesine yaptıkları diyalogu okudunuz. Dikkat ederseniz Allah kullarına çok basit ve insanları zora sokmadan ve bulmalarında zorlanmayacakları bir şekilde bir istekte bulundu ve bir inek boğazlanmasını emretti. Dikkat ederseniz hiçbir ayrıntıya girmeden, insanları zorlamadan. Fakat insanlar ne yaptı? Rabbine sordukları mantıksız, gereksiz ve gönülsüz soruları ile yapılması basit olan bir emri, kendi nefislerine yenik düştüklerinden zorlaştırdılar. Herhangi bir inek kesecekleri yerde gereksiz sorulan sorular yüzünden, ne yaşlı nede körpe olmayan, sarı ve rengi parlak olan, boyunduruk yememiş, toprak sürülmede kullanılmamış, ekini sulamamış salma gezen, Alaca olmayan bir inek bulmak zorunda kalmışlardır. Demek ki Rahman bizlere Kuranda da söylediği gibi, Bu kitabı yemin olsun ki sizler için kolaylaştırdım sözünü asla unutmadan ve sanki eksikler varmışçasına beşeri mantıkla ilaveler yapmadan, ayetleri düşünmeli ve yerine getirmeliyiz.

Biz insanlar tıpkı bu konuda olduğu gibi günümüzde de aynı şeyi yapmıyor muyuz farkında olmadan? Eğer Rabbin emrini hemen yerine getirseydiler her yerde bulabilecekleri bir inek keseceklerdi Rahman için. Kendi nefislerinin zorlamaları ile bakın neler oldu. Bizlerde bu ayetlerden ve bu kıssadan çok şeyler çıkarmalı ve iyice düşünmeliyiz.

Yukarıdaki ayetleri okuduğumda peygamberimizin bir hadisi geldi aklıma bakın bizlere ne söylüyor başöğretmenimiz.

(Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403 )

Yukarıdaki sözleri, yazdığımız ayetle karşılaştırdığımızda gerçekten çok güzel bir sonuç çıkıyor ortaya. Rabbim bizlere kolaylaştırmış bir kitap indirmiştir. Her emrini tıpkı yukarıda olduğu gibi basit bir şekilde emretmiştir, peki bu durumda bizler neler yapmışız? Bunları basit ve detaysız görüp, genelde her konuda ilaveler yapanlara yazdığım ayetleri hatırlatmak yeterli olacaktır sanırım. Rahman ben asla unutkan değilim diyorsa ayetinde, bizlere öğretilenleri kuranda bulamadığımızda bunların olmazsa olmaz olmadığını bilelim. İsrar etmemiz kuranın özüne ve anlatımına aykırıdır unutmayalım. Örneğin Allah abdest alırken yıkanmasını ve mesh edilmesini gerektiren yerleri saymış ise, daha sonra ilave edilenler olmazsa geçerli olmaz abdest demeyelim. Rabbim unutmayalım bizleri yaptığımız yanlışlardan imtihan ediyor ama farkında olmadığımızı bilelim. Birkaç sene evvel yazın yaşadığımız susuzluğu hatırlayın ve Diyanetin yaptığı açıklama sanırım bizlere Rabbin küçük bir dersi, imtihanı olsa gerek. Diyanet abdest alırken Kuranda geçen farz olan yerlerimizi yıkayalım ve su tasarruf edelim diyerek tüm ülkeyi uyardı. Bu değildir ki pis olan diğer yerlerinizi yıkamayın. Elbette Rahmanın huzuruna durmadan pis olan her yer yıkanacaktır ama azami tasarruf yapıp israf etmeden. Bunu zora düştüğümüzde değil her zaman yapalım, israfın dinimizde yeri olmadığını unutmayalım. Allah gusül abdestini anlatırken tıpkı yukarıdaki ayetlerde geçen çok basit bir şekilde, cünüp olduğunuzda iyice yıkanın diye emretmiş kuranda. Ama bizler bunu çok basit görmüş ve bu emri yeterli bulmamışız, hatırlayın gusül abdesti konusunda neler anlatılır. Bu emri basit bulanlar, bakın işte nereden başlayacağız yıkamaya sırası bile açıklanmamış, detaylandırılmamış demiyor muyuz? Tıpkı Musa peygamberimize kurban edilmesini emrettiği hayvanın detaylarını sordukları gibi.

İslam ı yaşarken bakara suresi 67. ayetlerde geçen ve bizlerin rabbin çok basit ve kısa emirlerini yeterli görmediğimiz ve beşeri tamamlamalara ihtiyacın olduğunu söylediğimiz o kadar çok şeyler var ki. Bizlere düşen Kuranı çok sade ve açık bir şekilde hiçbir etki altında kalmadan okumak ve anlamaya çalışıp uygulamaktır. Rahman sizleri BU KİTAPTAN SORUMLU TUTUYORUM diyorsa, asla başka kitaplardan, bilgilerden, ekleme ve ilavelerden sorumlu tutmayacağını, hesap sormayacağını bilmeliyiz.
Rahman gönül gözleri açık, aklıyla iman eden kulları arasına bizleri alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Ali Rıza Borazan
17. February 2010, 11:12 AM
SIĞIR KESME OLAYI
2/67” Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi.
2/68- "Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın" dediler. (Musa, Rabbine yalvardıktan sonra) "Şüphesiz Allah diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı)dır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin" dedi.
2/69- (Bu sefer) dediler ki: "Rabbine adımıza yalvar da, bize rengini bildirsin." O: "(Rabbim) diyor ki: O, bakanların içini ferahlatan sarı bir inektir" dedi.
2/70- (Onlar yine:) "Rabbine adımıza yalvar da, bize onun niteliklerini açıklasın. Çünkü bize göre sığırlar birbirine benzer. İnşaAllah (Allah dilerse) biz doğruyu buluruz" dediler.
2/71- (Bunun üzerine Musa, “Rabbim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği getirdin” dediler. Böylece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı.
Devamlı söylediğimiz şeyde bir ayetin kastettiği manayı konu ve Kur’an bütünlüğüne ters düşmeden açıklamak gerekiyor demiştik.
Konuda sığır kesme olayından bahsediyor. Bunlar hoş olmayan bir davranışta bulunmuşlar ki yaptıkları bir davranışın yanlışlığını ALLAH düzeltmelerini istemektedir. Acaba Musa kavminin yapmış olduğu bu yanlış davranış neydi? Şimdi Kur’an dan başka surelerden ve başka ayetlerden onu yakalamaya çalışalım.
20/84- Dedi ki: "Onlar arkamda izim üzerindedirler, hoşnut kalman için, Sana gelmekte acele ettim Rabbim."
20/85- Dedi ki: "Biz senden sonra kavmini deneme (fitne)den geçirdik, Samiri onları şaşırtıp-saptırdı."
20/86- Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: "Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?"
20/87- Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı."
20/88- Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı, "İşte, sizin de ilahınız, Musa'nın ilahı budur; fakat (Musa) unuttu" dediler.
20/89- Onun kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar veya fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı?
20/90- Andolsun, Harun bundan önce onlara: "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.
20/91- Demişlerdi ki: "Musa bize geri gelinceye kadar ona (buzağıya) karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız."
20/92- (Musa da gelince:) "Ey Harun" demişti. "Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (Onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?"
20/93- "Niye bana uymadın, emrime baş mı kaldırdın?"
20/94- Dedi ki: "Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup-yolma. Ben, senin: "İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü önemsemedin" demenden endişe edip korktum."
20/95- (Musa) Dedi ki: "Ya senin amacın nedir ey Samiri?"
20/96- Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."
20/97- Dedi ki: “Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakkettiğin ceza: "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir." Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azap dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız."
20/98- "Sizin İlahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında İlah yoktur. O, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır."
7/150: Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: "Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona:) "Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye giriştiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)" dedi.
Sığır kesme ile ilgili Kur’an da geçen ayetleri bir araya getirmeye çalıştık.
Daha öncede bahsettiğim gibi müteşabihin bir anlamı da. Karmaşık olan ayetleri ince ince tahlil edip., Güçlü bir mantıkla oradaki kastedilen manayı yakalamaktır. Un yağ ,şeker, arkasından yorum olarak helva çıkması gibi.
Yorum yaparken siyahla beyazın ,acı ile tatlının,gece ile gündüzün, birbirinden net bir şekilde ayrıldığı gibi ayırmak Allah’a ait olan bir şeydir.
Elbette Yorumumuzu net bir şekilde ,isabet ettiremeyebiliriz ama bize düşen bütün gücümüzü ve cehdimizi kullanarak yorumun tutarlı olmasına gayret göstermeliyiz.
Ben inek kıssası ile yorumumu ortaya koyduğum zaman, Biz de Kur’an
okuduk ama senin söylediğin gibi bir yoruma varamadık dediler.
Bende ona dedim ki: Sende bu kâinat kitabını okudun ama, Bir araba icat eden gibi araba icat edemedin. Galileo gibi dünyanın döndüğünü keşif yapamadın Aya füze fırlatıp, ay hakkında bilgi edinmedin.
Herkes Kur’an-ı okur ama Kur’an-ı anlamak için değil de sevap olsun diye okursa Kur’an’da anlatılan o incelikleri keşif yapamaz, Türkçe de bakar ama görmez dedikleri gibi.

Ali Rıza Borazan
17. February 2010, 11:13 AM
Sığır Kesme Olayını, Beraberce Düşünüp, Anlatmak İstediği Manayı Alamaya Çalışalım
Konu ve Kur’an bütünlüğünde kıssayı değerlendirdiğimiz zaman, olayı anlamaya ilişkin şu malzemeler göze çarpar.
1- Allah’ın kesilmesini istediği inek nasıl bir inektir.
2- Halkı vahiy gözetiminde götüren peygamberler,
3- Samiri’nin önderliğinde kavmin vahyin rotasından saptıran neydi.
4- Hz Harun’a emanet bırakılan toplumun yanlışa gidişini neden engelleyemedi?
5- HZ Musa’ya verilen levha neydi, neden yere attı?
Şimdi okuduğumuz ayetlerden bunları tek tek incelemeye çalışalım.
1- Allah’ın kesilmesini istediği inek nasıl bir inektir?
Önce bununla ilgili bir kıssa aktarmak istiyorum. “padişahın birinin çok kıymetli bir atı varmış.at bir gün hastalanıp yere yuvarlanmış. Padişah ne kadar veteriner varsa hepsini toplamış. Atın ne hastalığı var bir bakın demiş. Sakın ola ki atıma öldü demeyin. Kim atıma öldü derse onu asıp keseceğim demiş. Her bakan veteriner derin derin incelemeden sonra atın öldüğünü gizleyemeyip; ‘padişahım atınız ölmüş’ dediklerinde hepsini astırıyor. Bir tanesi geliyor; ‘padişahım atına ot verdim yemedi, su içireyim dedi içmedi, nefes alıp almadığına baktım almıyor.’ Padişah veterinerin bu sözüne karşılık ulen at öldü desene deyince veteriner onu ben demedim padişahım sen söyledin deyip asılmaktan kurtuluyor.”
Aynn onun gibi Kur’an da kesilmesi gereken ineğin evsafları veriliyor.
2/71: “- (Bunun üzerine Musa, “Rabbim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği getirdin” dediler. Böylece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı. - (Bunun üzerine Musa, “Rabbim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği getirdin” dediler. Böylece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı.”
İşte burada kesmek demek toplumun genel anlayışının dışında bir anlam ifade ediyor. Yani Salih peygamberin devesini ilahlaştırdıkları gibi’,Hz Musa’nın kavimi de ineği kendi bulunmuş olduğu konumdan çıkarıp onu tapınılır hale getirilmesiydi. Padişahın dediği gibi Öyleyse bu inek ölü bir inek.Yani “Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp,çıkardı .işte sizin ve musa’ nın ilahı budur.”
Demek ki Hz. Musa kavminin kesmekle emrolundukları inek tapındıkları buzağı heykeli imiş Onlar Allah a ibadet ve kulluğu bırakıp Buzağıya tapmaya başlamışlar.
Tapmak demek sevgiyi saygıyı ihtiramı onun üzerinde hiçbir varlığa göstermemektir.Eğer insanlar sevgiyi saygıyı ihtiramı ,Allah!ın yarattıklarndan herhangi birine Allah a denk veya Allah’ ın üzerinde yapıyorlarsa onların ilahları odur.
İşte kur’an kesme ifadesini kullanırken., buzağıya yaptıkları aşırı sevgiyi ve ihtiramı dozajında bırakarak, Allah’a olan sevgiyi ve ihtiramı öne çıkartmaktır.
Şimdi günümüz toplumlarında öyle değil mi şeyhler mezhepler, arabalar,kadınlar çocuklar kocalar,bahçeler ve.seralara olan sevgiyi Allah’ın
Önüne çıkarmıyorlar mı? Asıl doğru olan yol Allah’tan gönderilmiş olan kitap ve peygamberler doğrultusunda gidilen yoldur. İnsanlar bu yolun dışında bir yola saptılar mı mucura kapılmışlardır. Bakınız Kur’an Doğru olan bir Yaşam biçimin tablosunu nasıl çiziyor.
9/24” De ki eğer babalarınız çocuklarınız,kardeşleriniz eşleriniz aşiretiniz kazandığınız mallar,az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret, ve hoşunuza giden evler, Allah’tan onun resûlünden Onun yolunda cihat etmekten, daha sevimli ise artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyedurun.”
Görüldüğü gibi Allah ve resûlünden sevimli gelen her şey bizi azaba ağır ağır çeken fitneler oluyor.
2- Halkı vahiy gözetiminde doğru yolda götüren peygamberler..
Konu gelmişken peygamberle ilgili Kur’an-ın anlattıklarını buraya aktaralım.
Peygamber: (Resûl) Allah’ın insanlar arasından kendisine duyarlı olanlardan kendisi ile insanlar arasından kedi mesajlarını iletmek için seçmiş olduğu elçilere resûl denir Farsça adı da peygamberdir.
Allah insanların dünya hayatında Nerde nasıl davranacaklarını neyin helâl neyin haram olduğunu İbadet ve kulluğun kime yapılacağını
İnsanlardan peygamber seçerek kitaplarla dünya hayatında bir yaşam projesi koyar.
Vahiy Olayı insanların çoğunluğu tarafından kabul edilmeyen inanılmayan bir olgudur.
42/51”Kendisi ile ,Allah’ın konuşması bir beşer için olacak şey değildir.
Ancak bir vahiy ile yada perde arkasından, veya bir elçi gönderip, kendi izniyle dilediğine vahy etmesi (durumu) başka. Gerçekten o yüce olandı hüküm ve hikmet sahibidir.”
Burada peygamberler Allah ile bir vahiy ile konuşanlardır
53/3”o hevadan konuşmaz (kendi istek ve tutumlarına göre)
53/4” O (söyledikleri) Yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.”
Demek ki Allah peygamberlerle aracısız konuşuyor. Herhangi bir yanlışlık yaptıklarında hemen düzeltilirler, Kur’an dan bununla ilgili bir çok örnekler verilebilir.
“Levhaları attı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu.”
Hz. Musa peygamberin levhaları atması demek vahyin gözetiminden çıkıp kendi nefsani arzularıyla hareket etmesi demektir.. Yine Hz Muhammed (SAV)Abese suresinde, toplumun ileri gelenlerine vahiy anlatırken, gözleri kör topal birinin gelerek arınmak istediği tutum karşısında Hz peygamberin yüzünü kırıştırıp buruşturması Allah’tan uyarı gelmesine neden olmuştur.
Veya Hz. İbrahim peygamberi müşrik olan babasına dua etmesi eleştirilmişti
Diğer insanlar öyle değildir Her insana değişik iki ses gelir birisi nefisten yani Fısk ve fücurdan, bir diğer ise takvadandır. Bunların Allah’tan mı geldiğini veya iblisten mi geldiğini insan Kur’an’a vurduğu veya vahiy le tarttığı zaman ayırt edebilir. Yoksa peygamberlerin dışında insanlara özel bir uyarı gelmez.
6/91”Onlar Allah’a hiçbir şey indirmemiştir demekle Allah-ı kadrinin hakkını vererek taktir edemediler. De ki Musa’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği, ve sizinde (parça parça ) kâğıtlar üzerinde yazılı kılıp.(bir kısmını 9 Açıkladığınız, ve çoğunu göz ardı ettiğiniz kitabı kim indirdi. Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir. De ki Allah. Sonra onları bırak içine daldıkları saçma uğraşılarda oyalanıp dursunlar.”
6/92” İşte bu (Kur’an) önündekileri doğrulayıcı, şehirler anası( Mekke ) ile Çevresindekileri Uyarman için, İndirdiğimiz kutlu kitaptır. Ahrete iman edenler buna inanırlar.”
Kur’an hakkında bilgi sahibi olmayanlar. Bin dört yüz sene önceki Muhammet’in uydurduğu, Diğerlerinin de ezberleyip durduğu bir kitaptır..Derler. Fakat onu inceledikleri ve ince ince düşündükleri zaman onda bir harikuladelik olduğunu göreceklerdir.
Kur’an- Kerim elbette bir matematik bir cebir bir geometri bir fizik kitabı değildir. Ama bana deyin ki Kur’an- daki ayetlerin insanların ürettikleri ama doğru bir şekilde ürettikleri müsbet ilimlerden bir tanesine ters olsun.
İşte Kur’an bir zikirdir zikri kolaylaştırır. Gökyüzü hakkında iddia ve isbat haline gelmeyen gökyüzü hakkındaki bilgilerin, Kur’an gökyüzü hakkında gelen ayetler inanmayan o günün toplumları tarafından masal olarak adlandırılmıştı . Ama müsbet bilimler uzay hakkında bilgi edinmeye başladıklarında onunla ilgili ayetlerin masal olmadığı insanları ve kâinatı yarayan Allah tarafından indirildiği anlaşılmıştır.
36/37” Gece de kendileri için bir ayettir. Gündüzü ondan sıyırıp yüzeriz,Hemen artık karanlıklarda kalıvermişlerdir.”
36/38” Güneş de kendisi için (tespit edilmiş) olan müstakara doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olan bilen (Allah) ın takdiridir.”
36/39” Aya gelince Biz onun içinde bir takım uğrak yerleri takdir ettik. Sonunda o eski bir hurma dalı gibi döndü. (döner)”
3 6/40” Ne güneşin aya erişip yetişmesi gerekir. Ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi, Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler
İnsan oğlu ömür sürdükçe, teknolojilerde adım attıkça, Feza ile ilgili bilgiler öğrenildikçe, Kur’an-ın söylediklerine iman edenlerin imanları artmaktadır. Ama Kur’an-la ilintisi olmayanlar bunların daha önce Kur’an tarafından söylendiğini nereden bilsin.
Biz inanıyoruz ki, Kâinatı yaratan bir düzen ve intizam veren, onları denetleyen bir Allah vardır. Yine bu Kur’an Daha insanların bilgi sahibi olmadığı, Daha ispat edilmemiş ahret hayatından söz etmektedir. İllaki cennet ve cehenneme inanmak için görülmesi mi gerekiyor. Zaten o Görüldüğü zaman iman etmenin insana bir yararı olmayacaktır.
6/158” Onlar kendilerine meleklerin gelmesini mi, Yada rabbinin gelmesini mi, veya rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar.?.Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, Daha önce iman etmemişse veya imanı ile bir hayır kazanmamışsa, Hiç kimseye imanı yarar sağlamaz.De ki bekleyin şüphesiz biz de beklemekteyiz.”
Allah Dünya hayatında. İnsanların başlarına bir bela gelmeden önce,haber veriyor. Ey! Kullarım ben size şunları haram ettim. Şittetli bir açlık ve kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmadıkça bunlardan yemeyin. Deyip de Bu yasaklara uymayanların başkalarında gördüğü halde, ders almayıp da illaki o olay kendi başına geldiği zaman mı ders alacak. İşte o zaman geri dönülmesi mümkün olmayan bir yola girmiş olur. İçki kumar ve fuhuşa Alışanların Kendilerini o pislikten kurtaramadıkları gibi.
11/1” Elf lam ra (bu) ayetleri muhkem kılınmış sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından birer bire (bölüm bölüm ) açıklanmış bir kitaptır .”
11/13” Yoksa onu kendisi uydurdu mu diyorlar. De ki Haydi siz yalan üzere onun benzeri on sure getirin. Eğer doğru sözlüyseniz. Allah’tan başka çağırabildiklerinizi de çağırın.”
12/3 “ Biz bu Kur’an-ı sana vahyetmemizle en güzel kıssaları gerçek bir haber olarak aktarıyoruz. Oysa sen daha önce bundan haberi olmayanlardandın.”
16/103” - Andolsun ki Biz, onların: "Bunu kendisine ancak bir beşer öğretmektedir" dediklerini biliyoruz. Saparak kendisine yöneldikleri (kimse)nin dili a'cemidir, bu ise açıkça Arapça olan bir dildir”
17/73” - Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını Bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman seni dost edineceklerdi”