PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Allah'ın peygambere ve insanlara salatı


dost1
24. December 2009, 02:37 AM
ALLAH'IN PEYGAMBER'E ve İNSANLARA SALÂTI

O, sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size destek verendir. O'nun melekleri de destek verirler. Ve O, mü’minlere çok merhametlidir. (Ahzâb/43)

Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'i destekliyorlar [yardım ediyorlar]. Ey mü’minler! Siz de o'na destek olun [yardım edin] ve o'nun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayın! (Ahzâb/56)

O [Allah], sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetlei indirendir. Ve şüphesiz Allah, size çok şefkatli, çok merhametlidir. (Hadîd/9)

Ve de kesinlikle Biz sizi korkudan, açlıktan bir şeylerle; ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile belalandıracağız [imtihan edeceğiz]. Başlarına bir musibet geldiği zaman, “Biz şüphesiz Allah'a aidiz ve yalnız O'na döneceğiz” diyen şu sabredenleri müjdele! İşte onlar var ya, Rabb'lerinden, destekler ve rahmet onlaradır. İşte hidâyete erenler de onlardır. (Bakara/155-157)

BUNUN ÖRNEKLERİ
Ve hani sen, sabah erkenden mü’minleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ehlinden ayrılmıştın. –Ve Allah, en iyi işitendir, ve en iyi bilendir.– O zaman sizden iki grup, Allah, kendilerinin velîsi olmasına rağmen bozulmaya yüz tutmuştu. Artık inananlar, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, şükredesiniz diye size Bedir'de yardım etti. Öyleyse Allah'a takvâlı davranın. Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/hulûl ettirilen üçbin melekle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabrederseniz ve takvâlı davranırsanız, evet (sizi Rabbiniz destekler). Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş/eğiten/gönderilmiş beşbin melekle yardım eder. Ve Allah, bunu [yardımı] size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Ve bu yardım, sırf, O [Allah], küfretmiş olan kimselerden bir kısmının kökünü kessin yahut onları perişan etsin de kaybeden kimseler olarak dönüp gitsinler diye azîz ve hakîm Allah katındandır. (Âl-i İmrân/121-127)

Hani siz Rabbinizden yardım diliyordunuz da O [Rabbiniz], “Şüphesiz Ben işte ardarda bin melekle size yardım ediyorum” diye cevap vermişti. Ve Allah bunu sırf size bir müjde olsun ve bununla kalbleriniz yatışsın diye yapmıştı. Ve zafer ancak Allah katındandır. Şüphesiz Allah, azîz'dir, hakîm'dir. O sırada size, yine katından bir güven olarak bir uyku sardırıyordu, sizi temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, yüreklerinize kuvvet vermek ve ayaklarınızı sağlam durdurmak için gökten üzerinize yağmur indiriyordu. İşte o anda Rabbin meleklere, “Şüphesiz Ben, sizinle beraberim, inanmış kimselere sebat verin. Ben, küfretmiş kimselerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunların üstüne vurun, onlardan tüm parmak uçlarına [eklemlerine] da!” (Enfal/9-12)

Melekler, o kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, “Tadın bakalım kızgın ateşin azabını” diye onları vefat ettirirken bir görseydin. (Enfâl/50)

Hiç kuşkusuz, Allah, birçok yerde ve Huneyn Günü size yardım etti. Hani çokluğunuz size güven vermişti de onun size bir faydası olmamış ve yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Sonra da arkası dönenler halinde kaçmıştınız. Sonra Allah, Elçisi'nin üzerine ve mü’minlerin üzerine huzurunu indirdi ve sizin görmediğiniz ordular indirdi. Küfreden kimseleri de azaba uğrattı. Ve işte bu, o kâfirlerin cezasıdır. Sonra, bunun [bütün bu olup bitenlerin] arkasından Allah, dilediği kimseye dönüş nasib eder. Ve Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Tevbe/25-27)

Ey iman etmiş kimseler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti de Biz, onların üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Ve Allah, işlemiş olduklarınızı hakkıyla görüyordu. Hani onlar, üst tarafınızdan ve sizden daha aşağıdan size gelmişlerdi. Ve hani gözler kaymıştı, yürekler gırtlaklara ulaşmıştı. Ve siz Allah hakkında zan yaptıkça zan yapıyordunuz. Ve o vakit münâfıklar ve kalblerinde bir hastalık bulunanlar, “Allah ve Elçisi bize bir aldanıştan başka bir vaad yapmamış” diyorlardı. Ve hani bunlardan bir grup, “Ey Yesrib [Medîne] halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün” diyorlardı. Onlardan bir kısmı da, “Evlerimiz gerçekten savunmasızdır” diyerek Peygamber'den izin istiyorlardı. Halbuki onlar [evleri] savunmasız değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı. Eğer onların üzerine, onların [evlerinin] her bir bucağından girilseydi, sonra da fitne çıkarmaları istenilseydi kesinlikle bunu yerine getirirlerdi. Buna fazla da beklemezlerdi. Ve hiç kuşkusuz onlar, bundan önce, arkalarını dönüp kaçmayacaklarına Allah'a ahid vermişlerdi. Ve Allah'ın ahdi sorumluluktur. (Ahzâb/9-15)

Ve Allah, o küfreden kişileri herhangi bir hayra ulaşmadan kinleriyle geri çevirdi. Ve Allah, mü’minlere savaşta kâfi geldi. Ve Allah kavî'dir [çok güçlüdür], azîz'dir [mutlak üstün olandır]. Hem de O [Allah], Kitap Ehlinden, onlarla [kâfirlerle/müşriklerle] yardımlaşanları kalelerinden indirdi. Ve kalplerine korku saldı: Siz onların bir kısmını katlediyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz. (Ahzâb/25-26)
Kaynak:İşte Kur'an(Hakkı Yılmaz)

Devamı (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1354)

Barış
1. January 2011, 05:19 PM
O, sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size destek verendir. O'nun melekleri de destek verirler. Ve O, mü’minlere çok merhametlidir. (Ahzâb/43)


Neden karanlıklardan aydınlığa çıkamıyoruz?

Bugün ''müslüman alemi,islam dünyası'' denen coğrafyada ve toplumlarda neden karanlık var,neden zulüm ve zillet var? Neden desteklenmiyoruz, neden üstün olan değiliz?

Bir algılayış var. Burda böyleyiz ama ahirette cennette öyle olmayacağız. Burada kılını kıpırdatmayan,aklını işletmeyen, gerçekleri beyan etmeyen ve hayatına geçirmeyenin ahireti nasıl olacak acaba? Bu dünyada insanlar için cenneti ayağa kaldırmaya niyetlenmeyenin ahirette hali ne olacak acaba? Çok soru var.. Ayetlere ve hayata baktığımızda çelişkiler var. Bu çelişkiler Kurandan kaynaklanmıyor tabi ki, bizden kaynaklanıyor.

Ebu leheplerin elleri kurumuyor artık, oysa kurumalıydı...