PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hayırlısı!


mavera
22. November 2009, 12:39 AM
alıntıdır - http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&Date=21.11.2009&ArticleID=1163630&AuthorID=75&b=HAYIRLISI&a=Can%20Dündar&ver=90

Büyük sorunlarla karşılaştığımızda ağzımızdan çıkıveren yürek ferahlatıcı karşılıklarımız vardır:

“- Sayın Başbakan, işsizlik aydan aya tırmanıyor.”
“- Hayırlısı olsun!”
“- Baba, ben tanımadığım birinden hamile kaldım.”
“- Kısmet yavrum!”
“- Bey, oğlan yarın domuz gribi aşısı olsun mu?”
“- Du bakalım!”

* * *
Bu cevaplara yansıyan rehavet, meseleleri çözme usullerimize dair de ipucu verir.
Elimizden gelen, çare aramak değil, kadere, kısmete, Mevla’ya havale etmektir.
“Sen hele bi niyet et, Rabbim hakkını verir.”
HHH

Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Ersin Kalaycıoğlu ile Prof. Ali Çarkoğlu’nun hazırladığı “Türkiye’de Dindarlık Araştırması” Türkiye’yi “dünyanın en dindar ülkesi” tahtına oturttu.

Araştırmaya bakılırsa “Dindarım” diyenler, ebeveynlerinin de fevkinde dindarlar.
Peki dindarlığın gereklerini yapıyorlar mı?
Hayır!
Komşuya, yabancıya, farklıya hoşgörü sıfır...
Tahammül yok, tevekkül yok, hürmet, itikat, ibadet yok...
Yalan, riya, hırs, günah devam ediyor.
Arada dua ediyoruz; o da çoğunlukla eş ya da iş bulabilmek ya da sevdiğimize kavuşabilmek için...
“Sen hele dua et, Rabbim hakkını verir.”
* * *

Bu haliyle bizimki “dindarlık”tan çok “talepkârlık”a benzemiyor mu?
Dilimiz gibi dinimiz de rahatını seviyor.
Sıkıntıya gelemiyoruz.
Külfete katlanmadan nimet yeme peşindeyiz.
Sevelim, ama sevdiğimiz bizden bir şey istemesin.
Evlenelim, ama eve gitmemiz gerekmesin.
Çocuğumuz olsun, ama ilgilenmeyelim.
Köpeğimiz olsun, ama gezdirmeyelim.
Okur gibi yapalım, ama derse girmeyelim.
Çalışmayalım, ama köşe dönelim.
Şarkıcı olalım, ama nota öğrenmeyelim.
Emek vermeyelim, ama çabucak şöhret olalım.
Kendimize bakmayalım, ama hasta olmayalım.
Perhiz ya da spor yapmayalım, ama zayıflayalım.
Dindar görünelim, ama hoşgörü bilmeyelim.
Biz kılımızı kıpırdatmayalım, ama ülke iyiye gitsin.
* * *

Acaba sadece dini değil, aileyi, eğitimi, sağlığı, hayatı da böyle algılayan bir toplumda dindarlığın son yıllarda hepten tavan yapmasını, samimi ve ani bir itikat patlamasıyla açıklayabilir miyiz?

Yoksa aslında bahse konu olan, bir “talep patlaması” mıdır?

İşsizlik arttıkça iş ricasının, vuslat geciktikçe eş ihtiyacının artması ve sosyal devletin planlamayla iş, toplumsal dayanışmanın görücü usulüyle eş yaratma imkânlarının yok olması, hepimizi “Ver Allah’ım ver” moduna mı itti?

Böyle çaresizlikten üremiş bir dindarlığın topluma ya da dine bir hayrı var mıdır?
Bilmiyorum.
Du bakalım!
Kısmet...
Hayırlısı...


alıntıdır - http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&Date=21.11.2009&ArticleID=1163630&AuthorID=75&b=HAYIRLISI&a=Can%20Dündar&ver=90