PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Allah sizi beğenmezse ne olur haliniz..


Hanne
20. November 2009, 07:54 PM
İnsanoğlunun en önemli özelliklerinden biri, kendini bir başkasına beğendirme hissidir. Birçoğumuz hayatımız boyunca kendimizi; ailemize, çevremize, öğretmenimize, patronumuza, üstümüze, arkadaşımıza, eşimize beğendirme yarışı içindeyiz.

Bunların içinden hangisinin sizi daha çok beğenmesini istersiniz? Ya da hepsi sizi beğense hatta tanımadıklarınız dahi sizi beğense, yaptıklarınıza saygı duysa, biraz daha ütopik olacak ama bütün dünya sizi beğense, takdir etse, saygı duysa, Dünyanın en sevilen insanı olsanız ne olur. Belki bu dünyada kısacık hayatınızda mutlu bir şekilde yaşarsınız.

Peki, herkes sizi beğenirken, Allah sizi beğenmezse ne olur haliniz, hiç düşündünüz mü? İnsan için en önemli olan, birincil olan, kendini yaratanına beğendirmek değil midir? Dünyada bizi hiç kimse beğenmese de, bir tek Allah beğense yetmez mi?

Dünyanın, din gününün ve ahiretin sahibine kendini beğendiremedikten sonra diğerlerinin ne önemi var ki? Bunun için insan hayatı boyunca, ilk olarak kendini Allah`a beğendirmeye çalışmalı. Bunu kendine amaç edinen insanlar gerçek müslüman olurlar, hayatlarının ve yaratılışlarının nedenini kavrarlar.

hiiic
27. October 2010, 01:22 PM
aşağı yukarı tüm güdü teoricileri aynı şeyi söylemiş.

tatmin edilmesi gereken ihtiyaçlar;
-fizyolojik yaşamsal ihtiyaçlar (hava,su, gıda, barınma, v.s.)
ardından bu ihtiyaçların sürekliliği olan güvenlik (düzenli gelir, güvenli iş, emeklilik v.s.)
-Sosyal ihtiyaçlar (sevilme, ait olma, saygı görme, kabul edilme v.s.)
-ve sonrası kendini gerçekleştirme diye bilinen, tüm bunlar karşılandıktan sonraki kişinin performansının üst sefiyeye ulaşmasını sağlayan güdü (kırallar ve padişahlar örnek gösterilebilir)

ilk ihtiyaçlar karşılanana kadar kişi aranmayı sürdürür, ekmek bulana kadar herşeyi yapar, bir kere ekmeği bulup garanti altına aldı mı artık o güdü onu tatmin etmez. bu sefer daha yüksek arayışlara gerçer.

(ayeti hatırlayınız, hani israil oğlu biz değişik yiyecekler istiyoruz, bize çeşit getirtirin çünkü bıldırcınla kudret helvası artık yetmiyor (miktar olarak yetiyor ama güdüleyici olarak yetmiyor demişti))

yani her arayış diğer arayışı getiriyor, arzular ve istekler giderilerek tatmin edilmiyorlar, her tatmin farklı bir arayışın kapılarını açıyor, Yani insanoğlu her an bir ihtiyaç içerisindedir ve bu ihtiyaç onu arayışa iter...

İşte sürekli mal biriktirenlerin farkında olmadıkları haberler bunlardır. Sürekli üst makamı gözleyen ihtiraslının, daha fazla gelir için güçsüzlerin haklarına el koyan zorbanın, faizi yedikçe doymayan ateş midelinin farkıında olmadığı gerçeklerin habereri bunlardır.

İnsan oğlu asla ama asla doymaz,
(ayeti hatırlayınız, ey razı olmuş nefs, sen rabbinden rabbin senden razı olmuş gir cennetime)

Artık bu gerçeği biliyoruz, istek ve arzularımız, gelecekten beklediğimiz beklentiler aslında birer yanılsama ve bu arzular yüzünden bazen pek çok kötü emele hizmet edebiliyor insan. Bu yanılsamalar gerçek değil, arzular ve istekler hatta korkular tamamen boş, istekler bitmez ve tatmin edildikçe yenileri çıkar asla durmaz.
Şöyle bir kendimize bakalım, başka insanların belki servet diyeceği şeylere sahibiz,,, hatta başka insanların ulaşmaya çalıştığı şeyleri bir çırpıda harcayabiliyoruz (annemize öffff diyebiliyoruz, dostlarımızı kırabiliyoruz), aslında biz nelere sahip olduğumuzu bilmiyoruz.
belki de iyiyi bırakıp kötünün ardına düşüyoruz. asla doymayacak bir canavarı daha da azması için besliyoruz ve en kötüsü bu canavarın kendi içimizde olduğunu bilmiyoruz..

İşte insanoğlunun midesine doldurduğu cehennem bu,,, yüksek hedeflerine ulaşmak için yaptığı hile ve haksızlıklar kötülükler asla bitmeyecek. bu durdurulması imkansız makineyi durdurup ayette bahsi geçen o razı kimselerden olmak dileğimle.