PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hoşgeldin


chamdali
5. November 2009, 04:21 PM
eylüle...


Hoşgeldin / Erkekler Sesiz Ölür..

Söyleyeceklerini susuyorsun, ben sustuklarımı konuşuyorum
Düştüm. İnkar etmiyorum.
Düştüm,hayaldim,sanıydım...
Gerçekler ellerimi kesti.
Sardım kendimi!

Yola çıkalım,haklısın.
Gidelim,
uzaklara değil,yakınlara...
Biz uzakların değil yakınların külleriyiz
Ve kaybettiğimiz biraz da gözümüzün önünde(ki)ydi

Dudaklarıma tabut çaktım.
Hayatı biraz da ölüm alfabesinden konuşabilmek için
Unuttuk, herşeyi hatırladık ama bir şeyi unuttuk!
Ölüm bir bitiştir bitmeyen yalanların başlangıcında.
Ben unutmak istemiyorum,ölürken bile
Hafızamı yanıma gömün!Vasiyetimdir!

Hoşgeldin.

Hep bu zamanlarda geliyorsun
Ellerim kan revan içindeyken yoksun
Kışları geliyorsun
Siyah diyorum rüyalarımda hep
Arkadaşlarım yumruklarımı ısırdığımı ve konuştuğumu
dişlerimi kırarcasına gıcırdattığımı söylüyorlar..
Ben sabahları ağzının kenarında kanla uyanan
Bana yırtık uykular reva gören kim?

Çabuk dost olduğumu ve sevdiğimi söylediler bana
Bir saniye sonramız garanti değilken
Açmasa mıydım bahçesini kalbimin
Tel Örgüler mi çevirseydim gözlerime
Dikenli Böğürtlenler mi ekseydim dilimin düğmelerine?

Hoşgeldin.

Gideni kolay uğurlayan
Geleni heyecansız ağırlayan ve uzun uzun susan bir adama döndüm
Çocuk değilim artık.
Yüzümün coğrafyasından anlarsın bunu
Mazlum ama direnen, ölen ama köleleşmeyen bir mazlum
Ama kendi sesinde çocuklarını emziren bir kadınım da...ağlamayan!
Erkekler ağlamaz; çünkü sessiz ölür erkekler...


Hoşgeldin

Kutsal buluyorum artık işportayı
Kalabalıkların kusulmuş elçileri satıcılar
Dönülecek bir evin olması...herşeye rağmen!

Benimse kendimden başka dönecek bir yerim kalmadı
Geceleri tavaf ediyorum gözlerimi
Ateşte unuttuğum çaydanlığıma sarılıyorum
Ben çaylarımı hep soğutup içiyorum
Kendimi babası olmayan çocuklara oyuncak niyetine versem
Bağışlanır mı ruhumun vasıfsızlığı?

Hoşgeldin

Beni İstanbulda buldun bu üç oldu
Üçtür kendimi güneşe çıkartıyorum
Orospuların,Babaların ve işçi çocukların ayaklarıma dolandığı Taksim'de
Ağa camiinin karşı sokağından gir,Gazeteci sokağında köşedeki masada olacağım
Gelen geçen herkese bakarken bulacaksın beni.
Gecenin bir yarısı döndüğüm sefa(sız)köy'ümde bodrum katında bir bekar dağınık örgüt!
Biraz Cem Yılmaz, Biraz yurtsever bir Vanlı'nın öfkesi..
Biraz din...biraz militan...biraz ahmet kaya!
Biraz fason...yevmiye..ve ellerimi kira yerine uzattığım ev sahipsizliğim!

Hoşgeldin

Sen geldin yağmur yağdı
"Islanmış mı" diye baktım damlalara...
Aynada saçlarıma baktım en çok ta beyazlarıma...
Aynamın karşısında bir ayna daha koydum
Arasına geçip kendimi on parçaya bölüyorum
Bir tren gibi uzuyor parçalarım
Bazen kendimi bir Yol sanıyorum
O kadar çok geldim ve geçtim ki kendimden...
Bir insan kendisinin bekleme salonu olursa en çok kimdir beklenen?
Bekledim...Ama hiç gelmedi...(m)!

Hoşgeldin

F tipinden iki mahkuma yazdığım gecelerde
Birine Allah'ı diğerine Kalbimi anlattığım uzun gecelerde
Kaç yüz kelimeyle sustuğum bir mumun alevinde
buldun beni...
Gülümsedim sana sağ yanımdan
Sana hiç değişmedim gibi gelmişimdir oysa ben çok değiştim
Dostlarımı sevdiklerimi ve kendimi
Bir yılan sabah namazlarımda ben tam da secdedeyken
Parmak aralarıma bırakıyor gömleğini...
Değişiyorum işte!hep aynı gömlekleri...ve duaları...

Hoşgeldin

Ben iyi ölmek istiyorum
ben ölmeyi iyi istiyorum
ama iyilikler üzerine...
ne olur ellerini çekme başımdan olur mu?
saçlarım çok acıyor,
Keşke bir parça İsa olsaydım, tükrüğümü sürseydim ellerime
dokunduğum her yara kapansaydı...
Ölen yanlarıma sarılsaydım

Keşke
Bir Parça İsa olsaydım
ve yüzümü sürseydim yüreğime

Kayıpkentli...1 eylül...2009...Kıztaşı -14:35