PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : "Yalnız Kur'an" diyenler Müslüman değildir !!!!


aşık74
9. October 2009, 03:25 PM
Bu tabir, bana pekde hoş gelmedi ! Sizce ???

Okuduğum link : http://www.kuranvehadis.com/node/11

-------------------------------------------------------------------
"Yalnız Kur'an" diyenler Müslüman değildir
İmam-ı Beyheki Delail kitabında şöyle rivayet eder:

"Eshab-ı kiramdan İmran bin Husayn (Radıyallahü anh), şefaatle ilgili bazı hadisler nakleder. Oradakilerden biri der ki:

- Siz hadisler bildiriyorsunuz, fakat biz bunlarla ilgili Kur’anda bir şey bulamıyoruz.

İmran bin Husayn hazretleri buyurur ki:

- Sen Kur’anı okudun mu?

- Evet.

- Kur’anda sabah namazının farzının iki, akşamınkinin üç, öğle, ikindi ve yatsının farzının ise dört rekat olduğuna rastladın mı?

- Hayır.

- Peki bunları kimden öğrendiniz? Bizden [Eshab-ı kiramdan] öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Peki Kur’anda kırk koyunda bir koyun, şu kadar devede şu kadar, şu kadar paraya şu kadar dirhem zekat düştüğüne rastladın mı?

- Hayır.

- Öyleyse bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Hac suresinde (Eski evi [Kabe’yi] tavaf etsinler) âyetini okumadınız mı? Peki orada Kabe’yi yedi defa tavaf edin diye bir ifadeye rastladınız mı?

- Hayır.

- Allahü teâlânın Kur’anda şöyle buyurduğunu duymadınız mı? (Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan kaçının.) [Haşr 7]

Hz. İmran daha sonra buyurur ki: Sizin bilmediğiniz bizim Resulullahtan öğrendiğimiz daha çok şey vardır."

Bir âyet-i kerime meali: (Size, âyetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek aranızdan, bir resul gönderdik.) [Bekara 151]

İmam-ı Şafii hazretleri, (Bu âyetteki hikmetten maksat, Resulullahın sünnetidir. Önce Kur’an zikredilmiş, peşinden hikmet bildirilmiştir) buyuruyor.

Kur’an-ı kerim açıklamasız öğrenilseydi, Peygamber efendimize, (tebliğ et yeter) denilirdi, ayrıca (açıkla) denmezdi. Halbuki, açıklanması da emredilmiştir. İki ayet meali şöyledir:

(Kur’anı insanlara açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]

(Biz bu Kitabı, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye sana indirdik.) [Nahl 64]

Bu âyet-i kerimeler, açıklamayı gerektiren âyetlerin bulunduğunu gösterdiği gibi, bunu açıklamaya Resulullah efendimizin yetkisi olduğunu da göstermektedir. Kur’an-ı kerimde her bilgi açık değildir. Peygamber efendimiz bunları vahiy ile öğrenmiş ve ümmetine bildirmiştir. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Bana Kur’anın misli kadar daha hüküm verildi.) [İ. Ahmed]

(Cebrail aleyhisselam, Kur’an ile beraber açıklaması olan sünneti de getirdi.) [Darimi]

İmam-ı Şarani diyor ki:

Ma'lûmdur ki, Sünnet Kitâb üzere kaziyedir. Aksi değildir. Zira sünnet, Kur'ân-ı kerîmdeki icmallerin açıklanmasıdır. Müctehid imamlar, sünnetteki icmalleri bize açıklıyan âlimler olduğu gibi, onlara uyan âlimler de, onların sözlerindeki icmalleri bize açıklarlar ve bu kıyamete kadar böyle devam eder.Üstadım Aliyyülhavas'dan (rahimehullah) duydum. Buyurdu: Sünnet bize Kur'ândaki icmalleri bildirmeseydi, âlimlerden hiçbiri, fıkıhdaki sular ve abdest bahislerindeki hükümleri çıkaramaz, sabah namazının farzının iki, öğle, ikindi ve yatsının farzlarının dört, akşam namazının farzının üç olduğunu, bilemezdi. Aynı şekilde hiçbir kimse kıbleye dönüldükte yapılan düâda, iftitahda ne söyleneceğini bilemezdi. Tekbîrin nasıl olduğunu, rükû' ve sücûd tesbihlerini, ta'dili erkânı, teşehhüde oturdukta ne okunacağını bilemezdi. Aynı şekilde bayram namazlarının nasıl kılınacağını, ay ve güneş tutulması namazlarını, cenaze, yağmur duası namazları gibi daha çok şeyleri kimse bilemezdi. Bunun gibi, zekâtın nisabını, orucun ve haccın şartlarını, alış veriş, nikâh, yaralama, kadılık ve fıkhın diğer bâblarının hüküm ve esaslarını bilen olmazdı. İmrân bin Husayn'e bir kimse, bizimle yalnız Kur'ânla konuş dedikte, İmrân ona: (Sen tam ahmaksın. Kur'ân-ı kerîmde farzların rek'atlarının sayısı açık olarak var mı? Yahud bunda sesli okuyun, diğerinde sessiz deniyor mu?) buyurdu. O kimse hayır dedi. İmrân bu sözü ile onu susturdu.Yine Beyhakî Sünen'inde Müsâfir namazı bölümünde, hazreti Ömerden (radıyallahü anh) bildirir: Hazret-i Ömere yolculukta namazın kasr edilmesi, ya'nî dört rek'atlı farzları iki rek'ât olarak kılmaktan soruldu ve: «Biz, azîz kitabda korku namazını buluyoruz, fakat seferî namazı bulamıyoruz» denildi. Sorana: «Ey kardeşimin oğlu [yeğenim], Allahü teâlâ bize Muhammed aleyhisselâmı gönderdi. Biz bir şey bilmeyiz. Ancak biz, Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) yaptığını gördüğümüz şeyi yaparız. O, seferde, 4 rekatlı farzları iki kılardı. Onu teşrî' eden Resûlullahdır (sallallahü aleyhi ve sellem)» buyurdu. Bu sözü iyi düşün. Çünkü çok güzeldir.

İmam-ı Süyuti diyor ki:

"Şunu bilesiniz ki, usül ilminde maruf olan şartları taşıyan -kavlî olsun fiilî olsun- hadisler hüccetdir. Resulullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hadislerini inkar eden kimse küfre girer ve İslam dairesinden çıkar, yahudilerle, hıristiyanlarla veya Allahü teâlânın murad ettiği diğer kâfir fırkalarla beraber haşrolunur." (Miftahu'l-cenne, s.18)

Mehazlar:

1. İmam-ı Süyuti, Miftahu'l-cenne fi'l-ihticac bi's-sunne (Sünnetin İslamdaki Yeri), Rağbet Yayınları, İst. (Tercüme: Doç Dr. Enbiya Yıldırım)
2. İmam-ı Şarani, Mizan-ül Kübra (Dört Hak Mezhebin Büyük Fıkıh Kitabı), Berekat Yayınevi, İst. (Tercüme: A. Faruk Meyan).

Hazırlayan: Murat Yazıcı

dost1
9. October 2009, 05:00 PM
Selamun Aleykum! Değerli Aşık74 Kardeşim!

Bu sorunuzun bizcesi değil de Allahçası nasıl birlikte bakalım inşaAllah.

ARAF 3.
Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

ARAF 28.
Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: "Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: "Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"

ARAF 70.
Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin? Eğer doğru sözlü isen hadi bizi tehdit ettiğini bize getir."

ARAF 170.
Kitaba sarılanlar ve namazı/duayı yerine getirenlere gelince, biz, barışsever iyilerin ödülünü zayi etmeyiz.


MÜRSELAT 50.
Artık bundan sonra hangi hadise/söze iman edecekler?


KAMER 17.
Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!



CİN 17.
Ki onları, onun içinde imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden/Kur'an'dan yüz çevirirse Rabbi onu, gittikçe yükselen bir azaba sokar.

CİN 18.
Hiç kuşkusuz, mescitler/secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın/Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın.



FURKAN 30.
Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."

FURKAN 31.
Biz böylece her peygambere, suçlulardan bir düşman musallat ettik. Kılavuz ve yardımcı olarak Rabbin yeter.


ŞUARA 5.
O Rahman'dan kendilerine söze bürünmüş yeni bir hatırlatma gelmeye dursun, ondan mutlaka yüz çevirirler.

ŞUARA 72.
Dedi: "Yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?"

ŞUARA 73.
"Size yarar sağlıyor yahut zarar veriyorlar mı?"

ŞUARA 74.
Dediler: "Hayır! Ancak atalarımızı böyle yapar halde bulduk."

ŞUARA 213.
O halde, Allah'ın yanında bir başka ilaha daha yalvarma/davet etme. Yoksa azaba uğratılanlardan olursun.


İSRA 41.
Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.

İSRA 45.
Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz.

İSRA 46.
Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur'an'da andığın zaman/Kur'an'da yalnız O'nu andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.

İSRA 73.
Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.

İSRA 74.
Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.

İSRA 75.
İşte o zaman sana, hayatın da ölümün de katmerli acılarını tattırdık. Ve bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın.

İSRA 93.
"Yahut altından bir evin olmalı, yahut göğe yükselmelisin. Ancak senin göğe çıktığına, okuyacağımız bir kitabı bize indireceğin zamana kadar, asla inanmayız!" De ki: "Rabbimin şanı yücedir. Ben, insan bir resulden başka neyim ki?"


YUNUS 15.
Ayetlerimiz onlara açık-seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkuya düşerim."

YUNUS 16.
De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"

YUNUS 17.
Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, suçlular iflah etmezler.

YUNUS 18.
Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.

YUNUS 49.
De ki: "Ben kendime bile Allah'ın istediği dışında bir zarar verme yahut yarar sağlama gücünde değilim. Her ümmetin bir eceli var. Ecelleri geldiğinde bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler."

YUNUS 59.
De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"

YUNUS 60.
Yalanı Allah'a yakıştıranlar, kıyamet günü hakkında ne düşünüyorlar? Allah, insanlara karşı elbette lütuf sahibidir, fakat onların çokları şükretmiyorlar.

YUNUS 64.
Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme/değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş.


HUD 31.
(Nuh: ) "Ben size demiyorum ki, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır. Ben gaybı bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ama gözlerinizin horlayarak baktığı kişiler için, 'Allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek' diyemem. Onların benliklerinde neyin saklı olduğunu Allah daha iyi bilir. Başka türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum."


YUSUF 111.
Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.


ENAM 14.
De ki: "Göklerin ve yerin Fâtır'ı olan o yaratıcıdan, o yedirip doyuran ama kendisi yedirilip beslenmeyen Allah'tan başkasını mı velî edineyim?" De ki: "Bana, İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçenlerin ilki olmam emredildi." Ve sakın şirke sapanlardan olma!

ENAM 48.
Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.

ENAM 49.
Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, fenalığa bulaşmaları yüzünden kendilerine azap dokunacaktır.

ENAM 50.
Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"

ENAM 51.
Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.

ENAM 56.
De ki: "Ben, Allah'ı bırakıp da yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım!" De ki: "Sizin keyiflerinize uymam! Çünkü bunu yaparsam sapıtmış olurum, doğruyu ve güzeli bulanlardan olmam."

ENAM 57.
De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur."

ENAM 81.
"Hem siz, hakkında size hiçbir kanıt indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuğunuz halde korkmuyorsunuz da ben, ortak tuttuğunuz şeylerden nasıl korkarım!" Şimdi, eğer biliyorsanız, iki gruptan hangisi güvende olmaya/güvenilmeye daha layıktır?

ENAM 114.
Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.

ENAM 115.
Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.

ENAM 137.
Aynen bunun gibi, müşriklerden birçoğuna, Allah'a ortak koştukları kişiler, öz evlatlarını öldürmeyi güzel göstermiştir ki, hem onları yok etsinler hem de dinlerini onlar aleyhine karmakarışık hale getirsinler. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, düzdükleri iftiralarla baş başa bırak.

ENAM 148.
Şirke batanlar şöyle diyecekler: "Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da yapmazdık." Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: "Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz."

ENAM 157.
Şunu da söylemeyesiniz: "Eğer bize Kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha doğru yürüyüşlü olurduk." Artık size Rabbinizden bir beyyine, bir kılavuz ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim var? Ayetlerimize sırt dönenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en acıklısıyla cezalandıracağız.


LUKMAN 6.
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak için hadis/laf eğlencesi satın alır ve onu alay konusu edinir. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.

LUKMAN 7.
Ayetlerimiz ona okunduğunda, böbürlenerek yüzünü çevirir. Sanki onları hiç işitmemiştir, sanki kulaklarında bir ağırlık vardır. İşte böylesini, korkunç bir azapla muştula.

LUKMAN 21.
Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?


SEBE 5.
Ayetlerimizi hükümsüz kılmak uğruna koşuşup duranlar var ya, onlar için pislikten, inletici bir azap vardır.

SEBE 6.
Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin, hakkın ta kendisi olduğunu, Hamîd ve Azîz olan Allah'ın yoluna kılavuzladığını görürler.


ZÜMER 2.
Emin ol, bu Kitap'ı biz sana hak olarak indirdik. O halde, dini yalnız ona özgüleyerek Allah'a ibadet et/O'nun için iş yapıp değer üret!

ZÜMER 3.
Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'nun yanında birilerini daha veliler edinerek, "Biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.

ZÜMER 11.
De ki: "Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet etmem/O'nun için iş yapıp değer üretmem emredildi."

ZÜMER 14.
De ki: "Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyorum/O'nun için iş yapıp değer üretiyorum."

ZÜMER 15.
"Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."

ZÜMER 29.
Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamt, yalnız Allah'adır! Ama onların çokları bilmiyorlar.

ZÜMER 30.
Hiç kuşkusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler!

ZÜMER 31.
Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.

ZÜMER 32.
Allah hakkında yalan düzenden ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kâfirler için bir barınak yok mu?


FUSSİLET 6.
De ki: "Ben sadece sizin gibi bir insanım. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahyediliyor. O halde şaşıp sendelemeden O'na yönelin ve O'ndan af dileyin. Vay haline ortak koşanların!

FUSSİLET 52.
De ki: "Söyleyin bakalım, o Kur'an Allah katından ise, siz de onu inkâr ettinizse/onun üstünü örttünüzse, dönüşü olmayan kopukluğa düşenden daha sapık kim vardır?"


ZÜHRUF 22.
Hayır, sadece şunu söylemişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerini izleyerek biz de doğruya ve güzele varacağız."

ZÜHRUF 23.
İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."

ZÜHRUF 24.
Uyarıcı dedi: "Peki, ben size, atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz."

ZÜHRUF 36.
Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.

ZÜHRUF 37.
Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.


CASİYE 6.
İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!

CASİYE 7.
Yazıklar ve azaplar olsun günaha batmış her yalancı iftiracıya,

CASİYE 8.
Ki Allah'ın ayetlerinin kendisine okunuşunu dinler, sonra böbürlenmiş olarak inadında devam eder. Sanki hiç duymamıştır onları. Artık acıklı bir azapla muştula böylesini.

CASİYE 17.
Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık-seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir.

CASİYE 31.
İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek: "Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen bir toplum oldunuz, öyle değil mi?"


AHKAF 9.
De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."

AHKAF 10.
De ki: "Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız, İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde, siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez."


KEHF 27.
Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O'nun dışında bir sığınak/bir dayanak asla bulamazsın.

KEHF 54.
Yemin olsun, biz, bu Kur'an'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.

KEHF 56.
Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.

KEHF 57.
Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar.

KEHF 101.
Onlar, gözleri benim zikrim/Kur'anım karşısında perde içinde olan insanlardı. Dinlemeye dayanamıyorlardı.

KEHF 110.
De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak, tanrınızın bir tek tanrı olduğu bana vahyediliyor. O halde, Rabbine kavuşmayı uman, hayra ve barışa yönelik iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç kimseyi O'na ortak koşmasın."


NAHL 20.
Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır.

NAHL 21.
Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler.

NAHL 22.
Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken, âhirete inanmayanlar, kibre saplandıkları için kalpleri inkârcı olmuştur.

NAHL 62.
Kendilerinin bile çirkin bulacağı şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. Dilleri de yalan düzüp donatıyor: En ileri güzellik onlarınmış! Kuşkusuz olan şu: Onlar için ateş vardır. Ve ona en önden gideceklerdir.

NAHL 89.
Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki herşey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.


ENBİYA 36.
O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka birşey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar.

ENBİYA 42.
De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar.

ENBİYA 43.
Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar.

ENBİYA 44.
Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı?

ENBİYA 45.
De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!


MÜMİNUN 71.
Eğer hak onların keyiflerine uysaydı, gökler de yer de bunların içindekiler de kesinlikle fesada uğrardı. Hayır, biz onlara zikirlerini/Kur'anlarını getirdik ama onlar zikirlerinden/Kur'anlarından yüz çeviriyorlar.


MÜMİNUN 105.
"Ayetlerim size okunmadı mı?" Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz?"

MÜMİNUN 110.
Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz.

MÜMİNUN 111.
Bugün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.


TUR 33.
Yoksa, "Onu uydurdu" mu diyorlar! Hayır, iman etmiyorlar.

TUR 34.
Eğer doğru sözlü iseler, onun benzeri bir hadis/söz getirsinler.


RUM 30.
O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.

RUM 58.
Yemin olsun ki, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen, gerçeği örten nankörler/inkâr edenler mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Siz, eskiyi hükümsüz kılanlardan başkası değilsiniz."

RUM 59.
İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine Allah işte böyle mühür basıyor.


RAD 28.
Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah'ın zikriyle/Kur'an'ıyla tatmin bulan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah'ın zikriyle/Kur'an'la tatmin bulur.

RAD 36.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır."


HAC 71.
Allah'tan ayrı olarak, hakkında O'nun hiçbir kanıt indirmediği şeye kulluk ediyorlar. Kendilerinin de onunla ilgili bir ilmi yoktur. O zalimlerin yardımcısı olmayacaktır.

HAC 72.
Onlara açık-seçik ayetlerimiz okunduğunda, o küfre sapanların yüzlerinde bir hoşnutsuzluk/yadsıma görürsün. Kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldıracak olurlar. De ki: "Size şu yaptığınızdan daha kötü bir şey haber vereyim mi: Ateş! Allah onu inkârcılara vaat etmiştir. Ne kötü dönüş yeridir o!"


BAKARA 75.
Şimdi siz bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir fırka vardır ki, Allah'ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, akletmelerinin ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı.

BAKARA 78.
İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı bilmezler, sadece anlamını bilmeden okuyuşlar/hurafeler/hayal ve kuruntular bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar.

BAKARA 99.
Yemin olsun, biz sana açık-seçik ayetler indirdik. Onları, sapmış olanlardan başkası inkâr etmez.

BAKARA 159.
İndirdiğimiz açık-seçik delillerle, kılavuz mesajı; biz onu Kitap'ta insanlara ayan-beyan gösterdikten sonra gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar lanet eder.

BAKARA 165.
İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındır. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler!

BAKARA 170.
Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...


ENFAL 2.
İnanmış olanlar ancak o kişilerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperip titrer ve onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda, bu onların imanlarını artırır. Ve onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar.


ALİ İMRAN 20.
Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.

ALİ İMRAN 78.
Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.

ALİ İMRAN 79.
Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" desin. O ancak şöyle der: "Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak benliklerini Allah'a adamış kullar/Rabbânîler olun!"

ALİ İMRAN 80.
Ve size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz, müslümanlar haline geldikten sonra inkârı mı emreder size?


NUR 46.
Yemin olsun, biz açık-seçik bilgiler veren ayetler indirdik. Allah, dilediğini/dileyeni dosdoğru yola iletiyor.


MÜCADELE 19.
Şeytan onları kuşattı da Allah'ın zikrini/Kur'an'ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

aşık74
9. October 2009, 06:01 PM
Bu tabir, bana pekde hoş gelmedi ! Sizce ???

Okuduğum link : http://www.kuranvehadis.com/node/11

-------------------------------------------------------------------
"Yalnız Kur'an" diyenler Müslüman değildir
İmam-ı Beyheki Delail kitabında şöyle rivayet eder:

"Eshab-ı kiramdan İmran bin Husayn (Radıyallahü anh), şefaatle ilgili bazı hadisler nakleder. Oradakilerden biri der ki:

- Siz hadisler bildiriyorsunuz, fakat biz bunlarla ilgili Kur’anda bir şey bulamıyoruz.

İmran bin Husayn hazretleri buyurur ki:

- Sen Kur’anı okudun mu?

- Evet.

- Kur’anda sabah namazının farzının iki, akşamınkinin üç, öğle, ikindi ve yatsının farzının ise dört rekat olduğuna rastladın mı?

- Hayır.

- Peki bunları kimden öğrendiniz? Bizden [Eshab-ı kiramdan] öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Peki Kur’anda kırk koyunda bir koyun, şu kadar devede şu kadar, şu kadar paraya şu kadar dirhem zekat düştüğüne rastladın mı?

- Hayır.

- Öyleyse bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Hac suresinde (Eski evi [Kabe’yi] tavaf etsinler) âyetini okumadınız mı? Peki orada Kabe’yi yedi defa tavaf edin diye bir ifadeye rastladınız mı?

- Hayır.

- Allahü teâlânın Kur’anda şöyle buyurduğunu duymadınız mı? (Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan kaçının.) [Haşr 7]

Anlayış ve algılama ne kadar farklı olabiliyor! Benim düşünce yapıma ve algılamama göre , bana göre bu ayet'de allahu teala , peygamber size neyi verdiyse onu alın derken, kitabımız kuran'daki bilgilerden bahsediyor gibi geliyor..

Hz. İmran daha sonra buyurur ki: Sizin bilmediğiniz bizim Resulullahtan öğrendiğimiz daha çok şey vardır."

Bir âyet-i kerime meali: (Size, âyetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek aranızdan, bir resul gönderdik.) [Bekara 151]

İmam-ı Şafii hazretleri, (Bu âyetteki hikmetten maksat, Resulullahın sünnetidir. Önce Kur’an zikredilmiş, peşinden hikmet bildirilmiştir) buyuruyor.

Kur’an-ı kerim açıklamasız öğrenilseydi, Peygamber efendimize, (tebliğ et yeter) denilirdi, ayrıca (açıkla) denmezdi. Halbuki, açıklanması da emredilmiştir. İki ayet meali şöyledir:

(Kur’anı insanlara açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]

(Biz bu Kitabı, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye sana indirdik.) [Nahl 64]

Bu âyet-i kerimeler, açıklamayı gerektiren âyetlerin bulunduğunu gösterdiği gibi, bunu açıklamaya Resulullah efendimizin yetkisi olduğunu da göstermektedir. Kur’an-ı kerimde her bilgi açık değildir. Peygamber efendimiz bunları vahiy ile öğrenmiş ve ümmetine bildirmiştir. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Bana Kur’anın misli kadar daha hüküm verildi.) [İ. Ahmed]

(Cebrail aleyhisselam, Kur’an ile beraber açıklaması olan sünneti de getirdi.) [Darimi]

Sizce üstteki 2 ayet doğru olabilirmi ?Gerçekden merak ediyorum bu hadislerin doğruluğunu,çünkü çok söyleniyor bu hadisler ?

İmam-ı Şarani diyor ki:

Ma'lûmdur ki, Sünnet Kitâb üzere kaziyedir. Aksi değildir. Zira sünnet, Kur'ân-ı kerîmdeki icmallerin açıklanmasıdır. Müctehid imamlar, sünnetteki icmalleri bize açıklıyan âlimler olduğu gibi, onlara uyan âlimler de, onların sözlerindeki icmalleri bize açıklarlar ve bu kıyamete kadar böyle devam eder.


Üstadım Aliyyülhavas'dan (rahimehullah) duydum. Buyurdu: Sünnet bize Kur'ândaki icmalleri bildirmeseydi, âlimlerden hiçbiri, fıkıhdaki sular ve abdest bahislerindeki hükümleri çıkaramaz,

Bu ne peki ?
6-Ey iman edenler, namaza kalkacağınız vakit, yüzlerinizi, dirseklere kadar; ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshadip topuklara kadar ayaklarınızı (yıkayın). Eğer cünüpseniz tastamam yıkanın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz veya biriniz hacet yerinden gelmişse ya da kadınlara dokunmuş olup da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin, niyetle o topraktan ellerinize ve yüzlerinize sürün. Allah'ın muradı sizi sıkıntıya koşmak değildir; fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredesiniz.


sabah namazının farzının iki, öğle, ikindi ve yatsının farzlarının dört, akşam namazının farzının üç olduğunu, bilemezdi. Aynı şekilde hiçbir kimse kıbleye dönüldükte yapılan düâda, iftitahda ne söyleneceğini bilemezdi. Tekbîrin nasıl olduğunu, rükû' ve sücûd tesbihlerini, ta'dili erkânı, teşehhüde oturdukta ne okunacağını bilemezdi. Aynı şekilde bayram namazlarının nasıl kılınacağını, ay ve güneş tutulması namazlarını, cenaze, yağmur duası namazları gibi daha çok şeyleri kimse bilemezdi.

Yağmur duasını kimse bilmezdi :eek: Yağmursuz kaldık desenize !!!

Bunun gibi, zekâtın nisabını, orucun ve haccın şartlarını, alış veriş, nikâh, yaralama, kadılık ve fıkhın diğer bâblarının hüküm ve esaslarını bilen olmazdı. İmrân bin Husayn'e bir kimse, bizimle yalnız Kur'ânla konuş dedikte, İmrân ona: (Sen tam ahmaksın. Kur'ân-ı kerîmde farzların rek'atlarının sayısı açık olarak var mı? Yahud bunda sesli okuyun, diğerinde sessiz deniyor mu?) buyurdu. O kimse hayır dedi. İmrân bu sözü ile onu susturdu.Yine Beyhakî Sünen'inde Müsâfir namazı bölümünde, hazreti Ömerden (radıyallahü anh) bildirir: Hazret-i Ömere yolculukta namazın kasr edilmesi, ya'nî dört rek'atlı farzları iki rek'ât olarak kılmaktan soruldu ve: «Biz, azîz kitabda korku namazını buluyoruz, fakat seferî namazı bulamıyoruz» denildi. Sorana: «Ey kardeşimin oğlu [yeğenim], Allahü teâlâ bize Muhammed aleyhisselâmı gönderdi. Biz bir şey bilmeyiz. Ancak biz, Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) yaptığını gördüğümüz şeyi yaparız. O, seferde, 4 rekatlı farzları iki kılardı. Onu teşrî' eden Resûlullahdır (sallallahü aleyhi ve sellem)» buyurdu. Bu sözü iyi düşün. Çünkü çok güzeldir.

Bence bunların hepsi kuran'da var!

İmam-ı Süyuti diyor ki:

"Şunu bilesiniz ki, usül ilminde maruf olan şartları taşıyan -kavlî olsun fiilî olsun- hadisler hüccetdir. Resulullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hadislerini inkar eden kimse küfre girer ve İslam dairesinden çıkar, yahudilerle, hıristiyanlarla veya Allahü teâlânın murad ettiği diğer kâfir fırkalarla beraber haşrolunur." (Miftahu'l-cenne, s.18)

Mehazlar:

1. İmam-ı Süyuti, Miftahu'l-cenne fi'l-ihticac bi's-sunne (Sünnetin İslamdaki Yeri), Rağbet Yayınları, İst. (Tercüme: Doç Dr. Enbiya Yıldırım)
2. İmam-ı Şarani, Mizan-ül Kübra (Dört Hak Mezhebin Büyük Fıkıh Kitabı), Berekat Yayınevi, İst. (Tercüme: A. Faruk Meyan).

Hazırlayan: Murat Yazıcı

Saygılar. Selamlar.

snobyx
9. October 2009, 08:06 PM
Selamlar Aşık74 kardeş,

Bakın Yüce Rabbimiz ne diyor,

Hucurat Suresi
16.Kul etüallimunellahe bi diniküm vallahü ya'lemü ma fis semavati ve ma fil ard vallahü bi külli şey'in alim

16.De ki: "Siz Allah'a dininizi mi öğretmektesiniz? Oysa Allah, göklerde ve yerde olanları bilir yani Allah her şeyi bilendir."

Değerli kardeşim,kendi uydurduklarına Kuran'dan dayanak bulamayınca hatta uydurduklarını çürüten onlarca ayeti görünce geriye peygamberin ağzından,ona iftira ederek yalan uydurmak kalıyor.Onlar ile en güzel mücadele yolu ,Kuran ayetlerini iletebileceğimiz en uzak noktalara kadar iletmektir.

Selametle...

HanifMuslim
14. October 2009, 03:17 AM
- Allahü teâlânın Kur’anda şöyle buyurduğunu duymadınız mı? (Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan kaçının.) [Haşr 7]



Peki, hiç düşünmezler mi? Peygamberin verdiği ve yasakladığı nedir? Neredendir? Bir peygamberin neleri verip vermeyeceği..kısacası görevinin ne olduğunu Allah berlirtmemiş mi? En güzeli tevilsiz olarak Peyamberin görevlerini/özelliklerini Kur'andan ayetlerle öğrenmektir. Bakalım peygamber (hepsine selam olsun) kendi nefsinden herhangi bir ayet herhangi bir yasak ve de herhangi bir helal üretebiliyor mu?

10/15 Ayetlerimiz onlara açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, «Bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir» dediler. De ki: «Onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım. Ben Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabına uğramaktan korkarım.»

27/92 Ve Kur'ân'ı okumam emredildi. Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.

42/48 Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara muhafız/gözetleyici/bekçi göndermedik; sana düşen sadece tebliğdir. Doğrusu Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür.

6/52 Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun.

17/73 Seni, sana vahyettiğimizden ayırıp başka bir şeyi Bize karşı uydurman için uğraşırlar. O zaman seni dost edinirler.
12/3 Biz bu Kuran'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz.. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin.


18/110 De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım; ancak bana ilahınızın tek bir İlah olduğu vahyolunuyor. Rabb'ine kavuşmayı uman kimse yararlı iş işleşin ve Rabb'ine kullukta hiç ortak koşmasın.

46/9 De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim; benim ve sizin başınıza gelecekleri bilmem; ben ancak bana vahyolunana uymaktayım; ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.

6/50 De ki: "Size Allah'ın hazineleri elimdedir, demiyorum; gaybı da bilmiyorum; size, ben meleğim demiyorum, ben ancak bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Görenle görmeyen bir midir? Düşünmüyor musunuz?

7/188 De ki: Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.

5/49 O halde, Allah'ın indirdiği Kitap ile aralarında hükmet, Allah'ın sana indirdiği Kuran'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar.

13.038 And olsun ki, senden önce nice peygamberler gönderdik; onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan hiçbir peygamber bir ayet getiremez. Her şeyin vakti ve süresi yazılıdır.

79./42 Senden saatin (kıyametin) ne zaman gelip çatacağını sorarlar.,

79/43 Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?

69.044 Eğer (Muhammed) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,

069.045 Elbette Biz; onu, kuvvetle yakalardık.

69.046 Sonra da onun şah damarını keser atardık.

aşık74
14. October 2009, 12:51 PM
Allah ( C.C ) razı olsun,ellerinize sağlık :)

Toslunba
14. October 2009, 03:43 PM
Pek çok kişi başkalarının inançlarını beğenemiyor yada eksik görüyor. Oysa hiçbir yaratılan yaradandan bağımsız değildir. İnsanları ,heleki inançlarını eleştirir yada sorgularken onları yaratanıda düşünürsek eminim gönüllerimiz daha huzurlu ve mütmain olur. Bizlerinde sıkça yaptığı bir hatadır eleştirirken haddi aşmak ,bu durumun altında yatan sebebin Allahı göklerde aramaktan kaynaklandığını ve insanların kendini ve diğerlerini yaradandan bağımsız olduğunu düşünmesi olduğunu sanıyorum. İçimizden kim çıkıpta "Allahım , ....yı neden böyle yarattın , .... neden böyle , .... ...... yaparken sen neredeydin?" diyebilir? O halde eleştirirken -kınarken çok dikkatli olmamız lazım. Bu eleştirilmez demek değildir. Allah sınırlarımızı Kuranda belirtmiştir.

Ali Rıza Borazan
25. November 2009, 05:30 PM
Kurandan başka yol gösterici var diyenler düşünmelidirler.

OĞUZ KEMAL
15. January 2010, 11:30 AM
maalesef bu konularda herkes ya etnik kimligine ya siyasi gorusune ya cemaatine gore ya mezhebine göre ya da önyargılarıyla hareket ediyor..
Tabii ki Kur an herkese yeter gerisi teferruattır..

Apollonius
15. January 2010, 12:52 PM
Arkadaşlar detaylar ZORLUK getirir. Bakara suresini okuyunuz ve israiloğullarının kesilmesi istenen kurbanın DETAYLARI hakkında SORULAR SORUP nasıl kendilerini ZORA koştuklarını görünüz. Allah bize kıssa anlatmışsa bir sebebi vardır. Yoksa bize ne onların kestiği kurbandan. Bu kıssa bize ulaştırıldığına göre çıkarmamız gereken bir ders vardır. Yine de ders çıkaramaz isek diye başka bir ayet daha gelmiş:

Maide 101: SİZ EY imana ermiş olanlar! [Kesin hukukî kurallar şeklinde] açıklandığı takdirde sizi sıkıntıya sokabilecek olan konular hakkında soru sormayın; zira, Kur’an vahyedilirken onlar hakkında soru sorsaydınız, size [hukukî kurallar şeklinde] açıklanabilirlerdi. Allah, bu konuda [sizi her türlü yükümlülükten] azad etmiştir: Zira Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.


Bazı insanlar müşrikleri kendi yaptıkları helvaya ve cansız heykellere tapan kör cahil putperestler sanıyorlar. Ayrıca alimlerinin tavsiyesine göre aciz akılları ile anlayamayacaklarını düşünerek hiç Kuran okumadıkları için bu dini kavramların Kuranda olmadığına ve Kuranda olmadığı halde peygamberimizin bazı dini hükümleri icad ettiğine inanıyorlar. Allah'a peygamberimizi ortak koşmaları da bundan olsa gerek.

Halbuki Kuran diyor ki: Hüküm vermek yalnız Allah'a mahsustur.

Ayrıca bkz: http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1426




Kuranı açıklama mevzusuna gelince:

Bunun da yanıtı Kuranda var. Kuranda Kuranın aşama aşama indirildiğinin açıklandığı bölüme bakınız. Kuran oluşan durumlara göre aşama aşama vahyedildiği için ve o zamanki insanların bizim yaptığımız gibi Kuranın bütününe ulaşma imkanları bulunmadığı için hakkında hüküm verilmemiş bazı konularda sorunları oluyor idi. Zaten Kuran bu sorunlar yaşandıkça aşama aşama vahyedilmiştir. Peygamberimiz de kendisine gelen vahyi uygun biçimde açıklamıştır.

Biz ise Kuranın tamamına sahip olduğumuz için bir yerde anlamadığımız bir ayetin yanıtını başka bir ayette bulabiliyoruz.


Bunlar benim görüşlerimdir, hatalarım olabilir. En doğrusunu Allah bilir.

Ali Rıza Borazan
16. January 2010, 11:07 AM
Selamün Aleyküm. Aşık 74 Kardeşin alıntısına bakıldığı zaman Kuran Muaamma bir kitap Onu Peygamber efendimiz açıklamıştır O hadislertde var Ve korunmuştur. O zaman kuranın tevbe haşa bir anlamı yok denmektedir. Ama şu ayeti nereye koyacağız bilmem.
43/43- Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı-tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin.

43/44- Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.

43/45- Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor: Biz, Rahman (olan Allah)ın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldık mı (hiç)?

pramid
9. September 2010, 01:38 PM
Ahzâb(*) Sûresinin 21 . Ayetinde
Andolsun, Allah’ın Resülünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.

Mümtehine(*) Sûresinin 4 . Ayetinde
İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka. Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.”2

Mümtehine(*) Sûresinin 6 . Ayetinde
Andolsun, onlarda (İbrahim ve beraberindekilerde) sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye layıktır.

hiiic
11. September 2010, 03:56 PM
Tam tersine kuranın dışında kaynak arayanlar müslüman değildir..
zaten Allah onlarla bizim aramıza set çekmiştir de onlar bizi anlamazlar dinlemezler.. hatta isimleri dahi müslüman değildir; onlar nurcudur, sofidir, rufai, kadiri, nakşi, mürid yada sülümancılardır. Onlar ahirette de bu isimlerle çağırılacaklarını bilmiyorlar mı?

Tam tersine,,, Kurandan başka kaynak arayan müslüman değildir... Ayetten ve hatta inandıkları (!) (sadece işlerine gelen yerden inandıkları) hadislerden bile bir sürü delil verilebilir sadece bir kısmını vermişler bile.

Dini temellerini sohbet kitaplarına dayandıran bu çıkarcı kitlenin vatikandan hiçbir farkı yoktur. birbirleriyle danışırlar anlaşırlar ama samimi inananlarla asla anlaşamazlar.

Allahı unutmuş yada bilinçli olarak hile amaçlı yazmamış yerine koyan bu zihniyetin beynine hakkı vurup beyinlerini parçalatyacak olan yine ALlahtır. Artık bize ve bu iftiralara karşı düşen güzel bir şekilde sabretmek ve bu çıkarcıların oyunlarına karşı insanları bilgilendirip Allahın ipine sımsıkı sarılıp direnmektir. Allah katından olmadığı halde bu Allah katındandır diyerek uydurdukları ve önceden uydurulmuşları insanlara sunup onlarında günahlarını üslenmenin acı sonuçlarını pek yakında kendileride görecekler.
Onlara sorulduğunda ise biz sadece ıslah edicilerdendik diyecekler.. keşke bilselerdi. keşke okusalardı, keşke sadece onu okusalardı, keşke anlayabilselerdi.

pramid
17. September 2010, 09:02 PM
değerli arkadaş, anlattıkların doğru. hablullaha sıkıca beraber sarılmak gerekir. neyseki tek bozulmadık kuran.

topluca bu kuran levhalar halinde elimize verilse ve peygamber gelmese olmazmıydı.

hadisler incelenir ve kurana aykırı olanlar red edilir. zaten fazla bir sahih hadiste yok deformasyon bu dine, uydurma sözler ile yapılmıştır.

ahirette savunmasını kurana göre yapana ne mutlu. kuranı mehcur (furkan 30) edene çok yazık

hiiic
17. July 2011, 04:27 PM
YIKIP ŞERİATİ BAMBAŞKA BİR BİNA KURDUK
NEBİ'YE ATF İLE BİNLERCE HERZE UYDURDUK

O HALİ BULDU Kİ CÜR'ET: YECUZU FİT-TERGİB
KAR-I ERZELİ FETVA KESİLDİ: ...... HEM NE GARİP

HADİS VAAZ EDERKEN SEVAP UMAN BİLE VAR!
SEVABI VAR İMİŞ, BİR ZAMAN GELİR ANLAR!

CİHANI TİTRETİYORKEN NİDAY-I "MEN KEZEBE..."
İŞİTMİYOR MU NEDİR, BAKIN ŞU Bİ EDEBE

LİSAN-I PAK-İ NEBİ'DEN YALANLAR UYDURUYOR;
SIKILMADAN DA "SEVAP İŞLEDİM" DEYİP DURUYOR.

Mehmet Akif ERSOY
(Fatih Kürsüsünden)

pramid
17. July 2011, 08:00 PM
bu sorunun cevabını son rasul aracılığı ile kuran verir.

furkan 30 "kavmim bu kuranı terk etti."

hiiic
29. September 2011, 11:53 PM
Konuyla alakalı Yaşar Nuri hocanın bir videosu...

http://www.facebook.com/video/video.php?v=1172461970074

müslümanlardan
30. September 2011, 11:48 AM
kuranın dışında bütün bilgiler,kabul veya reddi şu ayetin ışığında olması lazım kanaatindeyim...

ZÜMMER 18...Müslüman sözü dinler,HAK olanına uyar.....

Kuranı anlayamayan bir insan başka bi bilgi ile,[rivayet,hadis,tarihsellik,bilim ]vb,bilgilerin kuranın muhkemiyatına uyuyorsa müslüman için yararlı yoksa zararlıdır.

Ayrıca kurani bilgiden aç olan biri bu bilgisini KURANIN VAHİYSİNİN DIŞINDA Bİ BİLGİ İLE KESİNLİKLE DOLDURAMAZ.

Müslümanın için bir bilginin hak mı batıl mı olduğu gerçekliği ancak KURANIN VAHİYSİNE TABİ TUTULUNCA ORTAYA ÇIKAR..

Yalnız kuranı sadece bi bilgi öğrenme ve bu bilgiyi sadece ELDE TUTMA ARACI OLARAK ELDE BIRAKMAK,Hakikatin nimetinden uzak kalmaktanda başka bir şey olmaz...

Çünkü vahiy hayata taşınınca KİŞİNİN YARARINA OLUR,yoksa elde,dudakta okumayla sadece zayi olur...

Kuranın bütünlüğünde geçmiş dönem yahudi ve hırıstiyanlarının vahiyi sade ellerinde ve dillerinde tutup HAYATLARINDA AYAKTA TUTMADIKLARI İÇİN vahiyi zayi etmiş ve kendileride kaybedenlerden olmuşlardır.

Günümüzdede kuranı hafızalarda hapsedip ,okuma kitabı haline getirirken ve bazı ibadetleri sadece ALIŞKANLIK HALİNE getiren ve kendilerini hak yolda zanneden şaşkınlar,HAYATLARINDA İSE ATALARININ BEŞERİ ANAYASA KİTAPÇIKLARINI AYAKTA TUTTURMUŞLARDIR.Tabiki buda onların KURANIN VAHİYSİNİ ZAYİ ETTİKLERİ Gİ,Bİ KENDİ HAYATLARINDA VE KENDİLERİDE ZAYİ OLMUŞLARDIR...

Kısacası müslüman SÖZÜ DİNLER yani konuşmalarda münazaralarda konuşulan bilgiyi dinler AMA HAK OLANINA UYAR TABİKİ HAKKIN KAYNAĞI OLAN KURANI BİLİRSE BU AYIRIMI YAPAR.Yoksa vahiyye değil ,ZANNA UYAR,uymuş olur farkında olsun veya olmasın...Yalnız farkındalık müslüman olmanında adıdır,farkında olmayan zaten HAKKI VE BATILI BİRBİRİNE KARIŞTIRIR...

hiiic
30. September 2011, 01:24 PM
aynen katılıyorum...
Bilim de bir çok açıklama yapıyor ama bazen ak dediğine sonra kara diyebiliyor... tam tersi durumda var.. mesela kısas cezasını kötü bulanlar var (aşrı kaçılmasından bende korkuyorum) ancak bilimsel olarak cezanın amacı insanları cezalandırmak değildir, suça engel olmak, suçu işlemeyi caydırmaktır, kişi karşısına zarar verirken kendisine aynı zararın verileceğini bilirse bak kavga dahi çıkıyor mu? dişe diş, göze göz, cana can... Asıl bilimse ceza hukuku budur. Bakın görün ileride bu hukuk sosyal bilimlerde ispatlanıp uygulamaya geçilince insanlar bu Kuranda 1500 yıl önce yazıyordu diyecekler. Asıl adalet budur. (ancak insanların suistimal etmesi ve zenginleri muaf tutup yoksulları ezmesi tehlikesi var ki kötü olan bu... insanların hükmettiği adalet biraz örümcek ağına benziyor, büyük sinekler delip geçerken küçükler yakalanıyor. daha da kötüsü büyük küçüğü bu kanunları kendi leyhine kullanarak kandırıp, baskılayıp adaletsizlik yapıyor).. Allah ilmiyle herşeyi kuşatır, o herşeyi en iyi bilir.

Müslüman her sözü dinler ancak vahye, akla, mantığa, toplumun milletin yararına zenginliğine refahına, insanların mutluluğuna uygun olanı kabul eder...

zaten Vahiy haricindeki bilgiler dönemine göre doğrudur...

Çok dalga geçtikleri bir hadis var... Hadis mi değil mi bilmem... olmadığına inanıyorum...

-çorbaya sinek düşünce batırın, bir kanadında zehir diğerinde panzehir v.s.

hadislere (müslümanları bölüp parçaladığı için ve hurafe girip su çamurlandığı için) şiddetle karşı olan birisi olarak şöyle bir düşününce, bu hadisle dalga geçen adam daha ömründe KITLIK görmemiş...
bu hadis (söz) artık kimin hadisi (sözü, lafı) ise o dönemde doğrudur. Bu gün afrikada insanlar yemekle beraber nice sinekler yiyor... Çanakkalede MÜBAREK askerlerimiz sinekli sular içti... bir tas çorbaya bırak sinek düşse, kuş pislese atamıyacak yoksulluklar, savaş ve kıtlık dönemleri yaşandı...

Müslüman her lafı dinler,,, Vahiy her döneme hitap eder ancak diğer sözlerin hak olanına (dönemine göre geçerli olanına) uyar. Kesinlikle insan hükümlerini kemikleştirmez onlara esnek yaklaşır... zaten din akıl sahiplerinin (neyin hak neyin batıl olduğunu vicdanlarıyla kavrayabilen insanların) işi olduğu için, samimi insan sözün en güzeline uyar...

müslümanlardan
30. September 2011, 03:27 PM
yalnız sayın hiç İNSANLAR KENDİLERİNE NEYİN YARARLI OLACAĞINIDA KESTİRE MEYE BİLİRLER,VEYA NEYİN ZARARLI OLACAĞINIDA....

Bunu kuranda rabbimiz rahman,sizlerin hayır umduğunuzda zarar,zarar, umduğunuzda hayır olabilir siz bilemessiniz Allah bilir beyanıda unutmamak lazım.

Bunun içindirki MÜSLÜMAN OLMAK İSTEYEN KİŞİ,aklını vahiynin belirlediği dosdoğruluktan ayırmadan vahiynin istikametine bırakmalıdırki AKLEDE BİLSİN..

Yoksa hz musa ile kavminin fravundan kaçarken DENİZE DOĞRU GİTMEK YERİNE,BAŞKA SONUÇ OLARAK DENİZE ÇIKMAYAN KARADANDA KAÇMAYI TERCİH EDER AKIL.ve buda daha hayırlı gibi görünür çünkü DENİZ E ÇIKAN YOL YAKALANMAKTIR,ama vahiyle yolaçıkan AKIL da DENİZ KURTULUŞ OLMUŞTUR O AN...Yani zararlı gibi görünenden FAYDA OLMUŞTUR VAHİY VARKEN...

onun için müslüman VAHİY İSE İŞİTİR VE İTAAT EDER..Onun için sadece vahiye bakarken zarar görünsede,[hapsolmak,sürülmek[hicret],öldürülmek] vb durumlardada FAYDA VARDIR.Sadece akılı esas alırsak hangisi daha faydalı OTURUP,DÜZENİM BOZULMASIN TİCARETİM DEVAM ETSİN,VS DEMEK Mİ,YOKSA BUNLAR GİTSEDE HAKKI HAYKIRMAK MI DAHA FAYDALI....Şu ayetide vereyim hani belki akledilir..

TEVBE SÜRESİ...24- De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü’nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.

BAKIN SAYIN HİİÇ BİR SEVGİ VARKI DÜNYEVİ MENFAATİN FAYDASINI BIRAKTIRIYOR MÜSLÜMANA,sakın geçici dünya hayatının faydalılığı sizi ALDATMIŞ OLMASIN VE BUNUN İÇİN HAKKI VE BATILI KARIŞTIRIYOR OLMUYASINIZ...

hiiic
30. September 2011, 04:20 PM
söylediğiniz yerlerin aksini bildiren birşey yazmadığımı sanıyorum... Savaş için hazır olmak ve güçlü orduya sahip olmak milletin huzuru için elzemdir. Baskıcı bozgunculara karşı zor olsada dik durmakta öyle elzemdir. Keza bu mücadeleyi veren insanları dinsiz ima eden ben değilim... Jaçlı donanmasına karşı kurtuluş mücadelesi verilerek Kıyam durup sabrederek alınan bu aziz vatanı emperyalistlere satanlarda müslüman olduğunu idda eden kişilerdir.

BAKIN SAYIN HİİÇ BİR SEVGİ VARKI DÜNYEVİ MENFAATİN FAYDASINI BIRAKTIRIYOR MÜSLÜMANA,sakın geçici dünya hayatının faydalılığı sizi ALDATMIŞ OLMASIN VE BUNUN İÇİN HAKKI VE BATILI KARIŞTIRIYOR OLMUYASINIZ...

evet bu dediğiniz konuyu daha öncede pek çok kere düşündüm. halen daha düşünürüm... Aynı ibresi farklı yöne çevirilmiş bir pusula gibiyimdir.
Acaba yanlış anlama yada hatalı yaklaşımım varmı diye hemen her fikre danıştım, tanıdığım bütün uzman, akıllı kimselere konuyu açtım... her zaman fikrimin karşısındaki insanı empati kurarak ve söylediklerini kesin doğrularmış gibi dinleyerek işe başlarım, karşı fikri özümserim sonra zaten yanlışsa çelişki başlar... çelişki gidene kadar devam ederim... Şu anda çelişkim yok Allaha hamdolsun... fikir sancılarım da geçti... sizin yazılarınızı da önce kendim yazmışım kendi fikrimmiş gibi okuyorum sonra kabul ettiğim bu fikirler çelişmeye başlıyor... buraya yazdıklarımda o çelişkilerdir zaten... yani sizi değil, sizden alıp özümsediğim kendi fikrimi eleştiriyorum ve yalanlıyorum aslında... Pusula doğru yöne kıbleye dönene kadar rahatsız oluyor... kıblesini bulunca çelişkide gidiyor fikir sancısıda...

Birşey bana zor gelerek beni doğru ve hayırlı olanı yapmaktan vazgeçirebilir (zamanında dişçiye gitmemek geçiştirip sonra dişi kaybetmek gibi) bazı şeyler nefsime hoş gözükerek beni kandırabilir. yanlış ve adaletsiz hükmetmeme karara vermeme sebep olabilir. Aç gözlülüğümden ve zaaflarımdan dolayı hakkı batıla karıştırabilirim...
Bunu her an şu anda bile yapabilirim böyle bir yapım böyle bir kişiliğim var.

Ancak bütün cevapları ilimde derinleşmiş dalında uzman kişilerin fikirlerini alarak ve en önemlisi Allaha dua edip apaçık cevabını görüp hissederek buluyorum...
Yine de göremediğim bir yer olur mu diyerek buraya yazıyorum ve eleştirilerinizi bekliyorum zaten...

Emin olun, mevcut görüşümde bir çelişki, hayatla uyuşmazlık, vahyin kültürüne ters alaksız birşey görürsem anında değiştiririm. Kesinlikle diretmem anında dönerim... böyle de dönek bir adamımdır, çünkü ben fikirlerimin kölesi değil onların sahibiyim... gerçek ne ise ona sahip çıkarım... hatta bu uğurda ateist kaynakların bile bakışını ve eleştirisini aldım, ama onlarda dalga geçip ayetlerle oyun eğlence yapıp ayetlere tuzak kurmaktan laf cambazlığı ve mantık çelişkili paradoxlar kurmaktan öte bir yere gitmediler...

hata yapabilirim, dünyaya ve zaaflarıma aldanabilirim, belkide sahip olduğum fikirlerimde öyleyimdir ama emin olun daha doğrusunu gördüğüm şey uğruna eski bütün inançlarımı yıkabilirim. Döneğimdir... ben 1 ayet okuduktan sonra yıllarımı verdiğim tarikattan vazgeçtim. Daha doğrusunu görürsem şu anki düşüncemden de vazgeçerim... çünkü bu fikirler benim değil, benden önce üretilmiş başkalarına ait fikirler, ve onları dinleyip Hak olanına, en güzel olanına uymayı ilke edindim...

-bu anlamda tek bir korkum var... doğruyu bildiğim halde bile bile gerçeği gizlemek ve nefsime çıkarlarıma uymak... bunu zamanında hristiyanlar, yahudiler yaptı halen daha yapıyor... Bunu muaviye ve soyu yaptı. Bunu bu gün bile birçok insan yapıyor ve benim onlardan bir farkım yok. hepimiz aynı cinsiz. hepimiz aynı nankör yalancı ve menfaatçi, kendi çıkarları uğruna bütün doğruları silip kendi hevasına uyabilecek durumdayız. Ancak Allah yardım ederse temizlenmeye niyet ettik. Allah bizi doğruların yoluna koysun iyilerden salihlerden yazsın,,, sapıkınların ve yoldan çıkmışların yoluna değil.