PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bilinç nedir ki?


Barış
15. September 2009, 03:10 AM
Bilinç Nedir ki?...



Bilinç nedir acaba?

Önce ‘bilgi’ değildir. Bilgiyi herkes bir biçimde edinir.

Sel gelip her yanı basar, önüne geleni sürükler, can kaybı olur, evler yıkılır.

Bu bilgiyi televizyon kanalları verir, gazeteler yayımlar. İşte, bilgi budur.

İnsanlar bunu öğrenir de ne olur?

Felakete uğrayanlar yanıp yakılır.

Uzakta olanlar üzülür, başlarına gelmediği için de gizlice rahatlar.

Sonra ne olur?

Ahlar vahlar, ölen ölür, kalanlar başına gelenlerle boğuşur.

Ertesi günler haberler küçülür, yeni olaylar gelir, olay toplumsal bellekten uzaklaşır.

Yeni olaylar gelir, yeni haberler gündeme girer.

Bir süre sel yatakları konuşulmuştur.

Bir süre imar planları değişiklikleri eleştirilmiştir.

Bir süre doğal afetler suçlanmıştır.

Bir süre kaderden söz edilmiştir.

Bir süre sorumlular aranmıştır.

Sonra her şey bulanıklaşır, silinir gider.

***

Bu, bilgilenmektir.

Bu zihinsel işlem orada kalmıştır.

Geçmişe bakılmamıştır, geleceğe uzanmamıştır.

Bilinçsizliğe bir sayfa daha eklenmiştir.

1999 depremi de böyle olmuştur.

Toprak kaymaları böyle olmuştur.

Çığ felaketleri böyle geçip gitmiştir.

Bilinçlenmeyen insan sonunda bilinçsiz toplumu yaratmıştır.

Tehlikeli cehalet demiştik.

Bir örneği de budur.

***

Bilinç nedir ki?

Bilinç neyin neden olduğunu merak etmek, anlamak için çaba harcamaktır.

Bilinç, dere yataklarına konut yapmanın cinayet olduğunu bilmektir.

Bilinç, dere yataklarını imara açan belediye yetkililerini seçmemektir.

Bilinç, dere yataklarına imar izni verenlerin cezalarını verebilmektir.

Bilinç, dere yataklarına yapılmış evleri satın almamaktır, bu evlerde oturmamaktır.

Bilinç, sorumluların kim olduğunu öğrenmek, yakalarına yapışmaktır.

Bilinç, başına gelenlerin insanların açgözlülüğünden olduğunu anlamaktır.

Bilinç, kendini açgözlülükten kurtarmaktır.

Bilinç, hem dere yataklarını imara açan hem de sonra bunu eleştirenleri tanımaktır.

Bilinç bu suçluları cezalandırmak, bir daha göreve getirmemektir.

Bilinç, uygar olabilmektir.

Bilinç, sürü olmamaktır.

Bilinç, ne yaparsa yapsın ‘benim adamımdır’ diye birilerinin peşinden gitmemektir.

Bilinç, doğruyla yanlışı ayırabilmektir.

Bilinç, düşünebilmektir.

Bilinç, öğrenebilmektir.

***

“Bize bir şey olmaz abi.”

“Herkes öyle yapıyor.”

“Benim adamım var, hallederim.”

İşte, sana olanlar oluyor, anlamıyorsun.

Böyle yapa yapa başın dertten kurtulmuyor.

Senin adamın hiçbir şeyi halletmiyor.

Bu kültürle olan biten budur.

Einstein’ın sözüdür derler:

“Nedenleri değiştirmedikçe sonuçların değişeceğini sanmak ahmaklıktır...”

ERDAL ATABEK