PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hadislerin (sünnetin) incelenmesi


EVVAB_İNSAN
27. September 2008, 05:09 PM
HADİSLERİN (SÜNNETİN) İNCELENMESİ

Önceki yazılarımızda, KUR'AN’IN DİNİNİN kaynağı olarak yeterli olduğunu, KUR'AN’IN dışında başka bir kaynağa ihtiyaç olmadığını yazmıştık. Bu yazımızda HADİSLERİN toplanışı, RESULULLAH'IN HADİSLERİ yazdırmadığı gibi konuları irdeleyerek, KUR’AN dışında başka bir kaynağın neden olamayacağını bir kez daha göreceğiz.

RESULULLAH'A İFTİRA olarak nakledilen HADİSLERİN KUR’AN'LA, mantıkla ve kendi içlerindeki çelişkisini ise İlerdeki yazılarımızda beraberce irdeleyerek sonuca bakıp, KUR’AN dışında başka kaynak aramanın felaketine şahitlik edeceğiz.

HADİS kelimesinin sözlükte “SÖZ, HABER” manalarına geldiğini görüyoruz. SÜNNET ise "İZLENEN YOL, ALIŞILMIŞ YOL, ADET” manasına gelir. Halk arasında yaygın olarak kullanımına göre RESULULLAH'IN söylediği iddia edilen sözlere "HADİS”, RESULULLAH'IN davranış biçimleri, hareket tarzları olduğu iddia edilen davranışlara ise "SÜNNET” denir. KUR’AN'DAKİ HADİS kelimesinin kullanım tarzını da bu yazımızda göreceğiz. Davranış biçimleri sözlerle açıklandığı, aktarıldığı için HADİS ve SÜNNET terimlerinin birbirlerinin yerine kullanıldığını her HADİS ve SÜNNETİ inceleyen kitaplarda görebiliriz.

Örneğin Lübnan üniversitesi'nden Dr. Subhi es Salih kitabının girişinde bunu şöyle açıklamaktadır: “HADİSÇİLERCE HADİS ve SÜNNETin, biri diğerinin yerinde kullanılan iki kelime olduğu kabul edilmiştir. HADİS ve SÜNNET ifadelerinden, bir sözün, bir hareketin, bir takrinin veya bir sıfatın RESULULLAH'A izafesi anlaşılmaktadır.” Bu yüzden yazımızda HADİS veya SÜNNET dediğimiz zaman bu ikisini birbirinin yerine düşünebilirsiniz.

HADİSLERİ incelemeye RESULULLAH'IN dönemine giderek ve sonra yavaş yavaş kendi dönemimize gelerek başlayalım. RESULULLAH'IN HADİS yazımına izin vermediğini, kendi sözlerinin yazımını yasakladığını HADİSÇİLER bile kabul etmektedir.

En doğru kabul edilen iki HADİS kitabından biri olan MÜSLİM'DE ve HANBELÎ MEZHEBİNİN kurucusu İBNİ HANBEL'İN MÜSNED'İNDE şu HADİSİ rivayet ederek RESULULLAH'IN kendi sözlerinin yazımını yasakladığını kabul ederler:

"Benden KUR’AN dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden KUR’AN dışında bir şey yazmışsa imha etsin.” (Müslim, Sahihi Müslim Kitabı Zühd, Hanbel, Müsned 3/12, 21, 33)

DARİMİ'DEKİ HADİS ise şöyledir:
"
Sahabe ALLAH'IN elçisinden sözlerini yazmak için izin istediler. Ancak onlara izin verilmedi.”(Darimi, Es-Sünen)

EL HATİB'TEKİ HADİS şöyledir:

"Biz HADİS yazarken Hz. RESULULLAH yanımıza geldi ve yazdığınız şey nedir? Dedi. Senden işittiğimiz HADİSLER (sözler) dedik. Hz. RESULULLAH ALLAH'IN kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler ALLAH'IN kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.” (El Hatib, Takyid, sayfa 33)

Tirmizi'den de bunu öğrenebiliriz: "ALLAH ELÇİSİNDEN sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.” (Tirmizi, Es Sünen, K. İlm, sayfa 11)

HADİSLERİ inceleyen kitaplarda olsun, HADİSİN DİNİN kaynağı olduğunu iddia eden kitaplarda olsun RESULULLAH'IN kendi sözlerinin yazımını yasakladığı kabul edilir ve bunun HADİSLERLE KUR’AN'IN karışmaması için olduğu söylenir.

Oysa gelenekçi İSLAM'I savunanlara göre HADİSLERDEN de aynı KUR’AN gibi HÜKÜM çıkartılmalıdır. Yani HADİSLER de KUR’AN gibi DİNİN kaynağıdır.

Peki, DİNİN kaynaklarından biri de HADİS ise RESULULLAH nasıl olur da, HADİS yazımını yasaklar, insanların DİNİ eksik öğrenmelerini, sözlerine yalan katılmasını, sözlerinin bir kısmının unutulmasını nasıl göze alır? KUR’AN'DA kalemle yazı yazmaya dikkat çekilir; vasiyetin, borcun yazılması söylenir.

Eğer HADİSLER DİNİN kaynağı ise vasiyetler ve borç bile yazılırken, RESULULLAH’IN DİNİN kaynağının yazılmasını engellemesi hiç mümkün müdür? Eğer RESULULLAH DİNİN bir kaynağının kayda geçmiş olmasını engellemişse, DİNİN tam ve eksiksiz bir şekilde öğrenilmesini engellemiş olmaz mı?

İleride yazacağımız gibi birçok HADİS uydurulmuştur. Eğer ki HADİSLER DİNİN kaynağı olsaydı, RESULULLAH onları yazdıracaktı ve şu anda olduğu gibi HADİSLERİN içine onbinlerce yalan karışmamış olacaktı.

Oysa KUR’AN AYETLERİNDEN ANLADIĞIMIZ GİBİ KUR’AN YETERLİDİR.

Bunu da en iyi anlayan şüphesiz RESUL-EKREM Hz. MUHAMMED MUSTAFA (s.s)dir. Görüldüğü gibi RESULULLAH'IN SÜNNETİ (davranış tarzı) HADİSLERİN KUR’AN’A ilaveler yapan kitaplar olarak yazılması değil, hiç yazılmamasıdır. RESULULLAH HADİS yazdırmamakla kalmamış, üstelik bunu yasaklamıştır. Yani HADİS yazmak RESULULLAH'IN tavrı olmadığı gibi üstelik bir yasağıdır.

Basiret sahibi RESULULLAH Efendimiz insanların DETAY sever, RESUL'LERİ ilahlaştırıcı, MEZHEPLERE bölünmeye, ÇATALLAŞMIŞ YOLLARA, yönelmeye müsait karakterlerini bildiğinden, bunlara yol açacak HADİS yazımını yasaklamıştır. Bugün gelinen nokta RESULULLAH Efendimizin basiretini, karırlığını bir kez daha takdir etmemizi gerektirmektedir. Sırf RESULULLAH'IN HADİS yazımını yasaklaması bile anlamaya niyeti olanlar için yeterlidir.

Derleme; (UYDURULAN-DİN KUR'AN'DAKİ DİN. İstanbul yayınevi.)