PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Israiliyat ve meşhur hadis uydurucuları


EVVAB_İNSAN
27. September 2008, 04:28 PM
İSRAİLİYAT VE MEŞHUR HADİS UYDURUCULARI

Özellikle YAHUDİLİKTEN İSLAM’A geçenler, YAHUDİLİKTEKİ birçok HİKÂYELERİ, uydurmayı HADİS adı altında İSLAM’A taşıdılar. Bunu İSLAM’IN saflığını bozmak için yaptıkları görüşü hâkim olsa da, eski adetlerinden, eski DİNLERİNDEKİ inançlardan kurtulamayıp, kendilerince katkı sağlamak veya DİNİMİZİ YAHUDİLEŞTİRMEK gibi niyetlerle de yaptıkları düşünülebilir.

İBNİ HALDUN, MUKADDİME adlı eserinde konuyla ilgili şu açıklamaları yapar: “HADİS NAKİL TEVSİRLERİ YANLIŞ DOĞRU, MAKBUL MERDUD HER ŞEYİ İÇERİYORDU. Bunun sebebi şuydu; ARAPLAR NE KİTAP, NE DE İLİM EHLİNDEN DEĞİLLERDİ.

Onlara hâkim olan yaşam tarzı BEDEVİLİK ve CAHİLLİKTİ. Yaratılışın esrarı, kâinatın durumu, v.b. konularda bir şey öğrenmek istediklerinde bunu kendilerinden önce Kitap verilenlere sorarlar ve bu konularda onlardan yararlanırlardı. Bunların aralarında KAB EL AHBAR, VEHB İBNİ MÜNEBBİH, ABDULLAH BİN SELMAN vardı.

HADİS nakilli tefsirler bu tür kişilerden yapılan nakillerle dolmuştur. Tefsirciler bu hususta gevşek davranmış ve tefsirlerini bunların nakilleriyle doldurmuşlardır.” İBNİ HALDUN’un dediğini günümüzde Türkçe’ye çevrilen birçok tefsirde görebiliriz.

KAB EL AHBAR’A DAYANDIRILAN DİN

KAB EL AHBAR İSRAİLİYAT’I, YAHUDİ UYDURMALARINI DİNİMİZE EN COK SOKAN KİŞİDİR. RESULULLAH efendimiz’in vefatından sonra Hz. EBUBEKİR veya Hz. ÖMER dönemlerinden birinde İSLAM’A girdiği söylenir. İSRAİLİYAT hakkındaki bilgisi ve bitmek tükenmek bilmeyen hikâyeleri onu, devrinde ilgi odağı haline getirmiştir.

RESULULLAH’A iftira ederek söylenen HADİSLERİN birinde “İSRAİLOĞULARINDAN HADİS NAKLİNDE BULUNUN, BUNDA ZARAR YOKTUR.” DENİR. BU HADİSİ ABDULLAH BİN AMR’IN naklettiği söylenir. TIRMİZİ, EBU DAVUT, BUHARİ BU HADİSE YER VERMİŞTİR. BİRAZDAN GÖRECEĞİNİZ GİBİ ABDULLAH BİN AMR, KAB EL AHBAR’IN TALEBESİDİR. Uyduracakları binlerce İSRAİLİYAT’TAN önce bu HADİSİ uyduranlar, daha sonraki uydurmalarını buna bina etmişlerdir.

KAB EL AHBAR BUNLARIN EN ÖNDE GELENİDİR. Kendisi yalnız HADİS nakil etmekle kalmamış, daha evvel incelediğimiz EBU HUREYRE’YE, BUNUN YANINDA ABDULLAH BİN AMR, İBNİ ÖMER, İBNİ ABBAS gibi ŞAHISLARA DERS VERMİŞTİR.

Böylece uydurmaların yayılması için bu şahısları da kullanmıştır. EBU HUREYRE’YE karşı çıkan HZ. ÖMER, aynı tavrı KAB EL AHBAR’A da göstermiş ve onu SÜRGÜNLE tehdit etmiştir. Hz. ÖMER’İN öldürülmesine kadar fikriyatını yaymakta güçlük çeken KAB Hz. ÖMER’İN vefatıyla kısmen ferahlamıştır.

KAB’IN TÜM BU HAREKETLERİNİ ANLATAN MAHMUT EBU REYYE, KAB’IN HZ. ÖMER’İN ÖLDÜRÜLMESİNDE PARMAĞI OLDUĞUNU SÖYLEYEREK ŞU İZAHLARI YAPAR: “ HZ. ÖMER’İN bu dahi YAHUDİ’Yİ AKILLICA ve ısrarlı bir şekilde izlemesi ve ileride de göreceğimiz üzere bir takım çirkin emellerinin farkına varmasına rağmen sonunda o dehasının gücüyle HZ. ÖMER’İN uyanık ve iyi niyetli oluşuna galebe çalmış, gizli ve açık tuzağını kurmaya devam etmiştir.

İŞ Hz. ÖMER’İN KATLEDİLMESİNE KADAR VARMIŞTIR. Elde var olan verilerin hepsi bu olayın gizli bir cemiyetçe tertiplenmiş olduğunu göstermektedir. Büyük deha KAB’IN da üyelerinden biri olduğu bu cemiyetin başkanı HÜRMÜZANDI. Malum olduğu üzere HÜRMÜZAN HUZİSTAN’IN KIRALIYDI ve MEDİNE’YE esir olarak getirilmişti. HZ. ÖMER’İ katletme görevi ise EBU LÜLÜE’YE verilmişti.” (Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 171).

MAHMUD EBU REYYE’NİN İBNİ KESİR’DEN alıntılarla anlattığı bu ihtimalin kesin olarak doğru olduğunu savunacak durumda değiliz. Fakat HZ. ÖMER’İN HADİSTEN men ettiği ve ihtimal dahi olsa HZ. ÖMER’İN ölümünde parmağı olan bir kişiden ve onun ders verdiği EBU HUREYRE, ABDULLAH BİN AMR, İBNİ ÖMER ve diğer şahıslardan HADİS nakli ne kadar sağlıklı olabilmiştir?

Tüm bu şahıslardan İSRAİLİYATI ve diğer HADİSLERİ nakil edenlerin bu konudaki titizliği güvenilir midir? Bu şahıslarda yanılan HADİSÇİLERİN, diğer şahıslarda yanılıp yanılmadıklarına nasıl karar verebiliriz? Apaçık KUR’AN dururken ve KUR’AN tek başına yeterliyken hala bu HADİSLERDEN medet ummak DİNE yapılan zulüm değil midir? Bu sorulardan sonra KAB’A geri dönersek, KAB kaynaklı uydurmalar dünyanın yaratılışı, ahiret manzaraları, ŞAM şehrinin önemi ve daha birçok konuda kendini göstermiştir.
KAB KAYNAKLI UYDURMALARA ÖRNEKLER:

Bir adam KAB’LA karşılaştı. Kendisine SELAM vererek dua etti. KAB ona “KİMLERDENSİN?” diye sordu. Adam “ŞAMLILARDANIM” diye cevap verdi. O zaman KAB şöyle dedi “Belki de sen ŞAMLILARIN arasından çıkacak ve hesaba ve azaba uğratılmayacak yetmiş bin askerden birisin! İbni Asakir Tarih–1/57.

KAB dedi ki: ALLAH yeryüzüne baktı ve şöyle dedi; “Senin bir bölümüne dokunacağım.” Dağlar O’na koşuştu. Kaya aşındı. ALLAH bu yüzden onlara TEŞEKKÜR edip ayağını üzerlerine koydu! Mahmud Ebu Reyye Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması 185

Hesap için diriltilme ve hesap, BEYTUL MAKDİ’TEN olacaktır. BEYTÜL MAKTİS’TE gömülü olan azaba uğratılmayacaktır. Mahmud Ebu Reyye Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması 185

KAB’IN UYDURDUĞU TEVSİR VE DİĞER KİTAPLARA GİREN BUNA BENZER UYDURMALARIN bir kısmı kendisinden nakledilse de, TALEBELERİ aracılığıyla nakledilenler doğrudan kendisinden alınanlardan çoktur. EBU HUREYRE’YE destek veren MUAVİYE, KAB’A da destek vermiş ve ona kıssa anlatmasını emretmiştir (İbni Hacer, İsabe 5/323).

EVVAB_İNSAN
27. September 2008, 04:31 PM
VEHB İBNİ MÜNEBBİH

KAB her ne kadar İSRAİLİYAT kaynaklı uydurmalarda bir numaraysa da, onun hemen ardından VEHB İBNİ MÜNEBBİH gelir. Kendisi birçok sahabeye atıfla HADİS nakletmiş, EBU HUREYRE, İBNİ ÖMER, İBNİ ABBAS da kendisinden HADİS nakletmişlerdir.

AHMET EMİN şöyle der: “SIRET KİTAPLARI, en eski ve en güvenilir olanları da dâhil HURAFE VE İSRAİLİYET’TAN ARINMIŞ DEĞİLDİR. Tam aksine bunların kronolojik sırada en önce gelenleri İSRAİLİYAT’LA en fazla doldurulmuş olanlarıdır.

İlk ve en güvenilir kaynak sayılan İBNİ İSHAK’A bakalım. Bu zatın esas kaynaklarından biri de YAHUDİLİKTEN İSLAM’A geçen VEHB İBNİ MÜNEBBİH’TİR. İBNİ İSHAK’IN ayrıca HIRISTİYAN ve MECUSİ kaynaklardan da büyük ölçüde yararlandığı bilinmektedir.” (AHMED EMİN, Duhaul İSLAM, 2. cilt, sayfa 311). Ne yazık ki herkes AHMED EMİN’İN tahlil ettiği gibi VEHB’İ TAHLİL ETMEMİŞ ve bol HADİS nakletmek uğruna doğrudan veya dolaylı olarak aşağıdaki gibi uydurmaları VEHAB’DEN nakletmişlerdir.

Arşı dört melek omuzları üzerinde taşırlar. Her birinin dört yüzü vardır: Öküz yüzü, aslan yüzü, kartal yüzü ve insan yüzü. Her birinin dört kanadı vardır. Bunların ikisi yüzünü kaplar ve arşa bakıp yanıvermesini engeller. Onun azameti gökleri ve yerleri kaplamıştır. Malti-Kitab et Tenbih sayfa 99

YUKARIDAKİ GÖRDÜĞÜNÜZ ŞEKİLLER İSRAİLİYAT VE MESİHİYAT HİKAYRLERİNDEN ALINMIŞTIR DİKKATLERİNİZE SUNULUR!!!
REŞİD RIZA, KAB ve VEHB ikilisinin DİNE zararlarını ve uydurmalarını şöyle anlatır: “İSRAİLİYAT VE MESİHİYAT RİVAYET EDEN VE MÜSLÜMANLARI KANDIRIP ALDATANLARIN EN ŞERLİLERİ BU İKİSİDİR. YARADILIŞ, TEKVİN, RESULULLAH, GECMİŞ ÜMMETLER, FİTNELER, KIYAMET VE AHİRET MESELELERİYLE İLGİLİ OLARAK TEVSİR VE TARİH KİTAPLARINDA YER ALMAYAN HİÇ BİR HURAFE YOKTUR Kİ ÜZERİNDE BU İKİSİNİN İMZASI OLMASIN.

Bu kişilerin rivayetleri arasında TEVRAT ve diğer SEMAVİ kitaplara dayandırdıklarını iddia ettikleri nakiller bu kitaplarla çeliştiğinden dolayı, birçoklarının yalan oluşu hususunda kesin hükme vardık. Kuşkusuz önceki âlimlerin bunların farkına varması mümkün değildi.

Zira onlar EHLİ KİTABIN KİTAPLARINA MUTTALİ OLMUŞLARDIR. Kuşkusuz bu iki YAHUDİ’NİN rivayetlerinin çoğu İSRAİLİYAT VE MESİHİYET kaynaklı HURAFELER olup, TEVSİR ve diğer sahalarda yazılmış kitapları bulandırmışlardır. Bunlar sayesinde İSLAM DÜŞMANI MÜLHİDLER, İSLAM’IN DA DİĞER DİNLER GİBİ HURAFELER VE EVHAM DİNİ OLDUĞUNU İDDA ETMİŞLERDİR .” (Reşid Rıza, Mecelletül Menar).

MESİHHİYAT VE MEŞHUR UYDURUCULARI

DİNİMİZE sokulan uydurmaların kaynaklarından biri YAHUDİ kaynaklı İSRAİLİYAT olduğu gibi, bir diğeri de HIRISTİYAN KAYNAKLI MESİHHİYAT’TIR. MESİHHİYAT kaynaklı uydurucuların en önemlileri, TEMİM ED DARİ ve İBNİ CUREYC’dir. DECCALİYET, ŞEYTAN, ÖLÜM MELEĞİ, CESAS, CENNET VE CEHENNEME DAİR İZAHLAR, HZ. İSA HAKKINDAS UYDURMALAR MESİHHİYAT’TAN DİNİMİZE DEVŞİRİLEN EN ÖNEMLİ UYDURMALARIN BAŞINDA GELİR. MESİHHİYAT kaynaklı uydurmalara aşağıdaki HADİSLERİ örnek gösterebiliriz:

ALLAH RESULU halkı topladıktan sonra şöyle dedi: ALLAH’A yemin ederim ki sizi korkutmak veya bir şeye teşvik etmek için toplamadım. Sizi şunun için topladım. TEMİM ED DARİ BİR HIRISTİYANDI. Sonra gelip bana BİAT ederek MÜSLÜMAN oldu ve bana şunu anlattı: O iğrenç cüzzamlı otuz kişiyle bir deniz gemisine binmiş, yolda bir ay dalgalarla boğuştuktan sonra denizin ortasında bir adaya ulaşmışlar.

Güneşin battığı yerde yer alan bu adaya girdiklerinde kendileri kıldan önü arkası ayırt edilemeyen bir hayvan karşılayıp şöyle demiş: Ben CESASE’YİM. Sonra onlara manastırdaki bir adamı görmelerini önermiş. TEMİM ve arkadaşları manastıra girdiklerinde yaratılışça daha önce hiç görmedikleri kadar iri ve topuklarından boynuna kadar her yeri demirle bağlı bir adam görmüşler.

Adam, onların hikâyesini ve Arap olduklarını öğrenince kendilerine birçok soru sormuş. TEMİM ve arkadaşları da onu cevaplıyorlarmış. Sonunda: “BANA ÜMMİLERİN PEYGAMBER’LERİNDEN HABER VERİN NE YAPTI?” demiş. Bunlar da “MEKKE’DEN çıkıp MEDİNE’YE yerleşti.” demişler. O “ARAPLAR ONUNLA SAVAŞTI MI?” diye sorduğunda “EVET” demişler. O zaman o “PEYGAMBER ONLARA NASIL BİR MUAMELEDE BULUNDU?” diye sormuş.

Bunlar da “KARŞISINDA BULUNAN ARAPLARI HEZİMETE UĞRATARAK, KENDİNE İTAAT ETMELERİNİ SAĞLADI.” cevabını vermişler. O zaman demiş ki: “SİZE KENDİMDEN BAHSEDEYİM, BEN MESİH’İM, BANA İZİN VERİLME ZAMANI YAKLAŞTI. ÇIKTIĞIMDA KIRK GÜNDE YERYÜZÜNÜ DOLAŞIP, MEKKE VE MEDİNE DIŞINDA KIRK GECE İÇİNDE UĞRAMADIK KÖY BIRAKMAYACAĞIM.

O İKİ ŞEHİRSE BANA HARAM KILINMIŞTIR. ONLARDAN BİRİNE GİRMEK İSTEDİĞİMDE ELİNDE KILIÇ OLAN BİR MELEK BENİ KARŞILAR VE BANA ENGEL OLUR. Bunları zikrettikten sonra Peygamber’imiz asasını minbere vurarak şöyle dedi: İşte MADİNE, işte MEDİNE, işte MEDİNE.” Müslim-Fiten 119/Ebu Davud-K. Melahım 15 İbni Mace K. Fiten 33

Bu HADİS MÜSLİM, EBU DAVUD, İBNİ MACE gibi SUNNİ düşüncenin tartışılmaz ilan edilmiş eserlerinde geçiyor. Okuduğunuz bu HADİSİ MÜSLİM’DE geçtiği için reddeden kâfir oluyor, kabul eden ise SÜNNETE, HADİSE, RESULULLAH’A bağlı kişi oluyor.

Bir de bu HADİSLERE İNANANLAR; BUNLARI İTİRAZ EDENLERİ RESULULLAH DÜŞMANI, KABUL EDENLER İSE RESULULLAH AŞKIYLA YANIP TUTUŞAN(!) KİŞİLER OLARAK İLAN EDİYORLAR. Diğer bir MESİHHİYAT kaynaklı uydurma HADİSİ daha inceleyelim: ŞEYTAN her insanı doğarken yaralar. Ancak MERYEM oğlu İSA’YI yaralayamamış, yaralamak için gittiğinde onun örtüsüne vurmuştur. Buhari-K. Bedul Halk 11- Hanbel 2/523

Yukarıdaki HADİSLE HZ. İSA yüceltilirken, RESULULLAH’IN de içinde olduğu diğer insanlar ŞEYTAN tarafından yaralanmış ilan edilirler. Bu HADİSTEN sonra RESULULLAH’IN, kalbindeki ŞEYTANIN darbesinden kurtulmak için MELEKLER tarafından beş defa ameliyat edilip kalbindeki siyah pıhtının çıkarıldığına dair YAKIŞIKSIZ HADİSLER de nakledilir.

Kimin tarafından? En doğru HADİS kitabı BUHARİ ve HANBELÎ MEZHEBİNİN kurucusu HANBEL tarafından! Yine de ısrarla savunulan şudur: HADİSLERİ İNKÂR EDEN RESULULLAH’I İNKÂR EDER. En doğru HADİS kitabı ise BUHARİ’DİR! İşte en doğru HADİS kitabının HADİSİ! İşte KUR’AN dışında başka HADİS (söz) arayanların düştüğü durum!

EVVAB_İNSAN
27. September 2008, 04:33 PM
EBU HUREYRE KAYNAKLI UYDURMALARA ÖRNEKLER:

EBU HUREYRE’YE GÜVENİLMEZSE TÜM HADİS KİTAPLARI GÜVENİLMEZ OLUR

EBU HUREYRE’NİN MÜSLÜMAN olmadan önceki hayatı hakkında kendi anlattıklarından başka bir şey bilinmez. MÜSLÜMAN olduktan sonra fakirliğinden dolayı Ashabı Suffe’den olduğu bilinir. MÜSLİM’İN Fezailus Sahabe’deki 159. Bölüm’ünde EBU HUREYRE’NİN sırf karın tokluğuna RESULULLAH’LA beraber olduğu anlatılır. İbn Hazm sırf Baki bin Mahled’in müsnedinde EBU HUREYRE’YE ait 5374 HADİS olduğunu söyler. BUHARİ bunlardan 446’sını kitabına almıştır.

EBU HUREYRE’NİN anlattıklarından, en çok korktuğu kişinin HZ. ÖMER olduğunu görüyoruz. HZ. ÖMER’İN EBU HUREYRE’Yİ HADİS naklinden dolayı tehdit ettiği ve tartakladığı HADİS kitaplarında anlatılır. EBU HUREYRE: “SİZE NAKLETTİĞİM ŞU HADİSLERİ HZ. ÖMER ZAMANINDA ANLATSAYDIM DEĞNEĞİ İLE BENİ DÖVERDİ.” der (Ez Zehebi-Tezkiretul-Huffaz). EBU HUREYRE’NİN şöyle dediği geçer: “Hz. ÖMER ÖLÜNCEYE KADAR ALLAH’IN RESULU BUYURDU DİYEMEZDİK.”(Müslim, Sahihi Müslim, 1. cilt, sayfa 34).

MÜSLİM’İ eğer görebilseydik kendisine şöyle sorardık: Ey MÜSLİM, sen Sahihi MÜSLİM diye tüm HADİSLERİNİN doğru olduğunu iddia ettiğin bir kitap yazdın, CERH ve TADİLLE kitabında HADİS nakledenleri incelediğini söyledin. EBU HUREYRE’Yİ kendin de görmemene rağmen, onu gören ve HALİFE olan HZ. ÖMER’İN onu yalancılıkla ithamını, Ebu HUREYRE’NİN şüpheli bir şahıs olması için neden yeterli görmedin?

Demek ki senin sahih dediğin HADİSLER bu kadar sağlam temellere dayanıyor. Ne yazık ki MÜSLİM de tüm sahabenin yıldızlar gibi olup, hangisine olursa olsun uyulabileceği şeklindeki asılsız inanca kanmış. Veya EBU HUREYRE ve diğerlerine gerçekte sıkı ölçüler uygulasa elinde hiçbir HADİS kalmayacağını gördüğü için ve de özellikle EBU HUREYRE’DEN hatırı sayılır derecede çok HADİS geldiği için, bu açık gerçekleri görmezlikten gelmiş.

EBU HUREYRE’Yİ yalancılıkla suçlayan bir tek HZ. ÖMER değildir. HZ. AİŞE’NİN de onu defalarca suçladığını EBU HUREYRE’YE sahip çıkan HADİS kitaplarında bile görebiliriz. HZ. AİŞE annemiz EBU HUREYRE’YE: “SEN RESULULLAH’DAN DUYMADIĞIM HADİSLER RİVAYET EDİYORSU-N!” dediğinde ona edepsizce bir cevap verir: “AYNA VE SÜRME SENİ RESULULLAH’LA İLGİLENMEKTEN UZAK TUTU.”(Zehebi, Siyeru Âlemin Nubela 2. cilt, sayfa 435).

HZ. ALİ ŞÖYLE DEMİŞTİR:“YAŞAYANLAR ARASINDA ALLAH RESULU’NA EN FAZLA YALAN İSNAT EDEN EBU HUREYRE’DİR.”(İbni Ebul Hadid, Şerhu Nehcul Belağa, 1. cilt, sayfa 360).

Yine HZ. ALİ onun “SEVGİLİ DOSTUM BANA HABER VERDİ Kİ” diye RESULULLAH’DAN bahsettiğini duyunca: “RESULULLAH NE ZAMAN SENİN SEVGİLİ DOSTUN OLDU?” demiştir.

İBN MESUD gibi meşhur bir sahabe ise onun “ÖLÜ YIKAYAN VE TAŞIYAN KİŞİ ABDEST ALSIN.” sözünü kabul etmeyerek hakkında ağır sözler söylemiş ve sonra şöyle demiştir: “EY İNSANLAR, ÖLÜLERİNİZDEN DOLAYI NECASETE (pisliğe) BULAŞMAZSINIZ.”

EMEVİLER EBU HUREYRE’NİN ALTIN ÇAĞIYDI

HZ. ÖMER’İN ve daha sonra Hz. ALİ’NİN öldürülmelerinden sonra EMEVİLER dönemi Ebu HUREYRE’NİN altın çağı olmuştur. EMEVİLER Ebu HUREYRE’YE EL AKİK’TE bir köşk inşa edip arazi vermişlerdir. MUAVİYE dönemindeki bu ikramlara karşılık İBNİ KESİR’İN El Bidaye ve’n Nihaye eserindeki şu HADİSLER EBU HUREYRE’NİN nasıl karşılık verdiğini göstermektedir:

EBU HUREYRE rivayet eder ki: “ALLAH’IN RESULU MUAVİYE’YE BİR OK VERDİ VE ŞÖYLE DEDİ: BU OKU AL CENNETTE BENİ KARŞILA!”
EBU HUREYRE’DEN yine şu HADİS rivayet edilmiştir: “ALLAH’IN RESULU ŞUNU DERKEN DUYDUM: ALLAH VAHYİNİ ÜÇ KİŞİYE EMANET ETTİ: BEN, CEBRAİL VE MUAVİYE’YE”

Tüm bu delillere rağmen “HER SAHABE DOĞRUDUR” yanlış inancının HADİSÇİLERİ sürüklediği nokta ortadadır. EBU HUREYRE KİMDİR Kİ, RESULULLAH’IN en yakınlarının bile nakletmediği en garip uydurmaları RESULULLAH’LA az görüşmesine rağmen nakletmiştir. Örneğin şu garip HADSİ Ebu Hureyre’den gelen mantıksız HADİSlerin yüzlercesinden biridir:

Ebu Hureyre RESULULLAH’IN kendisine şunu dediğini nakleder: “Ölüm meleği MUSA’YA gönderildi. MUSA’NIN yanına gelince O ona vurdu. Melek RABBİNİN yanına döndü ve şöyle dedi: Beni ölmek istemeyen birisine gönderdin. ALLAH, MUSA’NIN kör ettiği meleğe gözlerini verdi ve şöyle dedi: “Git ve ona elini bir öküzün üzerine koymasını söyle. Elinin kapladığı yerdeki kıl sayısınca ona yıl olarak ömür verildi!” Melek: “Evet, RABBİM. Sonra ne olacak?” ALLAH: “SONRE, ÖLÜM” dedi.”

Ne yazık ki Ebu HUREYRE’Yİ kurtarma derdinde olanlar bir yandan böyle bir mantıksızlığı İSLAM’A fatura edip zarar veriyorlar, diğer taraftan Ebu HUREYRE’Yİ kırmamak için Hz. MUSA’YI ALLAH’IN takdirinden kaçan, MELEĞİN gözüne tokat atıp kör eden bir insan olarak gösteriyorlar.

Ebu HUREYRE’YE birçok sahabe (RESULULLAH’I GÖREN MÜSLÜMAN) muhalefet etmiştir. Örneğin; EBU HUREYRE’NİN “AV VE ÇOBAN KÖPEKLERİ DIŞINDAKİ KÖPEKLERİ ÖLDÜRÜN” HADİSİNE TARLA KÖPEKLERİNİ DE EKLEMESİ ÜZERİNE İBNİ ÖMER, EBU HUREYRE’NİN TARLALARI OLDUĞU İÇİN BÖYLE BİR YALANI UYDURDUĞUNU SÖYLEMİŞTİR. (Cemal Sait Aktaş, HADİS Kritiği Makalesi).

EBU HUREYRE’DEN nakledilen HADİSLERİN eleştirisine bu yazıyı yazsak başka bir şey yazmaya gerek kalmaz. EBU HUREYRE’NİN geleneksel İSLAM için önemini, bu yapının en ateşli savunucularından ve ülkemizde en çok satan gelenekçi, HADİSÇİ İSLAM’IN kitaplarından SAADETİ EBEDİYE TAM İLMİHAL kitabının yazarı HÜSEYİN HİLMİ IŞIK şöyle anlatmaktadır:

“EBU HUREYRE’Yİ İNKÂR EDEN ŞERİATIN YARISINI İNKÂR EDER, ÇÜNKÜ HÜKÜMLERİN ÇIKTIĞI HADİSLERİN YARISINI EBU HUREYRE NAKLETMİŞTİR.” BİZE GÖRE İFTİRA, HÜSEYİN HİLMİ IŞIK BEY’E GÖRE ŞERİATA SAHİP ÇIKMA OLAN BU SÖZ, NEDEN EBU HUREYRE’Yİ BİR ALT BAŞLIK YAPTIĞIMIZIN SEBEBİDİR. ALLAH’A şükür ki DİNİMİZ tek başına yeterli olan KUR’AN’DADIR ve ne EBU HUREYRE’NİN, ne de başkalarının HADİSLERİNE ihtiyacımız yoktur.
İSRAİLİYAT VE MEŞHUR UYDURUCULARI

Özellikle YAHUDİLİKTEN İSLAM’A geçenler, YAHUDİLİKTEKİ birçok HİKÂYELERİ, uydurmayı HADİS adı altında İSLAM’A taşıdılar. Bunu İSLAM’IN saflığını bozmak için yaptıkları görüşü hâkim olsa da, eski adetlerinden, eski DİNLERİNDEKİ inançlardan kurtulamayıp, kendilerince katkı sağlamak veya DİNİMİZİ YAHUDİLEŞTİRMEK gibi niyetlerle de yaptıkları düşünülebilir.

İBNİ HALDUN, MUKADDİME adlı eserinde konuyla ilgili şu açıklamaları yapar: “HADİS NAKİL TEVSİRLERİ YANLIŞ DOĞRU, MAKBUL MERDUD HER ŞEYİ İÇERİYORDU. Bunun sebebi şuydu; ARAPLAR NE KİTAP, NE DE İLİM EHLİNDEN DEĞİLLERDİ.

Onlara hâkim olan yaşam tarzı BEDEVİLİK ve CAHİLLİKTİ. Yaratılışın esrarı, kâinatın durumu, v.b. konularda bir şey öğrenmek istediklerinde bunu kendilerinden önce Kitap verilenlere sorarlar ve bu konularda onlardan yararlanırlardı. Bunların aralarında KAB EL AHBAR, VEHB İBNİ MÜNEBBİH, ABDULLAH BİN SELMAN vardı.

HADİS nakilli tefsirler bu tür kişilerden yapılan nakillerle dolmuştur. Tefsirciler bu hususta gevşek davranmış ve tefsirlerini bunların nakilleriyle doldurmuşlardır.” İBNİ HALDUN’un dediğini günümüzde Türkçe’ye çevrilen birçok tefsirde görebiliriz.

Derleme;(UYDURULAN DİN-KUR'AN'DAKİ DİN. KUR'AN Araştırmaları Gurubu) İstanbul yayın evi.

edumounter
6. October 2008, 03:14 PM
Allah razı olsun.
Akıl ve mantığın almadığı bir konuyu araştırırken neler neler okudum.
TEMİM ED DARİ adlı kişiyi, uydurma hadislerini ve onun gibilerin isimlerini sayenizde öğrenmiş oldum.
Demek ki Allah'ın verdiği aklı kullanacaksın. Öyle sahabe modundaki kafirlere de inanmayacaksın. Asıl olan Kur'an'dır, ondan da şaşmayacaksın vesselam...
S.A.

EVVAB_İNSAN
7. October 2008, 03:19 PM
Allah razı olsun.
Akıl ve mantığın almadığı bir konuyu araştırırken neler neler okudum.
TEMİM ED DARİ adlı kişiyi, uydurma hadislerini ve onun gibilerin isimlerini sayenizde öğrenmiş oldum.
Demek ki Allah'ın verdiği aklı kullanacaksın. Öyle sahabe modundaki kafirlere de inanmayacaksın. Asıl olan Kur'an'dır, ondan da şaşmayacaksın vesselam...
S.A.

Selam…

Saygıdeğer edumounter kardeşim, ne kadar güzel giriş yapmışsınız, sağ olunuz var olunuz, Yüce ALLAH sizden de cümle kardeşlerimizden de razı olsun.

İşaret buyurduğunuz gibi akıl ve mantığın kabul etmeyeceği, bunun ile birlikte geleneğin dininine (uydurulan din) aklın ipotek edilmesi ile maalesef ortaya böylesine garip sahabe modundaki evliya saydıkları kişilerin eteğine yapışarak yeni bir din uydurmuş olmaktadırlar.

Bunlar birde kendi sapmaları içerisinde hidayette olduklarını sanmaktadırlar. Aşağıda yazılı ayetten, bu evliya modundaki insanlara yönelenlerle, biz YÜCE ALLAH’A yönelenlerin çıkaracakları dersler vardır, onlara verilen mesaj tehdit, bizlere verilen mesaj uyarıdır.

…Kesinlikle, din sadece ALLAH'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, "Onlar bizi ALLAH'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz." (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında ALLAH karar verecektir. ALLAH kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez. Zümer Suresi/3

Zümer üçüncü ayetimizden, mevcutta uydurulan dine uyanlar gerekli çıkarımı yapabilselerdi, zaten bu konuyu konuşuyor olmazdık. Ama bizlerin bu forumdaki mesajlarımızın önemi bu noktada olmaktadır Zümer üçten biz ne çıkarımlar yapmalıyız.

Bizim çıkarımlarımız;

1.Dinin sahibi YÜCE ALLAH’DIR. Din YÜCE ALLAH’A has kılınmalıdır.
2.YÜCE ALLAH’IN dışındakileri (astlarından) dost edinmememizin çok önem atfettiği.
3.YÜCE ALLAH karşı yalan uydurmaması ve nankörlük edilmemesi gerektiği. Gibi sırlayabiliriz devam edip açılımın hacmini yükseltebiliriz.

Saygıdeğer insan, sayemizde hiç bir şey öğrenmiş değilsiniz siz tevazu gösteriyorsunuz. Bizler RABBİMİZİN bizlere öğrettiğinden fazla bir şey bilmiyoruz. Bizim öğrendiğimiz ve yansıttığımız bu konuları öğrenmemize belki siz vesile olmuşsunuzdur. Doğrusunu YÜCE ALLAH bilir.

Bilgi RABBİMİZDENDİR. O bizi terbiye edip yöneten yönlendirendir. Bilgi, bilgiyi RUHUYLA okuyanın olur, ama bilginin ZEKAT ını vermek gerekir. Bilgi yansıtılır, bizim yapığımızda budur, farklı odaklardan bilgi edinmek bilgiyi güzel bir safraya dönüştürmek ve sunmaktır. yazdıklarımızın hepsi bizim olsa kitap yazardık. Var olan mevcut bilginin doğaçlamasını yapıyoruz o kadar.

YÜCE ALLAH’IN verdiği aklı kullanma önermenize bütün yüreğimle katılıyorum, sapmalarımızın ana kaynağınızda YÜCE ALLAH’IN verdiği akıl nimetinin kadrini bilmediğimizdendir ki “ALLAH akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkûm eder” ayetiyle uyarılırız. Demek ki YÜCE ALLAH’IN verdiği aklı kullanacaksın.

İşaret ettiğiniz gibi, Sözüm ona sahabe, evliya, veli modunda ki kâfirlere de inanmayacaksın. Asıl olan HZ. KUR’AN’DIR, ondan da şaşmayacaksın, neden çünkü HZ. KUR’AN rüşte erdirir dosdoğru yola kılavuzlar ona tutunan kopmak bilmez bir kulpa tutunur...

YÜCE RABBIMIZ Kur’an ile bizi adam yerine koymuş bizi muhatap almıştır bizler ne kadar şükretsek azdır bizler nasıl ona yönelmeyiz kurban (yakın) oluruz ona vesselam…

metin mete
14. October 2008, 02:50 AM
Selam…


YÜCE RABBIMIZ Kur’an ile bizi adam yerine koymuş bizi muhatap almıştır bizler ne kadar şükretsek azdır bizler nasıl ona yönelmeyiz kurban (yakın) oluruz ona vesselam…



Insallah,dogrulugundan ne süphe...Ellerine saglik...